Aşılama ne zaman başlayacak? Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabine toplantısının ardından konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Alınan tedbirler doğrultusunda vaka ve ağır hasta sayısına paralel şekilde sağlık sistemi yükünün de hafiflediğini ifade eden Cumhurbaşkanı, ''Kısıtlamaları elbette kademeli olarak azaltacağız'' dedi. Çin'den gelen aşıların incelemesi sürerken Erdoğan, perşembe ya da cuma günü aşılamaya başlanabileceğini belirtti.

Aşılama ne zaman başlayacak? Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabine toplantısının ardından konuştu

Son dakika haberi! Cumhurbaşkanı , "Güven ve istikrar iklimini güçlendirerek kayıplarımızı telafi edecek daha büyük atılımların hazırlıkları içindeyiz" dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Toplantısı'nın ardından millete seslendi.

Yeni yılın ilk kabine toplantısını gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2021'nin 'nin, vatandaşların ve tüm dünya için bir kez daha hayırlara vesile olmasını diledi.

İnsanlığın 2020'yi iyi hatıralarla kapatmadığını belirten Erdoğan, "Ülkemiz de dünyayı etkileyen sıkıntılar ve yaşadığı afetler sebebiyle geçtiğimiz yılı oldukça büyük bedeller ödeyerek geride bıraktı. Halbuki olarak 2020 yılını güzel bir başlangıçla karşılaşmıştık. Geçtiğimiz 18 yılda kurduğumuz güçlü altyapının üzerinde hedeflerimize doğru kararlılıkla yürüyorduk. Corona virüs salgınının ülkemize de sıçramasıyla birlikte kendimizi hızla bu yeni duruma hazırladık. Zaten güçlü olan sağlık altyapımızı ve sağlık sistemimizi, açtığımız yeni hastanelerle tahkim ettik. Salgın tedbirlerinden etkilenen tüm kesimlere yönelik nakdi hibe ve destek programları başlattık" ifadelerini kullandı.

Ekonomide aldıkları tedbirlerle salgının Türkiye'ye gelişini geciktirerek yılın ilk çeyreğinde yüzde 4,5 büyüme oranına ulaştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Eğer salgın mart ayını hiç etkilememiş olsaydı bu oranın 1 veya 1,5 puan daha üzerine çıkmış olacaktık. Yılın ikinci çeyreğinde ise salgını tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de derinden hissedildi. Bu dönemde Türkiye, diğer ülkelere nazaran oldukça düşük bir seviye olan yüzde 9,9 oranında daraldı. Salgının etkilerini azaltmak için hayata geçirdiğimiz önlem ve teşvikler sayesinde bu zor dönemde ekonomimizin direncini korumayı başardık.

Haziran ayında başlayan normalleşme adımlarıyla hızlı bir toparlanma sürecine gittik. Üçüncü çeyrekte, bir önceki çeyreğe göre sanayi üretimi yüzde 30, perakende satış hacmimiz yüzde 25 oranında arttı. Aynı dönemde imalat sanayi kapasite kullanım oranı 10 puan artarak yüzde 63'ten yüzde 73'e yükseldi. Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında üçüncü çeyrekteki ciro endeksi artışı ise bir önceki çeyreğe göre yüzde 36 oldu. Otomobil ve konut piyasalarında haziran ayı ile birlikte ciddi bir hareketlilik görüldü. Hatta satışlar geçen senenin bile üzerinde gerçekleşti."

"EKONOMİDEKİ OLUMLU HAVA GÜVEN ENDEKSLERİNE DE YANSIDI"

Erdoğan, geçen yıl otomotiv piyasasının, bir önceki yıla göre yüzde 61 büyümeyle 773 bine yaklaştığına işaret ederek 2020'nin ilk 11 ayındaki konut satışlarının da önceki yıla göre yüzde 21,5 artışla 1 milyon 400 bine ulaştığını söyledi.

