Akıllı şehirleri yönetecek yazılım Türkiye’de

Gelecekte iş ve toplum hayatının düzenini sağlayacak olan yazılım, HANA, bugün Türkiye’de.

Akıllı şehirleri yönetecek yazılım Türkiye’de

İş dünyasının önde gelen yazılım ve mobil geliştiricilerinden SAP, dijital çağın hızına ayak uydurmaya çalışan şirketlerin karşısına HANA ile çıkıyor. Analitik işlemlerin hızını 1000 kat artıran HANA, orta ve büyük ölçekli şirketilerin Bilişim Teknolojileri altyapısını 21’inci yüzyıla uyumlu kılacağı gibi, geleceğin akıllı sistemlerinin üzerinde çalışacağı platform olarak beliriyor.

SAP, iş dünyası için geliştirdiği en yeni ve hızlı çözüm olan Business Suite HANA’nın  lansmanını geçtiğimiz hafta İstanbul’da gerçekleştirdi. Müşteri ilişkileri, ürün yaşam döngüsü, tedarik zinciri ve tedarikçi ilişkileri yönetimi alanında şirketlerin en büyük yardımcısı olarak beliren HANA, bugün internette alışveriş yaptığımız uygulama mağazalarından sosyal medyada akan milyarlarca mesaja kadar tüm dijital ortamlarda iş dünyasının çarklarını döndürüyor.

HANA, milyarlarca işlemin altından ‘anında’ kalkabilmesi sayesinde, geleceğin akıllı sistemlerini de yönetecek sistem olarak öne çıkıyor.

HANA Uygulamaları Dünya Başkanı Uwe Grigoleit ve SAP Ürün Satış Müdürü Ahmet Engin Tekin, HANA’nın mimarisi hakkında açıklamalar yaparken, geleceğin akıllı sistemlerini nasıl yöneteceğini anlattı.

Dışarıdan bakan biri olarak HANA hakkında kafamı kurcalayan sorular var. Örneğin Google Enteprise şirketler için kullanılan bir bulut platformu, Adone Creative Cloud da belli tüketicilere eğilen bir başka platform. HANA’yı farklı kılan bir tek geleceği yönelik tahminler de yürütüyor olması mı?

Uwe Grigoleit: HANA’yı farklı kılan bulut değil. HANA, hem bulutta hem de işyeri ağında kullanılabilen bir sistem. Her iki şekilde de kullanabilirsiniz. HANA’yı farklı kılan yazılımın nasıl inşa edildiği. HANA, artık sadece veriyi depolayan bir veri merkezi değil, aynı zamanda veriye gerçek zamanlı erişim sağlıyor. Geçmişte, veri saklanır, daha sonra analiz yapılması için başka bir yere transfer edilmesi gerekirdi. HANA ise veri depolama ve erişimini bir araya getiriyor ve ek fonksiyonlar sunuyor. HANA, çok üstün hesap yeteneğine sahip bir yazılım.

HANA ile gerçek zamanlı veri analizi yapabilir, planlama simülasyonları hazırlayabilir, böylece geleceğe yönelik tahminlerde bulunabilirsiniz. Bu imkanlar HANA’dan önce mümkün değildi. Değinmem gereken bir diğer önemli nokta da, sosyal medyadan ve diğer kaynaklardan aldığınız verileri işleyerek çok hızlı planlamalar yapabilecek olmanız.

“iTUNES SAP YAZILIMLARIYLA ÇALIŞIYOR”

Ahmet Engin Tekin: Burada iTunes örneğini vermek istiyorum. iTunes’da bir satın alım yaptığınızda, bu Apple için bir satış emri girişi oluyor ve sizden ücret almak için bir fatura kesmeleri gerekiyor. Apple, iTunes’un arka planındaki işlemlerinde SAP yazılımları kullanıyor. iTunes’da bir satın alım yaptığınız zaman bu işlem SAP sistemi içinde gerçekleşiyor. Burada dikkat çekmek istediğim nokta, tüm sistemlerin bir veri tabanına dayanıyor olması. iTunes’da bir işlem yaptığınız zaman, size görünmeyen bir uygulama kullanıyorsunuz. Yapılan işlem, Apple’ın veri tabanında da saklanıyor. Apple, sizin  yaptığınız alışverişlere dayanarak, en çok hangi uygulamanın indirildiği gibi istatistikler elde ediyor. Bir satın alım yaptığınızda, size tavsiye edilen başka uygulamalar beliriyor. Tüm bunlar yazılımın sizin yaptığınız alıveriş geçmişinizden çıkardığı modellerle elde ediliyor. İşte bu modellerin oluşmasını sağlayan akıllı algoritmalardan bahsettiğimiz zaman, HANA sahneye çıkıyor.

