AK Parti Meclis Başkanı adayı belli oldu

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partilerinin TBMM Başkanı adayının İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman olduğunu açıkladı.

AK Parti Meclis Başkanı adayı belli oldu

Çelik, Genel Başkan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında AK Parti Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun milletvekilleriyle yaptığı toplantıda TBMM Başkanlığı süreci için bir geniş istişare yapıldığını anımsatan Çelik, "Bu istişare çerçevesinde milletvekillerimizin görüşleri alındı. Herkes hür biçimde görüşünü ifade etti, bir değerlendirme yapıldı. Arkasından o oylamanın sonuçları, bugün MYK’ya getirildi. MYK’da bir değerlendirme yapıldı" diye konuştu.

"Yapılan istişareler sonucunda Sayın İsmail Kahraman’ın, AK Parti'nin Meclis Başkanı adayı olarak belirlenmesine karar verildi" diyen Çelik, şunları kaydetti:

"Bu çerçevede Sayın İsmail Kahraman'a AK Parti grubunun teveccühünü kazandığı için tebriklerimizi sunuyoruz. Grubumuzda aynı şekilde bu oylama sırasında başka arkadaşlarımıza yönelik de ilgi olmuştur. O arkadaşlarımızın isimlerini zikretmeyeceğim ama serbest değerlendirme sonucunda başka arkadaşlarımızla değerlendirmeye gitmişlerdir, onları da tebrik ediyoruz. Bunda Sayın İsmail Kahraman hem aldığı oy itibarıyla hem iç değerlendirmemiz sonucunda hem de MYK'da yapılan istişare sonucunda AK Parti'nin Meclis Başkan adayı olmuştur. Kendisine yönelen bu teveccühten dolayı kendisini tebrik ediyoruz. Bu seçimde başarılar diliyoruz."

AK Parti Meclis Başkanı adayı belli oldu - 1 İSMAİL KAHRAMAN KİMDİR? İsmail Kahraman, geçmişte Talebe Cemiyeti Başkanlığı, Milli Türk Talebe Birliği Genel Başkanlığı, Birlik Vakfı, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) Kuruculuğu ve Mütevelli Heyeti Başkanlıkları, Özel Sektörde İdare Meclisi Başkanlıkları, Çalışma Bakanlığı Müşavirliği ve Kültür Bakanlığı yapmıştı. Kahraman, ayrıca Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı Kurucular Kurulu Üyesi ve Mütevelli Heyeti Başkanlığı yapıyordu. Kahraman, 1 Kasım seçimlerinde AK Parti'den İstanbul 1. Bölge 1. sıra milletvekili adayı olarak seçimleri kazanmıştı.

"KISA ZAMAN İÇİNDE HÜKÜMETİN KURULACAĞINI ÖNGÖRÜYORUZ"

Toplantıda, gelecek dönemle ilgili olarak çeşitli değerlendirmelerin de yapıldığını dile getiren Çelik, şöyle devam etti:

"Tabii biliyorsunuz bir hükümet kurma süreci var. 1 Kasım seçimlerinden sonra tek başına AK Parti'ye hükümeti kurma yetkisi, milletimiz tarafından verildi. Meclis yemin töreninden sonra Sayın Cumhurbaşkanımız takdir ettiler, Sayın Başbakanımıza, hükümeti kurma görevini verdiler. Sayın Başbakanımız bu çerçevede bir istişare yürütüyor, AK Parti'nin geleneklerine uygun şekilde. Bu istişarelerini süratle tamamlamayı öngörüyor. Bu istişarelerin tamamlanmasından sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın programına uygun olarak Sayın Başbakanımızın kendisiyle bir araya gelmesine göre süreç şekillenmiş olacak. Bununla ilgili olarak bu istişarelerin tamamlanması şu anda öngörülüyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın aynı şekilde programı, Sayın Başbakanımızın programı bütün bunlar değerlendirildiğinde önümüzdeki günlerde kısa zaman içinde hükümetin kurulacağını, 'nin yeni bir istikrar dönemine bu hükümetle birlikte adım atacağını öngörüyoruz."