Ekonomideki bu olumlu havanın, güven endekslerine de yansıdığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, üçüncü çeyrekte elde edilen yüzde 6,7'lik büyüme oranıyla Türkiye'nin, dünyada en hızlı büyüyen ekonomi olduğunu kaydetti.

Aynı şekilde dördüncü çeyreğe de güzel başlandığını belirten Erdoğan, "Hatta ekim ayında sanayicilerimiz tarihimizin en yüksek aylık sanayi üretimini gerçekleştirdi. Kapasite kullanım oranımız yüzde 76 seviyesine ulaştı. İmalat sanayi, satın alma yöneticileri endeksi büyümeye ilişkin eşik değer olan 50'nin üzerinde gerçekleşti. Ülkemize duyulan güvenin artmasıyla risk primimiz 300'ün altına geriledi. Borsamız 2020'de yatırımcısına yüzde 29 getiri sağlayarak dünya çapında en iyi performans gösteren piyasalardan biri oldu." ifadelerini kullandı.

Bu yılın ilk haftasında da borsa endeksinin yüzde 4,3'lük artışla rekor tazelediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Salgın nedeniyle ihracat pazarlarımızda görülen ciddi daralmalara rağmen 2020 yılını ihracat açısından da oldukça iyi tamamladık. Geçtiğimiz yıl ihracatımız 169,5 milyar dolar ile programda belirlediğimiz hedefi yaklaşık 4 milyar dolar aştı. Henüz rakamlar açıklanmadı ama aynı şekilde 2020 yılı yine yüzde 0,3 olan büyüme hedefimizi aştığımıza inanıyorum. Küresel ekonominin yüzde 4'ten fazla küçüldüğü tahmin edilen bir dönemde, Türkiye ekonomisinin büyümesi ekonomimizin gücünün ifadesidir.

Karadeniz'deki 405 milyar metreküplük doğal gaz keşfimiz ise geçtiğimiz yılın ekonomimize en güzel armağanı oldu. Devam eden yatırımlarımızı hızla tamamlayarak haftada birkaç açılış töreniyle milletimizin hizmetine sunduk. Sağlıktan ulaşıma, enerjiden sulamaya, haberleşmeden savunma sanayisine kadar pek çok alanda hedeflerimize uygun adımlarla ülkemizin kalkınma kararlılığını ortaya koyduk.

Tüm bu gelişmeler sayesinde salgına bel bağlayan kriz tellallarının payına yine hüsran düştü. 2021 yılının yatırımın, üretimin, istihdamın, ihracatın arttığı ve sürdürülebilir bir büyümenin sağlandığı bir yıl olacağına inanıyorum. Güven ve istikrar iklimini güçlendirerek kayıplarımızı telafi edecek daha büyük atılımların hazırlıkları içindeyiz. Yeni yılda önceliklerimiz fiyat istikrarı ve bir süredir üzerinde çalıştığımız reformlar olacaktır."

Erdoğan, Türkiye'nin uğradığı tüm saldırılara ve küresel sorunların yol açtığı sıkıntılara rağmen kararlılıkla yolunda devam ettikçe önlerine yeni tuzaklar kurulmaya çalışıldığını gördüklerini belirtti.

Bunlardan birinin de bir süredir hiçbir rasyonel temeli olmadan başlatılan siyasi ve sosyal kaos çıkarma denemeleri olduğuna dikkati çeken Erdoğan, Türkiye'nin huzurunu kaçırmak isteyenlerin aslında neye cevap verdiklerini gayet iyi bildiklerini ifade etti.

Bu gayretlerin, vesayetin etkisinin kırılıp, milli iradenin güçlendirilmesi konusunda kat edilen mesafeye cevap olduğunun altını çizen Erdoğan, "Türkiye, bu ülkede kimin Cumhurbaşkanı seçileceği konusunda vesayetin dayatmasının belirleyici olduğu günleri geride bırakmıştır." dedi.

"BÖYLESİNE BÜYÜK BİR DEVRİMİ İÇLERİNE SİNDİREMEYENLER..."

