1 Mayıs davasında karar

1 Mayıs 2015'te "Taksim Meydanı çağrısı" yapan DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen ve TTB Merkez Konseyi Üyesi Hüseyin Demirdizen, yargılandıkları davada beraat etti.

1 Mayıs davasında karar

1 Mayıs 2015'te, "Yasadışı gösteri yapmak üzere kitleleri Taksim Meydanı'na yönlendirmek" ve "ikazlara rağmen emniyet güçlerine çeşitli şekillerde mukavemet etmek" iddiasına ilişkin 11 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen ve Türk Tabipleri Birliği (TBB) Merkez Konsey üyesi Hüseyin Demirdizen'in beraatine karar verildi.

İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmaya, sanıklar Çerkezoğlu, Özgen ve Demirdizen ile sanıkları temsilen 14 avukat katıldı.

Duruşmada savunma yapan sanık Lami Özgen, "1 Mayıs 2015 günü İstanbul'un her yerinde sıkıyönetim ve olağanüstü hal vardı. İnsanlar ablukaya alındı, evlerine hapsedildi. Uluslararası hukuk normları ve anayasa hükümlerine aykırı olarak alınan Taksim'de gösteri yasağına bizim de uymamızı istediler. 1 Mayıs'ta Taksim'de gösteri yapılmasını yasaklamak, 1 Mayıs 1977 katliamının karanlıkta kalmasını ve bunun içinde devletin olduğunu kabul etmek anlamına gelir. Aynı zamanda 1 Mayıs kutlamalarının yasaklanması anlamına gelir" dedi.

Yasaklama için ileri sürülen gerekçelerin hukuk, demokrasi, hak ve özgürlüklerle bağdaşmadığını, bu nedenle yasağa karşı çıktıklarını savunan Özgen, "2015 yılında Taksim'de gösteri yasaklanmamış olsaydı, önceki yıllarda olduğu gibi barışçıl bir ortamda yapılacaktı. Yaşananlardan keyfi olarak hukuk dışı talimat verenler sorumludur. Ben konfederasyon eş başkanı olarak, örgütümün bana vermiş olduğu görevi yerine getirdim. 1 Mayıs, dava konusu yapılamaz" diye konuştu.

Savunması sorulan sanık Arzu Çerkezoğlu da, 1 Mayıs gösterilerinin, 2911 sayılı kanun kapsamında değerlendirilemeyeceğini ve bu tür gösterilerin kentlerin tarihi ve merkezi yerlerinde yapıldığını gördüklerini öne sürerek, "Bu nedenle Taksim'i 1 Mayıs gösterilerine kapatmak, akla, hukuka ve mantığa aykırıdır" ifadesini kullandı.

Konfederasyonlarının aldığı, gösterilerin Taksim'de yapılması kararını uygulamak için çağrıda bulunduğunu aktaran Çerkezoğlu, "Bu çağrının engellenmesi, aynı zamanda ifade özgürlüğümüzün engellenmesidir. Geçmiş yıllarda yapılan kutlamalarla ilgili açılan davalarda lehimize ve beraatimize ilişkin kararlar mevcuttur" savunmasını yaptı.

Sanık Hüseyin Demirdizen ise, "Yöneticilere, insanların bedenine, değerlerine ve düşüncelerine müdahale etmemeleri gerektiğini 1 Mayıs kutlamaları sırasında söylemek için toplantının kentin en merkezi ve tarihsel meydanında yapılmasına dair çağrı yapmıştık. Bu çağrının suç oluşturmadığını düşünüyorum" görüşlerini dile getirdi.

Beyanları sorulan sanık avukatları da müvekkilerinin beraatini talep etti. Davanın karara bağlanacağı belirtilerek son sözleri sorulan sanıklar, beraatlerini istedi.

Davayı karara bağlayan mahkeme, sanıkların, "kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri düzenleyen veya yönetenlerle bunların hareketlerine katılmak" suçundan, yüklenen fiillerin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması ve "güvenlik kuvvetlerine görevleri sırasında cebir veya nüfuz kullanarak mani olmak" ile "görevi yaptırmamak için direnme" suçlarından ise, yüklenen suçların sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması gerekçeleriyle ayrı ayrı beraatlerine hükmetti.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, 1 Mayıs 2015 gösterileri için Taksim Meydanı'nın kullanılmak istenmesi üzerine İstanbul Valiliği'nin 29 Nisan 2015 tarihli açıklamasıyla, gösterilerin Taksim'de yapılmasını yasakladığı, gösterinin Samatya sahilinde belirlenen yerde yapılması noktasında bilgilendirme de yaptığı ve temsili nitelikte Taksim Meydanı'na çelenk konulup basın açıklaması yapılabileceği duyurusunda bulunduğu belirtilerek, yasal dokunulmazlığı olan bir kısım şahıslarla birlikte şüphelilerin de yer aldığı bir grubun, 1 Mayıs etkinliklerini Taksim Meydanı'nda kutlamak üzere birlikte hareket ettiği, bu konuda kamuoyuna çeşitli iletişim araçları üzerinden çağrı yaptığı ve katılımcıların Taksim Meydanı'na gelmelerini istediğinin anlaşıldığı kaydedilmişti.

Çağrı üzerine çok sayıda katılımcının Taksim Meydanı'na gitmek için alana yöneldiği, polis ekiplerinin meydana çıkan sokak çıkışlarını kapatarak engel olması üzerine, bir kısım noktalarda polis ekipleriyle göstericiler arasında arbede yaşandığı ve çevreye zarar verildiği aktarılan iddianamede, şüphelilerin organize ettiği 3 bin kişiyi aşkın bir grubun da Beşiktaş Meydanı'nda toplanarak basın açıklaması yaptıktan sonra Taksim Meydanı'na çıkmak üzere hareket ettiği, polisin ikazına rağmen dağılmamakta direndiği ve polisin müdahalesi üzerine şüphelilerin etrafında yer alan bir kısım göstericilerin polise, taş ve çeşitli cisimler attığı bilgisi verilmişti.

İddianamede, şüphelilerin birlikte hareket ederek, yasa dışı gösteri yapmak üzere kitleleri Taksim Meydanı'na yönlendirmek, polisin 'Dağılın' ikazına rağmen dağılmayarak ve emniyet güçlerine çeşitli şekillerde mukavemet ederek, "güvenlik kuvvetlerine görevleri sırasında cebir veya nüfuz kullanarak mani olmak, kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri düzenleyen veya yönetenlerle bunların hareketlerine katılmak ve görevi yaptırmamak için direnme" suçlarını işledikleri önü sürülerek, şüphelilerin tüm bu suçlardan 4 yıldan 11'er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti.

Sayfa Yükleniyor...