HANA ile veri tabanını yeniden keşfediyoruz. Böylece tüm bu algoritmaları çok daha etkin, hızlı ve pratik bir şekilde kullanabiliyorsunuz. HANA’yı kısaca böyle ifade edebiliriz.

HANA, Apple için nasıl bir değişim sağladı?

Ahmet Engin Tekin: Apple, siz iTunes’da bir alışveriş yaptığınız zaman, bu işlemin kaydını bir veri merkezinden bir diğerine aktarırdı. Kısaca, kullanıcıların tüm faaliyetlerini içeren bir veri merkezi, ayrıca bu verilerle analizlerin yapıldığı ikinci bir veri merkezi olurdu. HANA, bu iki veri merkezini bir veri merkezi olarak bir araya getiriyor. Bu, HANA’nın dayandığı fikri de temsil ediyor: Bilişim Teknolojileri mimarisini basitleştirmek.

Yani, artık elinizdeki veriyi kopyalarayak iki katına çıkarmak ve zaman, işlem verimliliği ve maliyetten kaybetmek zorunda değilsiniz. Siz bir tüketici olarak bunu fark etmeseniz bile Apple için işler çok daha kolaylaşıyor ve daha etkin hale geliyor.

HANA’ya geçiş yapmak şirketlerin teknoloji altyapısını zorlayan bir süreç mi?

Uwe Grigoleit: Şirketlerin HANA’ya adapte olması BT altyapılarını bozan bir etki göstermiyor. Yeniliği müşterilerimize BT altyapılarında büyük bir değişim gerektirmeden sunuyoruz. HANA’ya adapte olmanız için tüm sisteminizi değiştirmenize gerek yok. Özellikle küçük şirketlerin bu şekilde HANA’dan yararlanabileceğini düşünüyoruz. HANA’ya geçişte yaşanan tek değişim, verilen hızda veri tabanını değiştirmek. Uygulamalarınızı değil, uygulamalarınızın altındaki veri tabanını değiştiriyoruz.

Bu dönüşüme ayak uydurmayan şirketleri ne bekliyor?

Uwe Grigoleit: HANA’nın getirdiği değişimlere uymak istemeyen şirketlerin, modern günümüzde ekonomik olarak hayatta kalmasının çok zor olacağına inanıyoruz. Özellikle Türkiye gibi hızlı büyüyen bir piyasada şirketlerin dönüşümü çok önemli. Dünya da sürekli kriz ardına kriz yaşandığını görüyorsunuz ve şirketlerin adapte olması gereken şartlar değişiyor. HANA, dönüşüme ayak uydurması gereken şiketlere gerekli olan dönüşümü çok hızlı yapmalarını ve iş dünyasında tutunmaları için yardım ediyor.

Ahmet Engin Tekin: Burada Kodak örneğini vermek gerekiyor. Bugün Kodak iflas etmiş durumda. Diğer yandan Instagram’a bakın. Instagram 10 yıl önce bulunmayan akıllı telefonlarla fotoğraf çekmenizi ve paylaşmanızı sağlıyor. Kodak ise 1960-70’li yıllarda yenilik yapıyordu. Kodak, hizmet verdiği birçok sektöre güvenerek değişimi reddetti. Film sanayisi Kodak için güvenilir bir sektördü ancak dijital kameraların çıkması her şeyi değiştirdi. Instagram’ı kullanmak için fotoğraf makinesine bile ihtiyacınız yok. Bunun ötesinde, fotoğraf çekip bir fotoğraf makinesinden geçmişte beklemediğiniz, paylaşım gibi fonksiyonlar kullanabiliyorsunuz. Bunların hepsi birer iş modeli ve yenilik olarak karşımıza çıkıyor.

Akıllı şehirleri yönetecek yazılım Türkiye’de - 1 'ŞİRKETLER YAŞANACAK DEĞİŞİME AYAK UYDURMAK ZORUNDA'

“HANA GELECEĞİN AKILLI SİSTEMLERİNİ YÖNETECEK”

Ahmet Engin Tekin: Yenilikten bahsederken, HANA’yı kullanmaya başlamanızın size yenilik kapılarını açacağını söylemiyoruz. HANA, müşterilerine kutunun dışına çıkma imkanı veriyor. Türkiye’de elektrik hizmetleri birkaç yıl içinde özelleşecek. Bu yüzden henüz elektriğimizi istediğimiz firmadan alamıyoruz. Rekabet söz konusu olduğunda, elektrik firmaları müşteri kazanmak için yeni hizmetler sunmaya başlayacak. Örneğin haftanın beş günü evinde olmayan biriysem, sadece iki gün için bana elektrik faturası kesilmesini isterim. Peki elektrik firması benim ne zaman evde olup olmadığımı nereden bilecek? Bu kapsamda, ABD, Kanada ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerine kullanılmaya başlayan ancak henüz Türkiye’ye gelmeyen yeni bir teknoloji söz konusu. Smart meter (akıllı ölçer) adı verilen cihazla, kullanılan elektrik miktranın ölçüldüğü geleneksel sistem ortadan kalkacak. Akıllı ölçer kullanılmaya başlandığında, elektrik tüketiminiz aylık değil, her 10-15 dakika bir ölçülecek. Böylece ne zaman elektrik kullandığınız çok net bir şekilde görülecek ve elektrik firması size ihtiyacınız kadar elektrik satacak. Böylece elektrik firması da sizden tasarruf ettiği enerji miktarını diğer tüketicilerine sunabilecek.

