Bahçeli: Esad rejimi ile Türkiye'nin diyalog kurmasından yana değilim

MHP lideri Bahçeli, ''Esad rejimi ile herhangi bir şart altında Türkiye'nin bir diyalog kurmasından yana değilim'' dedi. Bahçeli, Ortadoğu'daki gelişmelere ilişkin, İstanbul'da veya Ankara'da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısıyla küresel bir zirve yapılmasını da önerdi. Bahçeli'nin gündeminde Meclis'teki Özel-Akar tartışması ile Metin Akpınar ve Müjdat Gezen de vardı.

Bahçeli: Esad rejimi ile Türkiye'nin diyalog kurmasından yana değilim

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle düzenlediği sohbet toplantısında, sosyal, siyasi ve ekonomik gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

MHP lideri Bahçeli, bir soru üzerine ABD'nin çok kişinin beklemediği bir anda Suriye'den askerlerini çekeceğine dair görüşünün 'de yankı bulduğunu, ABD'de ise 'den daha fazla yankı bulduğunu vurguladı.

Bu kararın gerçek sebeplerinin ne olduğunu tam kestirmenin, bilmenin mümkün olmadığının altını çizen Bahçeli, "Bunu öğrenebilmenin tek bir yolu vardır; o da ülkeyi yöneten değerli şahsiyetlerin konuları incelerken, kamuoyunda bilmesi gereken boyutlarıyla da bilgilendirmelerinde yarar vardır. Muhalefet partisi olarak ABD'nin ani kararının önünde ve arkasında ne yatmaktadır bunu bilemiyorum ama tahmin etmemek de mümkün değildir. Onu da tahmin edebilecek bir birikim içinde olduğumuzu da ifade etmek isterim" diye konuştu.

Türkiye'nin terörle mücadelede çok keskin ve kararlı bir tutumu olduğuna işaret eden Bahçeli, bunun Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekatları olarak ortaya konduğunu ve hayırlı sonuçların elde edildiğini dile getirdi. Bahçeli, "Terörle mücadele kesintiye uğratmamak yarıda bırakmamak için Fırat'ın doğusundaki beklenen müdahaleyi de Türk milleti arzulamaktadır. Biz de gerçekleşeceği inancındayız. Terörle mücadelede de bugünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne MHP olarak tam desteğimizi sürdürmekteyiz" dedi.

Dünyadaki ekonomik dalgalanmaların özellikle kırılganlıkları yüksek ekonomileri daha fazla etkilediği belirtilerek, 2018'deki ekonomi ile ilgili atılan adımların önlemleri nasıl değerlendirdiği sorulan Bahçeli, bütçe görüşmelerinin geçen hafta içerisinde tamamlandığını ve oylamasının yapıldığını hatırlattı. Bahçeli, MHP'nin yurt dışında görevli bir milletvekili haricinde 49 oy kullanmak suretiyle bütçenin kabulü noktasında tasarrufunu ortaya koyduğunu söyledi.

2019'da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk bütçesiyle girildiğini aktaran Bahçeli, burada belirlenen politikaların sonuçlarının 2019'un ilk üç ayında kendini göstereceğini ifade etti.

"Türkiye'nin şu anda Suriye'nin geleceği konusundaki iki parametresi Suriye'nin toprak bütünlüğü ve ikincisi de PKK'nın uzantıları olan terör örgütleri ile mücadele. Burada Suriye'nin toprak bütünlüğü ve PKK ve YPG'nin etkisinin sınırlandırılması amacıyla rejimle de belli oranda Ankara ile Şam arasında bir diyalog kurulmasını gerekli görüyor musunuz?" sorusuna Bahçeli şu yanıtı verdi:

"Düşünce olarak Esad rejimi ile herhangi bir şart altında Türkiye'nin bir diyalog kurmasından yana değilim. Türkiye'nin katetmiş olduğu ve sosyal maliyeti çok yüksek bir terörle mücadeleyi sonunda getirip Esad'ın tercihine ve onun iradesine teslim etmek Türkiye Cumhuriyeti devleti için en büyük kayıp ve ayıp olur. O bakımdan Türkiye'nin çok yönlü takip etmiş olduğu politikalar sonucunda, Esad rejimi demokrasi içerisinde değişikliğe uğrayabilecek gayretleri ve dünya kamuoyunu bu manada olgunlaştırabilecek yaklaşımlarına devam etmek suretiyle demokratikleşme sürecini hızlandırıp, Suriye'yi Esad rejiminden kurtarmak, bununla ilgili olarak da Soçi'den başlayan, Tahran'da devam eden çok yönlü bir politika takip edilmektedir. Bu politika yerindedir."

Devlet Bahçeli, Türkiye'nin Cumhuriyet dönemi içerisinde bu kadar çok yönlü bir politika takip etmesine şahit olunmadığını, bu konuya partizanca yaklaşarak, gelişmelerin üstünü örtmek gibi bir düşünceye saplanmanın da doğru olmadığını vurguladı.

