AB Bakanı Çelik: Gümrük Birliği güncellemesi için hazırız

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, TBMM Plan Bütçe Komisyonunda, AB Bakanlığının 2018 yılı bütçesine ilişkin sunum yaptı.

AB Bakanı Çelik: Gümrük Birliği güncellemesi için hazırız

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, terörle mücadele ve düzensiz göç konularında 'nin AB için vazgeçilmez bir ortak ve kilit bir ülke olduğunu vurgulayarak, "Terörle mücadeleden bahsedilecekse dışında bir ortakları yoktur. Düzensiz göçün yönetilmesinde herhangi bir şekilde, Türkiye dışında bir kapasite koyabilecek bir ülke yakın coğrafyalarında yoktur" dedi.

Avrupa kıtasının yeni gelişmelere gebe olduğunu, kritik bir süreçten geçtiğini vurgulayan Çelik, "2019'da konsey ve komisyon başkanlıklarının yenileneceği AB'de de köklü değişimler göreceğiz. Ciddi bir reform talebi var. Ciddi bir reform talebiyle karşı karşıyalar. Bugün bu talep ertelenmektedir ama bununla kaçınılmaz bir şekilde yüzleşmek zorunda kalacaklar" ifadesini kullandı.

Brexit, yeni ABD Yönetiminin AB'ye yaklaşımı ve aşırı sağın yükselişinin yeni meydan okumalar olarak ortaya çıktığını belirten Çelik, ekonomik kriz, terörle mücadele, göç gibi konuların Avrupa kamuoyunun gündemindeki temel sorunlar olarak yerini koruduğunu bildirdi. 

Bu meydan okumaların, Brexit kararının ortaya çıkmasının varoluşsal bir kriz ortaya koyduğunu aktaran Çelik, şöyle devam etti:

"İngiltere gibi büyük bir ülkenin ayrılma kararı alması AB'de bundan sonra işlerin asla eskisi gibi olmayacağını gösteriyor. Gelinen noktada tartışma sürüyor fakat şimdiye kadar AB'nin bu sarsıntıyı göğüslemekte başarılı olduğunu, geriye kalan 27 ülkenin birlik içerisinde hareket ettiğini, İngiltere'ye bunun bir faturası olduğunu net bir şekilde ilettiklerini ve şu ana kadar AB'nin sürecin kontrolünü elinde tuttuğunu görüyoruz." 

ABD'de, Avrupa entegrasyonuna yönelik bir fikir değişikliği gözlemlendiğine işaret eden Çelik, ABD Başkanı Donald Trump'ın "Brexit kararının doğru olduğu" şeklindeki açıklamasına dikkati çekti.

Bakan Çelik, Paris İklim Anlaşması ve NATO ile ilgili tartışmalar başta olmak üzere AB ile ABD arasındaki tartışmanın derinleştiğini bildirdi.

"AVRUPA'DA AŞIRI SAĞIN YÜKSELİŞİ KURUMSALLAŞTI"

Avrupa savunma ordusunun kurulmasına ilişkin tartışmalara değinen Çelik, Türkiye'nin bu konuyu milli çıkarları, ABD ve AB ile ilişkileri açısından çok yakından izlemesi gerektiğini belirtti.

Avrupa'da 2017'de yapılan seçim sonuçları incelendiğinde aşırı sağın yükselişinin kurumsallaştığının görüldüğüne değinen Çelik, bu durumun geçici ya da konjonktürel olmadığını söyledi. 

Çelik, "Bu, demokrat insanlar için, özgürlüklere inanan insanlar için, oradaki soydaşlarımız, Müslümanlar için, bütün akraba topluluklar için son derece tehlikeli bir gelişmedir." ifadesini kullandı.

