'Ağca’yı TSK içindeki silahlı bir örgüt kaçırdı'

Abdi İpekçi cinayeti ve karanlıkta kalanlar. Asker ve emniyeti arasındaki karşılıklı suçlamar yine Canlı Gaste’de ele alındı. Dönemin iki önemli ismi, Ağca’yı sorgulayan savcı ile İstanbul Emniyet Müdürü cinayet ve sonrasını anlattı.

Abdi İpekçi cinayeti, Mehmet Ali Ağca, Sıkıyönetim Komutanı Necdet Üruğ, Ağca’yı sorgulayan Askeri Savcı Ahmet Koç, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Hayri Kozakçıoğlu, İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş, Mehmet Şener, Yavuz Çaylan, Atilla Serpil, Kartal Cezaevi, firar teşebbüsleri, mahkum olan görevliler...

İpekçi cinayetinin üstünden 31 yıl geçti ve hala karanlıkta kalanlar aydınlatılmaya çalışılıyor. Geçen hafta olayla ilgili son kez konuştuğunu söyleyen Sıkıyönetim Komutanı Necdet Üruğ ve ilk kez konuşan savcı Ahmet Koç Canlı Gaste’deydi.

Koç’un dikkat çeken açıklamaları; emniyetin ihmali üzerinde durmuştu, konunun devamının yine Canlı Gaste’de ele alınmasına neden oldu.

Koç, 'kim kaçırdı?' sorusuna, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Hayri Kozakçıoğlu da Koç’un suçlamalarına yanıt verdi. Yarının gastesi yine gündem yaratacak manşet ve haberlerle hazırlandı.

İlk olarak söz alan ve 'kim kaçırdı?'ya "Uğur Mumcu’nun da dediği gibi..." yanıtını veren Koç’un açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Daha önce belirttiğim eksikliklere ek olarak iki husus daha var. Zanlılar emniyette gözaltındayken birbirleriyle konuşarak ortak ifade birlikteliği sağlamışlar... ikincisi ise soruşturmanın gizliliği ilkesinin ihlali...

Adli Tıp’tan kaçırılma olayına gelirsek... Ağca için randevu alındı. Başkan ile bizzat ben görüştüm. Ağca ile birlikte gasptan yargılanan bir başka suçlu da Adli Tıp’a götürüldü. (Atilla Serpil) O şahıs, rehin alma eylemini gerçekleştirdi.... Daha sonra cezaevinde sorguladım ve silahların gardıyan tarafından temin edildiğini söyledi.... mahkumiyet kararları çıktı...

8 Kasım 1979’da sevk edildiği Adli Tıp’tan sağlam raporu geldi ve Kartal Cezaevi’ne gönderildi. 'Orası zayıf bir cezaevi ve niye orası, nasıl kaçtı'ya gelirsek...

O dönemde ülkücüler orada, solcular Davutpaşa’da kalıyordu... kendisinin ülkücü olduğunu ve orada kalmak istediğini söyledi. İlk sorgusunda da 'cezaevinden kaçacağım, 1981’de af çıkacak' gibi ifadeleri var. Kaçma olayını başka savcı yürüttü ancak ben olayla ilgili olduğum için yakından ilgilendim...

TSK İÇİNDEKİ ÖRGÜT
Bu olayı TSK ile ilişkilendirmek doğru değil... En doğrusunu Uğur Mumcu yazdı; kendisiyle de görüşmüştüm. Mumcu, ‘TSK içinde yuvalanmış silahlı bir sağ örgüt’dedi ve ben de bu görüşe katılıyorum...

Ağca kaçtıktan sonra Milliyet gazetesini iki kez aradı... mektup yolladı ve orada Papa’nın ziyaretini yapmamasını aksi halde vuracağını, kaçma nedeninin bu olduğunu söyledi. Papa geldi ancak gerekli tedbirler alındığı için...

ÖRGÜT NEDEN BULUNAMADI?
Araştırmalarım sonucu yaptığım tespitlerle; iddianame ve mütalaamda da belirttim ama... Arkasındakileri tespit edemeyince bireysel dava açmak zorunda kaldım.

İPEKÇİ VE DİNK
İpekçi cinayeti ile Dink cinayeti arasında benzerlikler var.... Bundan sonra bu tür olayların yaşanmaması için; gizliliğin korunması, adli polis teşkilatının oluşturulması, siyasetin yargı üzerindeki kaldırılması...

"ALINDIĞI GÜN SORGULANDI"
Savcı Ahmet Koç’un ihmalle suçladığı, dönemin İstanbul emniyetinin bir numaralı ismi Hayri Kozakçıoğlu, Canlı Gaste’ye konuk oldu ve iddialara yanıt verdi:

"Ağca alındığı gün sorgulandı, aramalar o gün yapıldı.... Her saat senaryo yazan biriydi... 25 Haziran’da yakaladık ve ilk haber Milliyet’te 12 Temmuz’da çıktı. Gizlilik önemliydi...

Bu olayla ilgili ilginç şeyler de yaşandı. Danimarka’dan birini kaçırdık, ödül için ihbarlar yapıldı...

Ağca ve ona yardım edenler samimi olarak ülkücü değildi. Sağ görüşü benimsemiyorlardı; bunu kullanıyorlardı... İtalyan-Türk-Bulgar ve Rus mafyasının parmağı vardı... Kapıkule’de Ağca’ya görevlilerin para toplaması... Nasıl bulamadınız deniyor, nasıl bulunacaktı ki yardım edenler...

Ağca ile birlikte Adli Tıp’a götürülen kişi gasp suçlusu. Ne işi var oarada. Ağca'nın dosyası nasıl unutuluyor... Eğer dışarıya çıksalardı polis çemberini geçemezlerdi ve ölebilirlerdi. Belki de bu isteniyordu; ortadan kaldırmak...

Adli Tıp’ta ele geçirilen silahların başka olaylara karıştığı tespit edildi. Silahlar üzerinden soruşturma yapmak istedik, savcı hayır dedi... hapisten çıktıktan sonra bile himaye edilmeye ve desteklenmeye devam ediliyor...

İhtilal için İpekçi cinayetine gerek yoktu... İpekçi illegal yapılanmalar ve silah kaçakçılığına da karşıydı. Mafya...

Olayı çözmek için büyük gayret sarf ettik... 3-5 yıl ceza alsaydı tamam derdim ama idam cezası aldı o da bizim ne kadar başarılı bir iş yaptığımızı gösteriyor. Cezaevi firarından sonra zaten görevden ayrıldık... (Can Dündar: Koç’un da görevden alınması ilginç...)

Ben savcıdan, Papa suikasti ile ilgili İtalyan polisinin yapamadığını bizim gariban İstanbul polisi yaptı demesini beklerdim..."

Sayfa Yükleniyor...