Diyarbakır'da yaşayan ve 15 yaşında evlenen Mahfuze Ülker, 20 yıldır doktor gözetiminde olmasına rağmen 14 gebeliğinde de bebeğini dünyaya getiremedi. 15. gebeliğinin 26. haftasında kanama nedeniyle D.Ü Tıp Fakültesi Hastanesine gelen Ülker'in bu bebeği de tedaviye geç kalındığı için yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Yaklaşık 20 yıldır bebek özlemi yaşayan Ülker'in 16. gebeliğinde, anne karnında 4 kez kan verilerek bebeği yaşatıldı. Ülker, iki hafta önce sezaryenle 2.5 kilogram ağırlığında bir erkek bebek dünyaya getirdi.
Bebeğini kucağına alan ve gözyaşlarını tutamayan Ülker, şöyle dedi:
''İlk bebeğim 9 aylıkken karnımda öldü. Sonraki bebeklerimi de 3, 5 veya 7 aylıkken doğmadan kaybettim. Bütün gebeliklerim doktor kontrolünde geçti. Doktorlar her şeyin normal olduğunu söylüyorlardı. Kan uyuşmazlığı bulunduğunu hiç söylemediler. Ancak bebeklerimi dünyaya getiremiyordum. Artık ümidimizi kesmiştik. 15. hamileliğimde D.Ü Tıp Fakültesine geldim. Ahmet hoca kan uyuşmazlığı bulunduğunu uygun tedavi yapılmadığı için bebeklerimi kaybettiğimi söyledi. Bebeğimi yaşatmak için geç kalınmasına rağmen elinden geleni yaptı ama 15. bebeğimi de kaybettim. Tekrar hamile kaldığımda kendisine gelmemi istedi. 16. gebeliğimde karnımdaki bebeğime 4 kez kan verildi. Bir çok tedavi uygulandı. Bebeğimi dünyaya getirdim. Onların sayesinde anneliği tattım. Çok mutluyum.''
KAN UYUŞMAZLIĞI OLAN ÇİFTLER DİKKAT!
D.Ü Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Yalınkaya, babanın kanı pozitif, annenin kanı ise negatif olduğu durumlarda, bebeğin kanının pozitif çıkması halinde kan uyuşmazlığı oluştuğunu söyledi.
Kan uyuşmazlığı olan çiftlerin ''anti-D'' aşısını zamanında yaptırmadıkları taktirde bebekler için risk oluştuğunu belirten Yalınkaya, kan uyuşmazlığı oluştuğu taktirde ailenin ve doktorların ihmali sonucu zamanında müdahale yapılmadığında, bebek ölümlerinin meydana gelebildiğini anlatarak, şu bilgileri verdi:
TEK ÇARE ANNE KARNINDA KAN VERMEK
''Annede kan uyuşmazlığı başlamış ise yani antikor gelişmişse bu iğnenin artık bir yararı yok. Tek çare bebeğe anne karnında kan vermek. 15. haftadan sonra bu hastaların yakın takibe alınması gerekir. Rutin doktor gözetiminden çıkarılarak bu hastaların ilgili merkezlerde tedavilerinin yapılması gerekir. Rutin gebelik kontrolleri ayda bir kez yapıldığı için bir aylık süreçte bebeğin sağlığında istenmeyen durumlar gelişebiliyor. Ailelerin bu konuda dikkatli olması lazım. Anne karnındaki bebekte şişme ve kalp yetmezliği meydana gelmeden doktora başvurulması gerekiyor. Aile ve doktor ihmali bebekleri öldürmesin. Bu konuda bilinçli davranılarak erken müdahalede bulunulması halinde bebeği yaşatma şansı artıyor.''
''KAN GRUBUNU BİLMEYEN HASTALAR VAR''
Doç. Dr. Yalınkaya, bölgede bu tür gebeliklere sık rastlandığını, kan grubunu bilmeyen çok sayıda hasta bulunduğunu ve bu vakalarda anne karnındaki bebeğe ultrason yöntemi ile kan takviyesi yaptıklarını kaydederek, böylece bebekte su toplamaya bağlı şişme ve kalp yetmezliği oluşmasını engelleyerek, bebeği yaşatmaya çalıştıklarını belirtti.
Sosyo-ekonomik düzeyin düşük olan birçok kişinin, kan grubu ve uyuşmazlık durumunda ne yapacağını bilmediğini vurgulayan Yalınkaya, ''Kan uyuşmazlıklarında bebeğe anne karnında ultrason yöntemi ile kan takviyesi yaparak aile ve doktor ihmaline bağlı bebek ölümlerinin önlenmesine çalışıyoruz. Kan grubunu bilmeyen hastalar var. Bu yüzden hastalar gelmekte gecikebiliyor. Böyle durumlarda bebeği kurtarma şansı azalıyor'' dedi.
Yalınkaya, Mahfuze Ülker'in 2,5 kilogram ağırlığında bir erkek bebek dünyaya getirdiğini, bebeğin iki hafta yenidoğan ünitesinde müşahede altında tutulduğunu kaydederek, bebeğin anne sütüyle beslenmesi konusunda da hassasiyet gösterilmesini istedi.
- Etiketler :
- Haberler
