ABD ve Türkiye'nin çekilme pazarlığı sürüyor

ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeffrey, Irak'taki ABD askerlerinin çekilmesi sırasında Türk limanlarının ya da askeri üslerinin kullanılması konusunda Türk yetkililerle teknik müzakereler başladıklarını açıkladı.

NTV canlı yayınında Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını yanıtlayan ABD Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, Amerikan yönetiminin 'den Irak'taki askerlerin çekilmesi sırasında üs ve limanların kullanımına dair herhangi bir talebi olup olmadığını değerlendirdi.

Jeffrey, "Türk ordusuyla bu konuda teknik görüşmeleri sürdürüyoruz ancak görüşmelerde henüz somut planlara ulaşmış değiliz" dedi.

Irak'taki askerlerin kullandığı askeri malzemelerin bir bölümünün Irak'ta kalacağını, bir bölümünün Afganistan'a gönderileceğini söyleyen Jeffrey "Bir bölümü de Irak'tan çıkarılabilir, bu malzemeyi çıkarmanın yollarından biri olabilir" diye konuştu.

Türkiye ile ABD arasında mevcut bazı anlaşmalar olduğunu hatırlatan Büyükelçi, "Büyük çaplı malzemeleri Irak'tan çıkarmanın yollarını araştıracağız" ifadesini kullandı.

Büyükelçi Jeffrey röportajının tam metni şöyle:

Murat Akgün: Siz kaç kere Türkiye'ye geldiniz?

Jeffrey: Dördüncü defa Türkiye'de çalışıyorum.

Murat Akgün: 1980’li yılların başlarında geldiniz Türkiye'ye ilk defa. O zaman ki Türkiye ile şimdiki Türkiye'yi kıyaslarsanız nasıl bir değişiklik var?

Jeffrey: Çok daha kalkınma durumunda bulunuyorsunuz. Özellikle 10 sene öncesine dönersek ne kadar ileri bir ülkeniz var. İktisadi bakımdan özellikle büyük bir sürpriz değil. Çok başarılı bir ülkeniz var, hem demokrasi hem iktisadi açıdan. Aynı zamanda güvenlik açısından gerçekten çok istikrarsız bir bölgede Türkiye genel olarak barışçı ortam içinde yaşıyor.

KÜRT SORUNUNDAKİ ADIMLARI DESTEKLİYORUZ
Murat Akgün: Türkiye'nin PKK terörizmine karşı olan mücadelesi ile ilgili olarak sayın Başbakan çok olumlu bir ortam olduğundan bahsetti, Kürt meselesinin çözülmesi noktasında. Gerçekten de PKK silahlardan vazgeçmeden kalıcı bir çözüm olabilir mi?

Jeffrey: Türkiye gibi demokratik bir sistemde silahlı direniş olarak ifade edilen unsura bir yer olmadığını düşünüyorum. İkinci olarak Türk yetkililerle PKK’ya karşı ortak operasyonlarda birlikte faaliyet yürütüyoruz. Türkiye tarafından Kuzey Irak'ta PKK'ya yönelik olarak yapılan operasyon son derece başarılı oldu. Aynı zamanda sosyal, siyasi ve ekonomik bir takım önlemlerin de alınması gerekiyor. Ancak genel anlamda Türk hükümetinin şu anda almayı düşündüğü adımları yoğun bir şekilde destekliyoruz. Türk halkının mutlaka bir çözüm bulacağına inanıyoruz.

Murat Akgün: Diyarbakır’da da iki gün önce bunu söylediniz. Kısa vadede Türkiye'den ne gibi siyasi reformlar bekliyorsunuz?

Jeffrey: Pek çok reformlar var yapılmış olan. Aslında Türk halkından bu konu hakkında açıkça konuşabilme yönünde bir ilerleme görüyoruz, ki ben bunun çok önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda Başbuğ’un da çok önemli bir yaklaşımı söz konusu. Ancak ayrıntılar noktasına gelecek olursak biz Türkiye'nin bir dostu olarak bu konuyu çok da fazla ayrıntılandırmak istemiyoruz. Bu Türk halkının ve Türk hükümetinin kendi başına karar vermesi gereken bir konu.

BARZANİ PKK KONUSUNDA DAHA ÇOK ÇABA GÖSTERMELİ
Murat Akgün: Sizin gündeminizde PKK’ya karşı Kuzey Irak’ta yeni bir takım adımlar söz konusu mu?

Jeffrey: Bizim tarafımızdan ve Irak hükümeti tarafından Kuzey Irak’ta PKK’ya yönelik bir takım çabalar söz konusu ama aslında oradaki bölgesel yönetimin de biraz daha çaba harcaması gerekiyor. Bu kalan PKK grupları için hayatı daha zorlaştırmak noktasında. Burada üçlü bir operasyon var, süreçte Türkiye de bunun bir parçası.

Murat Akgün: Sizce Türkiye'nin PKK’ya karşı çabalarına içtenlikle yardımcı olmak istiyorlar mı bölgesel ve yerel yönetim?

