Cumhurbaşkanı Erdoğan: Anlamak için kahin olmaya gerek yok

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''PKK'nın son günlerdeki saldırılarının gerisinde, bilgi paylaşımı ve teşvik anlamında FETÖ örgütünün de bulunduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yok'' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Anlamak için kahin olmaya gerek yok

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) heyetini kabul etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabulde yaptığı konuşmaya, konuklarını "Ülkemize ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, bu gazi mekana hoşgeldiniz" diye selamlayarak başladı.

Heyeti 'de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti ifade eden Erdoğan, "İslam dünyasındaki sivil toplum kuruluşlarının birlik ve beraberlik içerisinde ortaya koydukları bu güzel görüntü için, şu uhuvvet tablosu için her birinizi ayrı ayrı tebrik ediyorum." şeklinde konuştu.

Son günlerde yaşanan terör saldırılarını anımsatan Erdoğan, " adları farklı da olsa aynı saiklerle hareket eden ve birbirleriyle yakın ilişki içinde bulunan terör örgütlerinin ortak saldırısı altındadır. 15 Temmuz'da FETÖ milletimize saldırdı. Bu hain yapı başarılı olamayınca nöbeti hemen diğerleri devraldı." dedi.

PKK tarafından 15 Temmuz'dan bu yana yapılan saldırılarda çok sayıda polis, asker, köy korucusu ve sivil vatandaşın şehit edildiğini ve yaralandığını ifade eden Erdoğan, "Son olarak bomba yüklü araçlarla yapılan saldırılarda Diyarbakır'da 4'ü polis 7 şehidimiz ve 45 yaralımız, Van'da biri polis 3 şehidimiz ve 70 yaralımız, Elazığ'da bugün itibarıyla 5 şehidimiz ve 217 yaralımız var. Son olarak da birkaç saat sönce Bitlis'te mayın patlaması sonucu 5 askerimiz ve bir korucumuz şehit oldu, 5 askerimiz de yaralandı. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, yaralılarımıza Allah'tan acil şifalar diliyorum" diye konuştu.

"DEMOKRASİ NÖBETLERİNE MİSİLLEME SALDIRILARI OLARAK GÖRÜYORUM"

Başbakan Binali Yıldırım'ın, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve bakanlarla olayı yerinde incelemek ve gerekenleri yapmak üzere Elazığ'a gittiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Elazığ gibi, uzun zamandır çevresinde terör eylemleri yaşanmasına rağmen 'huzurun ve kardeşliğin şehri' vasfını korumuş bir yere saldırılmasını ayrıca önemli görüyorum. Tek başına bu son saldırı dahi amacın sadece ve sadece kan dökmek, acı yaşatmak, ülkenin ve milletin huzuruna kast etmek olduğunu tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır. Esasen son günlerdeki hadiseleri milletimizin şanlı 15 Temmuz destanına ve arkasından gerçekleştirdiği 20 günlük demokrasi nöbetlerine karşı yapılmış misilleme saldırıları olarak görüyorum. FETÖ ile PKK'nın, DAİŞ'le bu örgütlerin arasında hiçbir fark olmadığı, hepsinin de aynı amaca hizmet ettiği bu saldırılarla bir kez daha ortaya çıkmıştır."

"182 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ"

