AK Parti “Yeterince güçlü, gereğince güçsüz”

Milliyet Gazetesi Yazarı Güneri Cıvaoğlu: “12 Haziran seçimlerinin bahar yağmuru gibi siyaset coğrafyasını da temizleyeceği, siyasetin doğasını canlandıracağı beklentisi yanlış değil”

AK Parti “Yeterince güçlü, gereğince güçsüz”

Havada kasetler, AK Parti’nin üzeri çizilen bakanları için “yolsuzluk” suçlamaları, İmralı’dan 15 Haziran tehditleri uçuşuyor. Ve daha neler neler...

Bütün bunların yekûnu olarak kamuoyu araştırmaları...

Kafalar -çok- karışmasın diye 36 araştırmanın ortalamasını yansıtayım:

AK Parti : yüzde 45-48

CHP : yüzde 25-27

MHP : yüzde 12

BDP : 25-30 bağımsız milletvekili

Bu tabloya bakarak Meclis aritmetiği tahminleri yürütmek zor.

Çünkü...

Seçim çevrelerine eski milletvekili dağılımıyla yeni dağılım hayli farklı.

Neredeyse kesin olan şey “AK Parti’nin sandıklardan gene tek başına iktidar olarak çıkacağıdır.”

Ya yeni bir Anayasa’yı tek başına Meclis’ten geçirebilecek veya hiç değilse referanduma götürebilecek nitelikli çoğunluğa sahip olma şansı?

Birinci olasılık “yok” denebilecek kadar az.

İkincisi “belki...”

Fakat AK Parti Meclis’e nitelikli çoğunluk oluşturacak sayıda milletvekili getirse bile gene de yeni bir Anayasa’nın referanduma sunulmaması düşünülemez.

Hatta...

Yeni Anayasa’nın yüzde 50’den sadece birkaç çıt yukarıda kalan oy çoğunluğuyla kabul edilmesi bile hukuken değil ama siyaseten tartışılır, sorgulanır.

Yüksek oranda çoğunlukla kabulü yeni Anayasa’nın getireceği yeni siyasi ve idari yapılanma ve sistemin arkasında toplumun yer aldığını gösterecektir.

Yeni Anayasa AK Parti’nin değil, ulusun olmalı.

Yeni “sosyal ve siyasal” kontrat ağırlığını koyabilmeli.

Başta “Kürt sorunu” olmak üzere tüm sorunları çözebilecek “toplumsal anlaşma” belgesi başka türlü oluşamaz.

MİLLETİN TERAZİSİ

12 Haziran seçimlerinin bahar yağmuru gibi siyaset coğrafyasını da temizleyeceği, siyasetin doğasını canlandıracağı beklentisi yanlış değil.

Milletin terazisi hassastır.

Daraları gerçektir.

Doğru tartar.

“Zamanın ruhu” da hissedilir.

Değişen zamanın, değişen sorunları ve çözümleriyle örtüşen tablo çıkar ortaya.

Yukarıda yansıttığım 36 kamuoyu araştırmasından çıkan ortalama rakamlar da bunun ön işaretleri.

Bir yandan Kürt sorunu, öte yandan “çarşının karışması” halinde ekonominin “rekor cari açık çukuruna” düşme ihtimali “bir partinin tek başına iktidarını” zorunlu hale getiriyor.

12 Haziran sonrasının siyasi iktidarı riskli kararlar almak ve arkasında durabilmek gücüne sahip olmalı.

Birlikte hükümet etmek için kerhen bir araya gelecek partilerin koalisyonu gibi bir pahalı lüksü ödememeli.

Hatta bunun da ötesinde “yüksek cesaret katsayısına”da ihtiyaç var.

Kürt sorunu için “demokratik özerklik” isteğine uzanan yeni Anayasal yapılanma bir yandan, çözüm arayışlarını dağlardan düze çekecek “kadife eldiven içindeki demir yumruk” kararlılığı öte yandan birbirine paralel sürdürülmeli.

Atlardan birini arabanın önüne, diğerini arkasına koşan karşıt partiler ortak hükümetleri ile bir yere varılmayacağı daha önceki deneyimlerle ve ödenen yüksek bedellerle görülmedi mi?

Ayrıca...

Türkiye’nin etrafını melekler koruyor değil.

Bu topraklarda dışarıdan tezgâhlanan oyunlar için de, güçlü çoğunluğa dayalı tek parti hükümeti “caydırıcı” olabilir.

“Ortak hükümetlere” kategorik olarak karşı olduğum sanılmasın.

Fakat yazının başında işaret ettiğim gibi “zamanın ruhu” şu duyarlı süreçte koalisyonlar serüvenine -hiç- uygun değil.

Öte yandan...

Milletin terazi ibresi tek parti iktidarının “yeteri kadar güçlü, buna karşılık gücünün gereği kadar da sınırlı” olacağını gösteriyor.

Karşısına koyacağı CHP, MHP, Bağımsız daraları anlaşılan hatırı sayılır ağırlıkta olacak.

MHP’yi ve BDP’nin bağımsızlarını demokrasi oyununun aktörleri olarak sahne dışı bırakmayacak.

AK Parti ile CHP arasındaki oy makası ne kadar daralırsa sistemin “alternatif iktidar” ihtiyacı o kadar karşılanmış olur.

Demokrasiye daha sağlıklı işlerlik kazandırır.

Sayfa Yükleniyor...