Abdülkadir: Terörist değilim

Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Oğuz Alpaslan Abdülkadir, ''terörist olmadığını'' ifade ederek, ''Başbuğ Atatürk'e inanan, devletin tüm kurumlarıyla barışık biriyim'' dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde savunma yapmaya başlayan Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Oğuz Alpaslan Abdülkadir, ''Aslen Kerküklü bir Türk olduğunu belirterek, 12 yıl Antalya'da yaşadıktan sonra İstanbul'a yerleşince hem milliyetçi duyguları, hem de biraz da çevre kazanmak için Kuvayı Milliye 1919 Derneği'ne üye olduğunu'' söyledi.

Abdülkadir, ''Ben terörist değilim. Bu kelimeyi asla kabul etmiyorum. Başbuğ Atatürk'e inanan, devletin tüm kurumlarıyla barışık biriyim'' diye konuştu.

''Ergenekon davasına dahil olma sürecinin şaka gibi başladığını, ancak giderek kabusa dönüştüğü'' görüşünü dile getiren Abdülkadir, başlangıçta suçsuz birinin psikolojisiyle rahat olduğunu anlatarak, ''Irak'ta Saddam döneminde insanlar tutuklanır, aylarca sorgulanmazdı. Burası ise çağdaş Cumhuriyeti'ydi. Rahattım. Ancak sonra anladım ki devir tek parti devriydi'' dedi.

Abdülkadir, dernekteki 1,5 aylık üyeliği döneminde herhangi bir kötü olayla karşılaşmadığını, hatta evi yakın olduğu için derneğe giderken çocuklarını da götürdüğünü söyledi.

Gizli tanığın anlattığı birtakım olayların kendisinin üyeliği döneminden öncesini kapsadığını, kendisi geldiğinde ise derneğin kapanma aşamasında olduğunu anlatan Abdülkadir, ''Derneğin Nuri Vardarbaşı'nın yardımıyla kurulduğu'' iddiasında bulundu.

''Hüseyin Görüm'ün dernekte çok etkili olduğunu, istediğini derneğe alıp, istediğini çıkardığını'' iddia eden Abdülkadir, ''Gizli tanık 17''nin de Görüm ile bağlantılı bir isim olduğunu savundu.

“TANIMADIĞI YOK”
''Kuvayı Milliye 1919 Derneği'nin gizli amaçlarla kurulduğunu sonradan anladığını'' söyleyen Abdülkadir, bunun arkasındaki isimlerden birinin Görüm olduğunu öne sürerek, ''Hüseyin Görüm, bir gün 'şura var' diyerek pek çok dernek üyesini arayıp derneğe çağırdı. Bunun yanı sıra derneğe kamera da getirtti. Bunun planlı olduğunu şimdi anlıyorum. Amaç askeri yıpratmaktı. Ayrıca Danıştay ve Hrant Dink saldırıları gibi konularda çeşitli medya kuruluşlarını gezerek kamuoyunun kafasını karıştıran açıklamalarda bulundu. 'Basit bir taksiciyim' diyor ama 2002 yılından beri her türlü oluşumun içinde, tanımadığı da yok'' diye konuştu.

Abdülkadir, Görüm'ün, daha önce bu kadro boş olmasına rağmen ısrarla kendisine dernek Genel Sekreterliğini önerdiğini, görevi kabul ettiğini, ancak sadece 40 gün bu görevi yaptığını, derneğin yanlış amaçlar için kullanıldığını anlayınca da ''kuvayi milliye'' adının bu şekilde yıpratılmaması amacıyla kapattırmak için girişimlerde bulunduğunu anlattı.



Abdülkadir, bu çabaları sırasında tehdit edilince bunu da bırakarak tamamen ortamdan uzaklaştığını, kısa bir süre sonra da tutuklandığını ifade etti.

''Tutuklanıncaya kadar 'Ergenekon' adında bir yapılanmayı duymadığını'' anlatan Abdülkadir, ''iddianamede yer alan telefon görüşmelerinin sayısının da abartıldığını, lehine olan görüşmelerinin dosyada yer almadığını'' öne sürdü.

Abdülkadir, 12 yaşındaki oğlu ile yaptığı konuşmada ''Çorba yapın çorba'' şeklindeki ifadenin şifre olduğu düşüncesiyle iddianameye konulduğunu ifade etti.

"BAŞIMA BİRŞEY GELİRSE SORUMLUSU GÖRÜM ÇETESİDİR"
Kuvayı Milliye 1919 Derneği'nin kurucu üyelerinin ifadelerinin alınmasını isteyen Abdülkadir, ''başına gelecek her türlü saldırı ve kazadan da bu davanın tutuklu sanıklarından Hüseyin Görüm ve çetesinin sorumlu tutulması'' talebinde bulundu.

Abdülkadir, iddianamede kendisiyle ilgili hukuki değerlendirmenin yapıldığı bölümleri okuyarak, yasal bir dernekte etkin rol oynamak amacıyla derneğe katıldığını söyledi.

Kuvayı Milliye 1919 Derneği'nin tüzüğünün Atatürkçülük, Türk milliyetçiliği olduğunu belirten Abdülkadir, ''Çoğu insan yetki belgesini alıyor, bir daha derneğe gelmiyor. Kendi başına ne yaptığı belli değil. Derneğin genel sekreteri olarak görevimi layıkıyla yerine getirmeye çalıştım'' dedi.

