Beşir Atalay Kürt açılımını anlattı

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''Demokratik açılım'' çalışmaları kapsamında yaptığı görüşmeleri değerlendirirken, ''Sorunun çözülmesi gerektiği konusunda toplumda çok net ve güçlü bir mutabakatın var olduğun gördük'' dedi.

Atalay, İçişleri Bakanlığı Konferans Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında, ''demokratik açılım'' çalışmaları kapsamındaki temasları hakkında bilgi verdi.

Bakan Atalay, basın toplantısının başında, Şemdinli'de şehit olan 4 askerin uğurlanması ve defin işlemlerinin bugün yapılacağını belirterek, üzüntülerini dile getirdi. Şehitlere Allah'tan rahmet, ailelerine ve Türk halkına baş sağlığı dileyen Atalay, ''İnşallah yürüttüğümüz çalışmalarımız başarıyla sonuçlanır da bu olayları, bu acı haberleri yaşamayız'' diye konuştu.

Bir aylık sürede değişik siyasi parti temsilcileri, 22 sivil toplum kuruluşu, 11 meslek örgütü, şehit ailelerini temsil eden 24 dernekten gelenlerin yanı sıra bireysel görüşmeler gerçekleştirdiğini kaydetti. Atalay, dün de bazı sivil toplum örgütlerinden temsilcilerle görüştüğünü ifade etti.

''Bir aylık süre zarfında yaptığım görüşme ve toplantılar süreç açısından son derece olumlu olmuştur'' diyen Atalay, bu süreci geniş çaplı görüşme, müzakere ve mutabakat anlayışı çerçevesinde yürüttüklerini kaydetti.

Görüşmeler sırasında farklı kesimlerin temsilcilerini dinleme fırsatı bulduğunu belirten Atalay, bu çalışmaların bir ''ortak akıl arayışı'' olduğunu ve bu konuda da hedefe ulaştıklarını kaydetti. Atalay, ''Sorunun çözülmesi gerektiği konusunda toplumda çok net ve güçlü bir mutabakatın var olduğun gördük. Herkes, bir defa, herkes terörün bitmesini istiyor. Herkes ülkemizde demokratik standartların yükseltilmesini istiyor. Bunlara karşı koyan hiç kimse yok'' dedi. Atalay, ''kendisinin çok umutlu olduğunu'' dile getirdi.

Süreçte yaptığı görüşmeler hakkında bilgi veren Atalay, görüştüğü kesimlerin bu mesele hakkında ne kadar hazırlıklı olduğunu gördüklerini ifade etti. Atalay, ''Böylesine geniş bir çalışma ve mutabakat çözüme ilişkin umutlarımızı çok artırdı, ben çok umutluyum. Sivil toplum örgütleri, sendikalar, meslek kuruluşları, odalar meğer bu konularda ne kadar çok çalışma yapmışlar, yıllar içinde'' dedi.

Toplumun 25-30 yıldır bu konuyu yaşadığını belirten Atalay, sözlerine şöyle devam etti:

''Bunları görünce şu ifadeleri de kullanmak istiyorum; artık eski alışkanlıklarımızı terk edelim ve kendi insanımıza ve kurumlarımıza güvenelim diyorum. Her açılımın arkasında yabancı bir el aramaktan vazgeçelim. 'nin büyüklüğünün ve gücünün farkında olalım. Bu meseleyi biz çözüceğiz. Bu öz güven ve kararlılığa lütfen sahip olalım. Yürüttüğümüz çalışmaları, bir yabancı düşünce kuruluşunun raporlarıyla ilişkilendirmek en hafif tabirle siyasi kompleksin bir tezahürüdür. Böyle bir iddiada bulunmak, 'nin bu konudaki bilgisinden, birikiminden haberdar olmamaktır, Türkiye'ye haksızlıktır, Türkiye'ye bühtandır. Bu kendi insanımıza güvenmemektir.''

