Kılıçdaroğlu: 80 milyonun Cumhurbaşkanı olamaz

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Bir partinin genel başkanı 80 milyonun Cumhurbaşkanı olamaz. Bir partinin genel başkanı, sadece o partiye oy verenlerin Cumhurbaşkanıdır. Ve saygıyı da bu çerçevede görecek" dedi. Parti içi kavgaya asla izin vermeyeceğini de belirten Kılıçdaroğlu, ''Kavga edenleri gerekirse kapının önüne koyacağım'' ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu: 80 milyonun Cumhurbaşkanı olamaz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

Kılıçdaroğlu konuşmasına, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü kutlayarak başladı. 

1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanmasının bu yıl da yasak olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, Taksim'i hiç unutmadıklarını, unutmayacaklarını söyledi. Taksim'de 1 Mayıs 1977'de 34 kişinin hayatını kaybettiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, yaşamını yitirenleri rahmet ve saygıyla andı.

Kılıçdaroğlu, Emek ve Dayanışma Günü olarak 1 Mayıs'ı kutlamanın, herkesin ortak amacı olduğunu, vatandaşların, çalışarak, üreterek, alınteri dökerek geçimlerini sağlamak, 1 Mayıs'ı, yasak, baskı, şiddetle değil bayram havasında kutlamak istediğini söyledi.

Sendikaların, 1 Mayıs'ta olay olmamasına büyük özen gösterdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, sendikaları, sivil toplum kuruluşlarını ve partileri kutladı.

Kılıçdaroğlu, 2016'da iş kazalarında bin 970 işçinin hayatını kaybettiğini, bu yılın ilk 3 ayında ise bu sayının 441 olduğunu bildirdi. Kılıçdaroğlu, kişilerin iş güvencesi bulunması, iş yerinin güvenlikli olması gerektiğini belirterek, "Neden iş kazalarında Avrupa birincisi, dünya üçüncüsüyüz Neden insanımızın hayatı bu kadar ucuz İktidar bütün bunlara karşı neden duyarsızlığını koruyor?" sorularını yöneltti.

İş kazalarında hayatını kaybedenlerin ailelerine, "Sizin hakkınızı, hukukunuzu koruyacağız. Eğer hukuk desteği istiyorsanız CHP il, ilçe başkanına ulaşacaksınız" diye seslenen Kılıçdaroğlu, asgari ücret net bin 404 lirayken, açlık sınırının bin 518 lira olduğunu anımsattı. Kılıçdaroğlu, CHP'li bütün belediyelerde kadrolu ya da taşeron olsun, hiçbir işçinin aylığının bin 500 liranın altında olmadığını vurguladı.

Kemal Kılıçdaroğlu, 2004'te 181 bin olan taşeron işçi sayısının, 1 milyon 220 bine ulaştığına işaret ederek, iktidarın seçimlerde söz vermesine rağmen bu işçilerin kadroya alınmadığını söyledi.

"HANGİ İSTİKRARDAN SÖZ EDİYORLAR"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 15 yıldır herhalde en çok karşılaştığı kelimenin, "istikrar" olduğunu ifade ederek, "15 yıldır hangi istikrar geldi, nerede istikrar oldu?" diye sordu.

Fiyatların anormal olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, kuzu etinin 55 liraya, 2010'da 18 lira olan kıymanın kilosunun 44 liraya çıktığını belirtti. Kılıçdaroğlu, "Hangi istikrardan söz ediyorlar Yoksulluğun, fukaralığın istikrarından söz ediyorlar. Öyle bir noktaya geldik ki üreten değil, tüketen konumuna geldik" dedi.

Kılıçdaroğlu, 2003-2016 yıllarında ithal edilen tarım ürünlerine 126 milyar dolar ödendiğini, bu paranın Türk çiftçisine ödenmesi halinde Türkiye'nin, bütün dünyayı besleyebileceğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, arpanın Ukrayna, buğdayın Rusya, Kazakistan, ABD, çayın Endonezya ve Çin'den, kuru fasulyenin ABD ve Kanada'dan, nohutun Hindistan, Arjantin'den, patatesin Hollanda ve Almanya'dan ithal edildiğini anlattı.