Milletin, şehitlerin ve yaralıların kanının asla yerde kalmadığından ve kalmayacağından emin olmasını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sadece 15 Temmuz'dan bu yana yurt içinde ve dışında yapılan operasyonlarda 182 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Güvenlik güçlerimiz terör örgütüne yardım ettiği belirlenen 3 bine yakın kişiyi gözaltına almış, bunlardan 318'i de mahkemeler tarafından tutuklanmıştır. Yani Türkiye FETÖ denilen ihanet şebekesiyle mücadele ederken PKK ile mücadeleyi asla bir kenara bırakmamıştır, bırakmayacaktır." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Zaman zaman bazı dostlar bize şu tür ifadeler kullanıyorlar, 'Cepheyi büyütmeyelim.' Bizim için zaten dar bir cephe söz konusu değil. Biz bu mücadeleyi satıhta veriyoruz, belli bir hatta değil. Onun için neresi gerekiyorsa bu mücadeleyi bu millet tüm güvenlik güçleriyle beraber orada verecektir. Güneydoğuysa Güneydoğu, doğuysa doğu, güneyse güney, neresi olursa. Suriye'nin kuzeyinde şu anda YPG'nin orada saldırıları var, ülkemize tehdit oluşturuyor, gerekirse orası. Her yerde bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Batı dünyası bizi bu mücadelede anlamamıştır, anlamıyor ve anlamayacaktır, biz bunun farkındayız. Dürüst davranmadılar, dürüst davranmıyorlar, bunun da farkındayız."

"BİZ HER ŞEYİN FARKINDAYIZ"

Gerek askeri operasyonlar gerek polis ve adliye teşkilatının yürüttüğü çalışmaları kesintisiz devam ettireceklerine vurgu yapan Erdoğan, şunları söyledi:

"PKK'nın son günlerdeki saldırılarının gerisinde bilgi paylaşımı ve teşvik anlamında FETÖ'nün de bulunduğunu anlamak için kahin olmaya gerek yok. Türkiye'yi iç meselelerine mahkum ederek Suriye'de ve Irak'ta ülkemizin bekasını tehdit edecek gelişmeleri oldu bittiye getirmek isteyenlere şunu diyorum, biz her şeyin farkındayız. Türkiye hem bu ihanet örgütlerinin içerideki eylemleriyle baş edebilecek hem de bölgedeki tezlerinin arkasında durabilecek güce, kudrete, imkana sahiptir. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün Türk Silahlı Kuvvetlerini, emniyet teşkilatımızın işleyişini felce uğrattığını sananlar yanıldıklarını, işte operasyonlarda etkisiz hale getirilen PKK'lı teröristlerle, gözaltına alınan, tutuklanan işbirlikçileriyle görmüşlerdir. Sınırlarımız ötesindeki gelişmeleri de 15 Temmuz'da yaşadıklarımızdan bağımsız olarak yakından izlediğimizi, izlemeye devam edeceğimizi, verilen taahhütlerin yerine getirilip getirilmediğini takip etmeyi de sürdürüyoruz."

"Bu devlet bir çadır devleti değildir." ifadesini kullanan Erdoğan, Türkiye'nin 2 bin 200 yıllık bir devlet geleneğine, düzenli ordu tecrübesine sahip olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanlığı forsunun etrafındaki yıldızların estetik olarak "şık dursun" diye oraya konmadığını söyleyen Erdoğan, "Her birinin anlamı vardır, anlamayanlara ve anlamak istemeyenlere bu yıldızların ifade ettiği manayı tekrar tekrar hatırlatmaktan, söz yetmiyorsa bilfiil bunu göstermekten çekinmedik, çekinmeyiz." diye konuştu.

Konuşmasında, Türkiye'nin terör örgütleriyle mücadele noktasında, tecrübeler ve yaşadığı diğer krizler ışığında köklü bir yeniden yapılanma sürecinde olduğunu belirten Erdoğan, "bir musibetin, bin nasihatten evla" olduğunu söyledi.

Özellikle güvenlik alanında yürüttükleri çalışmalarla, istihbarat zafiyeti, operasyonel birimlerin koordinasyonu, teknolojik imkanların daha etkin kullanımı gibi konulardaki eksiklikleri, aksaklıkları tamamen ortadan kaldıracaklarına inandığını dile getiren Erdoğan, "Nasıl 15 Temmuz meselesi ülkemizin ve milletimizin bünyesine sızmış FETÖ denilen kanser hücrelerini kesip atmamıza vesile olmuşsa, bu tür eylemler de daha güçlü bir güvenlik yapısı inşa etme sürecimizi hızlandırmaktadır." diye konuştu.

