Benim ve Roz’un Sonbaharı

Antik bir kasaba, yapılacak baraj nedeniyle sular altında kalacak ve bu zengin kültür de yok olacaktır. Bunu engellemek için mücadele eden sivil hareket yenilgiye uğrar. Hareketi yöneten gazeteci Metin eski bir makineyle çıkarttığı gazetesiyle baraj yapımından rant bekleyen çıkar çevrelerine karşı mücadele eder. Bu mücadelenin hedefi barajın rantını yiyen Müteahhit Sofu’dur.

Benim ve Roz’un Sonbaharı

Başrollerini Serkan Altunorak ve Öznur Kula'nın oynadığı filmde Serra Yılmaz, Zerrin Arbaş, Leyla Batgi, Bahar Ün, Abdullah Tapkan, Tevfik Yapıcı, Murat Batgi, Aytaç Ağırlar, Osman Hunav, Zelal Gündüz, Gıyasettin Şehir, Faruk Acar, Mürsel Emektar ile Batmanlı ve Diyarbakırlı yerel oyuncular da yer aldı.

Hasankeyf'in yok olmasına dikkati çekmek isteyen ve Güneydoğu sorununa değinen filmin çekimleri, Batman, Hasankeyf ve Mardin'de yapıldı.

Çekimleri yaklaşık 2 yılda tamamlanan filmin konusu kısaca şöyle:
''Hasankeyf, yapılacak baraj nedeniyle sular altında kalacak ve dünyada eşi benzeri görülmeyen bu zengin kültür de yok olacaktır. Bunu engellemek için tüm güçlerini seferber ederek mücadele eden sivil hareket ne yazık ki yenilgiye uğrar. Bu hareketin başını Gazeteci Metin çeker. Eski bir makineyle çıkarttığı yerel gazetesiyle mücadele eden Metin, bir yandan da karısı Berfin'le uğraşır.''

Yönetmen: Handan Öztürk
Oyuncular: Serkan Altunorak, Öznur Kula, Serra Yılmaz , Zerrin Arbaş
Senaryo: Handan Öztürk
Tür: Dram
Dil: Türkçe

Bu hafta vizyona giren yeni filmler...

''ZORLUKLARLA ÇEKİLEN BİR FİLM''

Filmin başrol oyuncularından Öznur Kula,  yönetmen Öztürk'ün Hasankeyf'i gördükten sonra bu filmi yapmaya karar verdiğini söyledi. Filmin büyük bir özveriyle çekildiğini belirten Kula, ''Aniden kum fırtınaları çıktı, sete sürpriz baskınlar yapıldı. Serkan Altunoraklar ile karşılıklı oynadığımız göl sahnelerinde, eksi 5 derece suda zatürre tehlikesi atlattık. Ama ekibin fedakarlığı ve özverisiyle 2 yıl sürmüş olsa bile ortaya kayda değer ve derdi olan bir proje çıktığı için mutluyum'' dedi.

Filmde kendisinin ''gazeteci Metin''in karısı olan ''Berfin'' karakterini canlandırdığını ifade eden Kula, filmde Hasankeyf ile Güneydoğu sorununun bu karakterle özdeşleştirildiğini vurguladı. Kula, ''Berfin'' karakteri hakkında şu bilgileri verdi:
''Batmanlı değil, göç etmek zorunda kalmış. Aslında, kendi köyünde yaşlı bir adamla evlendirildiği için dağa kaçmış. Az buçuk okumuşluğu var ama bilinçli bir genç değil. Dağa kaçmasının altında da politik bir neden yatmıyor. Fakat orada da var olamıyor. Çünkü orada kan, şiddet, ölüm var. Bunlara tanıklık edince ruh dengesi bozuluyor. Ne kendisiyle ne dünyayla barışık. Oradan da Hasankeyf'e göçüyor. Ama düğünlerinde eşi Metin vuruluyor, Berfin'in dağda yaşadığı ortaya çıkıyor ve terörist damgası vuruluyor.''

Filmde, ''Berfin''in insanlara Hasankeyflilerin durumunu anlattığını belirten Kula, ''Berfin, Hasankeyflilere benziyor. Şu an ne yaşadığını, gelecekte ne yapacağını bilmiyor, halkın da orası sular altında kalınca durumları belirsiz. Nereye gidecekler? O coğrafyadan başka yerde yaşamamışlar. Bırakın başka şehirlere gitmeyi Batman merkeze gelmemiş Hasankeyfli var'' diye konuştu.

''ÇOCUKLAR HEP 'BENİ UNUTMA' DİYORLAR''

Doğuya ilk kez bu proje sayesinde gittiğini vurgulayan Kula, şive konusunda Şener Şen'in özel hocalığını yapan Mehmet Şafiye ile oradaki çocuklardan çok yardım aldıklarını söyledi.

Hasankeyf'te yaşadıklarının kendisinde derin izler bıraktığını, oradaki çocuklarla güzel dostluklar kurduğunu anlatan Kula, çocukların kendisine yazdığı mektupları hala sakladığını anlattı. Kula, ''Mektuplardaki ortak nokta, 'Beni unutma' ifadesi. 'Ben seni çok sevdim, beni unutmayacaksın değil mi'. Zaten unutulacak bir durum değil ama onların da beklentisi bu, unutulmaktan korkuyorlar'' diye konuştu.

Sanatçı, Hasankeyf'teki çocuklara dair gözlemlerini de şöyle aktardı:
''Duygularımı nasıl tarif etmem gerektiğini bilmiyorum. Evlerinde konuşulan bir dille büyüyorlar. Okula gittiğinde Türkçe ile tanışıyorlar. O kadar zorluklar yaşıyorlar ki bu ikilem arasında, kimisi 'Öğretmenim beni anlamadığında altıma yaptığım oldu' dedi bana. Orada şive çalışırken ben de onların nasıl zorlandığını anladım. Düşünün ben sadece şivede zorlandım. Oralara bilinçli öğretmenler gitmeli ki biz o çocukları kazanabilelim. Coğrafi koşullar çok zor, orada toprak verimli değil, hayvancılık yapamıyorlar, onları kaybedebiliriz bu şartlarla ve bunu yapmamalıyız, daha özverili olmamız gerekiyor.''

Sayfa Yükleniyor...