Arınç tarih verdi

Başbakan Yardımcısı, "Belki yılbaşına kadar, ümit ediyorum, bedelli, tek tip, askerliğin süresi konusunda ortaya bir tasarı konulacak ve bu iş gerçekleşecek." dedi. Arınç, "Köşk seçiminde kim aday olacak, AK Parti'nin başına kim geçecek?" sorusuna da yanıt verdi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, başörtüsü ve tek tip askerlik konusunda atılacak adımlarla ilgili bilgi verdi.

Başörtüsü konusunda artık söyleyecek yeni bir şey bulunmadığını belirten Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçimden önce ve sonra ''artık  bu sorunu çözmek gerek, biz gelirsek çözeceğiz'' sözlerini hatırlatarak şunları söyledi:

"Grup Başkanvekilleri bu konuda yasal anlamda ne yapılabilecekse onları görüşmek üzere yarın bir araya gelecek. Kimsenin niyetini sorgulamak gibi bir yaklaşımımız yok ancak geçmişe yönelik bazı tereddüt ve endişeler olabilir. CHP bu konuda ne kadar samimi ise bunu davranışlarıyla ortaya koyacak. Sanıyorum onlardan gelen talepler olursa bizim arkadaşlarımızla öyle inanıyorum ki bir konuda uzlaşmaya gidilebilir ve bu sorun dileriz ki artık konuşulmaktan, sorun olmaktan çıkar ve özgürlüklerin genişlediği bir 'de özellikle üniversitedeki genç kızlarımız eğitimlerine rahatlıkla devam edebilir.''

Bülent Arınç, yeni askerlik düzenlemesi için ise şu açıklamayı yaptı:

"Elimde bir sihirli değnek varmış gibi, bedelli askerliği yarın çıkaracakmışım gibi bana ümit bağlanıyor. Onları ümitsizliğe sevk etmek istemem, fikir olarak bu düşünceden yanayım. Belli bir yaşı geçmiş, toplumda belli bir statü kazanmış, kendi işini kurmuş, yurt içi, dışı bağlantıları olan veya herhangi bir üniversitede öğretim üyesi durumuna gelmiş yani artık bu yaşla, konumla askerlik yapması mümkün olmayan insanların bedelli askerlikten istifade etmesini ben bir hak olarak görüyorum. Bunun bir başka türlüsü esasen var. Yurt dışında belli bir süre çalışırsanız Burdur'da 28 günlük bir misafirlik mümkün olabiliyor, bedel karşılığında. Bunun bir başka şeklinin bedelli talep edenler için yapmamak bence mümkün değil. Ancak milli savunmanın kendi gereklerini de dikkate almak mecburiyetindeyiz. Bu konuyu tamamen kapsayacak bir düzenlemenin ümit ediyorum ki yakında hükümetimize gelmesi söz konusu. Sayın Başbakanımız da perşembe günü bir brifing alacağını söyledi. Belki yılbaşına kadar inşallah, ümit ediyorum, bedelli, tek tip, askerliğin süresi, sınır birliklerinin kurulması konusunda ortaya bir tasarı konulacak ve bu iş gerçekleşecek.''

GÜL'ÜN DAVETİNİ ALKIŞLAMAK LAZIM
Bülent Arınç'ın resepsiyon tartışmalarına yorumu ise şöyle oldu:

''Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde en büyük değerimiz olan Cumhuriyetin gecesinde, 87. yılını kutlayacağız. Cumhurbaşkanı'nın bir resepsiyon vermesi ve bu resepsiyonda belki de ilk defa kendi eşi ile birlikte karşısındaki muhatabını da eşli olarak davet etmesini alkışlamak lazım. Neden? Çünkü, kendisinden önceki selefi bunu yapmazdı. Eşinin başının açık olduğunu araştırır ona davetiye gönderirdi. Eşinin başının örtülü olduğunu bilirse ona tek davetiye gönderirdi. Bir ayrımcılık yapılıyordu. Ben o zaman Meclis Başkanıydım. Bana gelen davetiye tekli olurdu. Eşimle birlikte olmazdı. Benim Genel Sekreterime eşli gelmiş olurdu. Bu, insanı aşağılayan çok zor, çok kötü bir şey. 5 sene biz bunun çilesini çektik.

Eşimin sadece benim eşim olmaktan öte, ayrıca temsil değerleri de olabilir. Şüphesiz, Kendi iradesiyle başını örtüyor olmasının suç haline getirilmesinin acısını biz yaşadık.
        