Artık ülkede cumhurbaşkanının milletin yarısından fazlasının doğrudan iradesiyle belirlendiğini söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Böylesine büyük bir devrimi hala içlerine sindiremeyenler, sancılarını farklı görüntüler ve bahaneler altında dışa vuruyor. Bizzat kendisi bir kaset komplosu ile iş başına gelen, partisi içindeki taciz, tecavüz, hırsızlık hadiselerini görmezden gelerek orada kalmayı başaran bir siyasi partinin sözde genel başkanının sancısının sebebi de budur. Bunların derdi milletledir, milli iradeyledir, milletin tercihleriyledir. Bunlara oy vermeyen öğretmen sözde öğretmen, muhtar sözde muhtar, çiftçi sözde çiftçi, hakim sözde hakimdir. Her hafta toplumumuzun bir kesimini hedefe koyarak kendi çapsızlıklarını, parti içi skandallarını örtmeye çalışıyorlar. Türk demokrasisi millete ve onun temsilcilerine hakareti siyaset zanneden bu çukur zihniyeti hak etmiyor. Teröriste terörist demekten bile aciz bu sözde genel başkanı öncelikle CHP seçmeninin sağduyusuna, sonra da aziz milletimizin irfanına havale ediyoruz."

"MASKELERİ BİRER BİRER DÜŞENLER PANİĞE KAPILDI"

Erdoğan, siyasi ve sosyal kaos denemelerinin cevap verdiği konulardan birinin de Türk milletinin Kurtuluş Savaşı'ndan bu yana en güçlü şekilde gösterdiği istiklaline ve istikbaline sahip çıkma iradesi olduğunu söyledi.

Terör örgütlerinin ülke içinde ve sınırlar boyunca yaptığı eylemleri gizli veya açık şekilde destekleyenlerin büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasını engellemek için çırpındıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ülkemizin kendi güvenliğini ve kardeşlerinin haklarını korumak için gerçekleştirdiği harekatların, ruh dünyalarında yol açtığı sarsıntıyı işte bu şekilde dışa vuruyorlar. Bir dönem kendi topraklarına dahi sahip çıkmakta zorlanan bir ülkeden, bölgesel ve küresel düzeyde saha ve masa hakimiyeti sağlayan konuma gelmiş bir ülke fotoğrafına geçmiş olmamızı kabul edemiyorlar. Siyasi ve sosyal kaos denemeleri, salgının iyice ortaya çıkardığı küresel düzendeki çarpıklıkların rol modellerinde yol açtığı derin sarsıntı karşısında paniğe kapılanların çırpınışlarının ifadesidir. Varlık sebepleri olan sivil toplum görünümlü olan beşinci kol organizasyonlarının da medya görünümlü operasyon aygıtlarının da maskeleri birer birer düşenler paniğe kapılmışlardır. Uzunca bir süre demokrasi kılıfı altında en ilkel faşizmi, özgürlük kılıfı altında en vahşi diktatörlüğü mazlumlara dayatanların sırça köşkleri başlarına yıkılıyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanlığın ortak değerleri haline gelen kavramların içlerini, kendi çıkarları uğruna boşaltanların artık hiç kimseye diyecek bir sözü ve örnek gösterecek bir düzeninin kalmadığını ifade etti. Erdoğan, şunları kaydetti:

"Dünün zalimleri, bugün mazlum kisvesiyle karşımıza çıkarak sergiledikleri sinsiliği yüzlerine vurduğumuz için bize saldırıyorlar. İdeolojik saplantılarını, marjinal eğilimlerini, fıtrata aykırı sapkınlıklarını, terör örgütlerine payandalıklarını cilalı kavramlarla topluma dayatanlar için yolun sonu görünmüştür. Siyasi ve sosyal kaos denemeleriyle 83 milyonun huzurunu kaçırmaya çalışanlar, karşılarında hukuku bulmaya devam edeceklerdir. Cumhurbaşkanı olarak, yasama, yürütme ve yargı gücünü, milletimizi bu tehditlere karşı korumak için seferber etmek anayasal vazifemizdir. Türkiye'yi son 10 yıldır bölgemizdeki neredeyse tüm ülkeleri etkisi altına alan kargaşa iklimine sürükleyerek, iç çatışmalar ve dış müdahalelerle hedeflerinden uzaklaştırmak isteyenleri hep hüsrana uğrattık. Ülkemizi yeniden kendi güdümlerine sokmak için kimi zaman vesayet güçlerini, kimi zaman darbecileri, kimi zaman terör örgütlerini, kimi zaman ekonomik tetikçileri kullandılar. Buna rağmen Türkiye'yi dize getiremeyenler açıkça söylemekten de çekinmedikleri şekilde şimdi yeniden siyaset ve toplum mühendisliğine sarıldılar. Bir kez daha inanç ve kararlılıkla diyorum ki başaramayacaksınız. Milletimiz geçmişte defalarca maruz kaldığı felaketlerin müsebbiplerini deşifre etti, yöntemlerini çözdü, niyetlerini anladı. Bu mücadele döneminde, milletimiz birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğinde, milli iradenin üstünlüğünü hakim kıldığında, gerektiğinde canı pahasına istiklaline ve istikbaline sahip çıktığında önünde hiçbir gücün duramayacağını gördüm."

"TÜRKİYE'NİN2023 HEDEFLERİNE ULAŞMASINI ENGELLEYEMEYECEKLER"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yasakçılıktan vandallığa kadar eski Türkiye'de bolca sahnelenen hiçbir senaryonun bugünün Türkiye'sinde millet nezdinde karşılığının olmadığını ifade etti.

Nitekim bu gerçeği fark eden bazı eski Türkiye artıklarının, umutlarını ülkenin başına gelecek felaketlere bağlayacak kadar zavallı hale geldiklerine şahit olduklarını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, Türkiye'nin demokraside ve kalkınmada 2023 hedeflerine ulaşmasını engelleyemeyecekler. Ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar İstiklal Marşı'nda en güzel ifadeleriyle dile getirilen milletimizin o yüreğindeki hürriyet ateşinin yeniden yükselmesinin önüne geçemeyeceklerdir. Ne kadar azgınlaşırlarsa azgınlaşsınlar, ülkemizin yeniden yapılanan küresel siyasi ve ekonomik düzende hak ettiği yeri almasına mani olamayacaklar. Büyük ve güçlü Türkiye'nin silueti belirgin hale geldikçe bu tür hazımsızlıkların, bu tür kaos çıkarma denemelerinin, bu tür tuzakların artacağını biliyoruz. Hepsine de hazırlıklıyız.

Sadece son 7 yılda sokakları karıştırmaktan, hukuki ve askeri darbe girişimlerine, terörü azdırmaktan sınırlarımızı tacize kadar nice saldırıyı göğüsleyen milletimiz, Allah'ın izniyle bunları da tepeleyecek iradeye sahiptir. Mehmet Akif, 'Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz, bu yol ki Hak yoludur dönme bilmeyiz yürürüz'." diyor. Biz de milletimizle birlikte son nefesimize kadar Hak yolunda yürümeyi sürdüreceğiz."

SU TASARRUFU

Erdoğan, yaşanan tabiat olaylarının insanoğluna, "Rabbinin kendisine ihsanı olan dünyadaki imkanların tepe tepe kullanacağı malı değil, kendisine verilmiş bir emanet olduğu" gerçeğini tekrar tekrar hatırlattığını vurguladı.

Dünyanın, bir tarafta küresel ısınmanın yol açtığı sel baskınları ile diğer tarafta da kuraklığın sebep olduğu su kıtlığı ile boğuştuğuna dikkati çeken Erdoğan, herkes aynı gemide olduğu için Türkiye'nin de bu tabiat olaylarından etkilendiğini söyledi.

Bu yıl mevsim normallerinin çok altına düşen yağışların ülkeyi ciddi bir kuraklık tehdidi ile yüz yüze bıraktığına işaret eden Erdoğan, kimi zaman da çok şiddetli gerçekleşen ve sel baskınlarına yol açan yağışlara maruz kalındığını hatırlattı.

