Başbakan’dan ‘yandaş medya’ taktiği mi?

Sabah Gazetesi’nin ‘Bakanlardan istifa jesti’ manşeti ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmesi... Başbakan Erdoğan’ın İngiltere yolculuğu öncesi öfkesini, gazeteciler yorumladı.

Başbakan’dan ‘yandaş medya’ taktiği mi?

Yerel seçimde AKP'nin oy oranında önemli bir düşüş olması, Başbakan'ın artık daha uzlaşmacı, daha ılımlı olacağı beklentisine yol açmıştı. Ancak Başbakan, seçimden sonraki ilk basın toplantısında hem medyaya hem de bakanlarına sert çıktı.


Sabah Gazetesi’nin bugünkü manşetinde, Bakanlar Kurulu toplantısında, seçim kaybeden bakanların sözlü olarak istifalarını sunduğu yazıyordu. Gazeteciler, bugün G20 zirvesine giderken Başbakan'a bunu sordular. Başbakan bu manşetin faydalı olmadığını vurgulayarak ‘kızdı.’

Başbakan'ın Sabah Gazetesi'ne öfkesinin cevabını, gazeteden Nazlı Ilıcak Canlı Gaste için yorumladı. Ilıcak, Başbakan'ın öfkesine mantıklı bir cevap bulamadığını belirtti ve ilginç bir tahminde bulundu: Başbakan'ın öfkesi ‘yandaş medya’ taktiği olabilir.

NAZLI ILICAK
Sabah Gazetesi yazarı Ilıcak, "Başbakan'ın bu kadar sinirlenmesini yadırgadım. Gazetedeki haber, AKP'nin aleyhine olan bir haber değil. Sızdırma bir haber olabilir ki, benzerlerine sıklıkla rastlıyoruz. Bu kadar sinirlenmesine; ‘haber doğruysa bakanlarına mı sinirlendi?’ şeklinde bir yorum getirebiliriz. Haber bence çok normal. Bakanların kabahati olsa da olmasa da, Başbakan’ın elini rahatlatmak için böyle bir hamle yapmış olabilirler. Başbakan’ın tepkisini kavrayamadım, mantıklı bir değerlendirme yapamıyorum" dedi.

Erdoğan’ın basına karşı bu tutumunu, eski başbakanlarla karşılaştıran Ilıcak, “Başbakanlar arsasında bence en demokratı Süleyman Demirel'di. Bülent Ecevit’ten randevu aldığınızda, mutlaka soruların üzerinde durur; cevapları denetlemek, gözden geçirmek isterdi. Titizdi kendisi. Medyadaki kişilere karşı tavır aldığını ve tartışma yürüttüğünü hatırlamıyorum.

Turgut Özal'ın medya ile uğraştığına çok şahit oldum. Tuttuğu ve ezdiği insanlar vardı medyada. Gizli gizli, el altından yürütürdü bu işleri. Kızdığı, azarladığı medya mensupları hatta patronları olmuştur.

Haber sızdırma konusunda bir örnek verebilirim; Mehmet Keçeciler’le ilgili Yavuz Donat'ın Tercüman’da yayınlanan bir haberi çıkmıştı; ‘Lades’ başlıklı. Turgut Özal ile eşi, ladese tutuşmuşlar ve eşi kazanırsa, Mehmet Keçeciler'in başını istemiş. Keçeciler o sırada bakan. Bu haber yazıldı ve bir bakanın başı üzerinden ladese tutuşmak çok acıtıcı, ayıp bir şeydi. Doğru bir haberdi ama Özal yalanladı, 'kimden sızdı' diye müthiş bir gürültü koparmıştı.

Bence, Sabah'ın haberi son derece masum ve AKP'yi inciltici bir haber değil" şeklinde konuştu.

"'YANDAŞ MEDYA' TAKTİĞİ Mİ?"
"Başbakan'ın ilk dönemine göre daha tahammülsüz olduğu yorumları var. Seçim tecrüsebesinden sonra 'her şey yeniden başlayacak' deniliyordu. Ben, Başbakan'ın gerginlik yaratmayacak bir üslubu benimseyeceğini ümit ediyorum ve bekliyorum" diyen Ilıcak, 'Sabah Gazetesi için 'yandaş medya' tarifleri yapılıyor. Bu nedenle Başbakan’ın tutumu daha da dikkat çekti. Gazetenin tavrı ne olacaktır ya da olmalıdır?'  sorusun Ilıcak şu yanıtı verdi:

‘Başbakan taktik olarak mı böyle bir şey yaptı?’ sorusu akla gelebilir. ‘Yandaş medya ama benim aleyhime de yazıyorlar’ havası yaratmak için mi yaptı, bilmiyorum. Sabah gazetesinin de bir tavır takınacağını zannetmiyorum. Ama gazetenin yazı işlerinde olmadığımı da belirtmek isterim.


YORUM FARKI: KONGAR VE BARLAS
NTV’de yayınlanan Yorum Farkı programında da bu konu işlendi. Emre Kongar ile Mehmet Barlas, Başbakan’ın tepkisini yorumladılar.

Emre Kongar
Haber etrafında düşünürsek; Bakanlar liderlerine diyorlar ki ‘Seçimden çıktık. Tatmin olmadığınızı söylediniz. İllerimizde de oran düşük.’ Son derece asil, doğal ve makul bir davranış bu. Başbakan'ın tavrı da çok normal. ‘Bırakın bunları işlerimize bakalım’ diyor. O da aynı asaletle bakıyor olaya. Bu açıdan bakıldığında Başbakan, bakanlar ve AKP yi yücelten bir durum haber. Başbakan’ın niye sinirlendiğini, niye Sabah'a çattığını anlamadım. Sabah Gazetesi ‘altı bakandan onaylattık’ deyince de niye bakanlara çattı? Bu devlet sırrı değil ki.

