Ankara'dan ABD seçimi yorumu

ABD'de başkanlık yarışını Joe Biden'ın kazanmasına ilişkin Ankara'dan ilk yorum geldi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Herhangi bir ülkede seçim olduğunda herhangi biri seçildiğinde bizim için bir şey değişmez, iyi veya kötü olmaz. Türkiye'nin kendi menfaatleri vardır, kendi dış politikası vardır, Türkiye ve kendi vatandaşlarımızın çıkarları doğrultusunda biz dış politikamızı şekillendiririz" ifadelerini kullandı.

Ankara'dan ABD seçimi yorumu

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kanal 7'de katıldığı programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Amerika'daki seçimleri Demokrat aday Joe Biden'in kazandığı hatırlatılarak, bunun Türk-Amerikan ilişkilerine yansımalarının nasıl olacağına ilişkin bir soru üzerine Oktay, "Herhangi bir ülkede seçim olduğunda herhangi biri seçildiğinde bizim için bir şey değişmez, iyi veya kötü olmaz. 'nin kendi menfaatleri vardır, kendi dış politikası vardır, ve kendi vatandaşlarımızın çıkarları doğrultusunda biz dış politikamızı şekillendiririz" diye konuştu.

Türkiye açısından bir şeyin değişmeyeceğini ifade eden Oktay, "Bizim Amerika'yla olan ana konularımız vardır. Bizim ana konularımız şahıslarla ilgili de değildir. Oradaki yönetimler her kimse biz diplomatik boyutta ve devlet başkanları boyutunda ve diğer tüm ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde bu kanallarımız zaten her zaman açıktır, bu kanallar yine işlemeye devam edecektir. Bir geçiş süreci olacak tabii" değerlendirmesinde bulundu.

Oktay, iki ülke ilişkilerinin yeni yönetim döneminde de benzer şekilde devam edeceğini söyledi.

İki ülke arasındaki konulara da değinen Oktay, terörle mücadele ve FETÖ'nün darbe girişimini hatırlatarak, "Geri iadesini istemek kadar doğal bir şey yok. Bu çok önceden başlayan bir süreç ve bu yönetimle de devam edecektir. Talep etmeye devam edeceğiz ve bu anlamdaki baskımızı yoğunlaştırarak arttıracağız. Ümit ederiz ki terör örgütü veya örgütleriyle çalışmaya devam etmez Amerika, tercihini devletlerle birlikte çalışmaktan yana kullanır" dedi.

Terörle mücadele konusunda ikinci konunun PKK/PYD olduğunu söyleyen Oktay, DAEŞ ile mücadele çerçevesinde Barack Obama döneminde başlayan bir politika bulunduğunu belirtti.

DAEŞ'le mücadele ederken 'nin mücadelesinde bölgedeki PKK türevleri olan yapılarla bunu yapacağını ifade ettiğini anlatan Oktay, "Binlerce tırlık silahlar getirildi buraya, her türlü faaliyetler istihbari anlamda desteklendi, her türlü kaynaklar sağlandı, Suriye'nin petrol yataklarının, kaynaklarının kullanılması da dahil bu terör örgütlerine. Aynı şekilde Irak'ta alan açıldı." diye konuştu.

"BİZ SAHADAKİ GERÇEKLERLE HAREKET EDERİZ"

Her zaman terörün dini, dili, ırkı ve gerekçesinin olmadığını söylediklerini vurgulayan Oktay, "Burada biz iyimserlikle hareket etmiyoruz gerçeklerle hareket ediyoruz." ifadesini kullandı.

Tırlarla gönderilen silahlara ilişkin konunun tüm görüşmelerde ABD tarafına iletildiğinin altını çizen Oktay, sonuç alınamaması üzerine Türkiye'nin kendi göbeğini kendisinin keseceğini söylediğini belirterek, Fırat Kalkanı Harekatı'yla başlayan operasyonlara işaret etti.