Erdoğan, Diyarbakır, Van ve Elazığ saldırıları başta olmak üzere, son dönemde şehit olan güvenlik görevlilerine ve sivillere Allah'tan rahmet, yakınlarına ve millete başsağlığı, yaralılara ise şifa dileklerini iletti.

Türkiye'nin terör örgütleriyle yürüttüğü mücadele ve bölgesel sorunlar konusunda geliştirdiği inisiyatifler yanında, gündemindeki tüm meseleleri takip etmeyi sürdüren bir ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, bu çerçevede üzerinde en çok durdukları ve üzüldükleri hususlardan birinin de İslam dünyasının kendi içindeki ihtilafları, sıkıntıları çözemeyişi olduğunu kaydetti.

İslam dünyasında yaşanan çatışmalara bakıldığında, ölenin de öldürenin de Müslüman olduğunun görüldüğüne dikkat çeken Erdoğan, yürek parçalayıcı bu manzara karşısında, kendilerine düşenin birliği, beraberliği, kardeşliği, dayanışmayı güçlendirmek olduğunu vurguladı.

"DÜNYAYA MESAJ VERİLDİ"

İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif Ersoy'un "Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez/Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez." dediğini aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

"Tefrikaları bir kenara bırakamadığımız, yüreklerimizi hep birlikte çarptıramadığımız sürece bu acıları yaşamaya devam edeceğiz. Türkiye'nin 15 Temmuz gecesi yaşadığı silahlı darbe girişimi bu bakımdan İslam dünyasının son imtihanı mahiyetindedir. Zira o birlik, o beraberlik öyle zannediyorum ki son asrın değil, belki de asırların en güzel örneğidir. Bir millet ki tankların altına kendisini atabiliyor, bir millet ki F-16'ların yağdırdığı bombalardan yılmıyor, helikopterlerden gelen o mermilere asla aldırmıyor. Allah'ın izniyle bu millet mağlup, yok edilemez. Onun için milletimle iftihar ediyorum ve inanıyorum ki bu ümmet son dönemdeki bu gelişmeyi çok iyi değerlendirmelidir. Bunun üzerinde ısrarla durmalıdır."

Erdoğan, 5 milyonluk katılımla, İstanbul Yenikapı toplantısının dünyaya bir mesaj verdiğini belirterek, "O birliktir, beraberliktir, dayanışmadır. İşte orada ayrışma yoktu. Orada şu siyasi parti, bu siyasi parti yoktu. Orada Alevi-Sünni yoktu. O çağrıyı herkese yaptık ve elhamdülillah herkes oraya koştu geldi. 5 milyon İstanbul'da ama Türkiye'nin 80 vilayetinde de herkes bunu dev, mega boardlardan takip etti." dedi.

"İŞİN PÜF NOKTASI BURASI"

İDSB üyelerine, "Sizlerin bu darbe girişimi karşısında ülkemize, milletimize olan desteğinizi, dualarınızı ifade etmek üzere burada olduğunuzu biliyorum." diye seslenen Recep Tayyip Erdoğan, vefaları, kadirşinaslıkları, kardeşlikleri, dayanışmaları için teşekkürlerini ifade etti.

Bu manzaranın yaygın ve yeterli olmadığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Pakistan'ın senato ve milletvekilleri buradaydı. O temsilci heyetle de bunları konuştuk. Sağ olsun, onlarla da başından itibaren cumhurbaşkanıyla, başbakanıyla sürekli irtibat halinde olduk, görüşmeler yaptık. Şimdi de bu heyeti gönderdiler. Tabii TBMM'yi gördükleri zaman durumun vehametini çok daha iyi anlıyorlar. 'Bu nasıl bir anlayıştır ki, bu nasıl bir yaklaşımdır ki milletin temsilinin olduğu bir yeri, bu milletin kendi paralarıyla almış olduğu uçaklarla, helikopterlerle bombalıyorlar.' dediler. İşte işin püf noktası burası. Batılı ülkelerin, kurumların bu konudaki ikircikli tutumunu tasvip etmesek de anlayabiliyoruz."