Uluslararası alanda düşünce kuruluşlarının birçok konuda çalışmalar yaptığının, raporlar hazırladığının bilindiğini ifade eden Atalay, Türkiye'deki düşünce kuruluşlarının da elinde bu konuyla ilgili ciltler, yapılmış çok büyük analiz, araştırmalar bulunduğunu anlattı.

BİZ KENDİ İNSANIMIZA GÜVENİYORUZ
Atalay, şunları kaydetti: ''Niye bunlardan söz etmiyoruz. Bir bilmem kaçıncı sınıf bir düşünce kuruluşu bir yerde Türkiye ile ilgili birkaç satır yazdı diye kendimizi küçümseyerek, bu tür değerlendirmeler yapıyoruz. Yani, şöyle mi diyeceğiz, insafla düşünün... 'Bizim bunları düşünecek devlet adamımız olamaz, bizim bunları düşünecek siyaset adamımız yoktur, bizim bu konulara kafa yoracak terör uzmanlarımız yetişmemiştir. Bizim bu kadar yıl ömrünü terörün içinde geçirmiş, bunları analiz edecek komutanlarımız yoktur, emniyetçilerimiz, bilim adamlarımız yoktur.' Bunu mu demek istiyoruz? Niye kendimize haksızlık yapıyoruz. Yeter ki biz arayalım. Bu konularda Türkiye'de büyük zenginlik var, ön yargıları kaldırarak, rahatça görüşme zeminini oluşturarak bunları aradığımızda o zenginliği keşfediyoruz, buluyoruz. Ben buna üzülüyorum. Kendi insanımıza bunu yapmamalıyız. Biz kendi insanımıza güveniyoruz.''

Görüşmeler sırasında dile getirilen düşünceleri, görüşleri ve kendilerine verilen raporları titizlikle değerlendirdiklerini, bundan sonra bu tür katkıları almaya devam edeceklerini anlatan Atalay, ''Elimizdeki veriler ışığında, konunun tüm boyutları en ince ayrıntısına kadar çalışılmaktadır. Kurumlarımız da bu sürece katkı vermeye devam etmektedir'' dedi.

Demokratik açılım süreciyle ilgili Türkiye'de son derece dinamik, özgür, samimi, verimli tartışmalar yapılmaya başlandığını belirten Atalay, çok değerli analizlerin yayınlandığını, son 1 ayda çok sağlıklı bir müzakere ve değerlendirme ortamı oluştuğunu ifade etti.

Atalay, ''Bundan inanın çok keyif aldım, bundan övünmeliyiz. Milletimiz çok değişik platformlarda korkmadan, çekinmeden kendi sorunlarını açıkça tartışmakta, çözüm yolları aramaktadır ve bu çok önemlidir, çok mutluluk verici bir gelişmedir'' diye konuştu.



AÇIKLANACAĞI YER TBMM
Bakan Atalay, şimdiye kadar yaptığı temaslarda ortaya çıkan görüş ve düşüncelerin başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere ilgili kurumlarca değerlendirildiği, bu konudaki kurumsal işbirliğini sürdüğünü söyledi.

Atalay, ''Bu değerlendirmeler yaptığımız taslak çalışma ve görüşlerimiz kısa, uzun, orta vadeli tekliflerimizi Başbakanımıza sunacağız. Bu konu hem Bakanlar Kurulumuzda hem de grubumuzda görüşülmesi gerekiyor. Ekip çalışması devam edecek. Bizim niyetimiz, mümkün olabildiğince parlamento yasama yılı başlayana kadar çalışmaları belli bir seviyeye getirmektir. Bu konuların, politikaların, önerilerin ilk açıklanacağı yer TBMM çatısının altı olacaktır'' diye konuştu.

Bir soru üzerine, Atalay, ''Af diye bir kavramı biz zikretmedik, zikretmiyoruz. Bu işin başı silahların bırakılması'' dedi.

