Ankara İçin Bugün İftar Saati Kaçta? 8 Mayıs 2019 Ramazan İmsakiye, İftar ve Sahur Vakitleri NTV'de!

Diyanet İşleri Başkanlığı, bu yıl 29 gün sürecek Ramazan ayı imsakiyesine göre il il imsakiye, namaz saatleri, sahur ve iftar vakti ne zaman?

Ankara İçin Bugün İftar Saati Kaçta? 8 Mayıs 2019 Ramazan İmsakiye, İftar ve Sahur Vakitleri NTV'de!

2019 Ramazan ayı başladı.

On bir ayın sultanı huzur ve bereket ayı ramazan başladı.

Müslümanlar için büyük öneme sahip üç aylardan ramazan ayının ilk orucu için 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece sahura kalkıldı.

Bu sene 29 gün sürecek ramazanda tutanlar il il iftar vakti, saatleri, akşam ezanı saat kaçta okunuyor, sahur saat kaçta, iftar saati ne zaman gibi sorguları Google’da arıyor.

2019 Ramazan ayı iftar, sahur saatleriyle namaz saatleri ntv.com.tr imsakiye sayfasında.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayınladığı imsakiye takvimine göre 8 Mayıs Ankara imsakiye için tıklayın

4 HAFTADA ORUCUN VÜCUDUMUZA ETKİSİ

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu orucun 1., 2., 3. ve 4. haftasında vücudumuzda neler olup bittiğini anlattı.

1. HAFTA: ANLAMA DÖNEMİ

Orucun ilk haftasında özellikle ilk 2-3 gününde işler biraz karışıyor. Metabolizmamız yeni beslenme ritmi karşısında biraz şaşkın düşüp “ne oluyor?” sorusuna yanıt arıyor. Yani ilk bir hafta daha ziyade bir tür “anlama” dönemi şeklinde seyir ediyor. Vücudun oruca ilk tepkisi gıda alımı ile karşılayamadığı enerjiyi karaciğer ve kaslardaki depo şekerden (glikojen) karşılamak oluyor. Bu rezerv tükenince de beden depo yağlara yöneliyor, enerji ihtiyacını oradan karşılama yoluna gidiyor. Yağ yakımı demek kilo kontrolü demek. İnsülin direncinin azalması, kan şekerinin düşmesi, diyabet (şeker hastalığı) riskinin azalması demek. Dahası kanda kolesterol seviyelerinin de dengelenmesi demek. Tabii bu arada azalan kan şekeri nedeniyle ilk haftada yorgunluk, halsizlik, baş ağrısı gibi işaretler devreye giriyor. Hipoglisemi ile bağlantılı bu belirtilere beden çok değil daha ilk haftada intibak ediyor. Bu dönemde dikkat edilmesi gereken en mühim nokta iftar ve sahur aralığında yeteri kadar su tüketmek ve sahuru asla ihmal etmeyip iftarı bir tür ziyafet haline getirmemek olmalı.

2. HAFTA: ALIŞMA DÖNEMİ

Birinci haftadan itibaren metabolizmamız oruca yeterince intibak etmiş, bedenimiz iftar-sahur ritmine yani günde iki öğün ile beslenmeye alışmış, kanda şeker ve diğer parametreler ilk şaşkınlığı üzerinden atıp belli bir dengeye ulaşmıştır. Metabolik sistemlerimiz süreçleri artık daha iyi kontrol etmektedir, yönetimi ele almıştır. Enerji kullanımı daha akılcı, toksik yük girişi daha az, dolayısıyla beden “retoks”a (yani toksin üretmeye ve yüklenmeye) değil, “detoks”a (yani toksin atmaya) hazırdır. Bu hafta da giren çıkan kalori dengesi ayarlanmış, temizlik/detoks sistemleri göreve hazır hale gelmiştir. Zaten bundan sonrası daha kolaydır, süreç bedensel bir huzur içinde kendiliğinden akıp gidecektir.

3.- 4. HAFTA: ARINMA DÖNEMİ

İkinci haftadan sonrası orucun bedensel açıdan tam bir metabolik keyif ve huzur dönemidir. Bu dönemde “detoks” yani “arınma”, yani “toksinleri dışarı atma” süreçleri başlamış, tamirat-tadilat işleri de hızlanmıştır. Beden hemen her alanda kendini daha hafif, enerjik ve güçlü hissetmektedir. Aşırı besin yükünden kurtulduğu için de tadilat ve tamirat işlerine vakit bulmuştur. Bütün bu değişimleri manevi yaşamdaki değişikliklerin sağladığı ruhsal arınma da desteklediğinden süreç tam bir detoks yani “bedeni ve ruhu toksinlerden arındırma” bayramına dönüşmüştür. Bu dönemde fazla kiloların bir bölümü atılır. Kanda insülin seviyeleri dengelenir. Şeker dengemiz normalleşir. Kan yağlarının fazlası temizlenir. Toksik atıklar uzaklaştırılıp bedene yeni bir ritim ve biçim verilir. Metabolik denge rayına oturtulur. Bağışıklık gücümüz artmış, beden kendi doğal fonksiyonlarına yeniden odaklanmıştır. Bitmedi! Bu dönemde yaşlanmayı hızlandıran “iltihabi süreçler” de baskılanmakta yani oruç aynı zamanda bir çeşit “anti iltihap fayda” da sağlamaktadır.

SAHURDA TOK TUTAN 10 YİYECEK

Yumurta: Vazgeçilmez bir sahur seçeneği. Onu omlet olarak ya da menemen gibi sebzelerle zenginleştirerek tüketmek en doğrusu.

Peynir: Başlı başına bir sahur seçeneği olabilir. Onun yerine yoğurdu da tercih edebilirsiniz.

Etli dolmalar: Dolma hazırlarken pirinç yerine kepekli bulguru tercih etmenizi öneririz.
Posa zengini çorbalar: Özellikle kuru baklagil eklenmiş yoğurt çorbaları, yulaf kepeği ve mercimek eklenmiş sebze çorbaları ile nohutlu çorbalar akılcı sahur seçenekleri arasında.

Proteinli salatalar: Ton balığı, tavuk ve et parçalarıyla zenginleştirilmiş salatalara da sahurda yer verebilirsiniz.

Meyveli yoğurt: Şeftali ya da kayısı eklenmiş bir kâse yoğurt, mükemmel bir sahur seçeneği...

Yağlar: Zeytinyağı ve keten tohumu yağı, tokluk süresini uzatır. Bu nedenle sahur seçeneklerinize bu yağlardan ekleyebilirsiniz. Yağdan zengin olması nedeniyle avokado da iyi bir sahur seçeneği.

Baklagiller: Bol mercimekli salatalar, kıymalı mercimek, nohut, fasulye karışımları sahur için iyi seçimlerdir.

Ayran, kefir: Ayran mükemmel bir sahur içeceğidir. Ancak sahurda sadece ayrana değil, kefire de yer vermeyi düşünün. Bol salatalık eklenmiş güzel bir cacık da içecek yerine geçebilir.

Badem, fındık, fıstık: Her sahura iki adet ceviz, üç adet fındık, dört adet bademle başlamanızı tavsiye ederim.

RAMAZAN'DA NASIL BESLENMELİ? 

Sayfa Yükleniyor...