Burada yaptığı konuşmada, Fransa ve Belçika'daki terör saldırılarının ardından dünya liderlerinin bu ülkelere gittiğini anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:

"Burada bir darbe yapılıyor. Bu darbe kime yapılıyor, milletinin oylarıyla iş başına gelmiş bir siyasi iktidara yapılıyor. Bu demokrasiye karşı yapılan bir darbe. Bu darbe yapıldığı halde bize hala akıl veriyorlar. Dediklerini ne? 'Geçmiş olsun, üzgünüz' filan. Arkasından, 'Ama birçok asker görevinden alınıyor, memurlar görevinden alınıyor. Bunu anlamakta biraz zorlanıyoruz, endişelerimiz var.' Şimdi bunlara ne diyeceksin? Biz onlara ancak şunu söylüyoruz; siz işinize bakın, biz işimizi biliyoruz. Çünkü bunlar hep bugüne kadar kendilerine karşı emir kulu aramışlar, emir kulu bulmuşlar. Biz kula kul olmayacağız. Biz sadece Hakk'a kul olacağız. Bu yolda böyle yürüyeceğiz."

"DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR"

Tüm yaşananlara rağmen birkaç samimi ülke dışında İslam dünyasının da önemli ölçüde söz konusu tavır içinde olmasını anlayabilmelerinin mümkün olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Bunları da biliyoruz. Kimin ne olduğunu, ne düşündüğünü, hangi hesaplar içinde olduğunu da biliyoruz. Gün ola harman ola." dedi.

Hangi ülke sınırları içerisinde yaşarsa yaşasın İslam dünyasındaki halkların, toplumlarının kalplerinin Türkiye ile attığını gayet iyi bildiklerini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Gönül sınırlarımızın, fiziki sınırları aşan bir güce sahip olması çok önemlidir ama yeterli değildir. Uluslararası ilişkiler, ülkelerin Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, farklı platformlarda ortaya koydukları dayanışmanın gücüyle doğru orantılı olarak yürüyor, böyle şekilleniyor. Türkiye olarak uzun bir süredir uluslararası sistemin çarpıklıkları konusundaki itirazlarımızı 'dünya beşten büyüktür' ifadesinde sembolleşen şekliyle her platformda dile getirdik. Dünya beşten büyüktür. Bu beş ülkenin iki dudağının arasında dünyadaki 196 ülkeyi mahkum edemeyiz. Bu beş tane ülkenin içinde Müslüman var mı? Her kıta orada temsil ediliyor mu? Yok. Dünyada 1 milyar 700 milyon Müslüman var. Bu beş ülkenin içinde bunlar yok. Bu dünya adil olamaz. Öyleyse bu 1 milyar 700 milyon Müslümanı temsil eden ülkelerin yöneticileri bu işi zorlamak zorundadır. Hakkımızı arıyoruz. Artık dünya, Birinci Dünya Savaşı'nın şartları altında yaşamıyor. Dünya değişim geçirdi, bunun güncellenmesi lazım. Öyleyse Birleşmiş Milletler dünyada, barışın, dostluğun, dayanışmanın temsili konumunda bir kuruluşsa, bir kurumsa bunun adımlarını atmak zorundadır. Bunu hep birlikte yapmak zorundayız."

"MAZLUMLARIN BÜYÜK BİR BÖLÜMÜ MÜSLÜMAN"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyadaki tüm mazlumlar, mağdurlar ve ezilenler adına düşüncelerini gündeme getirdiklerini belirterek, Türkiye'nin küresel yardım kampanyalarında ABD'nin ardından ikinci sırada geldiğine dikkati çekti.