Demokratik standartların yükseltilmesi ve terörün sona erdirilmesi konusunda herkesin ortak iradeye sahip olduğunu ifade eden Atalay, ''Elbette bu önemli meselede farklı görüşler, katılmadığımız yanlış bulduğumuz düşünceler olmuş olabilir, olacaktır da... Demokratik hukuk devletinde olması gerektiği gibi herkesin karşılıklı anlayış, saygı ve hoşgörü çerçevesine en aykırı düşünceleri bile dile getirmesi bu sürecin gereğidir'' diye konuştu.

''Kişilik haklarına saldırmadan, hakarete başvurmadan medeni vatandaşlar gibi meselenin tartışılabilmesi gerektiğini'' anlatan Atalay, samimi tartışma zeminin oluşmasının demokratik açılımın ilk aşaması olduğunu dile getirdi.

''Demokratik açılım'' adı verilen sürecin ilk aşamasında çok başarılı olduğunu ifade eden Atalay, tartışma ortamı, samimiyet, empati yapabilme, şefkat ve merhamet duygularının ekranlara yansımasının, insanların birbirleri için kaygı hissetmesinin toplumun derinlerinde asırlardır var olan duygular olduğunu söyledi. Atalay, ''Hepimiz yaşıyoruz bunları. Müthiş bir zenginlik. Bunu bütün samimiyetimle ifade ediyorum. 'Demokratik açılım' dediğimiz illa büyük teklifler, politikalar değil işte. Tüm bunlar çok önemli gelişmelerdir'' diye konuştu.

''Demokratik açılımın amacı ve hedefleri çok açık ve net olduğu halde geçtiğimiz bir ay içerisinde kafaların karıştırılmaya ve zihinlerin bulandırılmaya çalışıldığını gördük'' diyen Atalay, şöyle devam etti:

''Bütün bu olumlu çalışmaların içinde bu tür bazı gelişmeler bizi biraz üzdü. İçinde bulunduğumuz süreç, bu ülkede yaşan herkesin, her vatandaşın daha huzurlu olmasını sağlayacaktır. Bizim amacımız bu. Sayın Başbakanımızın, geçen haftaki 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında ifade ettiği gibi, bizim bu açılımından muradımız bu ülkede yaşayan herkesin ama herkesin kendini özgürce ifade edebileceği demokratik ortamı tesis edebilmektir. Bu meselenin ortaya çıkardığı maliyetin çok yüksek olduğu da bilinmektedir. Yine Sayın Başbakanımızın aynı konuşmada ifade ettiği gibi, Türkiye çok uzun yılladır terörle mücadele halindedir. Bu acı tecrübe canımızdan binlerce gencecik can koparıp atmıştır. Türkiye, bu yılları acıyla, gözyaşıyla geçirmiştir. Ekmeğe uzanması gereken eller silaha uzanmıştır. Refaha doru atılması gereken adımlar, yoksulluğa, yoksunluğa, işsizliğe, çaresizliğe doğru atılmıştır.

Bunlara rağmen sürece karşı çıkanların birtakım yanlış verilerden ve ön yargılardan hareketle yanlış sonuçlara ulaştıklarını görüyorum. Bu kesimler bizim söylemediğimiz sözleri bize atfederek, katılmadığımız toplantıları bize mal ederek, birtakım hayali projeler üreterek, sürece karşı çıkmaya çalışıyorlar. Dahası, kendilerini bilgilendirmek ve görüşlerini almak için kapılarını çaldığımızda da kabul etmediler. Dolayısıyla bilgi sahibi olmadan üretilen siyasi polemiklerin ülkemize hiçbir faydası yoktur. Biz, Türkiye'nin neredeyse çok büyük kesimini temsil eden odalarla, kuruluşlarla, sendikalarla, sivil toplum kuruluşlarıyla görüştük, hiçbirisinin bu konularda niyetle, hedefle, varılmak istenen ilgili hiçbir tereddütü yok. Çünkü bilgi sunduk, görüştük karşılıklı görüşlerimizi paylaştık. Diğer siyasi partilerimizle de paylaşılsa birbirimizi anlasak bu tür yaklaşımlar eminim olmayacaktır.''