Barajların bir kısmının neredeyse tamamen boşaldığı, diğerlerinde de su seviyesinin çok düştüğü bir dönemden geçildiğine işaret eden Erdoğan, "Ancak 100 yılda bir görülecek böylesine büyük bir kuraklık tehdidi karşısında hep birlikte tedbir almamız gerekiyor. Günlük kullanımdan tarımsal sulamaya kadar her alanda tasarrufu esas alan bir anlayışla hareket etmek mecburiyetindeyiz. Ülkemizdeki suyun üçte ikisinden fazlası tarımda kullanılıyor. Bunun için baraj ve gölet depolama alanlarının yanı sıra sulama tesislerinin inşasına hız veriyor ve yeraltı barajlarına da başlamış vaziyetteyiz" diye konuştu.


Erdoğan, son 18 yılda 600 baraj, 590 hidroelektrik santrali ve 262 içme suyu tesisinin inşa edildiğini belirterek, bu yıl içinde ise depolama alanlarının hacmini 180 milyar metreküpe, sulanan alanların büyüklüğünü 6,9 milyar hektara çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi.

Erdoğan, içme suyu yatırımlarını da süratlendirip, içme suyu kapasitesini 4,8 milyar metreküpe ulaştıracaklarını dile getirerek, sulama yatırımlarının hızla tamamlanabilmesi için Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün bütçesinin yaklaşık 2,5 kat artırıldığını söyledi.

Böylece mevcut su kaynaklarının hem tarımsal üretimde hem içme suyu hizmetlerinde en verimli şekilde kullanılmasını temin edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mevcut kaynakları en iyi kullanmanın asıl yolu tasarruftan geçiyor. Açık sistemlerden kapalı sistemlere ve vahşi sulamadan basınçlı sulama sistemlerine geçişe öncelik vererek su kayıplarını da azaltacağız. İçme suyunda da önemli bir tasarruf potansiyelinin olduğunu görüyoruz. Doğru yöntemler ve bilinçli tüketim ile sulamada yüzde 50'ye yakın tasarruf edebileceğimize inanıyoruz" diye konuştu.

Erdoğan, bu çerçevede bir diğer önemli konunun enerji verimliliği olduğuna dikkati çekerek, enerjinin sürdürülebilir kalkınmanın temel altyapısı olduğunu, enerji arzında hedeflere uygun bir seviyeye ulaşılmaması durumunda diğer atılımların başarıya ulaşma şansının kalmayacağının altını çizdi.

Bunun için bir yandan yeni yatırımları devreye alırken diğer yandan da verimliliği artırmanın gayreti içinde olduklarını dile getiren Erdoğan, "Geçtiğimiz 18 yılda yaptığımız yatırımlarla ülkemizin enerjide toplam kurulu gücünü 32 bin megavattan 96 bin megavata çıkardık. En büyük atılımı da 19 bin megavattan 56 bin megavata çıkardığımız yerli ve yenilenebilir kaynaklara dayalı enerji üretiminde yaptık. Bunu biz yaptık, bu hükümet yaptı. Sadece geçtiğimiz yıl devreye aldığımız kurulu güç, yüzde 98'i yenilenebilir kaynaklardan olmak üzere 4 bin 900 megavattır" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Karadeniz'de bulunan rezervin, enerjide dışa bağımlılığın en önemli kalemi olan doğal gazda yeni bir dönem açtığına işaret ederek, şunları söyledi:

"Enerji verimliliğini de artırarak geleceğimize daha güvenle bakmak istiyoruz. Bunun için iki yıl önce başlattığımız Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı ile 24 milyar ton petrole eşdeğer bir tasarruf sağlamayı hedefliyoruz. Bu planla özellikle ilk olarak 2023'e kadar enerji tüketiminde yüzde 14'lük bir tasarruf oranına ulaşmayı planlıyoruz. Geçtiğimiz 2 yıldaki uygulamalarımızla 1 milyar dolara yakın tasarruf seviyesini yakaladık. Bu konuda özellikle kamu binalarında ve sanayide gerçekten önemli neticeler aldık. İnşallah 2033 yılına kadar enerjide tasarruf ettiğimiz rakamı 30 milyar doların üzerine çıkartacağız."