Türkiye'nin gayri safi milli hasılaya (GSMH) göre yardımlarda dünya birincisi olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Nerede bu zenginler? Hani o gayri safi milli hasılası kişi başına 100 bin dolarları aşanlar? Nerede bunlar? Bunlar niçin bu destekleri vermiyorlar? Onların derdi başka. Onların derdi, acaba Afrika'nın ülkelerinde altın nerede daha fazla, gümüş nerede daha fazla, petrol nerede daha fazla. Oralara nasıl ineriz? Bunun derdi içindeler. Hep bu arayış içindeler. Acı bir tespitle belirtmek durumundayız ki bu mazlumların ve mağdurların çok büyük bir bölümü zaten Müslüman toplumlardan oluşuyor. Kendisi tevhit dini, yani birlik dini, vahdet dini olan bir inancın mensuplarının birbirlerinden bu kadar uzak, bu kadar dağınık, bu kadar çatışma içinde olmasını şahsen ben kabullenmekte zorlanıyorum."

"Bugün Rabbimin merhametine nail olamıyorsak, dönüp kardeşliğimizin gereğini ne derece yerine getirebildiğimiz konusunda kendimizi sorgulamalıyız." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ortadoğu yanarken, Kuzey Afrika ısınırken, Avrupa'daki, Amerika'daki Müslümanlar sıkıntıdayken hala bu muhasebeyi yapamıyorsak yazık bize. Türkiye'nin maruz kaldığı darbe girişimlerinin sebeplerinin ve milletimizin bu tehdit karşısında ortaya koyduğu onurlu tavrın dahi tek başına bizlere bir çıkış yolu gösterdiğine inanıyorum. Bizim medeniyetimiz; merhamet, şefkat, sevgi ve adalet medeniyetidir. Müslümanlar olarak ne zaman ki birliğimizi ve beraberliğimizi kaybettik, işte o zaman bu değerlerden uzaklaştık. İslam adına, Müslümanlar adına mücadele ettiğini söyleyen ama sadece ve sadece Müslümanlara zarar veren anlayışlarda eksik olan işte bu ulvi değerlerdir. Kendimiz olmaktan çıktığımızda başkalarının oyuncağı, aracı, piyonu haline dönüşmemiz kaçınılmazdır. Türkiye olarak, özellikle son 14 yıldır kendimiz olmanın, özümüze dönmenin kendi tarihimizden tevarüs ettiğimiz kadim değerlerimiz canlandırmanın gayreti içindeyiz."

Erdoğan, kabulde yaptığı konuşmada, "Müslümanlar olarak ihtiyacımız olan tek şey Kur'an-ı Kerim'in ve sevgili Peygamberimizin bize gösterdiği yoldan yürümektir." diyerek, bu yolun şu anda dünyanın referans aldığı demokrasiyi, hukuk devletini, temel hak ve özgürlükleri de kapsayan çok daha geniş, zengin ve çok daha emin bir yol olduğuna işaret etti.

İslamı ve Müslümanları terörle, terör örgütleriyle, vahşetle, sefaletle, cehaletle özdeşleştirmeye çalışanların amacının, medeniyetin ışığını örtmek olduğunu belirten Recep Tayyip Erdoğan, "İslam bir defa vahşet dini değildir, terör dini asla. Burada huzurumda ulema var, ben onlara ders verecek değilim ama bir talebeniz olarak öğrendiğim bir şey var. İslam 'silm' kelimesinden gelmedir. Anlamı barıştır. Barış dini olan İslam'a kimse terörü yakıştıramaz. Terörü bir sıfat olarak İslam'ın önüne koyamaz. Buna hakkı yoktur." diye konuştu.

Erdoğan, terörle İslam'ı bir araya getirmeye çalışanların dünyadaki tüm Müslümanlara saygısızlık yaptığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"DAİŞ İslam'ın temsilcisi değildir. DAİŞ, İslam'ı şu anda tamamen gölgeleyen, İslam'a karanlık maalesef bir atmosferi düşüren terör örgütüdür. Hiçbir zaman bizler, DAİŞ'in yanında yer alamayız. Bize 'DAİŞ'e yardım ediyorsunuz' diye saygısızlık yapanların önce bunu bilmeleri lazım. Önce kendilerini şöyle aynanın karşısına geçirmeleri lazım. Niye? Çünkü bunu söyleyenler, DAİŞ'e yardım ediyorlar.