TEMEL İLKELER TARTIŞILMAZ

''Demokratik açılım'' sürecinin temel unsurlarını geniş bir müzakere sonucunda oluşturulacağının daha önce ifade ettiğini anımsatan Atalay, ''Bu yüzden biz herhangi bir paket yahut eylem planı çıkarmadık. Halen de bu çerçevede işte bu tür ortak aklı bularak bunları olgunlaştırmaya çalışıyoruz'' diye konuştu.
''Buna rağmen muhalefet veya bazı kesimlerin bir tarafta bizi içeriği açıklamamakla suçladıklarını'' dile getiren Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü:
''(Yani, bilinmiyor ne yapılacağı) dediler. Diğer yandan, 'demokratik açılım sürecinin ülkeyi böleceğini, üniter devlet yapısını yıkacağını, yeni azınlıklar yaratılacağını' ifade ettiler. Anlatamadık. Vatandaşlarımız herhalde bunları görüyorlar. Öncelikle, bölünme sendromundan artık kurtulmamazı gerekiyor. Bin yıldır birlikte yaşayan ve iç içe geçmiş milletimizi bölmeye kimsenin gücü yetmez, yetmeyecektir. Çünkü milletimizin hamuru kardeşlik mayasıyla yoğrulmuştur. Bunun şu günlerde nasıl ortaya çıktığını zaten hepimiz görüyoruz. Siyaset yapma sorumluluğunu taşıyanların sürekli bölünme fobisi üretmekten ve çatışma lobisinin değirmenine su taşınmaktan vazgeçmesi gerekiyor. Öte yandan, üniter devlet yapısının sürekli gündeme getirilmesi bizce öz güven eksikliğinin bir sonucudur.
Hiç kimse devletin bütünlüğünü, milletin birliğini, resmi dilin Türkçe olduğunu, bayrağımızın ay yıldızlı bayrağımız olduğunu ve milli marşımızın İstiklal Marşı olduğunu tartışmıyor. Biz bu temel ilkeleri zaten tartışılmaz olarak kabul ediyoruz. Bunlar çok söylendi. Partimiz kurulduğundan bu yana Başbakanımızın bu konularda çok güzel ifadeleri var. Bunu sadece bu süreçte değil, çok önceden...
Buradan vatandaşlarımıza sesleniyorum, bu proje devlet ve millet olarak bütünlüğümüz pekiştirecek milli birlik, kardeşlik ve huzur projesidir. Bu projede tek bir muhatabımız vardır, o da daha önce ifade ettiğimiz gibi milletimizdir. Biz millete güveniyoruz. Ben bir toplum analizcisiyim. Çok araştırma yaptım ve her araştırma sonrasında Türk toplumuna hayranlığım artmıştır. Bizim toplumumuzun basiretine benim güvenim çok fazla. İnsanlar konuşur, anlatır ama onun ön sezisi basireti algılamaları, ortak aklı oluşturur getirir damgasını vurur.''

''Toplumuza güveniyoruz. Bu ortamda olup bitenleri, yapılanları bizim toplumumuz çok iyi anlıyor'' diyen Atalay, toplumun çalışmanın sonuçlarını ne olacağını da çok iyi anladığını söyledi.

Bu süreç sonucunda ulaşmak istedikleri somut sonuçlar olduğunu belirten Atalay, şöyle konuştu:

''Hedeflerimiz açık ve nettir. Açılımın sonunda terör sona erecek ve Türkiye huzura kavuşacaktır. Çeyrek asırdır akan kan ve gözyaşı duracak, yüreği dağlanan analara yenileri eklenmeyecektir. Tarih boyunca geliştirdiğimiz beraberlik, birlik ve kardeşlik duyguları daha da pekişecek.

Ülkemizin kalkınması ve insanımızın mutluluğu için daha fazla kaynak ayrılacaktır. Son dönemde eylem planlarıyla hızlandırdığımız GAP, Doğu Anadolu Projesi, Konya Ovası Projesi gibi ülkemiz açısından hayati derecede önemli projelerin tamamlanması hızla sağlanacaktır. Herkes daha huzurlu, daha müreffeh ve güçlü bir Türkiye'de yaşayacaktır. Vatandaşımızın devletine ve ülkesine aidiyet bağı güçlenecek, herkes kendisini bu devletin eşit ve özgür vatandaşı olarak hissedecektir. Farkılıklar, ayrışmanın değil, zenginliğin ve birlikteliğin kaynağı olacaktır. Demokrasimizin standardı yükselecektir.

