Baykal: İkinci iddianame problemli

CHP Genel Başkanı, Ergenekon soruşturması kapsamında hazırlanan ikinci iddianamede de çok ciddi zaafiyetler olduğunu söyledi. Türkiye'de darbe tehdidinin gündemden düştüğünü belirten Baykal ,’ama şimdi başka demokrasi tehditleri var’ dedi.

Baykal: İkinci iddianame problemli

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Ergenekon davasındaki ikinci iddianamenin de ‘çok problemi, çok ciddi zafiyetleri olduğunu’ savunarak, “Mafyalaşmayla darbeyi, terörle mücadeleyle mafyalaşmayı, terörle mücadeleyle darbeyi, gerçekte olmadığı halde bağlantılıymış, öyleymiş gibi göstererek bunun üzerine bir miktar da hesaplaşma duygusunu eklediğiniz zaman işte ortaya bugünkü yargılama çıkıyor'' dedi.

Baykal, Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, bir gazetecinin, ''Ergenekon davasında ikinci iddianameyi genel olarak inceleme olanağınız oldu mu?'' sorusuna, ''Hayır, kapsamlı bir şekilde incelediğimi söyleyemem, ama bu iddianamenin ve daha önceki iddianamenin çok problemi var. Ona kuşku yok. Çok ciddi zafiyetleri var. Bu zafiyetler de zaten adil yargılama anlayışına ters düşen, insan hak ve özgürlüklerine tamamen karşı uygulamalar olarak madde madde tespit edilmiştir'' karşılığını verdi.

'de geçmişte yapılmış gelecekte de yapılabilecek bazı yanlışlar konusunda hukuku işletme, hesap sorma iradesini ortaya koymanın çok yerinde olduğunu düşündüğünü belirten Baykal, '''nin bu darbe konusunda bir netleşmeye, ne vardır ne yoktur, bunu doğru anlamaya ihtiyacı vardır. Bu konuda da bir çalışma yapılması çok doğaldır'' dedi.

"İNTİKAM ALMA ANLAYIŞI"
Baykal, ''Şimdi bu konulardaki ihtiyacın hepsini birbiriyle bağlantılı kılarak, mafyalaşmayla darbeyi, terörle mücadeleyle mafyalaşmayı, terörle mücadeleyle darbeyi, gerçekte olmadığı halde bağlantılıymış gibi göstererek bunun üzerine bir miktar da hesaplaşma duygusu, intikam alma arayışı, 'ben sana gösteririm, sen bana falan tarihte yapmıştın şimdi de ben sana yapacağım' yaklaşımını eklediğiniz zaman işte ortaya bugünkü yargılama çıkıyor. Bu maalesef acı bir tablodur. Yapılması gereken şey hepsini birbirinden ayırmaktır. Hepsini ayrı ayrı incelemektir.

Uğur Dündar günlerdir isyan ediyor haklı olarak. Tanık mıdır, sanık mıdır? Neyle suçlanmaktadır? Uğur Dündar hakkına sahip çıkacak konumda bir insan, sesini duyurma gücüne sahip. O noktada yapılan yanlışlığı bütün toplum görebiliyor, ama ona benzer daha nice haksızlıklar, yanlışlıklar var'' şeklinde konuştu.





Bir gazetecinin, ''sandıktan başka çare yok' açıklamanız ile iddianamedeki darbe iddiaları aynı döneme rastlıyor. Bu açıklamanız bir duyuma mı dayalıydı?'' sorusu üzerine, ''Özel istihbarata dayalı bir değerlendirme olmadığını söylemeliyim. Siyaset adamları içinde bulundukları ortamın gereklerini, o ortamda kendisini gösteren anlayışları, eğilimleri bilinçli ya da bilinçsiz olarak değerlendirirler. Sözlerine, açıklamalarına, toplumun içinde iklim, ruh hali yansır. Ben Türkiye'de siyasetin artık tartışma götürmez biçimde çağdaş demokratik anlayış temelinde yürütülmesi gerektiğine inanıyorum. Bu konuda büyük mücadeleler verdik. O mücadeleler sonucunda demokrasinin seçim ve sandık temeli tartışma götürmez biçimde kabul görmüştür. Bu konuda artık bir tereddüt yok.

