'Ben yaptım oldu ile olmaz'

Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, Kürtçe eğitim veren okulların kapatılmasına değindi ve provokasyon uyarısı yaptı. Arınç, 'torba yasa' olarak bilinen düzenlemeler için de "Literatürümüzden çıkaracağız" dedi.

'Ben yaptım oldu ile olmaz'

Bakanlar Kurulu Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında toplandı.

Başbakanlık Merkez Bina'da gerçekleştirilen toplantı yaklaşık 7 saat sürdü.

Toplantı sonrası kameralar karşısına geçen Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Toplantıda Arınç'a; Diyarbakır, Şırnak ve Hakkari'de Kürtçe eğitim vereceğini belirterek açılan okullar soruldu.

Son demokratikleşme paketinde Kürtçe'nin seçmeli ders olarak verilebileceği kararının alındığını hatırlaran Arınç, "Ancak bunun hayata geçmesi için hazırlanan yönetmelik kapsamında özel bir eğitim kurumunun olması gerekiyor. 'Ben yaptım oldu' ile bu iş olmaz" ifadelerini kullandı.

Arınç, bundan böyle kamuoyunda 'torba yasa' olarak bilinen tasarıların Meclis'e gönderilmeyeceğini söyleyerek "Bunu literatürümüzden çıkaracağız" dedi.

"Avrupa Birliği sürecinin masaya yatırıldığını ve bu konuda çok önemli kararlar alındığını rahatlıkla söyleyebilirim. Avrupa Birliği'ne yeni ama takvimleştirilmiş yani süreç içinde, belirli zaman dilimleri içinde gerçekleştirilecek bir eylem planı yapılıyor. Bunun hazırlığı yapılmıştı, taslağı üzerinde çalışmalar gözden geçirildi.

Bu eylem planı hazırlığı mademki takvimleştirilmiş olarak ifade ediyorum, bugünkü günden itibaren 2014 sonuna kadar, takriben 3,5 aylık bir takvim içerisinde bir eylem planı, 2015 Ocak'tan, muhtemelen haziran ayında yapılacak seçimlere kadar ikinci bir eylem planı, 2015 seçimlerinden sonra 2019'a kadar da bir eylem planı olarak dikkat çekici bir çalışma üzerinde duruyoruz.

AB Bakanımız Volkan Bozkır, bugün akşam saatlerinde de yurt dışında yine AB ile ilgili bir çalışma yapmak üzere ayrıldılar. Bizim eylem planımız üzerinde müzakere sürecini dikkate aldığımızı, siyasal ve stratejik süreci dikkate aldığımızı, algı ve iletişim sürecini dikkate aldığımızı ifade edebilirim.

Yani 3 aşamalı eylem planı içinde bugüne kadar 2005'ten beri devam eden müzakere sürecinde yeni argümanlarımız ne olacaktır, siyasal ve stratejik süreçlerde eksikler, noksanlıklar nelerdir ve bunun brüksel 'ye bakıldığı zaman, 'den Brüksel'e, Avrupa Birliği'ne bakıldığı zaman görüntü ne noktadadır ve her iki merkezdeki algıların ve iletişim sürecinde yaşanan olumsuzlukların giderilmesine yönelik eylem planımızı, yapısal reformları da 2015-2019 arasına sıkıştırabileceğimiz bir acil eylem planına dönüştürüyoruz.

Bu süre içinde ilgili bakan arkadaşlarımızın Brüksel ile ilişkileri Brüksel'de AB sürecindeki aktörlerin de Türkiye'ye yönelik çalışmaları ayrıca planlanmış olacaktır.

Son demokratikleşme paketi içinde bildiğiniz gibi özel eğitim kurumlarında Kürtçe dersler verilebileceği kararlaştırılmıştı.

Devletimizin okullarında seçmeli ders olarak Kürtçe'nin okutulabileceği kararlaştırılmıştı. Son demokratikleşme paketinde çıkan yasaya göre, özel eğitim kurumlarında Kürtçe dersler verilebileceği kararlaştırılmıştı.

Sadece Kürtçe değil, Arapça, peygamberimizin hayatı, Kur'an ve diğer dersler olmak üzere... Son demokratikleşme paketinde çıkan yasaya göre, anayasamızdaki hükümler duruyor. Ancak bunun hayata geçmesi için hazırlanan yönetmelik kapsamında özel bir eğitim kurumunun olması gerekiyor.

Bu özel eğitim kurumunun tam donanımlı olması gerekir. Bugün emsallerini gördüğümüz gibi bir okuldan behsediyorum. Bugün kavgası yapılan şey ise yapay bir tartışmadır. Bunlardan bir tanesi bir yerde bir okul yapımına gidilmiş, tuğlalar üst üste konuluyor laf arasında buranın Kürtçeeğitim vereceği söyleniyor.

Sorduğunuz zaman söylemiyorlar ama bunun özel bir kurum olduğu ve Kürtçe eğitim yapabileceği söyleniyor.

Bu propaganda ve provokasyona yönelik bir çalışmadır. Nihayet güvenlik güçleri ve müfettişler oraya gitmişlerdir yapılan bir binanın karkası ortaya çıkmıştır ama bunun Kürtçe eğitim verecek bir okul olacağı beyan edilmemiştir.