Biz, 'Suriye'ye mühimmat atmayın, attığınız mühimmatların yarısı YPG'ye, yarısı da DAİŞ'e gider' dediğimiz zaman bize inanmayanlar, daha sonra DAİŞ'in elinden kendi silahlarının, kendi mühimmatlarının çıktığını bizzat gördüler. Dünyaya biz bunları görüntüleriyle de verdik. Kimi aldatıyorsunuz?"

"Pakistan'dan alın Afganistan'a girin, Irak'a girin, Suriye, Filistin, Mısır, Libya, Tunus bütün bu adeta 'hilal gibi' olan bölgede dönen dolapların arkasında kimlerin olduğunu gayet iyi biliyoruz." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam dünyasının silah tüccarlarının bir pazarı haline geldiğini, tüccarların pazarlama tekniklerini de gayet iyi bildiğini ifade etti.

Erdoğan, bu coğrafyalarda önce yardımın, ardından "sendeki madenler, sendeki paraları ver" denildiğini belirterek, "Şunu açık ve net olarak ifade etmek isterim. Güneş nasıl balçıkla sıvanmazsa, ne yaparlarsa yapsınlar medeniyetimizin ışığını da söndüremeyeceklerdir." şeklinde konuştu.

"YAPILAN İŞİN ADI AÇIKÇA İSLAM, MÜSLÜMAN DÜŞMANLIĞIDIR"

Batı'da bugün oluşturulmak istenen havanın "İslamofobi, İslam korkusu" gibi tanımlamalarla basitleştirilmemesi gerektiğini belirten Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yapılan işin adı açıkça İslam düşmanlığıdır. Müslüman düşmanlığıdır. İslam düşmanlığı yapanlara ihtiyaçları olan malzemeyi ise maalesef Müslümanların kendileri veriyor. İşte El Kaide, DAİŞ'i söyledim, Boko Haram, Eş-Şebab gibi terör örgütlerinin bizzat İslam düşmanları tarafından bu aziz dine zarar vermek üzere kurdurulduğuna ve desteklendiğine inanıyorum.

Bu örgütlerin faaliyet gösterdikleri yerlerde zulümleri, yanlışları, çarpıklıkları, cehaleti istismar etmeleri asıl amaçlarının İslam'a karşı malzeme üretmek olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Müslümanlar kendileri bu örgütlerin önünü kesemedikleri için İslam coğrafyası dış güçlerin müdahalesine açık hale geliyor. Suriye'de, Irak'ta, Libya'da, Afganistan'da, Yemen'de ve daha pek çok yerde aynı oyun oynanmakta, aynı şablon uygulanmaktadır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanların feraset sahibi olmak zorunda olduğunu vurgulayarak, "Zor, oyunu bozar" sözünü hatırlattı.

"Birliğimizi, beraberliğimizi sağlayarak bu oyunu bozamazsak daha çok Müslüman'ın Müslüman'a yaptığı zulümlerin ahını çekeriz." diyen Erdoğan, Türk milletinin 15 Temmuz'da "zorun, oyunu bozacağı"nın en güzel örneğini tüm dünyaya gösterdiğine dikkati çekti.

Erdoğan, "Tanktan, toptan, uçaktan, helikopterden daha büyük zor var mı? Yok. Fitne, fesat, riyakarlık, gizlenme, saklanma, yalan, dolan derseniz onlardan da bolca olan bir ihanet örgütüyle karşı karşıyaydık. Onlarda her şey var. Maalesef takiyyeyi ve tedbiri inanç kaidesi haline getiren, itikadi bir konu haline getiren, amaçlarını gerçekleştirmek için her türlü yolu mübah gören bu örgütün asıl niyetinin biz de maalesef uzun yıllar farkına varamadık." dedi.