Bu arada duruşmada, Başkan Köksal Şengün ile 2 üye hakimden oluşan mahkeme heyetine üye hakim Hüsnü Çalmuk'un da katıldığı görüldü.

Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in sorularını yanıtlayan Abdülkadir, bir soru üzerine, Sedat Peker ve Sami Hoştan'ın Kuvayı Milliye 1919 Derneği'ne herhangi bir para yardımında bulunduklarını duymadığını söyledi.

''Arkadaşı Nihat Gürkan'ın Mustafa Alpay'ı kendisiyle hangi amaçla tanıştırdığı'' sorulan Abdülkadir, Gürkan'ın derneğe genel sekreter olduğunu öğrendiğinde kendisine kızdığını ve Hüseyin Görüm'ün de bulunduğu Vatansever Kuvvetler Güç Birliğini kapattıran kişi olduğu için Alpay'ı kendisiyle tanıştırdığını anlattı.



''Özel Kuvvetler'' konusunu net bilmediğini, ama Fikri Karadağ'ın arama kurtarma ekibine bu ismin verilmesine kızdığına şahit olduğunu aktaran Abdülkadir, derneğin çeşitli etkinlikleri için finansmanı nereden bulduğu sorulunca da Ankara'daki etkinliğe gitmek için Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'den 20 otobüs istendiğini ve benzin parası derneğe ait olmak üzere bu araçların alındığını belirtti.

Doğu Perinçek ve grubunun dernekle ilgisinin sorulması üzerine, hiçbir ilgileri olmadığını ifade eden Abdülkadir, bir telefon tapesinin hatırlatılması üzerine, Ulusal Kanal'dan olduğunu söyleyen Uysal Ot adlı kişinin kendisini arayarak, PKK'ya karşı yapacakları yürüyüş için derneğin de desteğini istediğini, o dönemde genel sekreterlik görevinden ayrıldığı için bu kişiyi geçiştirdiğini aktardı.

"AKP TELAFER İÇİN SESSİZ KALDI"
Savcı Pekgüzel'in, ''Gizli tanık 17, dernekte, vatanın elden gittiğini, halkın uyandırılması gerektiğini söylediğinizi belirtiyor'' demesi üzerine de Abdülkadir, muhalefet ettiğinin doğru olduğunu belirterek, ''AKP'ye muhalefetim, bize sahip çıkmamasındandır. Telafer günlerce bombalandı, sesi çıkmadı, Gazze'de çıktı'' dedi.

Abdülkadir'in konuşması sırasında, derneği kapattırmak için Mustafa Alpay'dan yardım istediğini, akıl aldığını sık sık söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, ''Niye devlete gitmedin? Olumsuz gördüğün bir şeyin gidecek yeri bellidir. Niye Mustafalara, Alpaylara gittin?'' diye sordu.

Abdülkadir de ''Gittim, savcılığa gittim, beni dikkate almadılar. Alpay'la da buralarda tanıdık biri varsa isim versin diye görüştüm'' dedi.

Tutuklu sanıklardan Murat Çağlar, Abdülkadir'in ifadesinde dernekte yasa dışı şeyler yapıldığını söylediğini hatırlatarak, ''Dernekte uyuşturucu kullanıldığını duydunuz mu?'' diye sordu.

Oğuz Alpaslan Abdülkadir de ''Ben de sanıklarla birlikte kullandım. Gördüm, duydum'' dedi.

''MUSTAFA ALPAY, MUZAFFER TEKİN'İN ADAMI''
Tutuklu sanık Fikri Karadağ, Abdülkadir'in, dernek binasının usulsüz alındığı yönündeki ifadesinin gerçeği yansıtmadığını ifade ederek, ''Dosyada gördük, 170 isme bildirim yapılmış. İlgi göstermemişler. Bizden de 2 arkadaş gitti. Onda bir usulsüzlük yok'' diye konuştu.

Tutuklu sanık Hüseyin Görüm de Sarıgül'den otobüs alındığının doğru olmadığını savunarak, şunları kaydetti: ''Dernek, kendi imkanlarıyla 20 otobüs tuttu. Hala da borçlu. Abdülkadir'in istifa ettiğini de burada öğrendim, bana bildirmedi. Ayrıca ben, dediği gibi kimsenin adamı değilim. Devletin herhangi bir biriminin adamıysam onur duyarım, ama değilim. Abdülkadir, Mustafa Alpay için 'Genelkurmay'ın adamı' diyor. Mustafa Alpay, Genelkurmay'ın değil Muzaffer Tekin'in adamıdır.''

Tutuklu sanık Doğu Perinçek de Ulusal Kanal'ın tek başına herhangi bir eylem düzenlemesinin mümkün olmadığını, buna İşçi Partisi'nin mutlaka dahil olması gerektiğini belirterek, ''PKK'ya karşı yürüyüş şeklinde herhangi bir eylem de hiç yapılmamıştır. Bu 'Uysal Ot'un nereden bittiğini anlayabilmiş değilim'' dedi.

Sayfa Yükleniyor...