1 milyon kişi izlese 'devrim oldu' derdim

Ankara Film Festivali'nde yarışan 'Çoğunluk'un yönetmeni Seren Yüce, ''Ödül alacağım diye film yapmaya başlarsanız yaptığınız film, film olmaz'' derken, Settar Tanrıöğen, ''Bırakın 2,5 milyonu, 1 milyon insan izlemiş olsa 'ülkede devrim oldu' ya da 'mutlaka bir yerde bir hata yaptık' derim'' diye konuştu.

1 milyon kişi izlese 'devrim oldu' derdim

22. Ankara Uluslararası Film Festivali kapsamında düzenlenen Ulusal Film yarışmasında yarışan filmlerden biri olan ''Çoğunluk''un yönetmeni Seren Yüce ve oyunculardan Settar Tanrıöğen, filmi Başkent seyircisiyle birlikte izledi.

Yönetmen Yüce, ''Çoğunluk''un rakamsal bir tanımlamadan ziyade, orta sınıf ve üst orta sınıfın davranış biçimlerini gösteren bir zihniyeti anlattığını söyledi.

Daha önce ''Pandora'nın Kutusu'', ''Takva'' ve ''Yaşamın Kıyısında'' filmlerinde yönetmen yardımcısı olarak görev alan Yüce, ''Çoğunluk'' filminin çekimlerine başlamadan önce ilk defa yönetmenlik yapacak olmasının yarattığı bir endişeyi taşıdığını, ancak ekipteki herkesin kendisinden çıkıp işin bir parçası olmaya çalıştığını ifade etti.

Çok huzurlu bir set ortamında çalıştıklarını ifade eden Yüce, sette tüm çalışanlar olarak birbirlerini çok sevdiklerini ve bu nedenle de çekimlerin çok rahat geçtiğini aktardı.

Orta sınıf ailelerde evde yemek yerken ya da vakit geçirirken sürekli olarak televizyonun açık olmasından hareketle filmde de arka planda hep televizyonun açık olduğunu söyleyen Yüce, televizyonda çekim sırasında tesadüfen karşılarına çıkan tartışma ya da yorum programlarını seçtiklerini belirterek, ''Arka planda ne olup bittiğinin farkındaydık ama onları özellikle bastırmak gibi bir derdimiz olmadı. Aslında televizyondan ne alsan bir şekilde bu eve uyuyor.

Sadece, Erman Toroğlu'nun 'biz asker bir milletiz' lafını biraz oturtmaya çalıştık kurguda'' dedi.

Filme ilişkin en çok yapılan yorumlardan birinin ''müzik kullanılmaması'' olduğunu vurgulayan genç yönetmen, şunları söyledi:

'FİLM MÜZİKSİZ DE TAMAMDI'
''Tamamen tercih yaparak müzik kullanmadım. Ben müziğin filmi başka bir yere götürmesi durumunu veya filmin duygusunu müziğe dayandırma durumunu çok doğru bulmuyorum. O yüzden benim için zaten bu film müziksiz de tamamdı. Fakat 'üzerine güzel bir renk katabilir miyiz?' diye düşünüp o mantıkla filmin sonlarına koyduk müziği. Benim de tam istediğim bu. Varla yok arası. Bence filmde müziğin olması gerektiği gibi bir durum asla yok. Zaten filmin kendisi konuşuyor olması lazım ki hani müzik de ona bir yan unsur olarak eklensin gerekiyorsa. O yüzden ben duyguları müzikle yönlendirmeyi yanlış buluyorum. Gerçeklik duygusundan çok fazla uzaklaştırmamak, hiçbir şeyi manipüle etmemek, seyirciyle oyuncuları ya da durumu tamamen yüzyüze bırakmak ya da aracı sokmamakla alakalı bir tercih yaptım.''

Filmde kadını küçük görmekten ziyade sıkıştırılmışlık ve sinmişlik yönünden görmeye ve öyle sunmaya çalıştığını dile getiren yönetmen Yüce, ''Bu ülkede başkaldıran kadın çoğunluk mu? Aynı paralellikte filmde de kadın erkeklerin arasındaki kadın olarak var. Bana bir festivalde Pakistanlı bir kadın yönetmen, 'ülkemizde kadın, erkek egemen sistemin sürekliliğini sağladığı için çok suçlanıyor' dedi. O zaman ben de ona çok hak verdim. Bu filmdeki annenin de yaptığı bu işte. Bir şey yapmayacak ve bu böyle sürüp gidecek. Tabiki bugün kendini ifade etmeye çalışan çok daha fazla kadın var. Ama, bir çoğunluk mantalitesinde, kadın bir çok yerde bu tuzağa düşüyor gibi geliyor bana'' diye konuştu.

Filmi bitirdikten sonra izlediğinde çok büyük bir şeye takılmadığını dile getiren başarılı yönetmen, ''Bu anlamda içim rahat diyebilirim'' şeklinde konuştu. Yüce, filmin hem 'de hem de yurtdışında ödül almasının ise evrensel bir noktaya parmak basmasından ve çok gerçekçi bir anlatım sergilemesinden kaynaklandığını savundu.