Avrupa'da siyasetin parçalanması sonucu merkez sağ ve merkez solun zemin kaybettiğini vurgulayan Çelik, şu görüşlere yer verdi:

"Hollanda, Fransa ve Almanya seçimlerinde aşırı sağı temsil eden partiler, iktidara gelememiş olsalar da sistemin geleceğini belirleyecek ölçüde güçlenerek ikinci parti oldular. Avusturya'da ise koalisyon ortağı olma olasılığı vardır. Bu son derece tehlikeli bir tablodur. Maalesef bize İkinci Dünya Savaşı öncesi bir takım gelişmeleri hatırlatmaktadır."

Bakan Çelik, Brexit ve yeni ABD Yönetiminin AB'ye mesafeli tutumunun AB'yi yeni ittifak arayışlarına zorladığını aktararak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Transatlantik ilişkilerde yaşanan kırılma, başta güvenlik olmak üzere AB’nin uluslararası sistemdeki rolünü yeniden tanımlamasını gerektirecektir. Burada, terörle mücadele ve düzensiz göç gibi konuların çözümünde Türkiye'nin vazgeçilmez bir ortak ve kilit bir ülke olduğunu ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla transatlantik ilişkilerdeki gevşeme ya da AB içindeki sarsılmalar Türkiye gibi güçlü bir ülkenin bir denge unsuru olarak ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur. Şu da net bir şekilde görülmüştür, terörle mücadeleden bahsedilecekse Türkiye dışında bir ortakları yoktur. Düzensiz göçün yönetilmesinde herhangi bir şekilde, Türkiye dışında bir kapasite koyabilecek bir ülke yakın coğrafyalarında yoktur. Bu, Türkiye'nin stratejik önemini artıracaktır. AB'nin Türkiye ile ilişkisinin yapısal olarak yakınlaşması gerektiğini, bir zorunluluk olarak yakınlaşması gerektiğini önümüze getirecektir."

Avrupa projesini ileriye taşımanın yolunun, Türkiye'nin AB üyeliğinden geçtiğine işaret eden Çelik, AB'nin kendi içindeki varoluşsal krizlerin, AB'nin genişleme politikasının yerine daha çok komşuluk politikasına yönelmesine yol açtığına da dikkati çekti.

AB'nin, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi karşısında hem kurumsal olarak hem de söylem olarak yeterli desteği vermediğini ve bunun ilişkileri sarstığını vurgulayan Çelik, şu görüşlere yer verdi:

"Burada Türkiye AB Bakanı olarak söylüyorum, bunu AB platformlarında da söylüyorum, yüzde yüz haklıdır. TBMM'de o gece her partiden milletvekilleri ölüme meydan okuyarak bu yüce meclise sahip çıkmışlardır. Ama Avrupa Parlamentosu Başkanı, Avrupa devleti ve 100 yıldır Avrupa demokrasisi olan Türkiye'de böyle bir darbe girişimi gerçekleştikten ancak üç dört ay sonra Türkiye'ye gelebilmiştir. Bu süre içinde de Avrupa Parlamentosu tarihe leke olarak geçecek çok kötü bir karar almıştır ve Türkiye ile müzakerelerin kesilmesi şeklinde bir yaklaşım ortaya koymuştur. Bu, tipik bir oryantalist yaklaşımdır."

AB ile yapılması öngörülen toplantılara ilişkin takvimi paylaşan Çelik, bu kapsamda 13 Haziran'da Türkiye-AB Siyasi Direktörler Seviyesindeki Siyasi Diyalog Toplantısı'nın, 25 Temmuz'da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da kendisiyle birlikte yer aldığı Yüksek Düzeyli Siyasi Diyalog Toplantısı'nın yapıldığını hatırlattı.

Bakan Çelik ayrıca, 20 Kasım’da Yüksek Düzeyli Enerji Diyaloğu, 27 Kasım’da Yüksek Düzeyli Ulaştırma Diyaloğu, 28 Kasım’da Türkiye- AB 125. Ortaklık Komitesi, 7-8 Aralık’ta ise Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog Toplantılarının yapılmasının planlandığını söyledi.