Zaten hükümetlerimiz döneminde hep yükselttik. Önümüzde bizim yine Kopenhag Kriterleri var yine demokratik standartlarımızı yükseltme var yine ulusal programımızın gereğini yapmak da var. O çalışmalarımızda var. Demokratikleşerek ve özgürlük alanını genişleterek, terör sorununu çözen bir Türkiye dünyaya örnek olacaktır. İç meselelerini çözen bir Türkiye her bakımdan cazibe merkezi haline gelecektir.

Terör prangasından kurtulan Türkiye, bölgesinde ve dünyada etkin bir aktör olacaktır. Yapılan çalışmalar ülkemizin her köşesinde yaşayan insanımızın demokratik standardını ve refah seviyesini yükseltilmesine, temel hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesine yöneliktir.''

BÜTÜN TÜRKİYE'NİN ATILIMI VE AÇILIMI
Bu çalışmalarla toplumun tüm kesimlerini kucaklamayı amaçladıklarını anlatan Atalay, hiçbir kesime ayrımcılık veya ayrıcalık yapılmasına izin vermeyeceklerini vurguladı.

''Bu, bir bölgenin, bir kesimin değil, bütün Türkiye'nin atılımı ve açılımıdır'' diyen Atalay, çözüm sürecinin sonucunda herkes her bakımdan bugünkünden çok daha iyi bir durumda olacağını söyledi.

Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bizim demokratik açılım ve hedeflerimiz bunlardır. Bunların dışında gizli bir gündemimiz ve siyasi bir hesabımız da yoktur. Komplo teorileriyle vesaire bu sürece yakınlaşmayı biz bu kadar açık çalışma içinde iken yadırgıyoruz. Bizim anlayışımıza göre, sorun üretme değil, toplumun sorunlarına çözüm bulma sanatıdır. Hükümet olarak biz bu sorumlulukla hareket ediyoruz.

Türkiye'nin her köşesinde toplumsal desteği sahip olan AK Parti hükümeti ülkemizin birlik ve bütünlüğünün de sigortasıdır. Ülkenin bütünlüğünün garantisi biziz. AK Parti ve hükümetimize bölme gibi suçlamalar yapılıyor. Biz, Türkiye'de belirli bölgelerin falan partisi değiliz. Biz tüm Türkiye'nin partisiyiz ve Türkiye'de kardeşliğin çimentosuyuz. Birliğin, bütünlüğün, kardeşliğin adeta garantisiyiz. Bu çalışmaları ancak biz yaparız, buna inanın.

Eğer bugün sorunlar büyüdüyse, 'bölünme' gibi laflar ediliyorsa zamanında bu çalışmalar yapılmadığı içindir. Şimdi bunların yapılması daha büyüyecek sorunları önlemek içindir. Bu bir dirayet, cesaret, sorumluluk işidir. Hükümetler ne için vardır? Toplumun en önemli sorunlarını en başa alarak çözmek için vardır.

Bu süreçte yıkıcı değil yapıcı olmak gerekir. Biz pozitif siyasetten yanayız. İktidar sorumluluğuyla hareket ediyoruz kimseye kapımızı kapatmıyoruz. Bu nedenle tüm siyasi aktörlere şu çağrıyı bir kez daha yapıyorum: Sorunun değil çözümün katkısı olun. Milletimizin yıllardır yaşadığı acıları giderecek olan çözüm sürecine siz de katkıda bulunun. Bunu tıkamayın.''