Jeffrey: Kendi deneyimlerime dayanarak Irak’ın şu anda karşı karşıya olduğu zorluklar, devam eden şiddet ve onların vermek zorunda oldukları siyasi kararlar aslında durumu Türkiye açısından hem zorlaştırıyor hem de çok kolay bir hale getiriyor. Iraklılar çok sayıda sorunla karşı karşıyalar ve bu sorunlar hiçbir ülke ile karşılaştırılamayacak derecede ciddi sorunlar. Yalnızca PKK değil, çeşitli sınır ötesi sorunlar vardı. Suriye’den sızmalar var, İran’dan gelen bir takım faaliyetler söz konusu. Bütün bu konuları birlikte ele almaya çalışıyoruz ama zamana ve sabra ihtiyacı var.

YENİ BİR İNSANLIK HAVASI OLUŞTU
Murat Akgün: Türkiye Başbakanı'nın daha ılımlı bir ortam olduğundan bahsettiğini söylemiştik. Ama siz dışarıdan bakan bir insan olarak Kürt sorununun çözümü açısından daha ılımlı bir ortam olduğunu düşünüyor musunuz?

Jeffrey: Dışarıdan bakan bir insan olarak değil, doğrudan Türklerin kendisinden ve Güneydoğu'da yaşayan Kürt kökenli nüfustan geldiğini görüyoruz. Atılan adımlar yeni bir insanlık havası ortaya koyuyor ama tabi ki pek çok sorun da devam ediyor. Buradaki ayrıntılar çok önemli olacak. Ama biz Türkiye'nin çok uzun bir yol kat ettiğini düşünüyoruz. Demokratik bir ortamda pek çok şeyin mümkün olduğuna inanıyoruz.

AĞIR TEÇHİZATLAR TÜRKİYE'DEN GEÇEBİLİR
Murat Akgün: Irak’tan ABD’ye askeri ait güçlerin geri çekilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz ve nasıl bir süreç ilerliyor?

Jeffrey: Sürekli irtibat halindeyiz, somut bir planla ortaya çıkmadık henüz. Ülkede çok fazla teçhizat var. Önümüzdeki yıl bunların bir kısmı Irak’ta kalacak, bir kısmı Afganistan’a nakledilecek, bir kısmı geri götürülecek. Özellikle geri çekilirken Türkiye ile bazı anlaşmalarımız söz konusu. Burada Türkiye ile paylaştığımız alanlar var o bölge içinde ve ne gibi olasılıklar söz konusu olacak, tabi ki konuyu daha iyi bir şekilde ele alacağız. Özellikle büyük teçhizatlar açısından.

Murat Akgün: Bu müzakereler konusunda iyi bir duygu içinde misiniz?

Jeffrey: Aslında müzakere resmi bir terim oldu. Bunlar müzakereden ziyade teknik görüşmeler olarak ifade edilmeli. Ve Türk yetkilileri ile bu konuya istinaden tartışmalar yürütüyoruz. Biz doğal müttefikleriz ve her zaman da çok iyi bir şekilde ilerliyor görüşmeler.



KIBRIS'TA TÜM TARAFLAR TAVİZ VERMELİ
Murat Akgün: 2009’un Kıbrıs sorununa çözüm açısından son şans olduğunu düşünüyorlar. Bu konuda hemfikir misiniz? Öte yandan yeni bir gerilim sanki baş göstermek üzere Kıbrıs sorununda. Kıbrıs Rum kesiminde bazı Amerikan şirketlerinin Akdeniz’de petrol aramalarına müsaade etmesi konusunda bir adım söz konusu. Türk tarafında belki bunun bir silahlı mücadeleye yol açabileceği gündeme geldi. Siz bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Jeffrey: Bence hayır, Kıbrıs'ta bu son şans değil ama çok çok iyi bir fırsat. 2004 yılında özellikle KKTC’de gerçekten önemli adımlar atıldı, Annan Planı'na ilişkin olarak. 5 yıldır tabi ki bir takım kaçırılmış fırsatlar söz konusu, 2004’ten bu güne bakarsak. Biz 2004’teki sürecin bugün eğer devam ederse çok faydası olacağını düşünüyoruz. Bir kaç gün önce Amerika’daki kongrede de bu konuda tartışmalar yapıldı. Her iki toplumun liderleri de çok fazla esneklik gösteriyor, neredeyse bir yılı doldurmak üzere müzakereler. Biz Türk tarafı da dahil olmak üzere bütün tarafların bir takım tavizlerde bulunmasını gerektireceğini düşünüyoruz. Genelde bir taraf bir adım atıyor ama sizin de bahsetmiş olduğunuz bu petrol arama gibi konularda bir takım sorunlar ortaya çıkıyor. Aslında Amerikalı yetkililerin dahil olduğu bir süreç değil, bütün şirketler dünyanın her yerinde kendi sözleşmelerini yapıyorlar.

