Bekaroğlu: Bakan'ı da aşan bir irade vardı

Hayata Dönüş Operasyonu’nunda arabuluculuk yapanlar arasında yer alan Prof. Mehmet Bekaroğlu, Adalet Bakanı ve Başbakan’ın çözüm için gayret gösterdiklerini belirterek, "Bugün daha net söylememiz gerekiyor, Hikmet Sami Türk’ü de aşan bir irade vardı" dedi.

Bekaroğlu: Bakan'ı da aşan bir irade vardı

Hakkında açılan iki davanın düşmesiyle gündeme gelen ve dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’e suikast girişimiyle farklı bir boyut kazanan 'Hayata Dönüş Operasyonu’ öncesi, tutuklu ve hükümlülerle yönetim arasında arabuluculuk yapan heyette yer alan Prof.Dr. Mehmet Bekaroğlu, Canlı Gaste’nin konuğuydu.

Bekaroğlu, NTV’de yaptığı değerlendirmede, "Bana öyle geliyor ki, bugün daha açık ve net olarak söylememiz gerekiyor; Bakanı da aşan bir irade vardı ve bu hep var. Görünmez bir el gibi" dedi.

Dönemin TBMM İnsan Hakları Komisyonu Üyesi, aynı zamanda operasyondan önce devletle hükümlü ve tutuklular arasında arabuluculuk yapan heyette yer alan Bekaroğlu'nun açıklamaları şöyle:

Konu F Tipi cezaevleri, hücrelerdi. O zaman Terörle Mücadele Yasası gereği, hücre tipi, tek kişilik, F Tipi cezaevleri yapılmıştı. Tutuklu ve hükümlüler ‘hücreye girmeyiz’ eylemi yapıyorlardı. Açlık grevleri, sonra da ölüm oruçları... Adalet ve İçişleri Bakanlıkları ‘cezaevleri terör odağı oldu, terörist eğitimi yapılıyor, eylemler için emirler oradan geliyor’ açıklamaları yapınca, bir kamuoyu oluşmuştu. Ardından gerginlikler başladı ve ölüm oruçları...

Daha önceki deneyimlerden, tecrübelerimden hareketle; 1996'dan bahsediyorum, ‘50 günü geçince ölümler olabilir’ diye devereye girildi; aydınlar grubu vardı. Meclis İnsan Hakları Komisyonu Alt Komisyonu oluşturuldu. Her iki yapıda da yer aldım. Son güne kadar görüşmeler sürdü.

Can Dündar: Siz de, biz de (Can Dündar da aydınlar gurubundaydı) Hikmet Sami Türk'le görüştük. Türk, çözüm arayan bir devlet adamı görüntüsü veriyordu...

Başbakan Ecevit ve Hikmet Sami Türk, çözüm için gayret gösterip işbirliği yaptılar. 'Neler yapılabilir?' konusunu samimi şekilde bizimle görüştüler. 9 Aralık'ta Bakan açıklama yaptı ve "Görüşmeleri yaptığımız sivil toplumla mutabakat yapana kadar, F Tipi cezaevlerine nakili durduruyoruz’ dedi. Mmutabakat için çalışmalar başladı.

Ama örgüt bunu kabul etmedi. Talepleri sadece cezaevleriyle ilgili değildi; anayasa değişikliğine kadar giden isteklerde bulunuyorlardı. Gelinen noktada, hücrelerin kalkıp kalkmayacağı ve kaç kişilik olacağı tartışmaları yapılmaya başlanmıştı.

Görünmez bir el...
Bana öyle geliyor ki, bugün açık ve net olarak söylememiz gerekiyor; sayın Bakanı da aşan bir irade vardı ve bu hep var. Görünmez bir el gibi. Ortaya çıkan gerginlik, F Tipi cezaevlerine nakillere bir fırsat olarak değerlendirildi. Görüşmeler devam ediyordu, bir ara kesildi ve tekrar başlayacaktı. Ertesi gün görüşmelere başlayacaktık ama müdahale yapıldı.

Can Dündar: Operasyon Bakan'a rağmen mi yapıldı?
Bunu bilgi olarak söylemem mümkün değil. Ama Bakan da, Başbakan da ölümlere karşıydı. Bunu biliyorum ve buna şahidim. 'Bugün yoğun şekilde yaşanan seri olayların bir parçası mı?' da denilebilir. Bunu kestirmek çok zor.

Hayata dönüş operayonuyla ilgili son bir iki yılda çok önemli olaylar yaşandı. İki dava açılmıştı. Operasyonları yapan jandarmayla ilgili olan zaman aşımından düştü. ‘İsyan ettiler, ölüme sebebiyet verdiler, devlet malına zarar verdiler’ diye dava açıldı o da zaman aşımından düştü. Görünmez irade baştan beri burada var...

Adalet her şeyin önündedir...
30 insan öldü orada, 30 tane can. ‘30 can 70 milyon için feda olsun’ diyemezsiniz. Adalet her şeyin önündedir. Annesi, babası, sevenleri var o insanların. Ciddi bir yargılama olsaydı; ‘Böyle bir müdahale gerekli miydi, orantısız güç kullanıldı mı, ölümü sebebiyet-ihmal var mı?’ bunlar aydınlatılsaydı, kamu vicdanı farklı bir şekilde hareket edebilirdi. Belki de bugün yaşananlar yaşanmayabilirdi. Tarihimizin karanlık bir sayfası olarak kaldı; birçok olay gibi. Kalmamalıydı. 30 kişi orada öldü ama devam eden eylemlerle birlikte sayı 120 oldu.

Toplum olarak yüzleşmeliyiz...
Bunları hiç konuşmadık. Burada medyaya da bir gönderme yapmak istiyorum. 19 Aralık operasyonunda medya neredeyse askerle birlikte.... Toplum bunlarla yüzleşmeli. Adam terörist olabilir ama vatandaştı da onlar. ‘İsyan etmiş’ evet ama devlet uygun bir şeklilde etkisiz hale getirbilirdi. Ne yaptı? Düşlmanı imha etmek üzere eğitim almış jandarmaları gönderdi ve düşman imha edildi. Bunlarla yüzleşmeliyiz.

Bugün çok fazla karamsar haberlere rastladım. Ben bir hekim olarak, ruh hekimi olarak, bugün haberlerde izlediğimiz sahnelere bakınca... Bu kadar karamsar olmaya da gerek yok... bunların üstesinden gelebilir. Güzel şeyler de söylemek gerekiyor galiba.

Sayfa Yükleniyor...