'TEK DERDİMİZ DOĞRU BİR İŞ ÇIKARMAK'
Kendisinin yönetmen olarak derdinin doğru bir film yapmak olduğunu vurgulayan Seren Yüce, ''Festivaller için, vakti gelene kadar hiçbir şey düşünmedik. O yüzden filmi çekerken 'zamanlama olarak hangi festivale gider' gibi bir şey aklımızdan bile geçmedi. Tek derdimiz filmi doğru bir şekilde ortaya çıkarmaktı. Festivallerde gelen tepkilerden nasıl bir şey yaptığımızı da anlıyoruz. Ödüllerse insanın gururunu okşayan, mutlu eden bir şey olsa da filme çok büyük bir etkisi yok'' ifadelerini kullandı.

Geleceğe ilişkin aklından birkaç yeni proje geçtiğini anlatan Seren Yüce, ''Ama başına oturup organize bir şekilde yazmak kısmet olmadı henüz. Ben bile daha tam ne olduğunu bilmiyorum'' dedi.

'GERGİNLİK BAŞARISIZLIKTAN OLUR'
Filmde orta sınıf bir ailedeki baba karakterini canlandıran başarılı oyuncu Settar Tanrıöğen de film öncesi set ortamının çok güzel geçtiğini belirterek, ''Çünkü işini iyi yapan küçük bir ekiple çalıştık ve her şey tıkır tıkır gitti. Gerginlik beceriksizlikten olur'' diye konuştu.

Oyuncunun her zaman senaryoyu seçmek gibi bir şansı olmadığına işaret eden ödüllü oyuncu, şöyle devam etti:

''Hayat sizden para istediğinde dizilerde ya da diğer filmlerde çalışabilirsiniz. Benim arzu ettiğim sinema. Zaman zaman arzu etmediğim işlerde de çalışmak zorunda kalıyorum. Ama onda da gene dikkat ettiğim bir çok kriter var. En azından o durumun gerçekliği, karakterin konu içinde ne kadar gerçek kullanılıyor olması.''

Hayatta ne kadar diyalog varsa filmde de o kadar diyalog olması gerektiğini anlatan Tanrıöğen, ''Çoğunluk'' filminde bu dengenin çok iyi kurulduğunu söyledi. ''Konuşman gerektiğinde konuşuyorsun ama konuşmadığın zaman da bir şey söylemiyorsun demek değil bu'' diyen Settar Tanrıöğen, oyuncunun cümle kurmadığı zamanda da bakışıyla, duruşuyla, nefes alışıyla bir sürü şey söylediğini aktardı.

Bu filmde hayatla paralelliğin çok güzel sağlandığını ve kendisinin de böyle filmler sevdiğini belirten sanatçı, ''Mesela anne karakteri. Hepimiz annelerimizden, 'tamam ben bir babanla konuşayım' cümlesini duymuşuzdur. Çünkü anne arada katalizördür. Tam olarak fikrini söylemez ama eşinin nasıl davranacağını bilir. Ona göre, onun suyuna giderek davranır'' dedi.

'...ÜLKEDE DEVRİM OLDU'
''Çoğunluk'' filminin 2-3 milyon seyirci yaptığı takdirde filmde bir yanlışlık olduğu düşüncesine kapılacağını belirten Tanrıöğen, ''Bu filmi, bırakın 2,5 milyonu, 1 milyon insan izlemiş olsa ben 'ülkede devrim oldu' ya da 'mutlaka bir yerde bir hata yaptık' derim. Ödül alacağım, gişe yapacağım diye film yapmaya başlarsanız yaptığınız film, film olmaz zaten. Bunlardan arındırılmış olarak sıkıntınızı en iyi bildiğiniz şekilde, becerebildiğiniz kadar dökerseniz film olur'' ifadelerini kullandı.

Ödül almanın ya da beğenilmenin mutlaka insanın hoşuna gittiğini ifade eden başarılı oyuncu, şunları söyledi:

''Ama açıkçası benim hayatımda ödül beni bir yerden bir yere değiştirmiyor. Ben, beni izleyen insanların gözlerinin içine bakıyorum. Bana hangi duyguyla baktıklarını fark ediyorum. Ödül gelmedi diye üzülecek de değilim, geldi diye göbek atacak da değilim. Gelince de alıyoruz, teşekkür ediyoruz.''

1 milyon kişi izlese 'devrim oldu' derdim - 1

FİLMİN KONUSU: Mertkan'ın hayatı basittir: Babasının inşaatlarının getir götür işlerine bakar, arkadaşlarla alışveriş merkezlerinde sağı solu keser, arabayla turlar. Bu basitliğe bir anlam bulmak için pek de hevesli değildir. Ne zaman ki Gül ile tanışır, boşluğu ve basitliği değerlendirmek için bir fırsat çıkar karşısına. Ancak babası Gül'ün kökenleri konusunda şüphecidir. Hayatta ayrımcılıkla karşılaştığı ilk anda ona teslim olan Mertkan, çoğunluğa uyar, babasının kendisi için çizdiği yolda hayatına bir anlam bulur.

'Çoğunluk', Uluslararası 67. Venedik Film Festivali'nde ''Geleceğin Aslanı'' ödülü, 47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivalinde ''En İyi Film'', ''En İyi Yönetmen'', ''En İyi Erkek Oyuncu'', 12. Mumbai Film Festivali'nde ''En İyi Yönetmen'' ve ''En İyi Erkek Oyuncu'' ödüllerini aldı.

Senaryosunu da Seren Yüce'nin yazdığı filmin görüntü yönetmeni Barış Özbiçer. Kurgusunu Mary Stephen'in yaptığı filmin başrollerinde Bartu Küçükçağlayan, Settar Tanrıöğen, Nihal Koldaş, Esme Madra ve Erkan Tan yer alıyor.

Sayfa Yükleniyor...