Türkiye'nin dün batıdan bazı tavsiyelerle politikasını şekillendirirken, şimdi batı ve doğuyu şekillendirebilecek bir kararlılıkla politikasını sürdürdüğünün altını çizen Bahçeli, telefon diplomasisi ile bir tarafta Washington, bir tarafta Moskova bir tarafta diğer ülkeler her gün aranmak suretiyle Türkiye'nin tezlerinin anlatılmaya çalışıldığını aktardı.

Bahçeli, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin yakalamış olduğu dış politikadaki bu etkin inisiyatifi kaybetmemelidir. Onunu için de bugüne kadar takip eden politikaları çok yönlü geliştirmesinde yarar vardır. Ayrıca da MHP olarak batıda ve doğuda bu kadar etkin bir konuma gelmişken, Ortadoğu ve dünyadaki çatışmalara da son verebilecek, istikrar sağlayabilecek, demokratikleşme sürecini hızlandırabilecek diyalogları başkalarının eline de bırakmamak lazımdır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın çok yönlü değerlendirmeler ışığında kararlı tutumu bir yandan devam ederken, benim şahsen önerim İstanbul veya Ankara'da küresel güçlerin büyük zirvesini gerçekleştirebilecek bir daveti yapmasında yarar vardır. Ortadoğu'da bu kadar sıcak bir iklim varken onu kilometrelerce uzaklıktaki ülkelerin istihbarat kaynakları veya onların bir takım tasarruflarına bırakmamak, Türkiye'ye yakın bir komşu ülke olarak Ortadoğu'daki istikrarı da sağlayıcı bir kararlılıkla küresel güç zirvesinin yapılmasında bütün Ortadoğu'daki her türlü çatışmayı, göç esasını ne varsa karşılıklı görüşmelerinde yarar vardır. Öneriyi dikkate alırlar mı bilemiyorum ama almamış olsalar dahi küresel güçlerle olan ilgi ve irtibat devam ediyor. Mesela son asker çekme konusu üzerinden 14 Aralık'ta yapılmış olan bir telefonla Türkiye'nin kanaatinin alınması Ortadoğu'daki Türkiye'nin varlığının ve Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesindeki yüksek katkısının da bir işareti olarak kabul edilmelidir. Artık Türkiye kabuğunu yırtmıştır. Güçlü devlet anlayışını artık çok çevrelere kabul ettirmek durumunda olmuştur."

"5 TANENİN İÇİNDE DİĞER ÜLKELER DE DÖNÜŞÜMLÜ OLARAK BULUNMALIDIR"

Bahçeli, "Dünya 5'ten büyüktür" sözünün doğru olduğuna işaret ederek, "192 ülkenin olduğu yerde 5 kişiye dünyayı teslim etmek yanlıştır. Bu 5 tanenin içinde diğer ülkeler de dönüşümlü olarak bulunmalıdır ama Türkiye de daimi ülke olarak bu işin içerisinde sürekli kalıcı olmalıdır diye düşünüyorum" dedi.

Devlet Bahçeli, "ABD'nin Suriye'den çekilme kararının ardından terör örgütü PKK'nın da diğer ülkelerle yeni pazarlık girişimlerine başladıkları görülüyor. Bir yandan da cezaevlerindeki DEAŞ militanlarını serbest bırakma yönünde bir tehditte bulunuluyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu girişimin ardından Türkiye'deki uyuyan hücreleri harekete geçirme gibi bir girişim olur mu?" sorusu üzerine, Türkiye'nin terörle mücadelede kararlı bir mücadele yürüttüğüne işaret etti. Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:

"1978 yılında Diyarbakır Lice ilçesi Fis köyünde PKK 1. Olağanüstü Kongresi ile birlikte başlamış olan Büyük Kürdistan hevesinin, 1984 yılında Eruh ve Şemdinli baskını ile silahlı propagandaya dönüştüğü günden bu yana PKK, terörle mücadelede Türkiye'nin önemli bir baş ağrısı olmuştur. Bugün gelinen nokta önemlidir, Türkiye kazanımları olan bir ülke konumuna gelmiştir. Terörün kökü kazınmalıdır, Suriye'de nerede olursa olsun. Bu konudaki kararlılık devam etmelidir. Zaten o Büyük Kürdistan'ın birinci sacayağı Türkiye'dir, ikinci sacayağı Suriye'dir, üçüncü sacayağı Irak'tır, dördüncü sacayağı İran'dır. Irak'ta hepinizin bildiği gibi Barzani yönetimi ile ilgili bir özerk yapılanma söz konusu olmuştur, başta türlü gelişmeler de olmuştur ama Türkiye'nin kararlı duruşu ile o etki zayıflatılmıştır. Ama üç kantonun birleşmesiyle orada Suriye'de bir koridor açılması ve orada bir devletçiğin kurulması noktasındaki terör faaliyeti hiç ihmal edilmemelidir. Buna da müsaade edilmeyecek kararlılık her zaman gösterilmelidir."

