1 ayda şizofren olunur mu?

ABD'ye 'Çalış ve Gez' programıyla giden öğrencinin ağır çalışma koşulları nedeniyle aklını oynattığı iddialarına organizasyon şirketleri yanıt verdi: "Amerika’ya gitmek için bundan daha ucuz bir program yok!"

1 ayda şizofren olunur mu?

Üniversite öğrencilerinin yaz aylarında yabancı dillerini geliştirmek için çalışarak seyahat etmeyi seçtikleri sisteme "Work and Travel- Çalış ve Gez" programı adı veriliyor. ABD'de çalışma deneyimi kazanmak, kendi giderlerini karşılayarak Amerika’da kendi ayakları üzerinde durarak yaşamak ve tatil yapmak isteyen üniversiteli öğrencilerin sayısı 2008'de 11 bin 500'e ulaştı.


ABD'deki sponsor firmalarla Türk öğrenciler arasında aracı olan şirketlerin sayısı son 10 yılda 200'e ulaşmış. Şirketler öğrenci başına yaklaşık 1200-1300 dolar alınıyor. ABD'de bulunan sponsor firmalar, Amerikan hükümetinin onay verdiği, yerleştirme işlemlerini yapan, çocukların çalışma evraklarını basmaya yetki verdiği kuruluşlar.

ntvmsnbc basında yer alan, "Alaska'da köle gibi çalıştırılan Türk öğrencinin çıldırdığına" ilişkin haberler üzerine "Çalış ve Gez' programı düzenleyen firmalara programa ilişkin sorular yöneltti. Firmalar, Alaska'da çalışıtırılan bir Tük öğrencinin ağır çalışma koşulları nedeniyle akıl hastanesine kaldırıldığı ve şizofrenik paronaya teşhisi konulduğu haberine tepki gösterdi. Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu yetkilileri, "ABD'de Türk öğrencilere köle muamelesi yapılıyor, Kunta Kinte gibi çalıştırılıyor" iddialarına karşılık, bunun bir macera programı olduğunu, özellikle bu yıl kriz nedeniyle öğrencilerin çok çalıştırılmak değil, yeterince çalıştırılmamaktan şikayetçi olduğunu söyledi.

Cem Arıtuluk (ELT Yurtdışı Eğitim Hizmetleri Müdürü):
ÖĞRENCİLER AMERİKA'YA KAMYON ARKASINDA GİTMİYOR

Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu’nu karşımızda ilk kez gördük. "Work and Travel"ın ne olduğunu bilmiyorlar, öğrencilerin Amerika’ya Şener Şen hesabı, kamyonun arkasında getirildiklerini falan zannediyorlar. Programın içeriği bu değil. Öğrenciler böyle ajitasyon yapıyor olabilir ama kölelik tanımı çok utanç verici.

Zaten programa gelenlerin çoğu çalışmak için gidiyor. Program da öğrencileri çalışmaya zorlayan, 'şu kadar çalışacaksın' diyen bir program değil. Öğrenci çalışmaya gider, orada işi beğenmezse çıkar gider.

Bu yıl işverenler sezon düşüklüğü nedeniyle öğrencileri işe alamadı ya da çalışabilmeleri için yeterli miktarda saat veremediler. Belki de öğrencilerin haklı şikayet olarak yapabileceği bu olabilir. Bunu da öğrencimize giderken söylüyoruz. Bunu yönetecek hiçbir mekanizma yok.

KÖLE GİBİ ÇALIŞTIRILDIKLARI ABARTI
Sektörde 10 yıllık deneyimi olan, “Çalış ve Gez” programını ’de ilk başlatan şirketlerdeniz. Yılda ortalama 800 civarında öğrenci gönderiyoruz. Aleyhimize açılmış tek bir dava bile yok. Bu program ilk uygulamada -1999 yılı-100 kişi göndermişti. Bu rakam 2008'de 11 bin 500’e çıktı. Yani “Work and Travel” programı, korkunç popülerlikle ilerleyen bir program. Yanlış anlaşılan ve yanlış tüketilen yanları da oluyor.

