"Bir milletvekilinin aracında silah varsa bunu nasıl yorumlayacağız"

AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci HDP'ye yapılan operasyonla ilgili konuştu. Temurci, "Bir milletvekilinin aracında silah varsa bunu nasıl yorumlayacağız" dedi.

"Bir milletvekilinin aracında silah varsa bunu nasıl yorumlayacağız"

Ak Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci NTV'de gündemdeki konuları değerlendirdi.

"(HDP’lilere yönelik operasyonla ilgili) "Bu olay bu hafta içinde başlayan bir olay değil. Daha önce dokunulmazlıklarıyla ilgili olarak mecliste bir çalışma yapıldı ve en son mahkemelerin savcılıkların gelin sizi dinleyelim dediler. Bunlarda biz gitmeyeceğiz gelmeyeceğiz bizi ancak zorla götürebilirsiniz dediler. 'nin şu anda seyretmiş olduğu tablo aslında hukuk sistemi içinde çalışan bir sisteme uymayan, meydan okuyanlara Cumhuriyeti Devleti’nin devlet olma yetkisini kullandığını biz görüyoruz. Hiçbir insanın bu şekilde bir muameleye tabi tutulması, belki televizyon ekranlarında izleyenler için çok doğru olmayabilir. Ama Türkiye bir sırat köprüsünden geçiyor."

"Türkiye terörün her türlüsüyle mücadele ediyor. 15 Temmuz ülkemiz için bir milat olmak zorunda. 15 Temmuz öncesi meclisimizde yapılan bir çalışmanın gereği yerine getiriliyor. Siyaseti, demokrasiyi, özgürlükleri kullanarak bu ülkede önümüzdeki süreçte artık hiç kimse sırtını bir yere yaslayarak siyaset yapamaz. Teröre yaslayarak siyaset yapamaz."

"Mutlaka aracında silah bulundurandan, teröre destek verenden, PKK ile kol kola girenden, Kandil’le birlikte yürümekten onur duyanlar bu ülkede hesap vermek zorundadır. Şehitlerimiz, vatanımızı, bayrağımız, geleceğimiz için mutlaka hesap verecekler. Burada bu süreçler yaşanırken özellikle milletimizin bu konudaki sağduyusu önemli. Mutlaka demokrasi içinde, hukuk içinde, adalet içinde bütün sorunlarını çözebilecek yeteneği olan bir ülkeyiz."

Biz özgürlükleri hakları sadece Batı istiyor diye kendi milletimize uygulayan bir hükümet değiliz. Ben, Batı'yı doğrusunu söylemek gerekirse 15 Temmuz gecesinden itibaren hep birlikte sorgulamamız gerekiyor. Batı bizim müttefikimiz. NATO’ya dahil olmuşuz ve özellikle demokrasi konusunda, insanlığın ortak değerleri konusunda Batı'yla sadece bir ticari, askeri ittifak değil değerler anlamında da AB ile birlikte çok şeyimizi ortak paylaşmışız. Ama biz 15 Temmuz’un bir turnusol kağıdı olduğunu gördük. Bu ülkede hukukun gereği o süreçlerden geçerek gidip hesap vermeyenlerin devletin ben buradayım ve burada bir otorite var dediği bir uygulamaya şahit olduk. Bu uygulamanın neticesini hazırlayanlar da bu uygulamaya maruz kalandır."

"DEVLETE MEYDAN OKUMANIN NE ANLAMA GELDİĞİNİ HERKESİN GÖRMESİ LAZIM"

Temurci, "90 yıllardaki görüntüleri tekrar mı izliyoruz gibi bazı sorular soruldu, bu yönde de dokunulmazlıkların kaldırılması sürecinde azami gayret gösterileceği o görüntülerin yaşanmaması için konuşuluyordu. O verilen fotoğrafı nasıl değerlendirmek lazım" sorusuna şöyle cevap verdi:

"Fotoğrafın bu şekilde ortaya çıkma nedeni bizim hukuk sistemimiz ve demokrasimiz değildir. Aynı şey İspanya’da bir belediye başkanı benzer bir nedenden dolayı ayrılıkçı bir takım söylemler içinde bulunduğundan dolayı aynen mahkemeye davet ediliyor. Gitmeyeceğim diyor ve o da gözaltına alınıyor. Orada bu iş yalanırken sesi çıkmayanlar, İspanya ile ilgili kuşku duymayanlar ne oldu da 15 Temmuz’da yüzlerce insanı şehit olmuş binlerce insanı yaralanmış Türkiye'yle ilgili tek cümle söylemeyenler, hukukun gereği demokrasinin gereği, meclisin kararı ve bir meydan okumaya karşı devlet olmanın gereğini yapmış bir ülkede bir uygulamayı bu kadar büyütüp bir noktaya getiriyorlar."