"SİYASETEN İTİBARI SIFIRLANMIŞ BİR KİŞİ"

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'a yönelik sözlerine ilişkin bir soru üzerine Bahçeli, şöyle konuştu:

"Bu Türkiye'yi çok üzmüştür. CHP'nin Grup Başkanvekili olan şahsiyet, televizyonlarda milletimizin de gözlerinin önündeki o çirkin üslubu, aşağılayıcı bakış açıları ne CHP'ye bir fayda sağlar ne kalkar Türkiye'ye bir fayda sağlar. Bundan en büyük zararı da zannediyorum o şahıs görür. Çünkü siyaseten itibarı sıfırlanmış olan bir kişi olarak toplumda kabul görür hale gelmiştir."

Hulusi Akar'ın Genelkurmay Başkanı olmasının ardından tebrik ziyaretine gittiğini aktaran Bahçeli, "2 Ekim 2015'te Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar Paşa'yı ziyaret ettim. Orada diğer Genelkurmay başkanlarında yapmadığım bir olayı gerçekleştirdik. O da şudur; Sayın Hulusi Akar Paşa'ya Kuran'ı Kerim, Tük Bayrağı ve altın kaplama bir silah hediye ettim. Önemli bir şeydir bu. Bu neden aklıma geldi? Niçin Hulusi Akar Paşa'ya verildi, ondan evvel niye verilmedi? 2015, 2016 Temmuz vesaire gelişmeleri dikkate aldığınız vakit, bunda önemli bir şey oldu böyle bir aklımızdan geçen. Geleceği okuma demeyeceğim ama bu anlamlı bir hediyeyi verme ihtiyacı hissettim" açıklamasında bulundu.

Bu arada Bahçeli, Akar'a verdiği hediyelerin fotoğrafını da basın mensuplarıyla paylaştı.

"Emanet anlamında mı?" sorusu üzerine Bahçeli, "Hayır, bu bir hediyedir" dedi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, şunları kaydetti:

"Hediyenin unsurları, Kuran'ı Kerim, bayrak ve silah. O günden sonraki gelişmeleri dikkate alınca bunu verdiğime çok memnun olduğum kanaatindeyim. 15 Temmuz 2016'daki FETÖ ihanetine karşı bugün lüzumsuz konuşmayla bu inciten şahıslara cevaben söylüyorum. Hulusi Akar Paşa, Kuran'a sahip çıkmıştır, bayrağa sahip çıkmıştır, silaha sahip çıkmıştır. Eğer Meclis'teki şekliyle kendisine yöneltilen baskıyı yerine getirmiş olsaydı bugün burada bir toplantımız olmazdı, Meclis olmazdı başka şeyler olurdu. Bu bakımdan CHP, siyasetin söylüyorum içinizde CHP ile sıkı ilişkiler içinde olan değerli basın mensupları da vardır, onları da incitmek istemiyorum fakat bir çeki düzen vermelerinde yarar var.

TBMM'de dışarıya yayının yapıldığı bir ortamda o hırçın ne dediğini tekrarlayamayacak kadar cahilce konuşmalar, CHP'ye bir şey kazandırmaz kazanan burada Hulusi Akar Paşa'mız olmuştur. Kendisine teşekkür ediyorum. Bu milletin manevi değeri olan Kuran'a sahip çıkmıştır, milli değeri olan bayrağa sahip çıkmıştır ve dolayısıyla güvenliğini temin eden silaha sahip çıkmıştır. Kutluyorum kendisini."

Yerel seçime yönelik bir soru üzerine, MHP'nin "x+y= veya büyüktür z" formülünü anlatarak, 24 Haziran seçimlerinde x'in AK Parti, y'nin MHP ve z'nin de Cumhur İttifakı'nın toplamı yüzde 52 olduğunu belirten Bahçeli, "Mahalli idareler seçimlerinde Cumhur İttifakı yüzde 52'nin altına düşmeyecek bir sonucu sağlayabilirse Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üzerinde meşruiyet tartışmasından tutun, acımasız muhalefetle ülkeyi kaosa, krize sürükleyebilecek yanlışlıklardan da kurtarmış olur" ifadesini kullandı.

Bahçeli, bu nedenle Cumhur İttifakı'nın devam ettiğini, bu konuda karşılıklı anlayış olduğunu ve ittifakın sağlam bir zeminde yürüdüğünü anlatarak, ittifaka ilişkin görüşmelerin sürdüğünü ve sonuca gelindiğini dile getirdi.