MİLLİ BİRLİK VE BÜTÜNLÜK PROJESİ
Konunun ne kadar hassas ve nazik olduğunun farkında olduklarını, milletin hassasiyetlerini bildiklerini, savunduklarını belirten Atalay, hükümet olarak baştan beri adımlarını düşünerek ve hesaplayarak attıklarını söyledi. Atalay, ''Bu süreçle ilgili vatandaşlarımızın gönülleri rahat olsun. Biz bu süreci bütünleşme, restorasyon ve kardeşlik süreci olarak gündeme getirdik. Bu nedenle 'milli birlik ve bütünlük projesi' olarak tanımladık. 25 yıllık terörü bitirecek bir proje olarak gördük'' diye konuştu.

Mutabakat zemini ne kadar geniş ve güçlü olursa çözümün doğuracağı memnuniyetin de o derece fazla olacağını ifade eden Atalay, sözlerine şöyle devam etti:

''Kimsenin şüphesi olmasın. Kimse kaygıya kapılmasın. Devletimizin temel hassasiyetleri de partimizin siyasi kaygıları da milletimizin duyarlılıkları da en iyi şekilde dikkatle, değerlendirmeye alınmaktadır. Açılımın gerçekleşebilir, kabul edilebilir, sorunu çözebilir mahiyette olabilmesi, gerçekçi olmasıyla, Türkiye'nin dinamiklerini ve hassasiyetlerini gözetmesiyle mümkündür. Afaki öneriler, toplumumuzu rahatsız edecek teklifler, gerçekçi olmayan beklentiler, sürece karşı çıkmak, çözümü istememekle eş anlamlıdır. Çözüm sürecine şiddetle karşı çıkmak ne kadar doğru değilse, toplumsal kabule mazhar olmayacak önerileri gündeme getirmek de o derece doğru değildir.

Demokratik açılım süreci, politik kaygılarla, politik hesaplarla, günlük politikanın dil ve üslubuyla ele alınamayacak derecede önemlidir. Siyasetçilerin bu tür konuları siyaset üstü mesele olarak görerek daha sorumlu ve ölçülü davranmaları gerekir. Demokratik rejimimiz her türlü sorunu konuşacak,

tartışacak, çözebilecek donanıma, derinliğe ve güce ulaşmıştır. Bir kısım konuları konuşulamaz tabular haline getirmek demokrasimize, siyaset kurumumuza ve kendimize güvenmemek demektir. Herkesten beklentimiz devlete, hükümet siyasete özellikle demokrasiye güvenmeleri. Sorunların tartışılamadığı durumların ülkemiz için büyük riskler üreteceği bilinmelidir.''

Uzun yılların birikimi olan bu zor ve karmaşık meselenin akşamdan sabaha hazır reçetelerle çözülmesinin beklenmemesi gerektiğini belirten Atalay, ''Özellikle son 10 yılda önemli adımlar atılmıştır. Özellikle hükümetlerimiz döneminde son 7 yılda bu yönde çok ileri isabetli mesafeler alınmıştır. Demokratik açılım çalışmaları da bu sürecin devamdır. Bu bir süreçtir. Ülkede yaşayan herkes biliyor konularda ne kadar önemli karalar alındı. TRT 6 örneğinde olduğu gibi ne kadar önemli uygulamalar hayata geçirildi'' diye konuştu.



YASAMA YILI BAŞLAYANA KADAR
Atalay, sorunun tüm boyutlarını dikkate aldıklarını ve çalışmalarını bu çerçevede sürdürmeye çalıştıklarını ifade ederek, şunları kaydetti: ''Süreç şöyle işleyecek: Şimdiye kadar yapmış olduğumuz çalışmalar, görüşmelerimiz ve bütün bu çalışmalar sonucunda elde edilen görüş, düşünceler ışığında bütün detayları da analiz ediyoruz. Bizim bir çalışma gurubumuz var benim başkanlığımda burada bunlar analiz ediliyor. Bir yandan Dışişleri Bakanlığımız ve diğer kurumlarımızla işbirliğimiz sürüyor. Bu değerlendirmeler, yaptığımız taslak çalışma ve görüşlerimiz kısa, orta ve uzun vadeyle ilgili tekliflerimizi Başbakanımıza sunacağız. Bu konu, hem Bakanlar Kurulu'nda hem grubumuzda da görüşülmesi gereken bir konudur.

