Var olmak ya da olmamak

Avrupa arenasında Efes Pilsen yoluna devam ederken; Fenerbahçe Ülker elendi. Son hafta maçlarında ipleri elinde tutmayan Efes Pilsen Malaga’nın deplasmanda Rytas’ı yenmesiyla sevindi. Fenerbahçe ise ipler elinde olmasına rağmen kader maçının önemini sadece son çeyrek hissederek oynayınca sonuç kaçınılmaz oldu.

Var olmak ya da olmamak

Efes Pilsen’nin Fransa deplasmanında Kerem Tunçeri’nin oynamamasının yanında Ender’in sakat bir şekilde oynamak zorunda kalması forvet pozisyonundaki oyuncular ile oyun kurucu oynayan Rakocevic’in performansını önemli hale getirdi. Fransız takımının topa tam sahadan baskı yapmaması işimizi kolaylaştırırken; hücumda gerekli anlarda doğru oyunculara top kullandırarak sayı bulmamız korktuğumuz çabuk hücumlarının 4-5 dakika ile sınırlı kalmasını sağladı. Özellikle savunmada Thornton ve Smith’in rakip forvetlere yaptığı top aldırmama baskısı potadan uzaklaşmalarını sağladı. Oyun kurucu pozisyonunda ise problemli olan Orleans ancak biz izin verdiğimiz ölçüde maçın içine girebildi.

4 kısalı sistemde Shumpert çok iyi oynadı ve 21 sayı buldu. Ama maçı kazandıran kriterler Smith’in 7, Kaya’nın 5 asist yapmasıydı. Rakocevic oyunda olmadığında top paylaşımı daha iyi yapan bir Efes Pilsen izledik. Ama ilk 16 maçlarında savunmaların sertliğini düşünürsek; Rakocevic’e gereğinden fazla ihtiyaç olacaktır.

Sonuç olarak; Efes Pilsen Türkiye Kupası’nda Chatmanlı Beşiktaş’ın son saniyede Kepez belediyesine attığı üçlükle yoluna devam ederken; Euroleageu’de Malaga sayesinde ikinci bir dış yardımla kendini yola devam eder buldu. Artık Efes Pilsen’in kendi ayakları üzerinde durma zamanı geldi. Yoksa çekirge gibi sıçramaya daha ne kadar devam edecek...

Fenerbahçe Ülker ise oynadığı son beş maçın tamamını kaybederek Euroleague defterini kapattı. 40 dakikalık maçta TAKIM halinde mücadele edilen kısım sadece 10 dakika yani son periyot oldu. Bu periyotta Zalgiris attığı 8 sayının beşini faul çizgisinden kaydederken; kader atışı da bir saniye kala üçlük olarak Brown’dan geldi.

Ukiç’in takıma dahil olması işleri olumlu yapması bekleniyordu. Ukiç bireysel oyunlarla 20 sayı bulması maçın kazanılmasında etken olmadı. Giricek en iyi maçını oynadı. Oyunda daha uzun süre kalabilirdi. Topu potaya yakın oynayan oyuncularımıza vermedik. Kritik anlarda genellikle üç sayılık atışları tercih ettik. Son periyoda 17 sayı geride girilmesi ise maçın kaybedilmesindeki en önemli etken oldu. Üçlük yüzdesinin (7/29) %24 gibi çok düşük olması sonucu etkiledi. Maçtan önce kimsenin aklında sayı hesabı yapmak yokken son saniyelerde bunları bile düşünmek zorunda kaldık. Maçın stratejik hatası ise devre biterken Zalgiris’in “bu maçı kazanabiliriz” inancını sağlayacak bir skorla soyunma odasına gitmesini sağlamamızdı. Bu maçta Ömer ve sakatlıktan çıkan Mirsad’ın takımı ateşlemesine, Mrsiç’in atacağı üçlüklerle ( bu maçta 0/6) seyirciyi ve takımı havaya sokmasına ihtiyacımız vardı. Maçla ilgili sorular ise Greer’in sakat değilse neden oynamadığı ve son pozisyonda topu kullanması beklenen Brown ile  Mrsiç’in eşleşmesidir. Sadece son periyotta maçı istemek yeterli olmadı.

Bu başarısızlığın nedeni iyi araştırılmalı ve değerlendirilmelidir.  Bu gibi durumlarda hedefteki kişiler her zaman coachlar olur. Sonuç olarak Tanyeviç’i oldukça sıkıntılı ve uzun bir süreç bekliyor.

Yoluna devam eden Efes Pilsen’in bundan sonra adına yakışır bir mücadele sergilemesi en iyi temennilerimizi oluşturuyor. Bu arada Eurocup mücadelesinde ilk 16 içinde yer almayı başaran Galatasaray c.c ve Türk Telekom takımlarını da tebrik ederken onların da yollarının başarı ile kesişmesini bekliyoruz.

Sayfa Yükleniyor...