Bahçeli: Esad rejimi ile Türkiye'nin diyalog kurmasından yana değilim - 1

AK Parti ve MHP'nin 51 ilde kendi adaylarıyla seçime katılacağını, belediye meclis ve il genel meclis üyeliklerinde kendi adaylarıyla yarışacağını, bu 51 ilin ilçelerinde de yine kendi adaylarıyla yarışı devam ettireceğini vurgulayan Bahçeli, "30 büyük şehrin üzerinde şu an için bir prensip anlaşması sağlanmıştır. Bu 30 büyükşehirin ilçelerinde çalışmalar devam etmektedir. O da birkaç gün içerisinde zannediyorum tamamlanmış olacaktır" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeye değinen Bahçeli, şöyle devam etti:

"x+y=z olmalı. Z'de yüzde 52'den aşağı olmamalı. O zaman demokratikleşme, normalleşme, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sitemi'nin istikrar ve kalıcı olmasını sağlayıcı bir sonuca ulaşmış oluruz. '3, 5 belediyeyi aldık, verdik' tartışmasıyla Türkiye'nin beka meselesini partinin ayaklarının altına sermeyiz. Adalet ve Kalkınma Partisi nasıl bir tabloyla gelmek istiyorsa o tabloyla da biz yolumuza devam ederiz. Önemli olan başkalarının oluşturmuş olduğu o ittifak zemini içerisinde Türkiye'yi sarsabilecek bir hataya düşmemeye gayret göstermeliyiz."

"LAF LAFI ARTIRIYOR"

Meclis Başkanı Binali Yıldırım'ın İstanbul adayı olması halinde TBMM Başkanı'nın kimin olacağı sorusu üzerine Bahçeli, "Daha Meclis Başkanı sorunu yokken kimi, nasıl seçeceğimizi bize niye tartışıyorsunuz? Laf lafı artırıyor, lafta Türkiye'yi bozuyor" dedi.

Devlet Bahçeli, burada tartışmanın gereği olmadığının altını çizerek, şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı'nı aday gösterdiği takdirde istifası gerekli mi gerekmez mi tartışmasıyla bunu bir çıkmaz sokağa sokmanın manası yoktur. Meclis Başkanı milletvekilidir. Aday olur, seçildiği takdirde seçildiği gün tercihini ortaya koyacak. Meclis Başkanı olarak devam edecekse ona devam edecek, etmeyecekse belediye başkanı olacaktır. Belediye başkanlığını tercih ettiği andan itibaren kimin Meclis Başkanı olacağı Türkiye'nin gündemine gelecek. Şimdiden Meclis Başkanlığı'ndan ayrılarak, büyükşehir belediye başkanı olduğu takdirde Meclis Başkanı'nın kim olacağı tartışması Yıldırım'ın büyükşehir belediye başkan adaylığını gölgeler, tartışmayı başka bir alana çeker. O da İstanbul'daki yarışı birtakım sıkıntılara, dikkati Meclis'te Başkanı'nın kim olacağına yönlendirilir. Bunu da istismar eden Mecliste çok sayıda parti, milletvekili vardır. Devlet yönetilecekse merdiven gibi basamak basamak çıkmakta yarar var. Önce aday gösterilecek mi? Bekliyoruz. 29'un da gösterildiği takdirde seçilinceye kadar Meclis Başkanı olarak devamında biz MHP olarak fayda görürüz. Seçildiği takdirde yeniden bir Meclis Başkanı seçimi olur."

Bahçeli, başka bir soru üzerine, "Eğer Yıldırım AK Parti'nin Meclis Başkanı olarak seçilmiş ve 3. oylamada da kazanmışsa MHP olarak aklın gereği nedir? AK Parti'nin çıkaracağı adayı üçüncü turda en azından seçtirmek olmalıdır. Sabırla olayları takip etmeliyiz" diye konuştu.

"İTTİFAKIN TAKDİRİNİ CUMHURBAŞKANI'NA BIRAKTIK"

"Adana, Mersin ve Manisa konusundaki son durum nedir?" sorusuna Bahçeli, şu yanıtı verdi:

"30 belediye, büyükşehir içerisinde, MHP Adana, Mersin, Manisa'da geçmişte olduğu gibi büyükşehir adayını ortaya koyuyor. Adalet ve Kalkınma Partisinin de buna biraz ılımlı yaklaştığı kanaatindeyim. Çünkü jestler filan konuşuluyor. Jestle rest arasında bir harf farkı vardır. Yani jesti reste çevirmezlerse 3 tane büyükşehir bizden olacaktır. İlçelerin hangisi olacak onu bilemiyorum. Sadir Durmaz Bey ile AK Parti'dekilerin görüşmeleri devam ediyor. Orada da anlaşılmayacak bir konu yoktur. Bunu uzatmanın, tartışmanın efendim 'Cumhur İttifakı devam edecek mi, etmeyecek mi sorunlar mı var, engeller mi var' Buna gerek yok. Şu aşamada, çarşamba günkü görüşmemden sonra sağlam ve sağlıklı bir zeminde gelişen ittifakın takdirini Cumhurbaşkanı'na bıraktık. Neye karar verirse ona saygı duyarız. Aksi bir yolu tercih etmeyiz."

"BEN ÇOK ÜZGÜNÜM"

Metin Akpınar ve Müjdat Gezen hakkında, katıldıkları bir televizyon programındaki sözlerinin ardından soruşturma başlatıldığının belirtilmesi üzerine Bahçeli, İtalyan faşist lider Benito Mussolini ve sevgilisinin ayaklarından asıldığı fotoğrafı göstererek, "Bu resim korkunç bir resimdir" ifadesini kullandı.