Bazı mağduriyetler oluyor ama bir kısmı çarpıtılmış olaylar. “Work and Travel” programı, öğrencinin sırtına çantasını alıp, Amerika’ya macera yaşamaya gittiği bir program. Bu programda hiçbir öğrenci çalışmak zorunda değildir. “Köle gibi çalıştırıldılar” diyorlar ya, olay abartılıyor. Çünkü öğrencilerin çalışma zorunluluğu yok. Öğrenci isterse çalışıyor, çalıştığı yerden üç-beş kuruş kazanır, kazandığı parayla başka bir eyalette takılır. Amaç budur.

KİMSE BİR AYDA ŞİZOFREN OLMAZ
Kimse bir ayda şizofren olmaz! Zaten Haziran’ın sonunda gittiler. Orada bulunma süreleri 1 ayı bile bulmadı daha. Bu kadar sure içinde bir adam akıl hastası, şizofren olabiliyorsa, bu o çocuğun gitmeden psikolojik problemleri olduğunu gösterir. 'Alaska’da günde 16 saate yakın çalıştırılıyor' deniyor. Oysa öğrencilerin Alaska’ya gitmek istemelerin asıl nedeni, gece gündüz çalışmaktır. Çünkü Alaska "Work and Travel" programında öğrencilerin en fazla para biriktirdikleri, çevre itibarıyla da kazandıkları parayı harcayamadıkları bir yerdir. Özellikle bunun için oraya gidiyorlar. Hatta Alaska’dan gelen en büyük şikayet, öğrencilere yeterince çalışma saati verilememesi oluyor. Bu sene balık sezonu iyi olmadı. Öğrenciler ayaklandı, kıyametleri kopardılar, bize saat vermediler, çalışımıyoruz diye. Yani “Work and Travel’da çalıştırılmak hiçbir zaman şikayet konusu değildir. Aksine öğrenciler bizden geldiklerinde ilk sordukları soru, “İkinci iş bulabilir miyim?”dir.

DOĞRU ANLAYANLARDA SORUN ÇIKMIYOR
Yüzde 90, öğrencilerle ilgili böyle bir problem çıkmıyor. Bunu doğru anlayan, doğru analiz eden öğrencilerde sorun çıkmıyor ama bazı şirketlerde ve bazı kişilerde bu program para kazanma aracı, herşeyin organize edildiği hiçbirşeyin sorun olmayacağı bir tarzda program olduğu konusunda anlatma ya da anlama eğilimi var. Dolayısıyla öğrencilerde yanlış bir beklenti oluşuyor ve bu beklenti öğrencinin kendisini mağdur hissetmesine yol açıyor. Sorunun kökeninde bu var.

BU BİR MACERA PROGRAMI
Zaten bunlar sezonluk işlerdir. Hiçbir Amerikalı'nın çalışmak istemeyeceği, evini geçindiremeyeceği sezonluk işlerde öğrenciler çalışıyor. Bu bir kölelik vs. değildir. Saatte 7-8 dolar alarak hiçbir Amerikalı evini geçindiremez. Ama bir öğrenci 7-8 dolar para aldığında bunu harçlık yapar, gezer tozar, macera yaşar. Bugün bir öğrencinin üç aylığına Amerika’ya gitmesi gezmesi, tozması turist olarak yapmaya kalkması en az 10-15 bin dolara mal olur. Bu sayede öğrenci herşeyi kendisi amorti edecek hale getiriyor. Bu bir macera program. Öğrenciye orada kendini finanse etme olanağı veren bir program. Bunu kimisi beceriyor, kimisi beceremiyor. Ya da kimi öğrenci iş hayatıyla, gerçek hayatla yüzleşmeye hazır oluyor, kimi öğrenci olmuyor. 22-23 yaşındaki öğrenci velisiyle geliyor bize, çocuğum orada ne yiyecek, ne içecek diye soruyor. Olaya çift taraflı bakmak lazım.

GARANTÖR DEĞİLİZ
Biz öğrencilerimize gitmeden önce Amerika’da çalışmanın koşulları nedir, orada ne gibi masraflar ve ihtiyaçları olacak, ne gibi sorunlarla karşılaşacaklarını tek tek gösteriyoruz. Türkiye’deki şirketin temel görevi, öğrencinin programa yasal olarak katılması için gereken zemini oluşturmak. Türkiye’deki şirketler hiçbir şekilde programın organizatörü olamazlar. Garantörlüğümüz asla yoktur. Bizim hiçbir şekilde yolculuk, konaklama organizasyonu, işverenle doğrudan ilişki vb. şeklinde bir garantörlüğümüz asla yoktur.