Biz PKK’ya, PYD’ye verilen desteğin Avrupa’da açtıkları çadırları hiç unutmuyoruz. Millet düşmanlarına adeta kol kanat gerilmesini bizim müttefiklerimiz tarafından 15 Temmuz sonrası bu ülkenin vatandaşları unutmayacak. Hiçbir insanın bu ülkede hukukun dışında davranması mümkün değildir. Devlete meydan okumak, hukuk sistemine meydan okumanın da ne anlama geldiğini herkesin görmesi lazım. Bu konuda Türkiye'yi eleştirenlerin de Türkiye kendi hukuk sistemi içinde yanlış bir şey mi yapıyor sorusunu sorup varsa eksiklerimiz onu eleştirsinler. Ama bir siyasi parti temsilcilerinin niçin tutuklandığını inceleyenler onların devlete nasıl meydan okuduklarını ve savcının çağırmasına rağmen niçin gitmediklerini de o cümlelerin için söylemeleri gerekir."

"KILIÇDAROĞLU BU SÖYLEMİYLE CHP'YE OY VERMİŞ SEÇMENLERİ HAK ETMİYOR"

Selim Temurci Mehmet Ali Şahin'in iddialar kesinleşinceye kadar tutuksuz yargılanmaları gerektiği şeklindeki söylemi ve Kılıçdaroğlu'nun seçimle gelen seçimle gider açıklaması hakkında şunları söyledi:

"Kemal Kılıçdaroğlu’nu doğrusunu söylemek gerekirse Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy vermiş kardeşlerimiz de Cumhuriyet Halk Partisi’nin şu anki liderinin söylemlerini birbirinden ayırmak istiyorum. Biz 15 Temmuz’da Cumhuriyet Halk Partili, Milliyetçi Hareket Partili ve diğer siyasi partilere mensup kardeşlerimizle birlikte bir demokrasi mücadelesi verdik. Ama Biz 7 Haziran gecesini de unutmuyoruz. O gece biz birlikte salladık deyip bu televizyon ekranlarından HDP’nin barajı geçmesi için mücadele eden Cumhuriyet Halk Partililere şahit olmuştuk."

"Cumhuriyet Halk Partisi de 15 Temmuz öncesi terörle, teröristle ve onlarla birlikte yol yürüme fikriyatını değiştirmesi lazım. Seçimle gelen seçimle gider doğrudur öyle olması gerekir. Seçimle gelen birilerinin bu ülkede dağa silah taşırken bir milletvekilinin aracında silah varsa bunu nasıl yorumlayacağız. Bir genel başkan ben 6-8 olaylarını unutmayalım bu olaylara sebebiyet veren şahsı da unutmayalım. Biz sırtımızı YPG’ye PYD’ye yaslıyoruz diyenleri de unutmayalım. Bunu diyenleri unutan ve Türkiye'de bu Cumhuriyet’in kuruluşunda en önemli aktörlerden biriyiz diyen Cumhuriyet Halk Partisi’nin başındaki Kemal Kılıçdaroğlu bence bu söylemiyle Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy vermiş seçmenleri hak etmiyor."

"Bu süreç sadece bir siyasi eleştiri süreci değildir. Biz bugün FETÖ ile mücadele yapıyoruz. Bunun bir benzerini Güneydoğu’da şu anda terörle yapıyoruz. O hendek kazanlara arkadaş diyen bir genel başkan bugün Cumhuriyet Halk Partisi’nde bu söyleri demokrasi içinde sadece bu şekilde eleştirilebilir. Kesinlikle doğru bulmuyorum ve Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninin de bu söylemi doğru bulduğuna inanmıyorum."

"MECLİSİN VERECEĞİ KARAR HEPİMİZİN BAŞTACI OLUR"

"HDP’li 9 milletvekili tutuklandı ama milletvekilliklerinin düşmediğini söyleyelim. Acaba bir istifa olur mu? Bu noktada ara seçim ihtimali konuşuluyor ne dersiniz buna?" sorusuna Temurci şöyle yanıt verdi: 

"Bu ihtimalin ortaya çıkabilmesi her ne karar vereceklerse sine-i millet dediğimiz şeyde meclisin o kararı onaması lazım. Meclis o kararı onamadan kimse sine-i millete o anlamda gitmiş olmaz. Ama şu anda serbest bırakılanlarda,şartlı tahliye olanlarda var. Süreci hukuk sistemimiz içinde şeffaf bir şekilde takip edeceğiz, göreceğiz, isnat edilen suçları göreceğiz, bu ülkenin vatandaşları tarafından kabul edilir şeyler değil bu suçlar."

"Hangi vatandaşımız kendi belediyesinin teröre para, silah, her türlü lojistik desteği sağlayarak güneydoğuyu bir hendek şehrine dönüştürülmesini kabule der. Hangi siyasi partinin eş başkanı orada bu yapılanların doğru olduğunu söyler ve biz bunu kabul edebiliriz. Ülkemizde artık bu ülkenin temel değerleri üzerinden 15 Temmuz sonrası sorgulamayı çok farklı yapmak zorundayız. Meclisin vereceği karar hepimizin başının tacı olur."

"TERÖR ÖRGÜTLERİ BATININ TAŞERON ŞİRKETİ GİBİ HAREKET EDİYORLAR"

"Bu noktada bir huzur endişesinden toplumda söz etmek mümkün. Bu noktada tutuklamaların nasıl siyasi sonuçları olur? Aynı zamanda da terörle mücadeleyi nasıl etkiler? Dün yine bir saldırı haberi vermek zorunda kaldık Diyarbakır’dan. Valilik PKK demişti ama HDP’den gelen açıklamada DAEŞ yaptı bu saldırıyı dendi."

Temurci: "HDP’nin üst düzey yöneticilerinin söylemleri Türkiye'de meşruiyetini yitirmiştir, bizim için hiçbir şey ifade etmiyor. Dolayısıyla bu işin PKK tarafından yapıldığına dair yapılan açıklamalar bizim için bağlayıcıdır. Gönül ister ki biz bölgede hiç terör yaşamayalım. Bu ülkede PKK’nın ve onun yandaşlarının Kürt kardeşlerime de Türk kardeşlerime de en fazla zarar veren onlardır."

"Haklarını koruyacağız diye ortaya çıkanların bugün bir taşeron örgüt olduğunu artık görüyoruz. Biz bazen düşürdük bu ülkenin düşmanlarının, bu ülkede milletle uğraşanlar kaçtıkları zaman niçin hep batıya giderler diye. FETÖ’cüler niçin şimdi Almanya’da. Niçin şimdi orada PKK, PYD, DHKPC ile ilgili bir çok militan o merkezlerde. Avrupa’da Almanya’da terör olsa ve oradakiler Türkiye'ye kaçsa ve bizde buradan onları teslim etmezsek, şimdi FETÖ’den kaçan savcılar orada Almanya vermiyor. Niçin diye sorguladığımızda aslında Türkiye'yi bölüp parçalamak isteyen bu terör örgütleri batının adeta bir taşeron şirketi gibi hareket ediyorlar."

"Türkiye'nin 15 Temmuz sonrası bu milletin uyanması lazım. Siyaset için değil bu ülkenin birliği ve beraberliği için Cumhuriyet Halk Partili, Milliyetçi Hareket Partilisi, AK Partilisi de HDP’ye oy veren kardeşim de aynı şeyi düşünmek zorunda. Bu hainlerin kimlerle işbirliği içinde olduğunu görüp Türkiye içindeki olayları, terörü sadece Türkiye'de bir takım huzursuzluklardan dolayı kaynaklandığını artık düşünmek gerçekten bu milletin aklıyla dalga geçmek olur."

"BU ÜLKEDE İSTİKRARA EKMEK GİBİ SU GİBİ MUHTACIZ"

Başkanlık sistemiyle ilgili bir imza kampanyası başlattığınızı biliyorum, aynı zamanda sistemi de kampanyayla anlatıyorsunuz. Nasıl bir kampanya yürütüyorsunuz?

Temurci: "Yaklaşık 9 ay önce gençlik kollarımızla, gençlik yeni anayasa istiyor projesiyle gençlerimiz çok güzel bir çalışma yaptılar. Yüz binlerce imza toplandı gençlerimiz arasında. Gençlere emanet edeceğimiz bir ülkede gençlerin yeni anayasa istemi çok önemliydi. Bu çalışmalarda bizler 1980 darbesini hatırlıyoruz ama 1960’ı hatırlayan babalarımız büyüklerimiz var."

"Bu ülkenin demokrasi tarihine baktığımız 66 yıl içinde neredeyse 65. hükümet ülkeyi yönetiyor. Türkiye demokrasisinin nasıl inkıtaya uğratıldığını, askeri darbelerle demokrasinin nasıl askıya alındığını görüyoruz. Türkiye'de parlamenter sistemin tek partili hükümeti desteklediği ölçüde parlamenter sistem AK Parti gibi rahmetli Özal’ın ANAP’ı gibi veya Demokrat Parti gibi tek başına iktidara parlamenter sistem ne yaklaşırsa ülkede o kadar istikrar artıyor, huzur oluyor, büyüme oluyor. Bunun dışında 60’da bir darbe olmuş darbeciler hemen kendi anayasalarını yazmışlar. Ondan sonra 80’da darbe 82’de darbeciler kendi anayasalarını yazmışlar. Biz diyoruz ki şimdi bir darbe girişimi oldu ve millet ilk defa darbecilere karşı ya istiklal ya ölüm dedi ve ölerek şehit olarak kanlarını dökerek bir zafere imza attı. Eğer darbeciler kaybettiyse bu millet kendi anayasasını yazıp onamak zorundadır. Bir kere çıkış noktamız bu. Bu ülkede bir daha hele hele etrafımızın ateş çemberi olan coğrafyada istikrarın sorgulanmaması lazım."

"Güçlü iradelere, güçlü hükümetlere ihtiyacımız var bunun adı da başkanlık sistemi. Biz rejim modelinden bahsetmiyoruz ki hükümet modelinden bahsediyoruz. Biz olacaksa tam başkanlık sisteminden yana olduğumuzu söylüyoruz. Çünkü tam başkanlık sisteminin Türkiye'ye kazandıracağı çok büyük artıları olduğunu düşünüyoruz. Tam başkanlık sisteminin Türkiye'nin birliği ve bütünlüğü için çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü yüzde 50 artı 1 kişinin oyunu almış bir kişi bu ülkede başkan olduğunda ve kendi yürütmesini, kendi kabinesini dışarıdan getirdiğinde, milletvekili olmayan ve dışarıda birlikte çalışmış olduğunu bir yürütme olduğunda artık milletvekillerinin bakanlıkla ilgili veya yürütme ile ilgili bir derdi olmayacak."

"Milletvekili milletvekilliğini yapacak, yasama yasa yapacak, başkan yapılan yasaları ve bütçeyi kullanacak kabinesiyle birlikte. Artık genel başkanların iki dudağı arasında geleceğini tayin eden milletvekilleri süreci bitecek. Özellikle dar bölge sistemiyle ki ben bunu çok önemsiyorum, milletin karşısına çıktığı zaman o milletin haklarını belki çok daha özgür biçimde milletvekillerimizin savunacağı çok daha demokratik bir modelin ve başkanlık sisteminde seçim barajı ya belli seviyeye çekilecek ya da kaldırılacak. Bunun tartışması yapılıyor şu anda Türkiye'de."

"Eğer bu olursa Türkiye'nin demokrasisine de çok büyük bir katkı sağlamış olacağız. Ama başkanlık sistemi seçimleri geldiğinde bu ülkede Güneydoğu’da yaşayan vatandaşla batıda yaşayan vatandaş gidecek iki turlu bir sistemde iki adaydan birine ikinci turda oy verecek ve o kişi herkesin başkanı olacak. Bu ülkede istikrara ekmek gibi su gibi muhtacız. 7 Haziran’dan sonra koalisyonlarla devam etmiş olsaydık 15 Temmuz’da yaşadığımız felaket bu ülkede ve coğrafyada bizlerin önüne nasıl bir tablo çıkarırdı. AK Parti bakın en güçlü olduğu dönemde başkanlık sistemi istiyor ki Türkiye'nin geleceğini millet yeni anayasasıyla belirlesin."

Sayfa Yükleniyor...