Ayrıca, Başbakanımızın başkanlığında yapılan çalışmalardan sonra yine benim başkanlığımda belki daha ayrıntıları işleyecek, değerlendirmeler yapacak ekip çalışması devam edecek. Bizim niyetimiz, zamanlamamız mümkün olabildiğince parlamento yasama yılı başlayana kadar bu çalışmalarımızı belli bir seviyeye getirmektir. Bu konuların, politikaların, önerilerin ilk açıklanacağı yer, sunulacağı yer TBMM çatısının altı olacaktır. Meclis açılacak ve biz bu konudaki çalışmalarımızı, değerlendirmelerimizi ilk orada açıklayacağız. Demokratik açılımın asıl sahibi milletimizdir.''

Atalay, açıklamasının sonunda, ''demokratik açılım sürecinin anlamını ve önemi kavrayan, bu çerçevede sorumlu yayıncılık anlayışıyla hareket ederek olumlu katkı sağlayan basın-yayın kuruluşlarına ve mensuplarına'' teşekkür etti.

Atalay, ''Bu müthiş bir atmosferdir. Türkiye her kesimiyle kendisinin çok önemli, çok acılı, çok derin bir sorununu tartıştı, tartışıyor, değerlendiriyor, haberleştiriyor ve siz basın mensupları bütün çok sesliliği içinde bu sürece çok büyük katkı verdiniz. Bütün basın camiasına çok teşekkür ediyorum ve bu önemli desteğin bundan sonra da aynı hassasiyetle devam edeceğine inanıyorum'' diye konuştu.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ''Af diye bir kavramı hiç zikretmedik, zikretmiyoruz. Ama bu işin başı silahların bırakılması ve tabii tasfiye'' dedi.

Atalay, ''Demokratik Açılım'' sürecine ilişkin bugüne kadar yapılan çalışmalar hakkında Bakanlık konferans salonunda düzenlediği basın toplantısında, sürece sivil toplum kuruluşunun büyük katkısı olduğunu ifade ederek, görüşmeler sırasında söz konusu kuruluşların hazırladıkları raporları sunduğunu kaydetti.

Beşir Atalay, özellikle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) duyarlı davrandığını ve konuyla ilgili kapsamlı çalışma yaptığını belirterek, TOBB'un odaları ile bölge toplantıları yapacağını ve sonuçları bir rapor halinde kendilerine sunacaklarını bildirdi. Sivil toplum kuruluşları ile görüşmeleri kapsamında yaptığı bir toplantıda 21 sivil toplum kuruluşu ile görüştüğünü de anlatan Bakan Atalay, farklı görüşlere sahip olan kuruluş temsilcilerinin birbirlerini rencide etmeden konuyu tartışabildiğini görmekten mutluluk duyduğunu ifade etti. Bunun Türkiye için bir zenginlik olduğunu vurgulayan Bakan Atalay, aynı zamanda Türkiye'nin ne kadar olgunlaştığının da bir ifadesi olduğunu söyledi.

Bu görüşmelere katılan temsilcilerin kendilerine ''İlk defa devlet bizimle görüşüyor'' dediğini anlatan Bakan Atalay, demokratik açılım çerçevesinde kamuoyu araştırmaları yaptıklarını ve söz konusu araştırmaların sonuçlarından da yararlandıklarını belirtti.

Sürecin bilimsel boyutu üzerinde de durduklarını anlatan Bakan Atalay, YÖK ile görüşeceklerini, bir veya iki üniversite ile daha detaylı çalışma yapacaklarını kaydetti. Atalay, sivil toplum kuruluşlarının katkıları ve yaptıkları çalışmaların çözüme ilişkin umutlarını da arttırdığını ifade etti.