Sıkıntının halen devam ettiğini de belirten Oktay, "Burada tehdit gördüğümüz anda biz yine önce konuşuruz sonra da gereğini yaparız. Biz sahadaki gerçeklerle hareket ederiz" dedi.

Biden'in seçim beyannamesinde önceki dönemde başlatılan çalışmaların yine devam edebileceği şeklinde bazı şeyler gördüklerini aktaran Oktay, Biden'in göreve başlamasının ardından politikalarının netleşmesiyle durumu daha yakından göreceklerini bildirdi.

Türkiye ile Amerika arasında bölgesel sorunlar bulunduğunu söyleyen Oktay, Suriye, Irak, Libya, Doğu Akdeniz, Azerbaycan, Ermenistan, Kıbrıs ve Türk-Yunan ilişkileri gibi konuları hatırlattı.

Oktay, "Buradaki yeni yönetimin tavrı tabii ki bizi etkileyecektir, ilgilendirmektedir. Bunu da biz çok çok yakınen takip edeceğiz, ediyoruz ve buradaki beklentimiz de bizim aslında tek taraflı yaklaşımlardan uzak kalınması. Yani geçmişe baktığımızda hangi yönetim gelirse gelsin şunu çok net görüyor; Türkiye olmadan bölgede hiçbir planın, hiçbir programın ve özellikle stratejik seviyeden bahsediyorum, hiçbir şeyin gerçekleşme şansı yoktur. Dolayısıyla Amerika'nın dış politikasına da baktığınızda kim gelirse gelsin sonuçta Amerika'nın dış politikasında belirli çizgiler vardır, o çizgiler çok da değişmez. Başkana göre belki detay anlamda değişiklikler olur, belirli anlamda tercihler olur" değerlendirmesinde bulundu.

Oktay, Türkiye'nin her konuyu kendi içerisinde hapsedip bağımsız şekilde çözmenin yolunu öğrendiğini söyledi.

"Sayın Cumhurbaşkanı arayacak mı Joe Biden'ı, bir tebrik mesajı vesaire yayınlayacak mısınız?" şeklindeki bir soru üzerine ise Oktay, "Tabii ki bunlar normaldir, diğer başkanlarla nasıl görüşülüyorsa aynı çerçevede orada da görüşmeler olacaktır" dedi.

Oktay, "Trump dönemindeki sözde Yüzyılın Barış Planı diye getirilen aslında Filistin'i yok etme ve İsrail işgalinin perçinlenmesi anlamına gelen plan, Biden'in buradaki tutumu önemli, büyük ihtimal söylemlerine baktığımızda da bu planın bu çerçevede devam etmeyeceğine ilişkin sinyaller alıyoruz. Ümit ederiz ki öyle olur. Dolayısıyla yeni yönetimi göreceğiz, özellikle AB ile ilişkileri, Çin'le ilişkileri, Rusya, İran ve benzeri bölgelerle ilişkilerinin Türkiye nezdinde de yansımaları olacaktır" şeklinde konuştu.

Biden'ın, Başkan Yardımcısı olduğu ve Başkan adayı olduğu dönemde Türkiye hakkında yaptığı farklı açıklamaları hatırlatılarak, "Hangi Biden karşımıza çıkacak bu yeni dönemde?" şeklindeki bir soru üzerine Oktay, şunları kaydetti:

"Benim beklentim, öngörüm de aslında bu çerçevede, normalde bir seçim dönemindeki söylemler ama sonrasında başkanlığı aldıktan sonraki gerçekler söz konusu olacak. Dolayısıyla bir geçiş dönemi olacak orada. Biraz önce söylediğimiz Türkiye'nin göz ardı edilme şansı mümkün değil. Bunu herkes görür. Dolayısıyla herkesin gördüğü gibi Amerika da zaten bunu görüyor ve birçok konularda da birlikte çalışıyoruz zaten. Amerika'nın dış politikasında hatta iç politikasında lobiler çok etkili. Baktığınız zaman Kıbrıs'la alakalı Pompeo iki defa Yunanistan'a geldi. Halbuki o kadar da acil şeyler yoktu. Ermenistan'la ilgili sorun yaşanıyor, Ermenistan tarafına dönük bir mesaj yayınlanıyor. Doğu Akdeniz'de benzer Yunanistan lehine bazı açıklamalarda bulunuyor ama hepsine baktığınızda seçim döneminde ve gerekçesine baktığınızda da bu lobilerdir. Rum lobisi, Yunan ve Ermeni lobisinin orada güçlü olması ve yine İsrail lobisinin son derece güçlü olması. Dolayısıyla seçim döneminde bu tür söylemleri bazen normalin ötesine taşıyabiliyor. Bir seçim dönemi faktöründen sonra ister istemez bir normalleşme süreci yaşanacaktır. Dediğim gibi biz takip edeceğiz, izleyeceğiz ve gerçekler çerçevesinde de gereğini yapacağız."

''KOMŞULARIMIZIN TAMAMININ HAKLARINA, SINIRLARINA VE TOPRAKLARINA SAYGILIYIZ"

Türkiye'nin dış politikada yaptığı hamlelerle neyi amaçladığıyla ilgili soruya Oktay, Türkiye'nin dış politikada saldırgan bir tavrının hiçbir zaman olmadığı yanıtını verdi.

Türkiye olarak nerede olursa olsun 2 şeye dikkat ettiklerini dile getiren Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Komşularımızın tamamının haklarına, sınırlarına ve topraklarına saygılıyız ve toprak bütünlüğünü savunan bir ülkeyiz. Suriye'de, Libya'da, Irak'ta da ve Azerbaycan'da bu böyledir. İlkeler bazında bir dış politika yürütüyoruz. Toprak bütünlüğüne saygılıyız. Dolayısıyla hiç kimsenin toprağında da gözümüz yoktur. Kıbrıs'ta da bu böyledir. Kendi topraklarımız üzerinde gözü olan veya kendi haklarımız üzerinde gözü olan birisi varsa ona da müsaade etmeyiz."

Fransa özelinde yaşanan İslam karşıtlığına yönelik gelişmelere ilişkin, "Bu gidişat nereye?" sorusuna da yanıt veren Oktay, şöyle konuştu:

"Bu gidişat ne yazık ki Avrupa Birliği'nin kendi içine kapanması, kendi sorunlarını çözememesinden kaynaklı. Biraz daha böyle retorik üzerinden ve hem ırkçılık boyutuna, kültürel ırkçılık belki diye ifade edebileceğimiz veya inanç boyutunda bir ırkçılığa giden bir Hristiyan kulübüne dönüştürülmeye çalışılan bir AB."

AB'nin oluşturulmasında çok kültürlülüğü destekleyen bir yaklaşımın söz konusu olduğunu ancak gelinen noktada seçim kazanma arzusuyla düşmanlık boyutunda İslam'ın ve Türkiye'nin gündeme alındığını belirten Oktay, düşmanlık boyutunda gündeme alındığında da belli bir süre sonra terörü de beslemeye başladığını kaydetti.

Terörün içeriden kendisini vurmaya başladığında panik halinde bir AB'nin görüldüğünü ifade eden Oktay, "Bir paçavra var Peygamberimize ve Cumhurbaşkanımıza hakaret eden karikatürler. Buradan üzerine gelişen olaylar, terör olayları, bunlar kendi içerisinde yönetilmesi gerekirken daha fazla gerçekçi olmayan politika ve uygulamalarla kitleleri terörize ediyorlar. Fransa'daki 10 yaşındaki çocukları siz nasıl yargılarsınız. Peki suçları ne, bu dergide, paçavrada yayınlanan karikatürlerle ilgili yorum yapmaları. Hani özgürlükler ülkesiydi?" diye konuştu.