Bahçeli, Metin Akpınar'ın sözlerini anımsatarak, şu değerlendirmede bulundu:

"Sana zaten yazık olmuş. 21. yüzyılda, 2023 yılında Cumhuriyet'in 100. yıl dönümünün kutlanabileceği bir süreçte 1945'i örnek göstererek eleştiri yapmak...Bu eleştiri değildir. Metin Akpınar gibi toplumun genel kabul gören, sevdiği bir sanatçının bu duruma düşmesi kötü bir örnek teşkil etmiştir. Hem kendisine yazık etmiştir hem demokrasiye yazık etmiştir hem de gösterilen örnek kötü bir örnektir.

Böyle şey olmaz, olmamalıdır. Başka örnekler var mıydı? Bizim Türk toplumunun geleneğinde ayaktan asılma yoktur, geçmiş dönemlere baktığımız vakit. Ayaktan asılmayı söylerseniz bunu kastediyorsunuz. Bunu kastettiğiniz takdirde faşizmi kastediyorsunuz, faşizmi kastettiğiniz takdirde Recep Tayyip Erdoğan'ı faşizmin lideri kabul ediyorsunuz, öyle yorumlamak istiyorsunuz demek ki. Türkiye'de hiçbir siyasetçinin hakkında düşünülmeyecek bir durumdur. Bu konuda mahkeme gibi konular değil Metin Akpınar Bey'in Halk TV'ye çıkıp 5 dakikalık bir konuşma yapmasını istiyorum. 'Ben yanlış bir örnek verdim, bu örnek yanlıştır, bu eleştiri değildir, benim gafletimdir, cehaletimdir, milletimden özür diliyorum' demesi lazım."

Bu tür örneklerle Türkiye'nin bir yere vardırılamayacağını belirten Bahçeli, Metin Akpınar'ın "Abuzer Kadayıf" filminin seyredilmesi tavsiyesinde bulundu. Bahçeli, "Bu kadar tiplemede her türlü başarıyı sağlayan kişi örnek olarak Mussolini'nin ayaklarından asılmasını nasıl gösterebilir? Ben çok üzgünüm. Türkiye'nin değerlerini bu kadar kolay harcamamalıyız" dedi.

Devlet Bahçeli, mahalli idareler seçimlerinde yasal ittifakın zorlayıcı da olsa mümkün olabileceğini fakat uygulamalarda mahalli idarelerde bir tabii ittifak olduğunu söyledi.

Bu konuda örnek veren Bahçeli, "Bir ilçe düşünün, hangi partiden olursa olsun önemli bir şahsiyet adaylığını koyduğu zaman o kabul görüyor, çevresi hareketleniyor. Eş, dost, akraba niyetleniyor, kendisinin etrafında bir bütünleşme oluyor, dolayısıyla farklı bir partide de olsa diğer partiler ona da oy vermiş olabiliyor. Bu tabii ittifaktır. Belediye meclis üyelerinin dağılımdan tutup diğer şeylere kadar da bu mümkündür. Bu seçimlerde de böyle oluyor" diye konuştu.

Bahçeli, bir gazetecinin "1 Nisan sabahı Türkiye'nin başına çorap örmek isteyenler bizi karşılarında bulacak' ve 'Sarı yelek giyenler çıplak yatar' uyarılarını neye istinaden yapma ihtiyacı duydunuz?" sorusuna, "Tecrübe diyelim. 1968 nesli olarak 'tecrübe' derseniz, doğru bir sonuca varırsınız. Sarı yeleği çıkarttığı zaman ne yapacak, başka bir şey giyemeyeceğine göre çıplak yatacak" yanıtını verdi.

"Haziran 2015 seçimlerinde resmi açıklama olmadan MHP'nin bir hükümet denkleminin içinde olmayacağını ve Türkiye'nin seçimleri yenilemesi gerektiğini ifade ettiniz, nihayetinde 1 Kasım'da bu süreç gerçekleşti. 2016'nın sonbaharında 'getirin anayasa değişikliği teklifinizi ne diyorsanız bunu ele alalım' dediniz ve anayasa değişikliğinin önünü açtınız. 2018'in yazına girerken 'Bir an önce seçim yapalım' dediniz ve adım adım bütün bunlar pratik olarak hayata geçti. Bu öngörülerinize istinaden acaba kamuoyuyla paylaşmanız gereken sırrınız var mı?" sorusuna karşılık Bahçeli, şöyle konuştu:

"Herhangi bir sırrımız yok. 7 Haziran seçimlerinin sonuçları belli olduktan sonra orada bir anahtar sözcük vardı o sözcüğe göre tek başına bir partinin iktidar olamayacağı dikkate alındığı vakit, 'nasıl bir hükümet oluşabilir, o hükümet kimler arasında olabilir, MHP bu hükümet şeklinin neresinde kalabilir?' hesabı üzerinedir. O zaman anahtar sözcük çözümdü. 'Çözüm' sözcüğü üzerine herkes seçim propagandalarını yürütüyordu. AK Parti, CHP, HDP çözüm istiyor, o zaman tek başına iktidar yoksa çözümden yana olanlar bir koalisyon oluşturduğu takdirde 'çözüm ne kadar olur, nereye kadar varır, böyle bir durumda MHP ne yapar? MHP de ana muhalefet görevini üstlenir' düşüncesinden hareketle onu anlatmaya çalıştık. Nitekim de CHP ile AK Parti 32 gün süren görüşmeden sonra çözüm hükümetini kuramadılar sonunda da 1 Kasım 2015 seçimleri oldu. İstihareye falan yattığımız yok, dizi filmleri seyrediyorum. Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisi bittikten sonra Türkiye'yi düşünüyorum, partiyi düşünüyorum, arkadaşlarımı düşünüyorum, aklıma ne geliyorsa Başkanlık Divanında arkadaşlarla görüşüyoruz."

Bahçeli: Esad rejimi ile Türkiye'nin diyalog kurmasından yana değilim - 2

"TÜRKİYE'NİN DİĞER ÜLKELER NEZDİNDE GÜCÜ DAHA FAZLA OLACAKTIR"

Devlet Bahçeli, 31 Mart akşamı ile ilgili öngörüsünün sorulması üzerine, 31 Mart'ı çok önemsediğini belirterek, o akşam seçim sonuçlarının Cumhur İttifakı lehine gelişmesi dileğinde bulundu.

Mahalli İdareler Seçimlerinde Cumhur İttifakı'nın "en fazla oyu alan ittifak" şeklinde algılanmasını isteyen Bahçeli, bu olduğu takdirde 1 Nisan'da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Mahalli İdareler Seçimleri'yle de beslenmiş şekliyle, Türkiye'nin gündeminde bulunan temel meseleleri çözmeye muktedir bir siyasi ortam oluşabileceğini dile getirdi.

Bunun olmasını istediğini vurgulayan Bahçeli, "O kadar tartışma oldu, Temsilciler Meclisinde Trump kaybetti, Senatoda bir miktar oy fazlalığıyla aldı. Trump üzerindeki tartışmalar o günden itibaren askıya alındı. Çünkü Senatodaki gücü onu gösterdi, o da biraz cesaretlendi. Türkiye'de de demek ki seçim sonuçları önem arz ediyor. Bir sefer daha millet gözden geçiriyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin diğer programları neyse, 2023 hedefine doğru nasıl bir yol alacaksa ona cesaret veren, kararlı duruşunu sağlayan ama her şeyden evvel FETÖ ve PKK terörüyle Ortadoğu'da barış ve huzuru sağlayabilecek bir gücü almasını çok istiyorum. Bu güç alındığı takdirde Türkiye'nin diğer ülkeler nezdinde gücü daha fazla olacaktır. O sebepten dolayı 1 Nisan sabahı hep beraber kalktığımızda ABD'den tutun Çin'e kadar Türkiye'ye tebrik telefonları gelmelidir" diye konuştu.

Bahçeli, bir gazetecinin, "Ana muhalefet partisi liderinin grup toplantısında Cumhurbaşkanını hedef alarak 'Sen meşru bir seçimle seçilmedin, benim Cumhurbaşkanım değilsin. AK Parti'ye oy verenler vermeye devam edin, sürünün' şeklinde ifadeleri var. Siz de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin öneminden bahsediyorsunuz. Böyle bir ortamda ana muhalefet liderinin amacı nedir?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi uygulamaya geçtiği andan itibaren ana muhalefet partisi diye bir parti yok. Bunu kabul etmek durumundayız. Mecliste temsil edilen parti gücüne göre sıralanır. İktidarın karşısında birinci, ikinci, üçüncü parti şeklinde nitelendirilir. Demin ifade ettiğim şekliyle Sayın Kemal Kılıçdaroğlu benim okul arkadaşımdır, kendisine saygım vardır. Fakat son günlerdeki hırçın politika 'sokaktı, tarlaydı' başka şeylerdi 'yelekti gömlekti' neyse bundan vazgeçmesi lazım. Bunun çıkış yolu olmadığını yaşayarak yendik, 1968 nesli. Fransa'daki bir kıvılcımla Türkiye'yi nereye getirdiğini hep beraber görmeliyiz.

Bu sebepten dolayı Batı'da bir olay olmuşsa bunun hepsini heveslendirecek bir davranışın içerisine girmemek lazım. Gezi olayları da 4 ağaçla başladı nereye doğru gitti hep beraber biliyoruz. Biz ona göre ilk defa tercihimizin ne olduğunu da o zaman koyduk. Türkiye'nin demokrasi içerisinde, sandıkta milli iradenin gücüyle bir siyasi normalleşme sürecine girmesinde yarar vardır. Yoksa, 'şöyle olur böyle olur' bunlarla bir yere varılmaz. Bazı konularda da kimsenin kulağına kar suyu kaçırılmanın da bir manası yok. Herkesin memnun olduğu bir Türkiye değildir. Memnuniyetsizler, 'Eğer organize olursam ne olur?'u düşünerek hareket etmek lazımdır. Onun için Kemal Bey herhalde seçim ortamında daha ılımlı bir yol izleyecektir. Birkaç kişi var orada onu sürekli konuşuyor, onları da tatile gönderse iyi olur diye düşünüyorum." 

BAHÇELİ: AKPINAR KENDİSİNE YAZIK ETTİ, GÖSTERİLEN ÖRNEK KÖTÜDÜR (VİDEO)

"FAİLİ TÜRKİYE'YE GETİRİP YARGILANMASINI SAĞLAMAK LAZIMDIR"

Devlet Bahçeli, "Cemal Kaşıkçı cinayeti konusunda Türkiye ve Suudi Arabistan'ın tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, cinayetin işlendiği yerin Türkiye olmasının düşündürücü olduğunu söyledi.

"İktidarın çok ince olayların arkasından gitmesi, yakınen takibi, uluslararası ilişkiler bağlamında anlatması önemli oldu" diyen Bahçeli, Kaşıkçı'nın Türkiye'ye hangi niyetle getirildiği ve gelişinden haberi olan Türkiye'nin gidişinden neden haberinin olmadığı gibi soruların cevabını Suudi Arabistan'ın vermek mecburiyetinde olduğuna değindi.

Bahçeli, "Eğer faili oradaysa onu da Türkiye'ye getirip yargılanmasını sağlamak lazımdır. Yoksa bu tür iğrenç, cani cinayetlerle Türkiye'yi meşgul etmek doğru bir şey değildir. O bakımdan Suudi Arabistan'ı da bu konuda gözden uzak tutmamak lazımdır" dedi.

"FETÖ ile mücadele konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Bahçeli, FETÖ ile mücadelenin devam ettiğini belirtti.

FETÖ'yle mücadelede sekiz ayak olduğunu anlatan Bahçeli, şöyle devam etti:

"Asker kesiminde önemli arındırmalar, tutuklamalar oldu, emniyette oldu, yargıda oldu, diğerlerinde oldu fakat sekizinci ayakta ses yok. Çok konuşan siyaset burada suskun. Siyaset her konuda konuşuyor fakat FETÖ'nün sekizinci ayağı olarak ses yok. Bunun üzerine gidilmesi lazım. Bunu da okullarda, yurtlarda, bankadan kredi çekmiş, havale göndermişlerle Türkiye'yi başlangıçta meşgul edenler haddizatında FETÖ'nün kalıntıları olduğu bugün benim kanaatim olarak ortadadır. Böyle şey olmaması lazım. O zaman suyu gözünde içmek lazım. Suyu gözünden içmek için de yurtta sulh konseyinden yakalamak lazım. Yani Türkiye'de yurtta sulh konseyi kimdir, asker kanadı ne kadardır, sivil kanadı ne kadardır, bürokratı ne kadardır, uluslararası ilişkileri ne kadardır oradan aşağı doğru üzüm salkımı gibi inmek lazım. Yoksa bir öğrenci bilmem ne bankasından kredi almış veya babası askerdeyken oğluna harçlık göndermiş. Oradan başladığın takdirde yurtta sulh konseyini telaffuz dahi eden yok. Ama bizim aklımızdan hiç çıkmıyor. Çok önemli. Yurtta sulh konseyi, mutlaka ve mutlaka bu kadar soruşturmanın sonucunda mahkemeler bir araya gelip, oradan bu işin beyni olan yurtta sulh konseyini çıkartmak lazım."

Bahçeli, 22 ilde hendekler kazıldığını hatırlatarak, bazılarının PKK terörizminin önemli bir boyut kazanarak, hem topraklara egemen olmak hem halkı isyana davet edebilecek bir konuma doğru götürmek istediklerini söyledi.

Bu illerde garnizon komutanı olarak görevlendirilenlerin, yurtta sulh konseyinin sıkıyönetim komutanı olarak listesi olduğuna değinen Bahçeli, o listedeki sıkıyönetim komutanlarının kimisinin Silivri'de kimisinin de başka yerlerde tutuklu bulunduğunu belirtti. Bahçeli, "Peki bunu görevlendiren yurtta sulh konseyi nerede? Artık Türkiye, sorgulamada bu aşamaya gelmeli, masum insanları, 15 Temmuz darbelerinden mağdur olmuş insanları üzmemeli. Yurtta sulh konseyine doğru tırmanmalı, başı nerede görüyorsa orayı ezmeli" diye konuştu.

Bahçeli, af konusuna ilişkin bir soru üzerine, Meclis'te hazırladıkları taslağın durduğunu belirterek, konuyla ilgili MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız'ın çalışmalarını tamamlayıp, TBMM'ye verdiğini ifade etti.