Murat Akgün: Basındaki bilgilere göre Kıbrıs sorununa çözüm bulabilmek için Türk tarafından bir takım tavizler beklendiği söylendi. Ama Annan Planı'nı düşünecek olursanız Türk tarafı "evet" demişti. Artık şimdi sizce de Rum kesiminin bir takım tavizler vermesinin vakti gelmedi mi?

Jeffrey: Tavizi daha iyi bir şekilde ifade etmek ya da gerçekçi şekilde ifade etmek gerekiyor. Şu anda iki tarafın da bir takım tavizlerde bulunması gerekiyor. Annan Planı bütün yabancı askerlerin, askeri birliklerin değil ama bütününün olmazsa bile büyük bir kısmının özellikle bölgenin coğrafi dağılımına bakılması üzerineydi. Şu anda bir süreç devam ediyor ve bu sürecin başarıya ulaşması için tüm tarafların bir takım tavizlerde bulunması gerekiyor.

TÜRK-ERMENİ İLİŞKİLERİNDEN ÜMİTLİYİM
Murat Akgün: Ne yazık ki Kıbrıs ve Irak bu bölgedeki tek sorun değil. Türk-Ermeni ilişkilerindeki son süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Jeffrey: Türk hükümeti, Ermeni hükümeti ve İsveç hükümeti 22 Nisan’da bir anlaşma ortaya koydular. Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerde ilerleme sağlanmasına ilişkin bir beyandı bu. Biz Dağlık Karabağ ve Türk-Ermeni yakınlaşmasının birbirinden farklı konular olduğunu düşünüyoruz. Ben biliyorum ki herkes bu şekilde ele almıyor ama bizim görüşümüz bu yönde. Bir kaç gün önce de bu konuyla ilgili görüşmeler yürütüldü ve Kafkaslar'daki barış sağlanması süreci de dahil her iki sorun da aslında kendi hızını izlemeli, kendi ivmesinde seyretmeli diye düşünüyoruz. Karabağ sorununda özellikle sayın Aliyev ve sayın Sarkisyan arasındaki son görüşmede kaydadeğer bir ileriye doğru ivmeden bahsetmek mümkün. Biraz daha ilerleme kat edileceğini umut ediyoruz biz. Genel olarak atmosfer iyi.

Murat Akgün: Ancak Türk-Ermeni ilişkilerin bu yılın sonundan önce bir çözüme ulaşılmasını bekliyor musunuz?

Jeffrey: Evet umut ediyorum.

İRAN'LA BARIŞ YAPMAK İSTİYORUZ
Murat Akgün: İran'ın dini lideri Hamaney gerilimin dışarıda bir takım güçlerin müdahalesinden kaynaklandığını söyledi. İran’daki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Jeffrey: ABD hükümeti çok ihtiyatlı davranıyor İran’daki duruma ilişkin yaptığı yorumlarda. Başkan Obama "Gelecekte İran’la iyi ilişkiler yürütmeyi düşünüyoruz" dedi, böyle bir söylemin nasıl müdahale olarak değerlendirilebileceğini de ben şahsen anlamış değilim. Oradaki demokratik sistemin bütünlüğüne inanmıyorlar ve bu Amerika’nın değil o ülkenin kendi içinde gerçekleşmiş olayların bir ürünü.

Murat Akgün: Ahmedinejad ikinci defa İran’daki seçimi kazandı. Bu ABD’nin genel olarak İran’a yaklaşımını etkileyecek mi?

Jeffrey: ABD İran’la ilgili çeşitli görüşlere sahip. Biz İran’la barış yapmak istiyoruz. Sayın başkan Kahire’de de bunun altını çizdi, İran'ın bölgede çok önemli bir ülke olduğundan ve barışçıl nükleer enerjisine sahip olma hakkından da bahsetti. Ama herşey den önce biz nükleer alandaki gelişmelerin daha çok nükleer silah yaratma yönünde olduğunu düşünüyoruz. Böyle bütün ülkeler Türkiye içinde tehlikeli. Aynı zamanda bölgedeki güvenlik açısından yıkımla sonuçlanabilecek bir takım yaklaşımlar söz konusu olabilir.

Murat Akgün: Türkiye, Suriye ve İsrail arasında arabuluculuk rolü üstlenmişti ama Türkiye ile İsrail arasındaki son gerilimlerden sonra sizce yakın zamanda bu rolü tekrar üstlenmesi mümkün mü?

Jeffrey: Türkiye bir kere tamamıyla arabuluculuk rolünden çekilmiş ya da süreci sonlandırmış değil. Türkiye'nin ve Suriye’nin hazır olduğunu biliyorum ve Türkiye son derece etkin bir arabuluculuk rolü de üstlendi. Bizce Türkiye'nin bu sürece dahil olması çok olumlu.

HİDAYET İYİ BİR SİMGE
Murat Akgün: NBA'de Türk basketbolcusu Hidayet muhteşem bir başarı gösterdi bize göre. Size göre nasıldı bu sene Hidayet?

Jeffrey: Hepimiz onun başarılarından çok gurur duyuyoruz hem Amerikalı olarak hem Türkler olarak. Onun için işbirliğimiz için bu iyi bir simge.

Sayfa Yükleniyor...