Bu sistemi hayata geçirebilmek için Türkiye’nin dört bir yanından her 15 dakikada bir gelen verileri analiz etmeniz gerekiyor. Bu, milyonlarca müşteriye ait çok büyük bir veri miktarı demek. Bugün, hiçbir enerji sağlayıcı şirket bu kadar büyük veriyi analiz edecek kapasiteye sahip değil. Ancak HANA, bunu yapabiliyor. HANA, süper hızlı bir sistem. Bir kişinin ne kadar enerji tükettiğini anında size gösterebiliyor. Böylece elektrik firması tüketim modelleri çıkararak kime nasıl bir hizmet sunması gerektiğini görebilecek. Kendisini ayrıcalıklı gören müşteri memnun olacak, şirket tasarruf edecek.

Bu sistem Türkiye’ye ne zaman gelecek?

Ahmet Engin Tekin: Türkiye’deki enerji sağlayıcı kurumlar bu hizmeti bugün ticari müşterileri için kullanmaya başladı. Ancak bu müşteri sayısının çok az olması Büyük Veri oluşumu sağlamadığı için elde edilen veriler bugünkü imkanlarla işlenebiliyor. Hane bazına indiğinde ise Büyük Veri seviyesine ulaşan bir sistem ortaya çıkacak. HANA, o andan itibaren devreye girecek.

Büyük Veri kontrolünü SAP bünyesinde mi yapıyorsunuz yoksa büyük bulut bilişim şirketleriyle mi çalışıyorsunuz?

Uwe Grigoleit: HANA, Büyük Veri’yi depolama ve kontrol etmek için doğrudan çözüm sunan bir sistem. Teknik açıdan, sahip olduğumuz diğer çözümlerle Büyük Veri kontrolünü gerçekleştiriyoruz. Veri tabanlarını bir araya getirerek Gerçek Zamanlı Veri Platformu dediğimiz bir platform ortaya çıkarıyoruz. Burada, önceden bahsettiğim gibi hem veri depolanıyor, hem de analiz ediliyor. Tüm veriler, yine bu platform içinde tutuluyor.

“SOSYAL MEDYA ÖLÇÜMLERİ OTOMATİĞE BAĞLANACAK”

Ahmet Engin Tekin:
HANA’nın bir araya getirdiği veri tabanlarından bahsederken, ‘yapılandırılmış’ ve ‘yapılandırılmamış’ verilerden bahsetmek gerekiyor. Yapılandırılmış veri, her gün kullandığınız bir veri. Örneğin, iTunes’da depolanmış olan satın alım işleminiz. Yapılandırılmamış veri için de sosyal ağda, örneğin Twitter’da sürekli akan mesajları düşünebilir. Twitter’da bir firma hakkında hashtag koyarak attığınız tweet,  firmanın sosyal medya yetkilisi tarafından görülüyor ve size cevap atılıyor. Ancak aslında sistem böyle işlememeli.

Oluşturmak istediğimiz akıllı sistem, bu tweet’leri görerek, içerdiği duyguyu olumsuz olup olmadığını anlamak. Böylece otomatik bir sistem kurmuş oluyorsunuz. SAP olarak daha çok yapılandırılmış veri alanında çalışıyoruz. Ancak firmalar Yahoo, Google, Amazon’da yapılan aramalar hakkında daha fazla bilgi istiyor ve bu bilgilere göre size önerilerde bulunmak, hatta aramalarınızı size göre düzenlemek istiyor. HANA, birbiriyle etkileşim içinde olan yapılandırılmış ve yapılandırılmamış veriyi birleştiriyor. Gerçek Zamanlı Veri Platformu ile yapılandırılmamış verilere çözüm sunan firmaları, HANA ile bir araya getiriyoruz.

Örneğin, bir firma yapılandırılmış veriye dayanan bir model, bir kampanya düzenlemek istiyor. Bunun için Twitter, Facebook gibi sosyal medyadan aldığınız yapılandırılmamış verileri, yapılandırılmış veri oluşturulmasında kullanıyorsunuz. Veriyi etkileyen asıl güçler de aslında yapılandırılmamış veri dünyasında bulunuyor ve siz onları bir araya getirmelisiniz.