ANTALYA'DAKİ G20 LİDERLER ZİRVESİ

Çelik, 'nin dönem başkanlığında Antalya'da düzenlenen G20 Liderler Zirvesi'nin, G20 tarihine geçen önemli zirve olduğunu belirterek, bu zirvede bazı ilkler yaşandığını söyledi. İlk kez kapsayıcı büyüme konusunun G20 gündemine girdiğini, G20'nin gelişmekte olan ülkelerle bağının güçlendirilmesinin gündeme geldiğini anlatan Çelik, şunları kaydetti:

"İlk defa Kadın20 Platformu yapılmıştır. G20'de genç işsizliğinin azaltılması konusunda ilk kez dönem başkanlığımızda sayısal bir hedef ortaya konulmuştur. Bu çerçevede G20 ülkelerinde eğitim ve istihdamda yer alamayan gençlerin sayısının 2025 yılına kadar yüzde 15'e azaltılması hedeflenmiştir. Nitekim pek çok bakanlıklar arasında toplantı yapılması da ilk defa olmuştur. Bu çerçevede 4 finans, bir tarım, bir çalışma, bir enerji, bir ticaret, bir turizm, bir ortak finans çalışma bakanları toplantısı olmak üzere 60'a yakın resmi toplantı, 100'den fazla etkinlik gerçekleştirilmiştir. Türkiye'nin önemli bir güç olarak, bir G20 üyesi ülke olarak ev sahipliği herkes tarafından takdirler karşılanmıştır. Özellikle 1 Kasım seçimlerinden sonra yakalanan istikrarla birlikte G20 toplantısının da bu tarihte gerçekleşmesi Türkiye'nin dünyaya dönük yüzünü, küresel politikalardaki iddiasını göstermesi bakımından son derece önemli olmuştur."

FRANSA’DAKİ TERÖR SALDIRISI

Son dönemde dünyada yaşanan terör saldırılarını da değerlendiren Çelik, şöyle devam etti:

"Fransa'da insanlığa karşı bir terör öylemi gerçekleştirildi. Paris hedef alındı. Daha önce Ankara saldırısı hakikaten vahşi bir terör saldırısı olarak Türkiye'nin canını çok yaktı, 100'ün üzerinde canımız yandı. Bu saldırıyı gerçekleştiren terör örgütlerine karşı, Türkiye, hem topraklarımızın içinde hem de bunların bağlantılarına karşı topraklarımızın dışında ciddi bir mücadele yürütüyor. Arkasından yine bir acı olay meydana geldi. Sina'dan kalkan ve Rusya'ya giden bir yolcu uçağı bugün anlaşıldığı kadarıyla yine bir terör örgütünün hedefi haline geldi. Yüzlerce masum insan hayatını kaybetti. Aynı günlerde Lübnan'da bir saldırı sonucunda masum insanlar hayatını kaybetti. En son Fransa'da meydana gelen saldırı bu halkanın acı bir devamı olarak insanlık gündemine girdi. Bir kere daha buradan Fransız halkına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz. Bunu sadece Fransa halkına yapılmış bir saldırı olarak değerlendirmediğimizi, tüm insanlığa yapılmış saldırı olarak değerlendirdiğimizi, bu saldırıya uğrayan masumların anısı önünde saygıyla eğildiğimizi, yaralılar için acil şifalar dilediğimizi hem Fransız halkıyla hem bütün insanlıkla buradan bir kere daha paylaşmış oluyoruz."

"TÜRKİYE'NİN TEZLERİNİN NE KADAR KIYMETLİ OLDUĞU BİR KERE DAHA GÖRÜLMÜŞ OLDU"

"Kuşkusuz terörle mücadele konusu tam da bugünlerde başlayan G20 Zirvesi'nde de önemli bir şekilde ele alındı" diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu çerçevede zaten Cumhurbaşkanımızın davetiyle, zirvede bu ölen masumlar için bir dakikalık saygı duruşu gerçekleştirildi ve terörle mücadele konusunda ortak platformlar kurmak, ortak mekanizmalar geliştirmek konusundaki Türkiye'nin tezlerinin ne kadar kıymetli olduğu bir kere daha görülmüş oldu. Bundan sonrasında terör örgütlerine karşı topyekun mücadelenin önemli olduğu görülüyor. O saldırıların çok daha büyük katliamı hedeflediği, maçın oynandığı stada girmek istedikleri ama son anda engellendiği göz önüne alınırsa bu tehdidin boyutlarının ne kadar büyük olduğu dikkate alınmalıdır. Aynı şekilde dün Almanya'da maçlar iptal edildi. Bugün Londra'da bir alarm verildi.

Bu çerçevede bunun karşısında Türkiye'nin tezleri çerçevesinde teröre karşı ortak mücadele, istihbarat paylaşımı ve diğer mekanizmalarını kurulmasının artık ne kadar acil olduğu görülmektedir. Yine devamla şu görülüyor, Türkiye'nin aslında bu saldırıyı gerçekleştirenlerden bir tanesini Batılı istihbarat örgütlerine bildirdiği, bu konuda ciddi uyarılar ilettiği, yine bir tanesini sınır dışı ettikten sonra Belçika'ya ilettiği ama Belçika'da yakalandıktan sonra o kişinin serbest bırakıldığı, arkasından bu terör eylemini gerçekleştirdiği yönünde bilgiler var. Bütün bunlar aslında Türkiye'nin mücadelesinin ne kadar güçlü mücadele olduğunu ve Türkiye'nin bu konuda samimi olduğunu gösteriyor. Ancak bu konularda ortak tavır geliştirilmediği müddetçe maalesef bu istihbarat paylaşımları zaman zaman yeterli karşılık bulmuyor ve gözden geçen, kaçan unsurlarla birlikte bu terör örgütleri, bu tip büyük katliamlara imza atmış oluyorlar."

YENİ HÜKÜMET KURMA SÜRECİ

TBMM Başkanlığına ilişkin adaylık başvurusunun AK Parti tarafından ne zaman yapılacağı ve yeni hükümet kurma sürecin yönelik planlanan bir takvim olup olmadığına ilişkin soru üzerine Çelik, muhtemelen yarın İstanbul Milletvekili İsmail Kahraman'ın adaylığına ilişkin başvurunun yapılacağını ve sürecin tamamlanacağını söyledi.

Hükümetin kurulması süreciyle ilgili bir şey söyleyemeyeceğini dile getiren Çelik, "Sayın Başbakanımızın yürüttüğü bu istişare sürecinin tamamlanması, Sayın Cumhurbaşkanımızın programı, bütün bunlar çerçevesinde kısa zaman içerisinde kurulacaktır. Birkaç günlük bir süreden bahsediyoruz, çok haftalardan falan bahsetmiyoruz. Ama hafta başına da kalabilir bu arada da gerçekleştirilebilir, tamamen Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımızın takdirine bağlı bir konudur" dedi.

ERDOĞAN-OBAMA GÖRÜŞMESİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, ABD Başkanı Barack Obama ile görüşmesinde yapılan silah yardımlarının da gündeme geldiği hatırlatılması ve "Sayın Cumhurbaşkanımızın orada Türkiye'nin hassasiyetlerini ifade ettiği belirtildi. Bu konuda nasıl bir değerlendirmeniz olacak" sorusu üzerine Çelik, Erdoğan'ın, Obama ile yaptığı değerlendirmede ortaya koyduğu görüşün Türkiye'nin en önemli hassasiyetlerinden bir tanesi olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun konuyu öteden beri dillendirdiklerine işaret eden Çelik, "DAEŞ başta olmak üzere kuşkusuz oradaki terör örgütlerine karşı yapılan yardımları her zaman olumlu buluyoruz. Fakat şu unutulmamalıdır, bir terör örgütüyle mücadele ederken başka bir terör örgütüne yardım etmek sağlıklı bir durum değildir. Buradaki YPG, Türkiye açısından bir terör örgütüdür, bunlara DAEŞ'e karşı mücadele için birtakım silah yardımında bulunulması, DAEŞ için verilen bu silahların yarın Türkiye'ye karşı doğrultulmayacağı garantisini kimseye vermiyor. Aynı şekilde bu silah yardımını yapanların orada bulunan unsurlarına karşı da yarın bu silahlar doğrultulabilir" dedi.

"MÜTTEFİKLERİMİZDEN VE HERKESTEN AZAMİ HASSASİYET BEKLİYORUZ"

Benzer durumların Ortadoğu'nun pek çok yerinde ve uzun süredir Afganistan'da görüldüğünü anlatan Çelik, "Hiçbir şekilde Türkiye'yi tehdit eden bir terör örgütüne karşı 'Bir başka terör örgütüyle mücadele ediyor' diye silah yardımında bulunulmasını doğru bulmuyoruz. Sahadaki bazı kargaşalardan, sahanın kontrol edilememesinden, oradaki düzensizlikten bahsediliyor, müttefiklerimizden ve herkesten bu konuda azami hassasiyet bekliyoruz" diye konuştu.

"Türkiye'nin buradaki çizgileri bellidir" ifadesini kullanan Çelik, şöyle devam etti:

"Milli güvenliğimizi tehdit eden terör örgütlerinin hiçbir şekilde, şu ya da bu gerekçeyle ya da 'DAEŞ terör örgütüyle savaşıyor' diye bir müsamahaya tabi olmasını arzu etmiyoruz. Burada açık bir şekilde söyledik, sınırımıza çok yakın, 98 kilometrelik bir alanda DAEŞ terör örgütünün etkinliği var, bu hiçbir şekilde müsamaha göstereceğimiz bir durum değildir. DAEŞ terör örgütüne karşı nasıl müsamahasız bir tavrımız varsa, sınırlarımızı en kararlı bir şekilde nasıl korumaya kararlıysak, diğer terör örgütleri de aynı şekilde bu çerçevenin, bu değerlendirmenin içindedir. Yani geçmişte yapılan hatalar müttefiklerimiz tarafından Suriye'de yapılmamalıdır. 'DAEŞ terör örgütüne karşı savaşılıyor' diye, 'DAEŞ terör örgütüyle mücadele önceliklidir' diye başka terör örgütleri asla desteklenmemelidir, özellikle onlara silahlı yardımda bulunulmamalıdır. Onlara yardımların ulaşması oradaki toplam terör kapasitesini artırır. Oradaki terör örgütlerinin birbiriyle mücadelesinden bir barış çıkmaz, dolayısıyla doğru mücadele metodları belirlemek gerekir. Burada meşru güçlerle dayanışma içinde olmanın gerekliliğinin altını bir kere daha çiziyoruz."

Bir gazetecinin, "Bugün Avrupa Birliğinin (AB) genişlemeden sorumlu üyesinin bir açıklaması oldu ve 'AB ile Türkiye arasında yapılması planlanan görüşmede ilişkileri reset etmeyi düşünüyoruz' dedi. Bu da yeni bir süreç olarak algılandı, AB'den gelen bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine Ömer Çelik, açıklamayı ayrıntılı olarak okuduğunu ifade etti.

Çelik, "Kuşkusuz burada söyleyeceğim birkaç şey var, bir tanesi Türkiye'yle ilişkilerin canlandırılması konusunda geç kalındığını düşünüyoruz. Eğer mesele Suriye meselesiyse, mesele sadece Türkiye'yle ilişkilerin Suriye meselesine indirgenerek canlandırılması ya da canlandırılmaması şeklinde bir takvim, çok vizyonel bir yaklaşım olmaz. Ama diyelim ki Suriye meselesi küresel bir güvenlik sorunu oldu ve bundan sonra bu meseleyi canlandırmakla ilgili bir yaklaşım içerisinde oluyorlarsa açık ve net bir şekilde şunu söyleyeyim o açıklamada beni en çok rahatsız eden kavram, 'dost çemberi' kavramı oldu" değerlendirmesinde bulundu.