Fakat seçim ve sandık temeli demokrasiyi güvence altına almaya yetmiyor. Seçim her yerde var. Tek parti döneminde, Orta Doğu'daki ülkelerin her birinde var. Hitler seçimle geldi. Seçim ve sandık artık demokrasiyi güvence altına almıyor. Onun başka gerekleri var. O gereklerin ortaya çıkması lazım. O gereklerin yaşama geçmesi lazım.

Demokrasiyi askeri darbe tehditleri karşısında sahiplenmek güzel bir şey, ama demokrasiyi iktidarın içinden kaynaklanan, demokrasiye sığmayan uygulamalarla, dayatmalarla, şantajlarla, devlet olanaklarını kullanmakla, para kullanmakla, tehditle tehlikeye maruz bırakmak, o da başka bir demokrasi tehdidi.

Türkiye şimdi bu yeni demokrasi tehdidini kavramak ve buna karşı tedbir almak zorundadır. Efendim 'asker müdahale etmesin başka problem yok.' Sen de etme kardeşim sen etme. İktidar olarak, idare olarak etme, parayla etme'' dedi.

Basın özgürlüğü konusunda geriye gidişin söz konusu olduğunu savunan Baykal, '' AB Komisyonu Başkanı dün Cumhurbaşkanımıza basın özgürlüğünün önemini anlatıyor. Ne kadar şaşırtıcı bir manzara, üzüntü verici bir tablo. Türkiye basın özgürlüğü dersi almayı hak eden bir ülke mi?'' dedi.

Baykal, ''Artık darbe kanalıyla demokrasi tehdidi Türkiye'de gündemden düşmüştür. İsabet olmuştur. Türkiye bunu başarmıştır, ama şimdi başka demokrasi tehditleri var. O tehditlerle de mücadele etmek zorundayız'' diye konuştu.

YEREL SEÇİMLER
Baykal, 29 Mart yerel seçim kampanyasının şimdiye kadar alışık olunmadığı şekilde geçtiğini ifade etti.

Kampanyanın bütün illere taşınmasının çok sık rastlanan bir durum olmadığını belirten Baykal, ''Bu defa niye böyle oldu? Bu defa Sayın Başbakan bu tercihi yaptı'' dedi.

1.5 ayın hükümet tarafından seçim meydanlarında kullanıldığını, oysaki Türkiye'nin çok önemli problemlerinin bulunduğu ifade eden Baykal, seçim kampanyalarında ''ekonomik kriz ve yolsuzluklar'' konusunu vatandaşlara anlatmaya çalıştıklarını belirtti.

Baykal, ''Seçim kampanyasından icraat çıkmıştır. Kampanyanın içinde ekonomik kriz ile ilgili tedbir söke söke alınmıştır. CHP'nin kampanyada izlediği politika somut bir çözüme yol açmıştır. Bundan memnuniyet duyuyorum. Geç kalınmıştır, ama o kampanya sayesinde Hükümet köşeye sıkıştığını hissetmiş ve 'teğet geçti' dediği krizi kabul etmek, CHP'nin önerileri doğrultusunda adım atmak durumunda kalmıştır. Sayın Başbakan önerilerimiz için 'uygulamazsam siyasi hayatımı bırakırım' diyordu. Artık uygulamaya başladığına göre siyasi hayatını bırakmasına gerek yoktur. Böyle bir uzlaşma sağlanabilmiştir'' dedi.

Atılması gereken yeni adımlar olduğunu belirterek, Ziraat Bankasının k0redi kartlarının faizleriyle ilgili bir karar aldığını anımsatan Baykal, bütün bankalara temerrüt faizi oranlarını Merkez Bankasının alacağı kararla düşürmesinin sağlanması gerektiği görüşünü dile getirdi.

Borçların ödenmesine kolaylık sağlanmasının da yaygınlaştırılması gerektiği üzerinde duran Baykal, Türkiye'de çalışan insanların üzerinden alınan sigorta primleri ve stopajın oranının dünyanın en yüksekleri arasında olduğunu, istihdam üzerindeki yüklerin bir an önce azaltılması gerektiğini söyledi.

''Kredi Garanti Fonu'' önerisini yineleyen Baykal, tarıma yönelik desteklerin daha anlamlı hale dönüştürülmesini istedi.

Sayfa Yükleniyor...