"Alternatif iklim"

Aralık ayında düzenlenen BM Kopenhag İklim Konferansı'nın alternatifi olarak Bolivya'da düzenlenen zirveye katılan Kanadalı yazar Naomi Klein, Bolivya lideri Evo Morales'in girişimini övdü.

"Alternatif iklim"

Cochabamba kentinde düzenlenen 3 günlük toplantının adı, "Halkın İklim Değişimi ve Doğa Ana'nın Hakları Konferansı".

Bolivya'da üç gün sürecek alternatif görüşmelere çevre eylemcileri, yerel halkların temsilcileri ve siyasetçiler katılıyor.

Bu aktivistlerden biri olan Kanadalı yazar Naomi Klein, Bolivya'ya gitmesinin sebebini şöyle açıklıyor


Naomi Klein: Dünyanın çeşitli yerlerindeki pekçok aktivist, bu hükümetin ortaya koyduğu yaratıcı, ilham verici vizyonun bir parçası olmak istiyor. Bolivya hükümetinin önerilerinde, kendi hükümetlerinin önerilerinde bulamadıkları birşeyler buldular.

Burada ABD'den yüzlerce insan var; sebebini tahmin edersiniz herhalde. Amerikan kongresi, kömür ve nükleer sanayilerini desteklemekten bahsediyor. Bolivya hükümeti ise Doğa Ana'nın haklarından, iklim değişiminden sorumlu insanların yargılanacağı uluslararası bir mahkeme kurmaktan, "iklim borcundan", kimin kime borçlu olduğundan söz ediyor...

Pek çoğumuz burada, Bolivya'da olanların, bu konudaki tek umut ışığı olduğuna inanıyoruz. Bu, BM görüşmelerine bir alternatif değil. Morales hükümetinin ilan ettiği vizyon, BM sürecini Kopenhag'da vardığı uçurumun kıyısından döndürmek. Çünkü Kopenhag'da iklim pazarlıkları, Kyoto Protokolü'nün de birkaç adım gerisine gitti.

BBC: Ama gelişmekte olan ülkelerdeki halkların bu konuya yaklaşımı ile, yani çevreye ve demokrasiye bakışı ile, sanayileşmiş zengin ülkelerin yaklaşımı arasında büyük farklar var değil mi? Bu farklar nasıl aşılacak?

Naomi Klein: Kesinlikle fark var. Ama bence gelişmiş ülkelerde giderek daha fazla sayıda insan, dünya görüşümüzün ne kadar sınırlı olduğunun farkına varıyor.

Kuzeyin dünya görüşü, "Doğaya hakim olabiliriz" diyor. Kendimizi doğadan soyutluyoruz biz. "Çevre"den, sanki yaşadığımız dünyadan ayrı bir kavrammış gibi bahsediyoruz. Ürettiğimiz çözümler de böyle: Sihirli bir teknolojik çözüm bulacağımızı sanıyoruz.

Thomas Friedmann gibi insanlar çıkıp "Yaşam tarzımızı değiştirmemize gerek yok, teknolojiyi değiştirsek yeter" diyorlar. Doğaya karşı daima kazanacağımızı düşünüyoruz nedense...

Doğayla daha yakın bir ilişki kurmuş, bir saygı ve karşılıklı bağımlılık ilişkisi geliştirmiş kültürler ise, bu fikirlere kınayarak bakıyor. Onlar doğaya hükmedip, onu metalaştıramayacağımızı biliyorlar.

Sayfa Yükleniyor...