SORULAR
Açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan İçişleri Bakanı Atalay, bir gazetecinin, ''Düzenleme hayata geçtikten sonra kalıcı ve sizden sonra da geçerli olabilmesi için Anayasal değişiklik yapılacak mı?'' sorusu üzerine, ziyaret ettiği siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının Türkiye'de Anayasa'nın geneliyle ilgili düşüncelerini ifade ettiklerini söyledi.

Atalay, ''Sivil olmayan bu anayasanın değişmesi yönünde temennide bulundular. Bizim şu anda bu süreçle ilgili bir anayasa değişikliği gündemimizde yok ama Türkiye'de mevcut anayasanın değişmesiyle ilgili çok yüksek bir talep var. İnşallah siyaset kurumumuz, parlamentomuz bunu dikkate alır'' diye konuştu.

''(Terörün bitmesi amacımız) demiştiniz. Dağdaki teröristlerin indirilmesi için geçmişteki yöntemleri mi kullanacaksınız? Yoksa başka formülleriniz var mı?'' sorusuna Atalay, ''Onları çalışıyoruz. Orada çok karmaşık bir boyut vardır. Adalet Bakanlığı da çalışıyor, kurumlarımız da çalışıyor. Onları çalışıyoruz. Daha kapsamlı, daha farklı, daha geniş olarak çalışıyoruz'' yanıtını verdi.

''Süreçle ilgili TBMM'de yapılacak çalışmalarla ilgili kapalı oturum yapılıp yapılmayacağının'' sorulması üzerine Bakan Atalay, ''O Meclis'in kararıdır, benim ifade ettiğim genel bir şey. Başbakanımızın da öyle bir ifadesi oldu. Herhalde görüşmelerle o belirlenir. Ama her halükarda bu konu Meclis çatısı altında açıklanacak'' dedi.

Atalay, ''Hala görüşmediğiniz partiler var. Bu siyasi partilerle tekrar görüşme talebiniz olacak mı?'' sorusuna, ''Görüşme talebimiz hep sürüyor. O safhaya gelineceğine inanıyorum'' cevabını verdi.

Beşir Atalay, ''Teröristlerin dağdan indirilmesi için yasa değişikliği mi yapılacak, yoksa aftan mı söz ediyorsunuz?'' sorusu üzerine, ''Hiçbir kavram söylemiyoruz. Af diye bir kavramı hiç zikretmedik, zikretmiyoruz. Ama bu işin başı silahların bırakılması ve tabii tasfiye. Bunun için çok çalışmak gerekiyor. O manada bütün alternatifler üzerinde de çalışılıyor'' diye konuştu.

Bir başka soruya karşılık da söz konusu çalışmalar için TBMM'nin olağanüstü toplanmayacağını belirten İçişleri Bakanı Atalay, ''Olağanüstü bir toplantı öngörmüyoruz. Normal yasama yılı başladığında...'' dedi.

Bir gazetecinin, ''Kürt sorununun çözümlenmesine yönelik çalışmaların yanında diğer sorunlar, mesela Aleviler'in beklentileri de çözülecek mi? Heybeliada Ruhban Okulu açılacak mı?'' sorusuna Atalay, ''Tek tek o konuları zikretmiyorum ama demokratik açılım şemsiyesinin bu vesileyle birçok konuyu içine alması yönünde bir eğilimimiz var. Tam bir belki karar verilmedi ama o yönde de değişik çalışmalar, hazırlık yapılıyor'' yanıtını verdi.

''Demokratik açılım çerçevesinde 'diplomatik görüşmeler yaptık' dediniz. Hangi ülkelerle görüştünüz? Mutabakat sağlayabildiniz mi?'' şeklindeki soruya ise Beşir Atalay, şu yanıtı verdi:

''Bunlar çok sürekli görüşülen konular. Diyelim Sayın Dışişleri Bakanı bu sabah biliyorsunuz Bağdat'a gitti. Şu anda orada, değişik görüşmeleri var. Suriye'ye geçecek. Akşam kendisiyle uzunca bir çalışma yaptık, bütün konularımızı gözden geçiriyoruz. Burada farklı ziyaret sebebi var ama gidildiğinde tabii ki bu konular da gündeme gelecek. