Baykal: AKP gece yarısı darbe yaptı

CHP lideri Baykal, devletin kurumlarının birbirine tuzak kurar hale getirildiğini savunarak "Türkiye sakıncalı tartışmaların içine sürükleniyor" dedi.

Bolu'nun Mudurnu ilçesi ve Bartın'a giden CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'dan gündeme ilişkin değerlendirmeler geldi.

CHP lideri Baykal, ülkenin son günlerde anlamsız, yanlış, sakıncalı gerilimlerin, tartışmaların ve kavgaların içine sürüklendiğini vurguladı. Deniz Baykal, şöyle konuştu:

"Sanki kendi kendisiyle uğraşıyor. Sağ elimizle sol elimiz, sağ ayağımızla sol ayağımız birbiriyle kavga ediyor. Devletin kurumları birbirlerine tuzak kurar mı? Bu devletin kurumlarına hepimizin ihtiyacı var. Hepsi birbirine saygı gösterecek. Hepsi birbirine değer verecek.

Bu memleketin yargıya da ihtiyacı var. Bu memleketin Silahlı Kuvvetlere de ihtiyacı var. Bu Meclis'in, TBMM ve Hükümetin görevini Anayasa çerçevesinde güzel şekilde yapmasına da ihtiyacı var. Basına da ihtiyacımız var. Herkese ihtiyacımız var. Niye birilerimiz eline gücünü alınca 'Ben sana gösteririm' deyip basını susturmak için, televizyonları susturmak için, kendi ipoteği altına sokmak için bir emir kumanda zinciri altına sokmak için, her türlü imkanı kullanmayı kendisine hak biliyor?

Niçin devlet bankalarından alınan kredilerle iktidarlar kendilerine özel televizyonlar edinmeye çalışıyor? Dünyada bunun örneği var mı? Böyle demokrasi olur mu? Yargı siyasetin emrine girerse iyi mi olur?

Yargının bir kısmına el atacaksın o kısmını öbür kısmına karşı çıkaracaksın daha geniş kısmına el atmak için her türlü tertip sürdüreceksin. Gece yarısı darbeler yapacaksın. Bundan Türkiye'ye hayır yok. Bundan Anadolu'ya hayır yok. İşimize bakalım. İşimiz Türkiye'yi kalkındırmak. Kimse kimseyi takip etmeyecek. Senin oyun şu olur, bu olur. Bugün böyle olur, yarın başka olur. Ne oldum diye kendini unutmayacaksın. Göreceksin ki ne olursan ol senden güçlü millet var. Bu millet çıkarır da indirir de."

ALBAY'IN TUTUKLANMASI VE TAHLİYESİ
Bir gazetecinin, "Albay Dursun Çiçek'in tutuklanıp daha sonra serbest bırakılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki sorusunu Baykal, şöyle yanıtladı:

"Yargı bağımsızlığı Türkiye'nin temel konusu ve sorunudur. Bunu bir kararla şöyle veya böyle değerlendirmeye yönelmek gerçekçi değil. Ne yazık ki bugün yargının bağımsızlığı ile ilgili çok ciddi sıkıntılar, sorunlar var. Bu sorunlar en yetkili yargı mensupları, Yargıtayın sayın başkanları ve değerli hukukçularımız tarafından her vesile ile dile getiriliyor.

Türkiye'de yargı bağımsızlığının bulunduğunu ifade etmenin mümkün olmadığını kararlılıkla söylüyorlar. Bunun söylenebildiği ülkede, şu veya bu kadar yargı bağımsızlığı konusundaki bu temel hükmü değiştirmeye yetmez. Yargı bağımsız değilse her türlü karar alınabilir. Alınan kararlara bazen birileri üzülür, birileri sevinir. Ama bu gerçeği değiştirmez. Önemli olan bizim ihtiyacımız olan yargının gerçekten tam bağımsız olması. Bunun güven verici şekilde yaşama geçirilebilmesi, bu konuda tereddütün kalkmasıdır. Ne yazık ki bugün yargıya yönelik güvenin bulunduğunu ifade etmek çok güçtür, bu acı bir gerçek. Bu konuda bir tereddüt varsa, şu veya bu karar önemli olmaktan çıkar. Tabi yanlış kararların kurbanları olur, yanlış kararlardan yararlananlar olur. Ama bu yargının bağımsız olmadığını gösterir. Asıl mesele de budur."

Türkiye'deki sorunun, askeri yargı, sivil yargı tartışmasından çok yargı bağımsızlığı sorunu olduğunu savunan CHP Lideri Baykal, şöyle devam etti:

"Bu mesele budur. Bakın bir süre önce 'kurumsal baskı' diyerek bir yargıç görevden ayrıldı. Ve onun bu kararını mahkeme yerinde buldu. Bu kişisel bir karar değildir. Bunların yaşandığı noktadayız. Yargı güvenilir olmalı. Ne bakımdan güvenilir olmalı? Tutarlılığı, hukuku, adaleti temel aldığı hiçbir siyasi, idari baskıya maruz kalmayacağı konusunda topluma güven verebilmelidir. Bu güvenle ilgili Türkiye'de yaygın tereddüt var. Özellikle son zamanlarda yargıyı etkilemeye yönelik çok üzüntü verici uygulamaların gerçekleştirildiğini görüyoruz. Adalet Bakanlığının teftiş mekanizması, bir baskı mekanizmasına dönüşmüştür. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu içindeki bakanın ve müsteşarın varlığı ayrı sorundur.

Bir korku baskısı maalesef vicdanlara sinmeye başlamıştır. İnsanlar 'şu kararı alırsam, şu talebi kabul edersem acaba başıma bir şey gelir mi?' diye ister istemez hesap yapmaktadırlar. Böyle hesapların yapıldığı yerde yargı bağımsızlığı tehlikede demektir. Asıl mesele de budur. Olay, bir kişi olayı değil, birçok haksızlıklara maruz kalmış, bunu düzeltme imkanı olmayan pek çok kişinin hukuk sistemimiz içinde mağduriyet yaşamakta olduğunu düşünüyoruz."

Sayfa Yükleniyor...