'BDP su, elektrik getirsin diye seçilmedi'

Kürt sorunuyla ilgili konuşan yazar Muhsin Kızılkaya, BDP'ye önemli bir görev düştüğünü söyledi: ''İnsanlar BDP’yi Hakkari'ye Şemdinli’ye, Şırnak’a yol, su elektrik getirsin diye seçmediler, 'Meclis'e gidin ve bu meseleyi siyasi zemine çekin' diye oy verdiler.''

'BDP su, elektrik getirsin diye seçilmedi'

Araştırmacı- yazar Muhsin Kızılkaya NTV'de gündeme dair soruları yanıtladı:

Celal Talabani'nin PKK'yı silah bırakmaya ikna etmek için görüşmeler yaptığı belirtildi. Kürdistan Yurtseverler Birliği Partisi kaynaklarından alınan bir bilgi bu. Talabani’nin böyle bir girişimde bulunmasının olumlu bir etkisi olur mu?
Muhsin Kızılkaya:
Talabani baştan beri bu işin içinde. 1993 yılında Abdullah Öcalan ilk silah bırakma ilan ettiğinde de yine arabulucu Talabani’ydi, daha sonraki aşamalarda da böyle oldu. Ama cumhurbaşkanı sıfatıyla ilk defa böyle bir şeye kalkışıyor olması çok çok önemli. Daha önceki girişimlerinde çok başarılı sonuçlar elde edememişti.

Talabani bir kere Arap politikacılarını, Arap dünyasını, ’yi çok iyi biliyor. Kürtleri çok iyi biliyor. Kimin nasıl davranacağını iyi biliyor. Bir devlet başkanı olmaktan çok iyi bir diplomat aslında. 1955’lerden beri bu hareketin içinde. Büyükbaba Barzani’ye de muhalefet ederek bu günlere geldi. Sonra Irak’ta cumhurbaşkanı olarak görev yapması çok güç bir şey sonuçta, dengelerin çok hızlı değiştiği bir yer. Kürt olması sıfatıyla orada o işi yapıyor olması aynı bir önem taşıyor. Biraz da Barzani başka bir kanaldan işi silah bıraktırma yönünde çabaları sürdürürken bir şekilde o da bundan geri kalmamak içinde bu işin içinde olabilir. Tabii Barzani ile Talabani arasında düşmanlığa varan bir takım şeyler vardı ama bu rekabet ortadan kalktı. Talabani cumhurbaşkanı olduktan sonra Kürt meselesine Barzani kadar bulaşmıyordu, en azından PKK meselesine. Böyle bir girişime öncelik yapacağını söylemesi çok önemli önemsenmesi gerekiyor.

Peki, liderler önemli bir terör zirvesinde buluştu ve bu meselenin aslında siyaset üstü bir mesele olduğu konusunda da çağrılar ve söylemler var. Bu söylemler de etkili olmuş mudur?
Bu konuda bir şekilde dahil olan herkes rol çalmak ister. Ama işlerin kızıştığı işlerin çıkmaza girdiği dönemlerde herkes kenarda durur. Bununla ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti ilk defa elini yakma pahasına bu meseleyi suhulet yoluyla çözmeye kalkışan bu iktidar oldu. 'Kürt meselesine bulaşan yanar' diye bir algı vardı. Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi algısı bu Kürt meselesiyle ilgili olarak öyle bir şey yaratmıştı ki kim bu işe elini atarsa bundan kurtuluşu yoktur gibi ideolojik koşullanma yaratılmıştı. Halkın meseleye çok agresif baktığını dolayısıyla da bu meseleye bir şekilde bulaşan oy alamayacağı seçim kanamayacağı varsayılıyordu. Demokratik açılım hamlesinin yararı bir deneme yanılma yöntemine vesile oldu. Onda da aslında Türkiye halkı bu topraklarda yaşayan Türkler diyelim Kürt meselesinin çözümünü istiyormuş meğerse.

MHP İŞİN İÇİNDE OLMASIN AMA FİKRİ OLSUN
Kürt meselesini MHP istemiyor diye çözmeyecek miyiz? MHP istiyorsa bu işin içinde olur istemiyorsa olmaz. Ayrıca yüzde 10’luk bir MHP kitlesi bu işe muhalefet etmesi de iyi bir şeydir. MHP ile mecliste yapacağınız bir mutabakatla neyi kabul ettirebilirsiniz? Kürtçenin eğitim dili olmasını mı, yer isimlerinin değiştirilmesi mi, Kürt kimliğinin ayrı bir kimlik olduğunu mu kabul ettirirsiniz? MHP bu işin içinde olmasın ama fikri olsun. MHP’ye gidilir bu konudaki fikirler söylenir MHP 'ben yokum' der peki biz geride yüzde 80 varız. Ama bunları tabi MHP’ye anlatmak da gerekiyor.

