Başçavuş: Misyonerlik takibi yapmadık

Zirve katliamı davasının 21. duruşmasında olayın gerçekleştiği dönemde Malatya’da görev yapan Jandarma Başçavuş Murat Göktürk tanık olarak dinlendi. Göktürk, misyonerlikle ilgili çalışma yapılmadığını savundu.

Malatya'daki Zirve Yayınevi'nde biri Alman, 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasında tanık olarak dinlenen Jandarma Başçavuş Murat Göktürk, 2004 yılından yılından 2008 yılının haziran ayına kadar Malatya'da istihbarat astsubayı olarak görev yaptığını söyledi.

Olayın azmettiricilerinden olduğu iddia edilen Hüseyin Yelki ile Arapça İncil alması nedeni ile tanıştığını ifade eden Göktürk, Malatya'da görev yaptığı süre içerisinde istihbarat biriminin misyonerlikle ilgili bir çalışmasının olmadığını savundu.

Hüseyin Yelki'yi haber elemanı ya da bilgi temini amaçlı kullanıp kullanmadıkları yönündeki soruya ''hayır'' yanıtını veren Göktürk, Hüseyin Yelki'ye istihbarata ilişkin ödeme yapılıp yapılmadığını da bilmediğini söyledi.

Müdahil avukatlardan Erdal Doğan, Göktürk'ün açıklamalarında misyonerlik faaliyetlerine ilişkin çelişkilerin olduğunu, bir ulusal gazeteye giden ihbar mektubunda, misyonerlik faaliyetlerinin düşmanca bir faaliyet gibi değerlendirilerek takibi ve bu takibe ilişkin resmi ödeme yapıldığının belirtildiğini ifade etti, ödeme belgelerini mahkeme heyetine sundu.

Doğan, belgelerde adı geçen Adil Akçay, Haydar Yeşil ve tanık olarak dinlenen jandarma personeli ile İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ruhi Abat'ın ''delilleri karartmaları'' ihtimali göz önünde bulundurularak tutuklanmalarını talep etti.

Sanıklardan Salih Gürler'in avukatı Ekrem Karadeniz, maktullerin ve özellikle de Necati Aydın'ın ölüm sebeplerine ilişkin İstanbul Adli Tıp Kurumundan rapor aldırılmasını talep ettiklerini, ancak talebin reddedildiğini hatırlatarak, ''dosya duruşma arasında sunduğumuz Ankara Adli Bilimciler Derneği uzman bilimciler raporunda Necati Aydın'ın ölüm sebebinin boğulmaya bağlı olmadığı sabit olarak görülmüştür. Dolayısıyla müvekkilin adam öldürme suçuna katılma olanağının olup olmamasının tespiti açısından dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilmesini talep ederim'' dedi.

Mahkeme heyeti, müdahil avukat Erdal Doğan ve Ekrem Karadeniz'in taleplerini reddederken, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden, Ümraniye'de ele geçirilen bombalarla bu dava dosyası arasında bağlantı olup olmadığına ilişkin yazılan yazının yanıtının beklenmesine karar vererek duruşmayı 13 Kasım 2009 tarihine ertelendi.

Bu arada müdahil avukatlardan Erdal Doğan, adliye çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamada, Malatya'da cinayetin işlendiği dönemlerde görev yapan tüm jandarma komutanlarının ifadesine başvurulduğunu, tüm jandarma komutanlarının böyle bir şey yapmadıklarına dair ifade verdiklerini söyledi.

Kamuoyuna da yansıdığı gibi jandarma istihbaratının, Hristiyanlara yönelik çalışmalarının olduğuna dair ödeme makbuzlarının çıktığını ifade eden Doğan, ''savcılığa intikal edilmiş bu belgeler, bu olayın bir görev suçu olduğunu ve daha önceki ihbarların da değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor'' dedi.

OLAY
Malatya'da 18 Nisan 2007'de Zirve Yayınevi'nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel bıçakla öldürülmüş, zanlılardan Salih Gürler (20), Cuma Özdemir (20), Hamit Çeker (19) ve Abuzer Yıldırım (19) olay yerinde yakalanmıştı. Olaydan sonra üçüncü katın penceresinden kaçmaya çalışırken düşerek yaralanan Emre Günaydın, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'nde tedavi altına alınmış, tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.

Tutuklu sanık Emre Günaydın'ın olaydan yaklaşık 2 yıl sonra cezaevinde Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadenin ardından olayın azmettiricileri olduğu gerekçesiyle Varol Bülent Aral ve Zirve Yayınevi çalışanı olduğu belirtilen Hüseyin Yelki tutuklanmıştı.

Yelki, 22 Mayıs 2009 tarihindeki duruşmada, Varol Bülent Aral da 20 Ağustos 2009'daki duruşmada tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmişti.

Sayfa Yükleniyor...