TBMM'nin bunu gündeme almasını beklediklerini aktaran Devlet Bahçeli, "Kanaatimiz olarak da af yasasanın çıkmasında ülkemiz açısından yarar vardır diye düşünüyoruz. İleriki günlerde bunu 50 milletvekiliyle çıkartacak konumda değiliz. Diğer partiler de ne ölçüde alaka duyar onu görmeliyiz ama 2000 yılının 17-25 Aralık dönemini dikkate alarak hala FETÖ ile mücadele, okulda, başka yerlerde birtakım derneklerde devam ediyorsa, ceza evindeki konumunun da ne olduğunu bilmek lazımdır. Hangi gün hangi saatte toplumsal hareketlendirmeyi hızlandırabilecek tarzda neler olabileceğini dikkate almak ona göre de tedbirli olmaz lazımdır" dedi.

Bahçeli'ye, Akar'a verdiği hediye hatırlatılarak, "Bu, el basılarak yemin edilen bir ritüeldir. Tarihimizde bu yeminleri edenler Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü'dür. Günümüzde kendilerine yönelik saldırılar oluyor. Bu çerçevede neler söylemek istersiniz?" sorusu yöneltildi. Bahçeli de "İsmet Paşa'yı yıllar sonra kim anlatacak tekrar? Bu millet onu bağrına basmıştır. Cumhurbaşkanı, başbakan olarak görev vermiştir. Çok da tutarlı bir ana muhalefet partisi liderliği yürütmüştür. Şimdi Türkiye'nin tüm değerlerini sıraya koyup üzerinde tartışma mı açacağız? Buna müsaade etmemek lazım. Bu gibi konuları da tartışma zemini haline getirmemek lazım. CHP de bunu kaşımak istiyorsa, gerek yok. İnönü'yü tarih layık olduğu yere koymuştur" diye konuştu.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Beşiktaş'ın son günlerdeki performansından memnun musunuz?" sorusuna, "Beşiktaş iyi gitmiyor, ikinci devreye hazırlanıyoruz" cevabını verdi.

Osmaniye'de AK Parti'nin 2, MHP'nin ise 1 milletvekili olduğunu anımsatan Bahçeli, "Arzulandığı takdirde AK Parti orada aday çıkartabilir. Bir güzel yarış yapılabilir, geçmişte olduğu gibi. Fakat Sayın Cumhurbaşkanı, Cumhur İttifakı'nın olumlu yönünü göz önüne alarak 'Osmaniye'de aday göstermemeyi prensip olarak benimsediğini' ifade etmiştir. Bunu bize söylemişlerdir. Ben de (arzuladığınız takdirde aday çıkartabilirsiniz ama çıkartmayı düşünmediğiniz takdirde de teşekkür ediyorum. İstediğiniz şekilde orada toplantılar da başka şeylerde yapılabilir) dedim" diye konuştu.

"SİYASETİN NAZİK YÖNLERİNDEN BİRİ"

"Bunun karşılığında ben ne yapabilirimi?" düşündüğünü aktaran Bahçeli, gülerek, "Rize'de ben aday çıkartmasam nasıl olur? İstanbul dikkate alındığı zaman Kasımpaşa Rize'nin 10 katı. Bu bakımdan siyasetin nazik yönlerinden bir tanesi olarak kabul edilmeli. 'Osmaniye'de aday çıkartmamayı' ifade etmişlerdir. Osmaniye'de MHP'nin adayı belediye başkanı olarak kazanırsa o aynı zamanda Recep Tayyip Erdoğan'ın da belediye başkanı olacaktır" dedi.

Devlet Bahçeli, "Yollarını bizimle ayıranlar 5 stratejik hataya düşmüşlerdir. Bu beş hatadan nedamet duyan her kardeşime, her arkadaşıma elbette kapımız da gönlümüz de ardına kadar açıktır, açık kalacaktır." sözünün anımsatılması üzerine, "Hatalardan vazgeçerek tekrar ocakta bütünleşmenin bir ifadesidir. Davet ediyoruz. Şu aşamada CHP'yi tercih ettiler. HADEP ile beraber kalmayı tercih ediyorlar. Bize sıra ne zaman gelir onu bilemiyorum" karşılığını verdi.

"HER YERDE KAR VAR"

Bahçeli, seçime yönelik bir soru üzerine, (Salvatore) Adamo'nun "Her yerde kar var" şarkısını anımsatarak, güldü ve "Her partide de MHP'li aday var. Geçmişi ülkücü olanlar, yediveren gülü gibi maşallah her tarafta aday gösteriliyor. Hepsi bir araya gelmiş olsa belki biz de bir şeyler olurduk ama olamadık ne yapalım yani" ifadesini kullandı.

Daha önce yaşanan "bazı meslek örgütlerinin isminin önünden Türk isminin kaldırılmasına" yönelik tartışmanın hatırlatılması üzerine Devlet Bahçeli, "Türk isminin kaldırılması Türk'e yakışmayan davranışlara sahip olanlar içindir. Bunların da tespiti iktidara bağlıdır. Meclis'e getirdikleri takdirde 50 milletvekili arkadaşımızla değerlendirilir, gereği de yapılır" şeklinde konuştu.

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • son dakika
  • Türkiye
  • Siyaset
  • Devlet Bahçeli
  • Milliyetçi Hareket Partisi
  • son dakika haberleri
  • mhp

Sayfa Yükleniyor...