Türkiye - AB ilişkilerinde, katılım müzakerelerinde 33 fasıldan bugüne kadar 16 faslın müzakereye açıldığını bir tanesinin geçici olarak kapatıldığını anımsatan Çelik, Rumların tek taraflı olarak bloke ettiği 5 fasılda da Komisyon ile verimli bir işbirliği yapıldığını ve önemli ilerleme kaydedildiğini aktardı.

Çelik, özellikle, Türkiye-AB müzakere sürecinin omurgasını oluşturan 23. ile 24. fasılların açılmasının çok önemli olduğunu belirterek, AB'nin, Türkiye'yi eleştirdiği alanlarla ilgili fasılları açmamasının önemli bir çelişki olduğunu kaydetti.

Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye ile AB arasındaki sorunların başında FETÖ ve PKK terör örgütlerinin Avrupa ülkelerinde himaye edilmesinin geldiğini belirterek, "Beklentimiz FETÖ ve PKK terör örgütlerinin faaliyetlerine müsaade edilmemesidir. Bu faaliyetlere müsaade edilmediği takdirde ilişkilerdeki ilerleme daha hızlı sağlanacaktır" dedi.

Çelik, TBMM Plan Bütçe Komisyonunda, AB Bakanlığının 2018 yılı bütçesine ilişkin sunum yaptı. AB ilerleme raporlarında eleştirilen birçok konunun giderildiğini ve birtakım reformlar yapıldığını belirten Çelik, "Darbe girişiminin hemen ertesinde, AB İlerleme Raporlarında eleştiri konusu olan sivil-asker ilişkileri bağlamında önemli reformlar hayata geçirilmiştir." diye konuştu.

Bu reformların başında, Jandarmanın ve Sahil Güvenliğin bütünüyle İçişleri Bakanlığına bağlanması ve böylece Jandarma ve Sahil Güvenlik üzerindeki sivil kontrol ve gözetimin mutlak hale getirilmesinin yer aldığını kaydeden Çelik, kuvvet komutanlıklarının Milli Savunma Bakanlığına bağlanarak, TSK üzerindeki demokratik ve sivil kontrol mekanizmasının güçlendirildiğini, ayrıca Yüksek Askeri Şura’nın yapısı ve işleyişinin sivil kontrolü arttıracak şekilde değiştirildiğini ifade etti.

Çelik, OHAL döneminde getirilen bazı kural ve uygulamaların da değişen şartlar dikkate alınarak gözden geçirilmeye devam ettiğini, farklı alanlardaki reformların kararlılıkla sürdürüldüğünü söyledi.

FETÖ VE PKK SORUNLARIN BAŞINDA

AB Bakanı Çelik, AB ülkeleri ile yaşanan problemler bulunduğunu belirterek, "Bunların başında gelen FETÖ ve PKK terör örgütlerinin Avrupa ülkelerinde açık şekilde himaye edilmesidir." dedi.

Çelik, bu himayeye karşı ilişkilerde gerginliğin sürdüğünü ifade ederek, "Türkiye haklı pozisyonunu sürdürecektir. Beklentimiz FETÖ ve PKK terör örgütlerinin faaliyetlerine müsaade edilmemesidir. Bu faaliyetlere müsaade edilmediği takdirde ilişkilerdeki ilerleme daha hızlı sağlanacaktır." ifadesini kullandı.

"TÜRKİYE DÜNYANIN VİCDANI OLMUŞTUR"

 İlişkilerde önemli bir konunun mülteci sorunu olduğunu dile getiren Çelik, şöyle konuştu:

"Mülteci sorunu konusunda Türkiye dünyanın vicdanı olmuştur. En çok onur duymamız gereken şey şudur: 100 kişi, 50 kişi için Avrupa ülkelerinin bazılarında referandum yapılması söz konusu olurken ve aşırı sağcı, ırkçı partiler seçimlerde mültecileri istismar ederken, 3,5 milyona yakın mülteci, yani bazı Avrupa ülkelerinin nüfusunun yarısı kadar mülteciyi ülkemizde barındırıyoruz. Bunlara karşı kurumsal ya da sistematik ırkçı bir tepki yoktur."

Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz'un İtalya'nın bir adasına mülteciler geldiği için adayla kara bağlantısını kesmeyi önerdiğini hatırlatan Çelik, "O adanın belediye başkanı şöyle bir açıklama yaptı. 'Biz böyle bir açıklamayı en son Nazilerden duymuştuk.' Bu durum Avrupa değerlerini sarsmaktadır." dedi.

Çelik, Türkiye'nin sığınmacılar için 30 milyar dolardan fazla harcama yaptığını, AB'den gelen rakamların son derece yetersiz olduğunu vurguladı.

AB’nin 2018 yılına kadar sığınmacılar için vermesi gereken 3 milyar avro yardımın şu ana kadar 898 milyon avrosunun geldiğine dikkati çeken Çelik, Avrupalı yetkililerin 2,9 milyar avronun sözleşmeye bağlandığı, 1,4 milyar avronun serbest bırakıldığı yönündeki sözlerinin teorik olduğunu belirtti.

Çelik, "Taahhüde bağlandı denilen ya da serbest bırakıldı denilen şeyler, AB'nin birtakım sivil toplum örgütleriyle yapacağı projelerin kayda geçirilmesi." şeklinde konuştu.

Çelik, 2018 itibarıyla ikinci 3 milyar avroluk fonun serbest bırakılmasının planlandığını hatırlatarak, birinci kısım gerçekleşmediği için ikinci kısmın gerçekleşmediğini bildirdi.

"1’E 1 MEKANİZMASI MÜKEMMEL İŞLİYOR"

 AB Bakanı Çelik, Yunan adalarından alınacak her bir Suriyeli için Türkiye’de geçici koruma altındaki bir Suriyelinin AB ülkelerine yerleştirilmesini öngören 1’e 1 mekanizmasının mükemmel işlediğini söyledi.


Çelik, 2015’te Akdeniz’e açılan mülteci sayısının günlük 7 binden bugün 50-100 civarına düştüğünü kaydetti. Çelik, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi bile kurumlarda zafiyet oluşmadığını, o gece 120 kişinin Akdeniz’e açıldığını ifade etti.

ESAS OLAN ADAYLIK MÜZAKERELERİ

 AB ile enerji diyaloğunun bakanlar düzeyinde 20 Kasım’da devam edeceği bilgisini veren Çelik, ulaştırma alanındaki diyalog için 27 Kasım’da bakanlar düzeyindeki toplantının Brüksel’de yapılacağını kaydetti. Çelik, Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog toplantısının da ikincisinin 7-8 Aralık’ta Brüksel’de gerçekleştirileceğini söyledi.


Çelik, bütün bu diyalogların Türkiye'nin tam üyelik müzakerelerini tamamlayan hususlar olduğunu vurguladı. Çelik, "Tam üyelik müzakerelerini bir kenara bırakıp da bu diyalogları sürdürme şeklindeki çabalara kapalı olduğumuzu, ya da yakın zamanda Angela Merkel’in ifade ettiği gibi ‘Türkiye’ye yeni bir model önerelim’ gibi çağrılara kapalı olduğumuzu ifade ediyoruz." dedi.

Türkiye'nin "güçlü bir ortak" olarak tanımlanmasını kabul etmediklerini vurgulayan Çelik, “Türkiye, AB müzakerelerini yürüten bir aday ülkedir. Bu konularda diyaloglar sürmektedir” şeklinde bir ifadeyi kabul ettiklerini belirtti. Çelik, “Adaylık müzakerelerimiz AB ile ilişkiler açısından esastır.” ifadesini kullandı.