Ülkenin kaynaklarını her alanda en üst düzeyde harekete geçirmek için çalıştıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunlardan biri de altın üretimidir. Geçtiğimiz yıl altın üretimimiz 42 ton ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine çıktı. Bu üretimin ekonomimize katkısı 2,4 milyar dolardır. Hedefimiz, önümüzdeki 5 yıl içinde en fazla katma değere sahip ürünlerin başında gelen altın üretimini 100 tona yükseltmektir." bilgisini verdi.

"SALGININ ARTIŞ HIZINI GERİLETMEYİ BAŞARDIK"

Erdoğan, bugünkü Kabine Toplantısı gündeminin en önemli konusunun, Covid-19 salgınıyla ilgili gelişmeler olduğunu belirterek, alınan tedbirler sayesinde salgının artış hızını gözle görülür bir şekilde geriletmeyi başardıklarını ifade etti.

Azalan vaka ve ağır hasta sayısına paralel şekilde salgının sağlık sistemi üzerindeki yükünün de önemli ölçüde hafiflediğini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bu kazanımları korumak ve daha ileriye taşımak için 83 milyon hep birlikte gayret göstermemiz gerekiyor. Salgın tedbirlerinin, faaliyetlerine ara verilen esnaflarımız, öğrencilerimiz, çalışanlarımız başta olmak üzere vatandaşlarımız üzerinde yol açtığı sıkıntıları yakinen biliyoruz. Tüm dünya ile birlikte bu soruna kalıcı bir çare bulana kadar hayatımızı, kendimizi salgından koruyacak tedbirlerle sürdürmeye mecburuz. Bu tedbirlerin en başında 'TAMAM' diye ifade ettiğimiz temizlik, maske ve mesafe geliyor. Vaka sayısının belirli bir rakamın altına düşmesiyle birlikte daha önce de yaptığımız gibi elbette kısıtlamaları kademeli olarak azaltacağız ama her bireyin kendi tedbirlerini sıkı bir şekilde uygulamaya devam etmesi şarttır."

"PERŞEMBE VEYA CUMA AŞILAMA BAŞLAYACAK"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gelinen aşamada salgınla mücadelede önemli bir hususun da aşı çalışmaları olduğuna değinerek, şu bilgileri verdi:

"Türkiye, dünyadaki tüm aşı geliştirme ve üretim faaliyetlerini yakından takip etmekte, uygulama aşamasına gelen her ürünle ilgilenmektedir. Halihazırda Çin menşeli bir aşıyı bildiğiniz gibi ülkemize getirmeye başladık. İlk etapta 3 milyon doz aşı şu anda ülkemize geldi. Alman menşeli bir aşı ile ilgili anlaşmamızı da yaptık ama görüşmeler devam ediyor. Nihai kararı henüz karşılıklı olarak vermiş değiliz. Rus ve İngiliz menşeli açılarla ilgili gelişmeleri de takip ediyoruz.

Ülkemize gelen aşıların kullanıma sunulabilmesi için gereken test süreçleri tamamlanır tamamlanmaz belirlenen öncelik sırasına göre uygulamasına geçilecektir. İnşallah belirlenen sıralamaya göre perşembe veya cuma günü bu kampanyamız başlamış olacak. Tabii en önemlisi kendi aşımızı geliştirme çalışmalarıdır. Çok sayıda üniversitemiz, kuruluşumuz ve firmamız bu amaçla yoğun bir gayret içindedir. İnşallah hep birlikte bu musibetin de üstesinden gelecek, hedeflerimize doğru tam kapasite yürümeye devam edeceğiz."

Sayfa Yükleniyor...