"DÖNÜM NOKTASI"

Kemal Kılıçdaroğlu, 25 Nisan 2017'nin kendileri için dönüm noktası olduğunu, bu tarihteAvrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin, Türkiye'yi yeniden denetim sürecine aldığını anımsattı.

"Batılılar bize düşman, niye denetime aldılar" diye kızıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, aynı kurumun 2004'te Türkiye'yi denetim dışına çıkardığında hep birlikte alkışladıklarını vurguladı. Kılıçdaroğlu, hangi gerekçeyle Türkiye'nin denetime alındığı üzerine hiç durulmadığını söyledi.

Konuşmasında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin bazı saptamalarına yer veren Kılıçdaroğlu, anayasa referandumundaki eşitsizlikler ve haksızlıkların bu rapora da girdiğini ifade etti.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunların hangisi yanlış, hepsi doğru. Son yayımlanan kararnameler dahil kamuda görevine son verilenler, 4 bin 195 yargı mensubu, mülki idare amiri 385 kişi, emniyet genel müdürlüğünden 20 bin 672 kişi, öğretim elemanı 5 bin 300 kişi, eğitim, öğretim hizmetlerinden 33 bin 480 kişi, TSK'dan 8 bin 832 kişi, din hizmetlerinden 2 bin 198 kişi, sağlık ve yardımcı sağlık hizmetleri 6 bin 784 kişi, mahalli idarelerden 2 bin 349 kişi. Toplam 102 bin 319 kişi kamu görevinden sorgusuz sualsiz atıldı. Bunların hiçbirinin haklarını arama özgürlükleri yok. Dijital ansiklopedinin yasaklandığı süreci yaşıyoruz.''

"ANAYASA'NIN GÜVENCE ALTINA ALDIĞI HİÇBİR HAK YOKTUR"

Türkiye'de OHAL uygulamasıyla Anayasa fiilen askıya alındığını savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Türkiye'de Anayasa yürürlükte değildir. Çünkü Anayasa Mahkemesi, Anayasa'ya aykırı bütün OHAL düzenlemelerine, 'Ben görmüyorum, bunlara bakmayacağım' demektedir. Anayasa'nın güvence altına aldığı hiçbir hak yoktur. Bir OHAL kararnamesiyle herkes, her an hapse atılabilir, mal varlığına el konulabilir. Bu nedenle kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. O kadar ki TBMM'nin vermediği yetkileri bile OHAL kararnameleriyle düzenliyorlar. Vermediği yetkiler düzenlenirken TBMM Başkanı, itiraz dahil etmemektedir. TBMM Başkanlığının onuruyla oynanmaktadır. Dikta yönetimlerinin bütün koşulları, OHAL kararnameleriyle sağlanmıştır. Son kararnamede bir komisyon kurulması öngörüldü, bu komisyonda görev alacakların hiçbir sorumluluğu olmayacak. Bu komisyon ne yapacak, tek kişiye bakacak, oradan alacağı talimata bakacak. Hak, hukuk ve adalet kavramları Türkiye'de artık yoktur."

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de olağanüstü hal uygulamaları ile hukukun değil dikta yönetiminin üstünlüğünün egemen kılındığını ileri sürdü. Adaletten ve hukukun üstünlüğünden uzaklaşıldığını iddia eden Kılıçdaroğlu, bu durumun tüm dünya tarafından görüldüğünü söyledi. 

Türkiye'de 150'den fazla gazetecinin hapishanelerde olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, böyle bir ülkede kimseyi "burada demokrasi var" söylemine inandırmanın mümkün olamayacağını savundu.

FETÖ ile ilgili "İmamın Ordusu" adlı kitabın yazarı Gazeteci Ahmet Şık'ın kumpas davaları sürecinde hapse atıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Şimdi aynı Ahmet Şık FETÖ üyesi diye hapiste. Hangi akıl, hangi mantık bunu kabul eder Buna hukuk, adalet, demokrasi, düşünce özgürlüğü, vicdan, ahlak denir mi Atilla Taş, attığı tweet yüzünden hapiste. Silahlı terör örgütü üyeliğinden hapiste. Hangi terör örgütü Ne zaman silah aldı eline Atilla Taş bildiğimiz saygıdeğer birisi. Murat Aksoy, aynı şekilde" değerlendirmesinde bulundu.