"ONLARA HAYRAN OLMAMAK MÜMKÜN DEĞİL"

Görünüşte Müslüman ama özünde İslam'ın düşmanı olanlara hizmet eden bu ihanet çetesinin 2010'dan bu yana çeşitli vesilelerle kendini ele vermeye başladığına vurgu yapan Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz'un ise bu örgütün en son, en bariz, en alçak ihanet girişimi olduğunu söyledi.

15 Temmuz gecesi Türkiye'nin, FETÖ örgütüne mensup bir grup asker elbisesi giymiş teröristin darbe girişimine maruz kaldığını ifade eden Erdoğan, bu girişimde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Genelkurmay Başkanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet, Özel Harekat, Boğaziçi Köprüsü'nün çok yoğun saldırılara uğradığını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özel Harekat'ta 53 aslanımız, Boğaziçi Köprüsü ve civarında 39 kardeşimiz, burada caminin önünde 6 kardeşimiz şehit oldu. 240 kardeşimiz, bunların içerisinde destansı kahramanlarımız var. Bir hanım kardeşimizin vücudu zırhlı taşıyıcı ile ikiye parçalandı. Onlar bu zırhlı taşıyıcıların, tankların üzerine gittiler. Bir genç yavrumuz tankların önüne kendini atıyor. Bir tanktan öbür tankın altına kendini atıyor. Bu bir iman meselesidir. Ben onlara hayran kalıyorum. Onlara hayran olmamak mümkün değil." ifadelerini kullandı.

Tarihinde ilk defa milli iradenin sembolü olan TBMM'in uçaklarla bombalandığını anımsatan Erdoğan, Batılıların halen "demokrasi" dediğine değinerek, "Ne demokrasisi?" diye sordu.

Almanya'da yapılan "Darbeye karşı demokrasi" toplantısına kendisinin video konferansla katılmasına izin verilmediğini hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Fakat 2 yıl önce, terör örgütü olarak kabul ettikleri PKK'nın terörist liderini video konferansla Almanya'da konuşturuyorlar. 4 bin terörist dosyası verdim, Almanya şansölyesine, sordum 'akıbeti ne oldu' diye. Dedi ki '500 tane daha geldi dedi. 4 bin 500. Yargı biliyorsunuz bağımsızdır, çalışıyorlar' dedi. 'Çok uzun sürmedi mi, geciken adalet adalet değildir hükmünü nereye koyacaksınız' dedim. İşlerine geldiği zaman 2 saatte karar veriyorlar ama teröristlerin listesini veriyoruz, 3-4 senedir onlarla ilgili karar veremiyorlar. Bunları söyleyince de rahatsız oluyorlar. İsteseniz de istemeseniz de biz hakkı doğruyu söylemeye devam edeceğiz."

15 Temmuz darbe girişimiyle Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) kirli ve karanlık yüzünün açıkça ortaya çıktığını belirten Erdoğan, "Milletimizle beraber tüm dünya bu örgütün ne kadar cani olabileceğini, emellerini gerçekleştirmek için masum kanı dökmek de dahil her türlü yola başvurabileceğini görmüştür" diye konuştu.

FETÖ FAALİYET GÖSTERDİĞİ BÜTÜN ÜLKELER İÇİN TEHLİKELİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ'nün sadece Türkiye için değil, faaliyet gösterdiği tüm ülkeler için tehdit teşkil ettiğini, faaliyet gösterdiği ülkelerdeki kurumlarının süratle kapatılması gerektiğini vurguladı.

Erdoğan, Maarif Vakfı, Yunus Emre Vakfı, TİKA ve diğer vakıflarla ortak çalışma yapabileceklerini ifade etti.

Türkiye'nin 15 Temmuz'da yaşadığı acı tecrübeyi başka ülkelerin yaşamasını istemediklerinin altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunun için de 40 yıldır milletimizin emeğini, alın terini sömüren, sinsi bir kanser hücresi gibi devlete sızan bu örgütü biz temizlemekte karalıyız. Dünyadaki tüm dostlarımızı da örgütün faaliyetleri ve niyetleri konusunda bilgilendiriyor, gerekli önlemleri almalarını için onlara çağrıda bulunuyoruz. Nitekim bazı dost ülkeler, kendilerini bekleyen tehlikenin farkına vararak şimdiden FETÖ'ye bağlı kurumlar ve şahıslar hakkında tedbir almaya başladılar. 'Yılanın başını küçükken ezmeli.' Bu gerçi bayağı olgunlaşan bir yılan, bayağı büyüdü. FETÖ ile mücadeleye ne kadar erken başlanırsa, ne kadar erken önlem alınırsa, bu örgütün tehdit oluşturmasının önüne o kadar erken geçilecektir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama'dan yaklaşık bir yıl önce FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'i istediğini, olaylardan sonra bu isteğini yinelediğini, onların evrak ve belge istediğini, bunun üzerine 85 koli belge ve evrakın ABD'ye gönderildiğini söyledi.

ABD'nin gönderilen belgeleri incelediğini aktaran Erdoğan, gelen belge ve bilgileri göndermeye devam ettiklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bu konuda tüm dost ülkeler, tüm kardeşlerimize yardımcı olmaya, örgütün işgal ettiği ne kadar alan varsa orada boşluk oluşmaması için elimizden gelen her türlü yardımı yapmaya hazırız." diye konuştu.

"BUNU BU KADAR UZATMAMIZIN ANLAMI YOK"

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Biz Amerika'ya diyoruz ki biz stratejik ortak değil miyiz? Bizim aramızda suçluların iadesi yok mu? Siz bizden teröristleri istediğiniz zaman biz sizden belge istemedik ki. Sadece suçluların iadesi anlaşmasına dayalı olarak hemen o teröristleri biz size verdik. Şimdi biz de sizden bir teröristi istiyoruz, bu teröristin bize verilmesi suçluların iadesine tabi ve bununla ilgili verilmiş mahkeme kararları da artık elimizde var ve bunların bir kısmını size gönderdik, göndermeye devam ediyoruz. Bırakın da biz yargılayalım. Bunu bu kadar uzatmamızın anlamı yok. Bakın ülkemizdeki gelişmeler bu noktada çok daha farklı istikamete gidiyor. Bir stratejik ortak, stratejik ortağı için işini zorlaştırmamalı tam aksine kolaylaştırmalı sizden bunu bekliyoruz."

FETÖ ile mücadelenin sadece Türkiye'nin meselesi olmadığına dikkati çeken Erdoğan, "Bu örgütle mücadele tüm Müslümanların sahih İslam geleneğini muhafaza etmeyi düstur edinen tüm alimlerin, tüm liderlerin, tüm kanaat önderlerinin de meselesidir, böyle olmak zorundadır." şeklinde konuştu.

FETÖ'nün dine, insan hayatına, değerlere yaklaşımı itibarıyla diğer terör örgütlerinden hiçbir farkı olmadığını hatta daha da tehlikeli olduğunu anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bunlar FETÖ'yü kendilerine 'şah damarından daha yakındır' diyecek kadar İslam dışı, bize şah damarından daha yakın olan sadece Allah'tır. Rabbimiz bize şah damarından daha yakındır. Eğer buna eş bir ifade kullanıyorsa benim öğrendiğim kadarıyla bu şirktir ve dolayısıyla kişiyi tamamen sapkınlığa götürür. Zaten bunlarda da bu var. İslamı ve İslamın değerlerini istismar ederek ortaya çıkan bu terör örgütlerinin ülkelerimizde zemin bulmasına, gençlerimizi geleceğimizi çalmasına kanımızı dökmesine asla izin vermemeliyiz. Liyakat ve ilim sahibi din adamlarımız, münevverlerimiz, müfessirlerimiz üzerine düşen görevi yapmalı ki ortalık FETÖ elebaşı gibi şarlatanlara insan müsveddelerine kalmasın."

Programda Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da yer aldı.

Sayfa Yükleniyor...