Bahçeli: İşkenceler olurken top koşturuyordu

Başbakan'ı bir tiyatrocuya benzeten MHP lideri, "Eğer ağlayacaklarını bilseydim, grup toplantısından önce 50 NC kamyonetle selpak gönderir, gözyaşlarını silmelerini sağlardım" dedi.

Bahçeli: İşkenceler olurken top koşturuyordu

MHP lideri Devlet Bahçeli, Bursa'nın İnegöl ilçesine bağlı Yenice ve Cerrah beldelerinde vatandaşlara hitap etti.

Bahçeli, ''AKP'nin Yüce Divan'dan kurtulmak için başlattığı sanal gündem'' olarak nitelendirdiği referandumda, ''Hayır'' oyu kullanılması çağrısında bulundu.

Başbakan Erdoğan'ın, AK Parti Grup toplantısında ''sahte'' gözyaşı döktüğünü iddia eden Bahçeli, ''12 Eylülde ülkücüler ve devrimciler işkence görürken, idam edilirken, İstanbul'da İETT ve Erokspor'da top koşturan Tayyip Erdoğan, şimdi kalkmış idam edilenlerin ailelerini istismar ediyor'' dedi.

Bahçeli: İşkenceler olurken top koşturuyordu - 1

Bahçeli, ''Terörle mücadelede Türk Silahlı Kuvvetlerine yüklenilmesi, en tabii ahlaksızlıktır'' görüşünü dile getirdi.

Bu arada, UNESCO'nun dünya ülkeleri arasında dostluk ve kardeşlik bağlarının sağlanması, ülkeler arası örf ve adetlerin karşılıklı olarak paylaşılması amacıyla yürüttüğü program çerçevesinde Cerrah beldesine gelen ABD'li bir grup öğrenci de mitingi izledi.

Yabancı öğrenciler, zaman zaman partililerden gördüğü 'bozkurt' işaretini yaptı.




MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İnegöl'den önce İznik'te halka seslendi.

Bahçeli, tartışmalara son verecek bir anayasa değişikliğinin yapılması ve milletin diğer gündemlerine geçilmesi zamanının geldiğini vurgulayarak, ''MHP olarak her zaman anayasa değişikliklerinin yanındayız. Ancak bir şartla bu yanında olmayı tercih etmektedir. Anayasa, bir partinin anayasası olmamalı, bir kişinin amacına öncelik düzenlenmemeli, onun çıkarları uğruna kurban edilmemelidir'' dedi.

Bahçeli, şöyle devam etti:

''Ancak bugünkü siyasi iktidar, Meclis'teki çoğunluğuna dayanarak 'Ben yaparsam yaparım, yapmazsam da yapmam ama yaptığımı ister kabul edin, ister etmeyin' mantığıyla Meclis'teki 330'un üzerindeki bir sayıyla referandum yoluyla da olsa 'Ben bu anayasayı değiştiririm' inadıyla bugün 'yi bir kaosa, bir krize, yeni bir çatışmaya doğru sürüklüyor.

AK Parti iktidarı dönemine bakalım: İnananlar inanmayanlar, laikler anti laikler, etnik temelli ayrışma, mezhep temelli bölünme, durup dururken 36 etnik grup gündeme getirilerek milleti birbirine karşı hasım etme gayretleriyle hep Türkiye'de bir cepheleşme, kamplaşma, ayrışma ve bununla birlikte bir gerilim stratejisi ve o gerilim stratejinin çatışmaya doğru yöneltilerek bugünkü iktidarın devamını koruma anlayışı hakim olmuştur. Şimdi de darbeciler-demokratlar ayrımıyla Türkiye'yi ikiye bölmeye çalışıyor.

Ne demek darbeciler? Bir anayasa değişikliği üzerinde kanaatini söylemek ve bulduğu eksiklikler sebebiyle 'ben hayır diyeceğim' diyerek bir milli irade tercihini netleştirmiş olan insanları darbeci olarak suçlamak ve kendilerini de demokrat olarak takdim etmek, hiçbir anlam ifade etmez. Eğer Türkiye'de iktidarın çoğunluğunun dışındaki görüşleri, 'Bir darbe niteliği taşıyan anlayışlar' olarak  kabul ederseniz, zaten siz Türkiye'de demokrasiyi geliştiremezsiniz, demokratikleşmeyi sağlayamazsınız, ancak ve ancak bölünmeyi körükleyerek demokratikleşme adına PKK'yı siyasallaştırırsınız.

Ne kadar tahrik edersen et, ne kadar ülkücülerin devrimcilerin idamını istismar edersen et, ne kadar ağlarsan ağla, kaderini değiştiremezsin. Geçen gün Meclis'te grup konuşmasında bir ağlama rolü oynuyor, karşısında da milletvekilleri başbakanla birlikte ağlıyor. Eğer ağlayacaklarını bilseydim, grup toplantısından önce 50 NC kamyonetle selpak gönderir, gözyaşlarını silmelerini sağlardım. Bu sahte gözyaşı, 12 Eylül şehitlerimizin, 12 Eylül öncesindeki mücadelede hayatlarını kaybedenlerin acılarını dindirmez. Bu sahte gözyaşı Recep Tayyip Erdoğan'a başbakanlıktan sonra yeni bir çalışma alanı bulur, o da AKP tiyatrosu olur.''

Sayfa Yükleniyor...