Böyle izinsiz bir inşaata izin verilmeyeceği kendilerine bildirilmiştir. Ne kadar taş atarlarsa atsınlar ne kadar bağırırlarsa bağırsınlar bu provokasyona yönelik sadce dedikoduyla Türkiye'yi meşgul etmektir. Hükümet bu tür olaylar karşısında kanunu infaz etmekten geri kalmaz.

Ancak Diyarbakır'ın merkezinde Bağlar'da belediyenin bir binasının okula dönüştürmek ve bu okulda Kürtçe eğitim verileceği iddiası soruşturulmuştur. Belediye boş bir binada Kürtçe eğitim yapacağı sözüyle ifade etmektedir. Peki öğretmenleriniz nerede? Yok. Müracaat ettiniz mi eğitim kurumu açmak üzere? 'Buna gerek duymuyoruz.'

Türkiye bir hukuk devleti. Bir kanun çıktı ama bu kanunun uygulanması için hayırseverlerin bir özel okul nası kuruluyorsa bunu gibi bir eğitim kurumunu meydana getirmeliler. 'Ben yaptım oldu' ile bu iş olmaz.

İzinsiz hayata geçirilmek istenen, okul bile denemez, böyle bir girişimin yasadışı olduğu valilik tarafından kendilerine bildirilmiştir. Türk ceza kanununda izinsiz eğitim kurumu açmak bir başlık altında değerlendirilmiştir.

'SURİYELİ SIĞINMACILAR'
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilen nüfus cüzdanı Suriyeli sığınmacılara verilmemiştir ve verilmeyecektir Verilen misafir tanıtma kartıdır. Bu vatandaşlık verilmiştir anlamına gelmez.

Bu şekilde sığınmacılar sağlık ve eğitim gibi hizmetlerden faydalanmaktadır. Ülkelerine dönerken bu kartlar kendilerinden alınacaktır. Bu yaptığımız işlem de yasaya uygundur.

IŞİD İLE MÜCADELE
IŞİD konusunda ABD Dışişleri Bakanı Kerry Türkiye'ye geldiğinde tıoplantılar yapıldı ve ardından açıklamalar yapıldı. Bunlar dışında bir açıklama yapmaya gerek yok.

Biz bölgesel istikararı ve refahı tehdit eden terör yapılarında, bölgesel eşgüdüm mekanizmalarına önem veriyoruz. Tehditler karşısında Türkiye dost ve müttefikleriyle hareket etmeye özen göstermektedir. Türkiye'nin yaklaşımın bellidir. Bu yaklaşımı nedeniyle terörün hedefi olabilir.

'LİTERATÜRDEN ÇIKARACAĞIZ'
Son çıkan çok maddeli kanuna kamuoyunda "torba" deniliyor. Ancak ben bu sözü kullanmamaya özen gösteriyorum. İnşallah bundan sonra da bu ismi hiç kullanmamak istiyoruz. Yani çok maddeli yasa tasarıları yerine sadece o işle ilgili tasarıları getirmeye gayret edeceğiz. Yoksa her kanunun bir maddesini değiştiren, sonunda da maalesef haklılık payı da olan 'torba' gibi bir lafı yasama literatürüne sokma gayreti içinde değiliz. Bunu literatürümüzden çıkaracağız inşallah. Yasama sıfır hata kabul eden bir şeydir. Çok uzun çalışmaların sonucunda ve en iyi şekilde uygulanmak üzere çıkarılmalıdır.

Ama o kanunun bir maddesini, bu kanunun iki maddesini, bir başkasının üç maddesini değiştirerek sonunda 49 kanundan ayrı ayrı değişikliğe gidecek, belki zaman yetersizliği sebebiyle veya bir başka anlayışla bunlar getirilmiş olabilir. Bundan sonra bu kadar maddeli bir tasarıyı umarım ki görmeyeceksiniz, Sayın Başbakanımızın talimatı budur. Artık 3-5-10-15 ne ise o iş için gerekli olan, tasarılar Meclisimize gönderilmiş olacaktır.

Taşeronlarla ilgili bu kanun içerisinde olmayan hükümleri şüphesiz Meclis'e getireceğiz. Ama onun da sadece öze yönelik bir çalışma, düzenleme olacağını söyleyebilirim. Artık bu kadar yüksek maddeli, çok maddeli tasarılar Meclis'e gönderilmeyecektir. Bugün veya dünden itibaren de 'yeni bir torba yasa çalışması var. Bunun içerisine şu da girecek mi, bu da girecek mi' diye bir tartışma var. Bir torba yasa çalışması veya hazırlığı içinde değiliz. Onu da bugünden söylemem doğru olabilir."

'TEK KELİME KONUŞULMADI'
Bir gazetecinin, kamuoyunda bedelli askerliğe yönelik bir beklenti olduğunu, bunun hükümetin gündeminde bulunup bulunmadığını sorması üzerine, Arınç, bunun internette çok uzun zamandır konuşulduğunu söyledi.

Arınç, "Bazı, siyasi pozisyonu olan arkadaşlarımızın da sözleri yorumlanmak suretiyle bu konu üzerinde duruluyor. Bir beklentinin olduğunu biliyorum. Ama bu her gün konuşulacak bir konu değildir. Özellikle bugünkü toplantımızda bedelli askerlik konusunda bir cümle bile sarf edilmemiştir" diye konuştu.

Sayfa Yükleniyor...