Mehmet Barlas
İlk değerlendirmem şu: Sabah Gazetesi’nin genlerinde gazetecilik var. Son 10 senedeki sorunlarına bir bakmak gerekiyor. Sabah'taki çalışanlar öylesine iyiler ki, başlıkları kimseyi memnun etmez ya da huzursuz etmez.

İkinci olarak; Bakanların seçim sonrası Başbakan’a ‘görevden alabilirsin’ demeleri siyasi gelenektir. Hatta yazılı olarak verildiği olmuştur.

1987’de, Anayasa Referandumu yapıldı. İktidarda Anavatan Partisi vardı. Merkez Karar Yönetim Kurulu toplandı ve ‘seçim yapalım mı?’ sorusuna ittifakla 'erken seçime gitmeyelim' cevabı verildi. Kapılar açıldı, gazeteciler girdi ve Turgut Özal ‘erken seçim kararı aldık’ dedi, seçime gidildi.

Bence Başbakan yorgun; seçim yorgunu. Seçimin hemen ardından da söylemiştim, bir hafta dinlenmesi gerekir. Şakayla karışık, ‘biz onun işine madem karışıyoruz o da bizim işimize karışma hakkını kendinde buluyor’ da diyebiliriz.

Bu yorumlara katkı yapan NTV Siyaset Danışmanı Ruşen Çakır ayrıca, Cemil Çiçek'in açıklamaları sonrası oluşan atmosferi, olası kabine değişikliğini ve AKP'yi önümüzdeki günlerde nelerin beklediği sorularına Canlı Gaste'de yanıt verdi.







Can Dündar: Başbakan Erdoğan'ın seçimden nasıl ders çıkaracağı merak edilirken, bazı çevrelerden ‘yumuşayabileceği’ yorumları geldi ama yanılmış gibi görünüyorlar, ne dersin?

Ruşen Çakır: Daha erken olduğunu düşünüyorum. Şu andaki öfke kendi çevresine. Sabah'ı da sayabiliriz bunun içerisinde. Cemil Çiçek'e karşı bir tepkisi oldu.

Ben Sabah'ın haberinin doğru olduğunu düşünüyorum. Başbakan’ın yalandan çok, sızdırma ihtimali üzerine kabinesine bir öfkesi var sanki. Daha önce dışarıya karşı tepkileri olurdu. Başbakan, içeride bir şeyi kabul etmezdi ama şimdi içeride bir tarıtşma başlamış durumda.

'Nereye kadar gider?' sorusuna, 'Başbakan'ın İngiltyere'ye gitmesi nedeniyle ortam biraz yatışabilir' cevabı verilebilir. Ama dönüşte, bir kabine revizyonuna tanık olacak gibi görünüyor. Birikmiş bir revizyon durumu var zaten. Seçim sonuçlarının da mutlaka etkisi olacaktır. Bazı bakanlar seçimi alamadılar hatta bazılarının seçimi kaybettikleri bile söylenebilir.

Tanık olduğum bazı yerler vardı ve seçim öncesi bakanlar kendilerinden çok emindiler. Batı ve Güneydoğu da hezimete uğradılar. Bu bakanlardan bazılarının görevden alınması ya da önemsiz bakanlıklara kaydırılması söz konusu olabilir. Uzun zamandır bakanlık bekleyen bazı isimler var AKP grubunda. Grup Başkan Vekilleri, Genel Başkan Yardımcıları var. Bunları da değerlendirecektir Başbakan.

Bence, ilk değerlendirilecek isimlerin başında Cemil Çiçek geliyor. Hem Başbakan hem de Grup Başkanvekili Nihat Ergün sert çıktılar. Ergün, açık ve net bir şekilde Çiçek'i eleştirdi. Bunu Başbakan’dan habersiz ya da onayı olmadan yaptığı düşünülemez. Revizyonda ilk akla gelen isim Cemil Çiçek. Çok kilit bakanlıklarda değişiklik olabilir, bazı bakanların yerleri kayabilir. En azından 4-5 yeni bakanın kabineye gireceğini düşünebiliriz.

Can Dündar: Birkaç adım ilerisine bakarsak, küskünler hareketi beklenebilir mi?

Ruşen Çakır: Bence şu anda böyle bir durum yok. İşin içine ideoloji girerse, politik ayrılıklar girerse bir şeyler olabilir. Cemil Çiçek'in Enis Berberoğlu'na söylediklerinin ardından, Başbakan ve Ergün’ün verdiği tepkiler siyasi aslında. Kişisel bir şey yok. ‘Şu ili alamadın’ ya da ‘şu icraat yanlış’ tartışması değil bu. Kürt sorununa bakışta bir problem var.

Parti içerisinde yarılma olabilir tabi ki. Bir ara partinin içerisinde MHP kökenli bazı milletvekillerinin itirazları olmuştu; Vahit Erdem'in başını çektiği. MHP'nin de son seçimlerde güçlendiğini düşünürsek, Türk milleyetçiliğine bir eğilim olabilir. Ama erken olduğunu düşünüyorum.

Kişisel olarak partiden küsüp ayrılacak isimlerin şansı olamayacaktır. Kişisel kırgınlıklar olabilir ama kopuşlar olmasını beklemiyorum. ANAP'a gidişler olmuştu ama şu an o isimlerin hiçbiri Meclis'te değil.

Sayfa Yükleniyor...