"MACRON, HADİNİ AŞAN İŞLERİN İÇERİSİNE GİRİYOR"

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un İslam ve Müslümanlara yönelik açıklama ve politikalarını eleştirerek şunları söyledi:

"Böyle içi boş, anlamsız, saçma sapan, kendini uzaktan yakından ilgilendirmeyen haddini aşan işlerin içerisine giriyor. Sen önce kendi sorunlarını hallet. 'Aydınlanmış İslam' veya 'Fransa İslamı' bilmem ne İslamı falan diye bir derdimiz yok bizim. İslam barış dini. Sizin terörle eşleştirdiğiniz DEAŞ terör örgütünün İslam'la alakası yoktur. Bu belirli odakların çıkardığı ve kendi politikalarını uygulamayla alakalı bir araç olarak kullandığı, istediği yerlere bununla girdiği ve işi bittiği zaman da ortadan kaybettiği terör örgütleri. Bunu İslam'la bağdaştırmak ve onun üzerinden de yine kendi ülkelerinde yaşayan Müslümanları terörize etmek kabul edilebilir bir şey değil. Arzu ettiğimiz AB'deki özellikle Fransa'daki İslam ve Türk düşmanlığı üzerinden yürütülen şeylere bir an önce son vermeleri. Daha sakin, panik havasından kurtulmaları. Macron zannediyorum kendisini ispatlamaya çalışıyor ama kendi süresi bitecek hala kendisini ispatlamayla meşgul. Bıraksın bu kendisini ispatlama olaylarını, kendi ülkesinin içerisine dönsün, kendi sorunlarını çözmeye başlasın. İslam onun boyunu çok aşar. Haddini de aşar."

Dağlık Karabağ'daki kritik öneme sahip Şuşa kentini Ermenistan'ın işgalinden kurtarılmasıyla ilgili soru üzerine Oktay, Ermenistan'ın çok uzun süredir Azerbaycan topraklarında işgalci bir devlet olduğunu belirterek "Pervasızca başka bir ülkenin toprağını işgal eden bir Ermenistan..." diye konuştu.

Ermenistan'ın Gence ve yakın bölgelerine ilave saldırılar düzenlediği hatırlatan Oktay, şunları kaydetti:

"Uzunca yıllar çalışılmasına rağmen veya çalışılıyor gözükülmesine rağmen bu işgalin kalıcılığını sağlamaya dönük neredeyse bir Minsk Grubu çalışmasına veya çalışmamasına şahit olduk yani Amerika, Fransa ve Rusya'nın eşbaşkanlıklarını yaptıkları çalışmalar... Hiçbir şey yapmayarak çözmeye doğru gidiyorlardı. Çözümsüzlüksüz, çözümdü. Orada işgalin, tamamen yerleşmesi ve diğer taraflardan tüm Ermenilerin de o bölgeye yerleştirilmesiyle alakalıydı. Dolayısıyla bu son saldırılar sonrasında Azerbaycan, 'Yeter artık' dedi. Aslında bir yandan da bizim söylediğimizi Azerbaycan da kendi içerisinde söyledi. 'Kendi göbeğimi kendim keserim' dedi ve kesmeye başladı."

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Şuşa'nın stratejik anlamda en zirve denilebilecek bir yer olduğunu vurgulayarak "Şuşa'nın Azerbaycan içinde kadim bir anlamı ve önemi var. Kendi kültürü açısından da çok farklı bir önemi var. Şuşa'nın hem bu yol güzergahının kontrol altına alınıyor olması hem de orada Şuşa'nın çevrilmesi vardı. Şimdi orada hakimiyetin sağlanıyor olması Azerbaycan açısından çok ciddi bir gelişmedir, sevindiricidir" ifadelerini kullandı.

Sayfa Yükleniyor...