Akıllı şehirleri yönetecek yazılım Türkiye’de - 2 HANA Uygulamaları Dünya Başkanı Uwe Grigoleit (solda) ve SAP Türkiye Ürün Satış Müdürü Ahmet Engin Tekin (sağda).

Burada yapılandırılmamış veriyi değiştirmekten mi söz ediyoruz?

Ahmet Engin Tekin: Hayır, iki veri birleştiriliyor ve ortaya tek bir çözüm çıkıyor.

Sosyal medya sürekli HANA’nın girdisi mi oluyor?

Uwe Grigoleit: Sosyal medya örneği HANA’nın kullanım şekli için sadece bir örnek. Sosyal medyadan bilgi alınmalı, bilgi içerdiği anlamı ortaya çıkarmak için işlenmeli, ardından bir araya getirilerek nihai bir şekle sokulmalı. Kısaca sosyal medyadaki bilgileri oradan bir anlam çıkarmak için işliyoruz. Eğer Mercedes, Twitter kullanıcılarının ürettiği otomobil hakkında ne düşündüğünü öğrenmek istiyorsa, milyarlarca tweet arasından ilgili veriyi bularak bunu analiz etmeli. Dahası, tweet’lerin tümü hashtag ile atılmıyor, sizi ilgilendiren bilgi bozuk bir şekilde sosyal medyada bulunabiliyor. HANA’nın gücü, bu çok büyük miktardaki veriyi otomatik olarak işleyerek, firmalara istedikleri bilgi olarak sunacak olması.

Yöneticiler bulut ile entegre olan HANA’dan ne kadar iyi yararlanabilecek?

Ahmet Engin Tekin: CEO’lar firmalarını akıllı telefonda kontrol edecek. HANA, hem bulutta hem de şirketlerin BT altyapısında çalışan bir sistem. Akıllı telefonlar sürekli internete bağlı. Yani bulutta sürekli bulunacağınız için HANA’yı akıllı telefon üzerinde kullanabilirsiniz. HANA da burada devreye giriyor. Akıllı telefonunuzla çektiğiniz fotoğraf iPhone’a değil, bulutta depolanıyor. Bulut, veriyi anında telefonunuzda, diğer tüm mobil cihazlarda, bilgisayarınızda erişilebilir kılıyor. Bulut dediğimiz zaman, arka planda HANA’nın her zaman çalıştığını söyleyebiliriz. Bir yönetici, akıllı telefonundan bulut aracılığıyla HANA’ya  erişerek şirketine ait bütçe planını görebilir.

SAP yazılımları mobilde ne kadar yaygın?

Ahmet Engin Tekin: Mobilde bugün SAP’ye ait 300 uygulama var. Bu uygulamalar hem AppStore hem de Android’de bulunuyor.

Bir yıl içinde Türkiye’den beklentiniz nedir?

Ahmet Engin Tekin: HANA 19 ay önce hayata geçen bir proje. Bu projeyi hayata geçirdiğimizde ortaya koyduğumuz vizyon, HANA’yı sadece analitik amaçlar için kullanılan bir sistem olmaktan çıkarmak ve tam fonksiyonlu bir sistem haline getirmekti. Bu amaca 2014-2015’te ulaşmayı düşüyorduk ama 2013’te bunu başardık. Bugün, satın alım işlemler HANA üzerinde gerçekleşiyor. Bu, HANA dışında hiçbir yerde mümkün olmayan bir şey ve bu yüzden biz bunu dönüşüm olarak adlandırıyoruz. 2-3 yıl için belirlediğimiz birçok hedefe ulaştık. 2013 için en büyük beklentimiz, Türkiye’de yüzlerce yeni müşteri kazanmak.

Küresel alanda baktığınızda, HANA SAP’nin tarihinde en hızlı büyüyen ürün. Bu büyüme o kadar hızlı ki, 1980’lerde sunduğumuz temel hizmetlerden bile büyük başarı gösteriyor. Türkiye’de HANA’nın gördüğü ilgi ve büyüme hızı memnun ediyor. HANA’yı kullanan ve yararlanan firma sayısı arttıkça, farkındalık da artıyor. 18 ay gibi kısa bir sürede, HANA kullanan müşteri sayısı bine ulaştı. Bu oldukça büyük bir başarı. HANA böylece SAP’ın en başarılı ürünü haline geldi.

HANA ismi nereden geldi?

Uwe Grigoleit: HANA’nın açılımı yok. Sadece bir isim. Özelliği güzel bir isim olması ve her dilde kolayca söylenebilmesi.

Sayfa Yükleniyor...