BDP’ye nasıl bir görev düşer?
Başbakanın söylediği bir şey var; 'Biz terörle mücadele ederiz, siyasetle de müzakere ederiz' diye. İşte bu müzakerenin yolu açılmış oldu. Tabi BDP’nin handikapları var; kendisi politika geliştiremiyor, hep muhatabı başka bir yer olarak göstermekten, kendini ikinci aşamada bir muhatap olarak göstermekten vazgeçmesi gerekiyor. İnsanlar BDP’lileri Hakkari'ye Şemdinli’ye, Şırnak’a yol su elektrik getirsin diye seçmediler, Meclis'e gidin ve bu meseleyi siyasi zemine çekin diye oy verdiler. Onun için de yapmaları gereken çok basit şeyler vardır; silahlı güçlere silahtan vazgeçin dedikleri zaman somut bir takım öneriler ortaya koymaları gerekiyor. Çıkıp 'biz bu KCK sisteminden vazgeçiyoruz, böyle bir sistem olmaz, bundan vazgeçtik'.

Bugünkü durumda hakikatten bu tutuklamalar da konuşulmalıdır. Özellikle Van’daki tutuklama bir çelme takmadır kim yapmışsa. Onun için 50 kişi bile tutuklanmışsa 50 kişi daha var bunu çoğaltmanın yollarına bakalım ve 'karşılıklı anlaşmanın zeminini yaratabiliriz' gibi meseleye bakmaları gerekir. Proje geliştirmeleri kafa yormaları gerekiyor bu meseleyle ilgili olarak. Evet yarın siz müzakere masasına oturduğunuzda dağdakileri silahsızlandırdığınız zaman asıl mesele orada başlayacak. O zaman oturalım bunu projelendirelim yaratıcı fikri olan kazanır.

Yeni bir eğitim sistemimiz var: 4+4+4. Burada Kürtçenin ikinci 4’ten itibaren seçmeli ders olabileceği yolunda haberler var.
Çok önemli bir adım bu. Silahlı mücadele veren Kürtlerin medyasına baktığınız zaman onlar basit bir şey olarak görüyor bunu ama değil. Bunlar Kürtçe televizyon, seçmeli ders olması bundan 10 sene önce konuşulan şeyler değildi. Dolayısıyla biz meseleyi hep bir takım hakları kazanarak bir yere ulaşmak olarak algılayacaksak bize Kürtçe eğitim ve öğretim hakkını verin. Seçmeli ders vermeyin' diyorlar, bu ilk etapta olacak şeyler değil. Bunlar anayasal problemler var, yasal problemler var, psikolojik problemler var, teknik problemler var. Onun için adım adım gerçekleşecek şeylerdir bunlar. Adım adım gerçekleşecek şeyleri de bir bağımsız Kürdistan’ın ilanı olarak görmemek gerekiyor, bu bir zenginliktir.

Vakti zamanında bu devleti kuranlar 70 sene önce her şeyi tekleştirdiler ve Türkleştirdiler. Biz aslında bir zenginliktik bunu yok ettik. Şimdi tekrar kavuşmanın bir yolu var onun için okullarda Kürtçe seçmeli ders olur yarın eğitim dili haline gelir. Onun için de çok çok önemsenmesi gereken şeyler. Kimse çocuğuna o dersi seçtirmeyebilir ilk etapta ama orada olması da çok büyük bir şeydir. Kürtçe Mezopotamya’nın en eski dillerinden birisidir, bir eğitim dilidir, kültür dilidir. Ama yasaklandı şimdi de bu yasak bu tür şeylerle kalkıyor. Yarın da bir eğitim dili haline gelecek. O zaman bakacağız ki biz büyük bir zenginliği niçin ortadan kaldırmışız denilecek. Ben çift dilli olarak büyümüşüm. 9 yaşında Türkçeyi öğrendim ve bana büyük bir zenginlik kattı. Ben Türkün duygu dünyasını çok iyi bilirim. Türklerin de aynı şekilde Kürtleri algılaması açısından büyük bir şey.

Sayfa Yükleniyor...