'Anadilde eğitim ülkeyi böler'e açıklık

Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, "Anadilde eğitim ülkeyi böler" sözlerine açıklık getirdi. Kuzu, "Devlet okullarında anadilde eğitim ülkeyi böler" dedi.

'Anadilde eğitim ülkeyi böler'e açıklık

Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu NTV'de Seda Öğretir'in sorularını yanıtladı. için tek çözümün başkanlık sistemi olduğunu söyleyen Kuzu, "Anadilde eğitim ülkeyi böler" sözlerine de açıklık getirdi.

-Başbakan uzlaşılan 60 maddeyi meclisten geçirelim demişti sayın Kemal Kılıçdaroğlu da "tamam" dedi. Şimdi tıkanan anayasa çalışmaları açıldı diyebilir miyiz?

Burhan Kuzu: İki yıllık bir çalışmanın sonunda 60 maddede uzlaşmaya vardı komisyon. Bu güzel bir tablo denebilir ama bir yandan yeni bir anayasa yapılamadığı için kötü bir tablo. Denebilir ki uzlaşma sağlanamadı ama 'bir şeyin tamamını elde edemiyorsak bununla devam edelim yolumuza' diyebiliriz. Ana muhalefet sıcak bakıyor ama diğer partiler sıcak bakmıyor gibi geldi bana. Bu bir kazanım olarak sayılabilir. Değişik yerlerden 60 madde olduğu için belki sıralamada sıkıntı yaşanabilir ama yine iyi bir gelişme.

-Şimdi bu maddeler komisyonda yeniden görüşülecek demek mi oluyor? Ne kadar süre bu?

Burhan Kuzu: İki parti uzlaştığı için diğer partiler uzlaşmasa bile zaten evet dedikleri maddeler olduğu için bir sıkıntı çıkmaz. Ufak tefek rötuşlar olabilir ama tabi ki mutabakata vararak yaparız. Büyük bir kavga gürültü çıkmaz orada. Dört parti buna 'evet' dedi ama iki parti 'bu işi meclise getirelim' diyor. Biri iktidar biri ana muhalefet partisi olduğu için rahatlıkla geçer ama gönül isterdi ki dördü de bu işin içinde olsun, daha şık durur o zaman. AK Parti bu 60 maddeyi tek başına getirsin zannetmiyorum.

-Milliyetçi Hareket Partisi’nin 60 maddenin ilişkili olduğu başka maddeler de var, onların düzenlenmesi lazım gibi eleştirileri var.

Burhan Kuzu: Komisyonda görüşülür bunlar tabi. Anlaşma sağlanamazsa eski hali ile kalmış olur. Yeni bir anayasa değil bir değişiklik olmuş olacak. Bu manada çok sorun olacağını zannetmiyorum. Zaten bunların içinde 60 maddenin 30’a yakını özgürlükle alakalı maddeler. O bakımdan özgürlüklerle alakalı bölümlerde aman aman bir sorun çıkmaz. Bir tezat yaşanırsa bir el birliği yaparız birlikte. Dört partinin birlikte hareket etmesinde yarar olduğunu onun için söylüyorum.

-Seçim sistemi tartışmaları yeniden açıldı. Türkiye şartlarında hangisinin uygulanması daha kolay olur?

Burhan Kuzu: Paketle alakalı birkaç değerlendirmem oldu benim de. Anadilde eğitimle alakalı pakette özel okullarda serbest olduğu imkanı geliyor. Ben 'devlet okullarında olursa sıkıntı çıkarır bölünmeye yol açar ileride' dedim. O bakımdan benim itirazım demek özel okullarda okutulması değil, devlet okullarında okutulması. Bu manada paketle alakalı benim itirazım yok.

Sorunuzla alakalı demokrasi paketinin bir bölümünde de böyle bir öneri var. Mevcut durumun devamı veya yüzde 5’e çekip daraltılmış bölge sistemi ya da dar bölge sistemi. Mevcut durumun devamı belli. Daraltılmış bölge AK Parti’nin de sıcak baktığı sistem. Yüzde 5’e çekilir mi bilmiyorum benim şahsi kanaatim yüzde 20 kalmalı en kötü ihtimal yüzde 7 olmalı. O durumda Türkiye 110 bölgeye ayrılmış oluyor. İstanbul 17 bölgeye ayrılmış oluyor. Yüzde 10 kalkar tamamen daraltılmış bölge sistemine geçersek o zaman Türkiye 550 vekil olduğu için 550 bölge olacak. Küçük küçük belediyeler olacak gibi düşünebiliriz. Daraltılmış veya dar bölgeye geçildiği zaman istikrar konusunda faydası olur ama asıl önemlisi milletvekili tanıma fırsatı verecek vatandaşa. Şu an İstanbul’da 85 milletvekili var sorsanız 10 tane sayamaz İstanbullular. O bakımdan bir vekilin tanınmasını önemsiyorum ben. Bir bölgeden bir vekil çıkacaksa tam daraltılmış bölge modelinde o zaman merkezler çok dikkat edecek. O bölgede en çok sevilen, kaliteli, seçilmesi durumunda oraya hizmet edecek bölgenin tuttuğu adamı göstermek zorunda. Büyük listeleri küçültmüş oluyoruz burada. Ama bütün bunların dışında Türkiye için tek ve gerçek çözüm başkanlık modeline geçip istikrarı sağlamak tüm barajı kaldırıp istikrarı sağlamak. Ama muhalefete bunu anlatamıyoruz. Oraya gidemiyorsak daraltılmış bölge bunun makulü. Ama yüzde 5 bana düşük geldi. Deniyor ki ne kadar çok siyasi parti girerse meclise o kadar demokrasi var deniyordu. Bu 1600’lü yıllarda İngiltere modelinde geçerliydi. Ama artık böyle değil. Aklı başında bir hükümet, arkasında bunun yerine geçmesi muhtemel güçlü bir muhalefet, çok güçlü sivil toplum kuruluşları. Demek ki iki partili bir model demokraside yeter de artar bile. Biri gelir biri gider Amerika’daki gibi. İtalya’da bundan 7-8 sene önce 285 parti seçime katıldı. Herkese soruyorum 285 parti varda demokrasisi Amerika’dan İngiltere’den iki partili olan bu ülkelerden daha mı iyi? Açıyorsun anayasayı seçim yasaları, seçimde adalet yönetimde istikrar. Bunu yaz, as her gün iç suyu üfle. Olmaz böyle bir şey. Asıl yapılması gereken istikrarı başkanlık modeliyle adaleti de tüm barajı kaldırıp seçimle sağlamak.

Sayfa Yükleniyor...