Bu kişilerin tutuksuz yargılanması gerektiğine karar veren hakim ve savcılar hakkında da işlem yapıldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Bütün dünya bu gerçekleri görüyor. Boşuna mı sizi Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi denetime alıyor Bütün bu nedenler, ayrıntılar, bütün dünya tarafından görülüyor" dedi.

"O 10 YARGIÇ, YSK'NIN ÇETESİNİ OLUŞTURMAKTADIR"

Kılıçdaroğlu, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) 16 Nisan'daki halk oylamasında izlediği yöntemi ve aldığı kararları eleştirdi.

YSK'da görev yapan hakimlerin yasalara uymadığını iddia eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yasalara uymayıp eylem yapanlara, yasalara aykırı karar verenlere bizim hukukumuzda çete denir. Orada oturan, karar veren 10 yargıç, yargıç değil, YSK'nın çetesini oluşturmaktadır. Bütün uluslararası raporlara girdi. Adli, idari ve siyasi açıdan, bizim açımızdan bu, mühürsüz seçim olarak kaydedilmiştir. Siz kalkacaksınız yasanın açık hükmüne rağmen yasayı tanımayacaksınız. 'Ben kanunları tanıman' diyorlar. Ne yaparsın sen Ben bir tek adamdan emir alırım. Onun önünde iki büklüm eğilirim. Benim cübbemde ilik de var, düğme de var. Ben hakim değilim. Ben çeteyim' diyor. 'Başımdaki kişi de çete reisi' diyor. Senin çeteliğini göstereceğim. Yargıçlar onurlu insanlardır. Kimsenin önünde eğilmez, yasaları uygular, hukukun üstünlüğüne inanır. Gerdan kıran adama yargıç mı denir 'Kanunları tanımıyorum' diyene yargıç mı denir. Birer çete mensubu olarak tarihe geçecek onlar."

"GEREKİRSE KAPININ ÖNÜNE KOYACAĞIM"

Halk oylamasında ülkenin en az yüzde 50'nin demokrasiye sahip çıktığını söyleyen Kılıçdaroğlu, "YSK'nın bunu, bütün ayak oyunlarına rağmen yüzde 49'un altına indiremediğini" iddia etti. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Yüzde 49 demokrasi paydasının bütünüdür. Demokrasiye inanların bütünüdür. Sadece CHP'nin değil. Bunu yaparsak haksızlık yapmış oluruz. Yüzde 49, bu ülkede demokrasiye inanan bütün insanların ortak oyudur. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte yüzde 49 paydayı küçültmek değil büyütmek için mücadele edeceğiz. Herkesle konuşacağız. Demokrasiden yana olan bütün siyasal partiler, meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleriyle konuşacağız. Bizim hayırımız sona ermiş bir hayır değildir. Biz demokrasi mücadelesini yeni başlatıyoruz. Verilen mücadele bizim demokrasi tarihimizin en önemli kilometre taşlarından biridir. Bütün baskılara, saldırılara rağmen, silahlı ve silahsız, bütün eşit olmayan koşullara rağmen bu ülkenin seçmenlerinin yarısı sandığa gitti ve demokrasiden yana tavır koydu. Bu olağanüstü değerlidir. Bu değeri korumak her CHP'linin boynunun borcudur. Parti içi mücadele, parti içi kavga... Parti içi kavgaya asla izin vermeyeceğim. Kavga edenleri gerekirse kapının önüne koyacağım."

"EVET OYU VEREN VATANDAŞLARIN BİR KISMI PİŞMAN"

Demokrasinin herkes için geçerli olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, ancak kimsenin bir başkasının oyunu sahiplenemeyeceğini dile getirdi.

"Evet oyu kullanan vatandaşların bir kısmı da bugün pişmanlar" diyen Kılıçdaroğlu, bunun sebeplerinden birinin, tarafsız Cumhurbaşkanı kuralının ortadan kalkması olduğunu ileri sürdü.