“GÜMRÜK BİRLİĞİ GÜNCELLEMESİ İÇİN HAZIRIZ”

 Gümrük Birliği’nin güncellenmesine de değinen Çelik, “Eğer AB, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi için bir iradeye sahipse Türkiye de bu iradeye sahiptir. Hazırlıklarımız tamdır.” diye konuştu. Çelik, şunları dile getirdi:

“Gümrük Birliğinin güncellenmesi AB adaylığımıza alternatif bir süreç değildir. Onlar hazırsa biz buna hazırız. Bizim söylediğimiz şey şudur. ‘Bunu siyasi mülahazaların dışında tutun.’ Komisyon hazırlıklarını tamamlamıştır. Konsey’den yetki beklemektedir. Bizim de çağrımız şudur. Konsey bir an evvel Komisyon’a bu yetkiyi versin. Gümrük Birliğini güncellemek üzere çalışmalara başlayalım. Aksi halde bunlar siyasi mülahazalarla engellenecekse Türkiye’nin bu konuda herhangi bir acelesi yoktur.”

İLETİŞİM STRATEJİSİNİN ÖNEMİ

Türkiye’nin iletişim stratejisine büyük önem verdiğini ifade eden Çelik, kamuoyunu zehirlemek isteyen, AB değerlerine düşman, demokrasiye ve temel haklara düşman “Eurofobik” bir kesim bulunduğunu, bu kesimin yaklaşımlarının Avrupa kamuoyunu zehirlemeye başladığını söyledi.

Çelik, Avrupa içinde ideolojik duvarların ortaya çıktığını, bu nedenle medya dilinin düzeltilmesi, karar vericiler düzeyinde ve akademik dünyaya uyarılarda bulunacak şekilde Türkiye’den ve Avrupa’dan birçok kesimi bir araya getirdiklerini belirtti.

“Bu dile ve bu gidişata müdahale etmeliyiz.” diyen Çelik, müdahale edilmezse araya ırkçıların duvar ördüğü daha kötü bir tablo çıkabileceğini söyledi.

MALİ YARDIMLAR

Katılım öncesi mali yardımlara (IPA) da değinen Çelik, “2007-2013 dönemi için AB’den tahsis edilen 4,79 milyar avro tutarındaki hibe başta siyasi reformlar olmak üzere sosyal politikadan gıda güvenliğine, çevreden ulaştırmaya, kırsal kalkınmadan eğitim ve kültüre kadar halkımızın doğrudan hayatına dokunan alanlara ayrılmıştır ve bu projeler için kullanılmıştır.” dedi.

Çelik, AB tarafından tahsis edilen hibenin 4,4 milyar avrosunun sözleşmeye bağlandığı bilgisini verdi.

Çelik, katılım öncesi mali yardımların 2014-2020 yıllarını kapsayan ikinci döneminde Türkiye’nin yaklaşık 4,5 milyar avro Katılım Öncesi Mali Yardım kullanacağını söyledi.

AB’de IPA fonlarının kötü kullanıldığına dair eleştiriler bulunduğunu hatırlatan Çelik, bunların tamamen mesnetsiz olduğunu, en iyi kullanan ülkelerden birinin Türkiye olduğunu belirtti.

Son dönemde mali yardımların kesilmesinden söz edildiğini kaydeden Çelik, “Bu mali yardımların kesilmesinden bahsedilen alanlarla ilgili hiçbir sorun yoktur. Bunu tamamen Türkiye’ye karşı bir mesaj vermek için yapmaya çalışıyorlar.” ifadesini kullandı.

Çelik, yardımların kesilmesine dair alınmış bir karar bulunmadığını, böyle bir kararın alınması durumunda kayda değer bulmayacaklarını Avrupalılara ifade ettiğini bildirdi.

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Siyaset
  • Dünya
  • Avrupa Birliği
  • Terör
  • Dış Politika

Sayfa Yükleniyor...