"TÜRKİYE AVRUPA GÜVENLİĞİNİN BİR PROTEZİ DEĞİLDİR"

"Türkiye'nin Avrupa'nın bir parçası olarak, Avrupa'nın bir eşit unsuru olarak değerlendirilmek yerine Türkiye'nin, Avrupa'nın barışını sağlayacak bir protez gibi değerlendirilmesine kesinlikle iyi gözle bakmayız" şeklinde konuşan Çelik, "Bu 'dost çemberi' kavramı, 2. Dünya Savaşı'nda birilerinin kullandığı çok tehlikeli bir kavram olan 'lebensraum', hayat sahası gibi bir kavramı çağrıştırabilir. Türkiye, kimsenin barış ve güvenliğinin ya da refahının tampon bölgesi değildir. Dolayısıyla eğer bir barıştan bahsediyorsak, bir Avrupa güvenliğinden bahsediyorsak Türkiye, Avrupa güvenliğinin bir protezi değildir. Türkiye, Avrupa güvenliğinin diğer devletlerle birlikte eşit ve ortak bir parçası olarak değerlendirilmelidir" diye konuştu.

"TÜRKİYE BİR TOPLAMA KAMPI DEĞİLDİR"

Türkiye ile ilişkilerin canlandırılmasının mülteci meselesine indirgenmesinin de yanlış bir tutum olduğunu vurgulayan Çelik, "Kuşkusuz mülteciler meselesi küresel meseledir, bir bölgesel meseledir. AB'nin bunu Türkiye ile birlikte ortak mekanizmalar çerçevesinde çözmesi gerekir ama eğer şöyle bir şeyden bahsediliyorsa 'Siz bu mültecileri ülkenizde barındırmanız karşılığında biz sizinle birlikte bazı fasılları canlandıralım, size para yardımı yapalım ya da vize kolaylığı gerçekleştirelim' gibi AB ile olan ilişkilerimiz bağlamında ele alınacak konular, Türkiye'nin mültecileri barındırmasıyla bağlantılı olarak gündeme getirilirse bu yine yanlış bir yaklaşım olur" dedi.

"Türkiye bir toplama kampı değildir, egemen ve hür bir devlettir" ifadesini kullanan Ömer Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bütün dünyanın o mazlumlara sırtını çevirdiği zamanda Türkiye bu mazlumlara kucak açmıştır ve elinden gelen güçle, imkanla da şimdiye kadar dünyadan doğru düzgün bir yardım almadan, dünyanın doğru düzgün bir dayanışmasını görmeden bu ev sahipliğini sürdürmektedir. Türkiye'nin o zamanki politikasını yanlış bulanlar bugün bu mülteciler, tarihteki Kavimler Göçü gibi Akdeniz'e açılmaya başlayınca ve büyük ölümler meydana gelince bunu gündemlerine aldılar. Nitekim Türkiye güvenlik problemleriyle ilgili konuştuğunda da Türkiye'nin bu güvenlik problemleriyle ilgili hassasiyetlerini dikkate almadılar. Ama şimdi Türkiye'nin topraklarını aşıp da Avrupa başkentlerini vurmaya başlayınca bu Suriye ile ilgili güvenlik meselelerini gündeme alıyorlar."

"TÜRKİYE SADECE JEOPOLİTİĞE İNDİRGENECEK BİR DEVLET DEĞİLDİR"

Türkiye ile ilişkilerin AB kriterleri çerçevesinde ele alınması gerektiğini dile getiren Çelik, şunları kaydetti:

"Türkiye sadece jeopolitiğe indirgenecek bir devlet değildir. Türkiye, Avrupa ile tam üyelik müzakereleri yürüten bir devlettir, çifte standartsız bir biçimde diğer AB'ye üye olmuş ülkeler müzakereleri hangi standartlarla yürütmüşse bu çerçevede yürütülmelidir. Türkiye'nin, AB ile ilişkilerini herhangi bir şekilde Kıbrıs'la, mülteci meselesiyle ya da diğer meselelerle bağlantılı hale getirmek ya da 'Türkiye buradaki bu misafirperverliğinin neticesi olarak vize kolaylığına gidelim ya da fasıllarını canlandıralım' gibi yaklaşımlar çok indirgemeci yaklaşımlar olur. Özellikle o 'dost çemberi' kavramını hiç kimse kullanmamalıdır, Türkiye ya da başka ülkeler -özellikle Türkiye için söylüyorum- Avrupa'nın güvenliğinin bir tampon bölgesi değildir, Türkiye ve AB'den bahsediyorsak Türkiye, AB'nin, üye devletleriyle birlikte eşit bir özne olarak ele alınmalıdır."

Sayfa Yükleniyor...