Bu bir davettir, önemli olan davetin nasıl yapıldığıdır. Bence doğrudur. Davete gitme mecburiyeti yok. Şimdi, bu davetin muhatabı sizsiniz diyelim. Siz gelirsiniz veya gelmezsiniz. Çünkü, davet edildikten sonra gelme mecburiyeti yok. Size kalmış bir şey. Ama siz bir partinin genel başkanıysanız ve herkes de o gece sizin orada olup olmayacağınızı merak ediyorsa, temsil göreviniz bakımından, bence sizin oraya gelmeniz lazım. Çünkü, davet eden Cumhurbaşkanı ve siz bir partiyi temsil eden kişi olarak bu davete gidiyorsunuz. Bu CHP için de MHP için de BDP için de böyle. Bunlar, parti genel başkanları. Zaten bunlarla sınırlı olduğunu da  düşünmüyorum. Belki bütün partilerin genel başkanları davet edildi. Bütün milletvekilleri davet edildi. Ama siz o gün hasta olabilirsiniz, yurtdışında olabilirsiniz. O gün Türkiye içinde daha önemli bir konuyla ilgileniyor olabilirsiniz. Mazeret gönderirsiniz, 'katılacaktım ama şu sebepten gelemiyorum' diye. Bunlar, hem devletin protokol kuralları içerisinde hem de nezaketen yapılabilecek bir şeydir.

5 SENE SABRETTİK...
Bir grup Başkanvekili çıkıp aslanlar gibi, 'biz katılmayacağız', üstelik 'bu benim görüşüm değil, partimde konuşuldu. Ben bunları size anlatıyorum' diyor. Genel Başkanın bundan haberi yok veya yokmuş gibi davranıyor. Kendisine bu soru sorulduğu zaman 'daha o güne gelmedik. O güne gelelim ne yapacağımızı görürsünüz' diyor. Yani katılabiliriz anlamında da bir kaç cümle söylüyor. Şimdi bir partinin Genel Başkanı aynı zamanda Mecliste Grup Başkanıdır ve Grup Başkanvekilleri de onun vekilleridir. Grup Başkanı ne derse Başkanvekilleri'nin de o çizginin dışına çıkmaması gerekiyor. Bunda tam tersi bir durum olmamalı. Eğer Grup Başkanvekili çıkıp, üstelik 'bu benim şahsi görüşüm de değil, biz bunu partinin üst düzeyinde konuştuk' deyip, Genel Başkanla ters düşerse, o zaman bir sıkıntı var demektir. CHP bu sıkıntıyı çözmeli. Ama ne zaman  çözer bilmiyorum.

2000, 2001 ve 2002'nin 29 Ekimi'nde de Sayın Ahmet Necdet Sezer Cumhurbaşkanıydı. Başörtülü eşler resepsiyona geldi. Sayın Sezer onların ellerini sıktı, (hoş geldiniz) dedi. 2003'ten itibaren AK Parti'nin iktidara gelmesi, benim Meclis Başkanı, Recep Tayyip Erdoğan'ın da Başbakan olmasıyla işler değişti. Daha önceleri davet edildik, hiç bir zaman eşli-eşsiz ayrımı yapılmadı. Ben eşimle gitmedim ama milletvekili arkadaşlarım gitti. Çünkü, resepsiyonlara kendisi çok da arzulu değil. Ama ben Meclis Başkanı olduktan sonra kendisine örtüsü nedeniyle tepki gösterilince, zaten ona üzülerek de gelmek istemedi. Bu sefer gelir mi  gelmez mi bilmiyorum? Ama benim kanaatim gelmeyeceği yönünde. 23 Nisan'da ben dünyayı davet ediyorum, Meclis Başkanıyım ama eşim yanımda yok. Neden ortalığı bir birine kattılar? Neredeyse darbe yapılacak.... Böyle bir şey olabilir mi, bu kadar saçma bir şey olabilir mi? Ama muhalefetiyle bilmem nesiyle ayağa kalktılar 'resepsiyonda başörtülü eşle davet yapılamaz' diye. Biz de ya sabır dedik, 5 sene sabrettik.''
        
BİLSEM BİLE SÖYLEMEM
Arınç, ''Cumhurbaşkanlığı seçimi ne olacak? Tayyip Bey aday olursa Adalet ve Kalkınma Partisi'nin başında kim olacak'' sorusu üzerine de şöyle konuştu:

''Geçelim. Ne söyleyeyim ben burada. Bunlar konuşulacak konular mı? Bilsem bile söylemem. Cumhurbaşkanlığı seçimi ya 2012'de yapılacak ya başka bir tarihte yapılacak. O çok önemli bir konu değil. O nasıl olsa çözülür. Kim aday olacak? Mevcudun tekrar aday olması da mümkün, başkasının aday olması da mümkün. O aday olursa filanca ne olacak? Bunların hepsini bugünden konuşmaya gerek yok. Bu bir planlama, düzenleme işi değildir. Her şey zamanı geldiğinde, mecrasına girdiğinde rahatlıkla olacak.''

Sayfa Yükleniyor...