Kılıçdaroğlu, "Bir partinin genel başkanı 80 milyonun Cumhurbaşkanı olamaz. O dönem bitti. Bir partinin genel başkanı, sadece o partiye oy verenlerin Cumhurbaşkanıdır. Ve saygıyı da bu çerçevede görecek. Tarafsızlık üzerine yemin edildi. Bir partinin genel başkanı hangi tarafsızlık üzerine yemin edecektir Nerede bu kural Fenerbahçenin kaptanını Fenerbahçe maçında hakem yapacaksın... Olur mu böyle şey?" şeklinde konuştu.

"BUYURUN BUGÜN HEP BİRLİKTE TANIK OLUYORSUNUZ"

CHP'nin, yeni sistemde Cumhurbaşkanı'nın tarafsızlık özelliğinin ortadan kalkacağını ve bunun sakıncalı olduğunu anlattığında buna karşı çıkan çevrelerle karşılaştıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Buyurun bugün hep birlikte tanık oluyorsunuz. Tarafsız olması, hiçbir partiye üye olmaması gereken bir Cumhurbaşkanı bugün törenle partisine üye oluyor" dedi.

Artık bir partinin genel başkanının Anayasa Mahkemesi'ne, HSYK'ya üye, vali ve bütün üst düzey yöneticileri tayin edeceğini belirten Kılıçdaroğlu, bu yolla devletin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını ancak kendilerinin asla izin vermeyeceğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, "Tabii Yüksek Seçim Kurulunda bir yargıcımız var. Onurlu, dik duran bir yargıcımız var. 'Yaptığınız uygulama Anayasa'ya ve yasalara aykırıdır' diye şerh düşen bir yargıcımız var. Onu buradan onurlu durduğu, hukukun üstünlüğüne inandığı için saygı ile selamlıyorum" ifadelerini kullandı.

YSK'daki hukuksuzluğun hukukun her alanına yayılmaya çalışıldığını öne süren Kılıçdaroğlu, "Şimdi bu YSK'daki çete uygulamasını adaletin bütün aşamalarına yaymak istiyorlar. Ne kadar il ve ilçe yönetimlerinde avukat varsa hepsini şimdi hakim yapmaya çalışıyorlar. Söyledik; adliyeye, kışlaya, camiye siyaseti sokmayın diye. Üçüne de siyaseti soktular" şeklinde konuştu.

"RIZA SARRAF DA GÜN GELECEK KONUŞACAK"

Türkiye'nin bir çöküşün eşiğine getirildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, bütün bunlar yaşanırken hükümetin tek derdinin ABD'de tutuklu bulunan Rıza Sarraf'ı kurtarmak olduğunu savundu.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Niçin? 'O Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Onun için ilgileniyoruz'. İyi de kardeşim; Almanya'nın hapishanelerinde yüzlerce, binlerce Türk var. Onlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil mi Niye onlara bir adam göndermiyorsun Niye onların hakkını savunmuyorsun Çünkü onlar ayakkabı kutusu geleneğinden geliyorlar da Rıza Sarraf ile ilgileniyorlar. O kadar ileri gittiler ki Türkiye Cumhuriyeti lehine Amerika'da lobi yapan şirketin danışmanını Rıza Sarraf'a avukat tayin ettiler. Aklın alacağı şey değil. Korkuyorlar, 'ya Rıza Sarraf konuşursa', konuşacak, gün gelecek konuşacak. O konuşmazsa Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı konuşacak. Bütün kirli çamaşırlar dökülecek ortaya. Şimdi yalvarıyor, yakarıyorlar, 'Ne olur Rıza Sarraf konuşmasın'. Konuşacak. Herkes konuşacak. O da gün gelecek konuşacak. Hukukun üstünlüğünün olduğu bir yerde, bunların hepsi açığa çıkacak. Biz bunların hepsinin takipçisi olacağız."

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Cumhuriyet Halk Partisi
  • Siyaset
  • chp
  • Kemal Kılıçdaroğlu

Sayfa Yükleniyor...