Pınar Ural (AmerikaEgitim.com Yurtdışı Eğitim Danışmanlık Şirketi Sahibi):
ALASKA'YA GİTMEYİN DİYE YALVARDIK!
ABD’deki işverenler ekonomik kriz nedeniyle yeterince çalışma saati veremeyince öğrenciler para kazanamadı.

Biz de 5 öğrencimizde sorun yaşadık. Sorun sponsor firmalarla ilgili. Sponsor firmanın yapacağı en önemli şey, ikinci iş bulmak. Biz firma olarak Work and Travel’i tavsiye etmiyoruz. Ne yaparsanız yapın oradaki işvereni kontrol edemiyorsunuz.

Alaska ayrı bir konsept. Biz Alaska’ya öğrenci göndermiyoruz. Alaska’da çok fazla para kazanılıyor. Balık fabrikalarında akşama kadar çalışıyorlar, 10-20 bin dolar kazanıyorlar. Bizim iki öğrencimiz Alaska’ya gitti, 'gitmeyin' dedik. Bir firma, “ABD’de VIP yaşayacaksınız” diyorsa bu firmanın hatası. İşveren, “I’m sorry. Müşteri yok, iş yok” diyebilir.



Müjen Gürkan (Poseidon Yurtdışı Eğitim Şirketi Genel Müdürü):
ÖĞRENCİLERİMİZİN YÜZDE 20’Sİ AZ ÇALIŞMA SAATLERİNDEN ŞİKAYETÇİ
Öğrencilerimize şunu her zaman vurguluyoruz: Bu dört ayaklı bir iş. Bizler varız, öğrenciler var, sponsor firma ve işverenler var. Bunların dışında, öğrencilerimizin yüzde 20’si az çalışma saatlerinden şikayetçi. Bu da kesinlikle Amerika’daki ekonomik durumdan kaynaklanıyor.

ÖĞRENCİLERİMİZ 5-6 BİN DOLARLA DÖNÜYORLARDI
Sonuçta kimse aç -bilaç gezmiyor. Geçmiş yıllarda bizim öğrencilerimiz ortalama 5-6 bin dolarla dönüyorlardı. Ama şimdi böyle bir parayla dönülemeyecek. Aç değiller, açıkta değiller ama öğrencilerin beklentileri karşılamadığı için hayal ettikleri şeyleri alamayacaklar. Yine de çocuklara şunu diyoruz: Sonuçta yabancı bir ortamdasınız. Dil okuluna giderseniz, aynı süre için bunun üç dört katı para ödemek zorunda kalacaksınız. Siz bu yolu seçtiniz, ekonomik krizden de kimse sorumlu tutulamaz” diye teselli ediyoruz. Öğrencilerimiz de bizi daha iyi anlar duruma geldiler.

BURADA HERKES ÇOK ZENGİN...
Boston yakınlarında bir buçuk saat mesafede yerleştirdiğimiz ve -yıllardır aynı işverene çok öğrenci göndeririz- bir öğrencimiz, ilk gittiği haftalarda “Burada herkes çok zengin, herkesin arabası var, biz arabasız hiçbir şey yapamıyoruz” diye bayağı ağlıyordu. Burada da herkes çok müthiş koşullarda yaşamıyor ama küçük şehirlerde yaşayan öğrencilerimiz bile Amerika’ya gittiği zaman her şey ellerinin altında ve gökdelenlerde yaşayacaklarını sanıyor.

DOĞRULARI SÖYLEMEMİZ GEREKİYOR
Bütün firmalara ve bize düşen onları nelerin beklediğini çok net açıklayabilmek. Öğrenci kaybetmek pahasına doğruları söylememiz gerekiyor.

AMERİKA İÇİN DAHA UCUZ PROGRAM YOK
Hataları çok olan ya da yanlış sponsorları seçmiş olan firmalar zarar görüyordur. Bunu kesinlikle genele yaymamak lazım. Şunu da unutmamak lazım, Amerika’ya gitmek için bundan daha ucuz bir program yok. Ve çalışmaya gidildiği için de ne olursa olsun orada yememiz, içmemiz, konaklamamız sağlanıyorsa, bu programa Türkiye’den her zaman talep olacaktır.

Sayfa Yükleniyor...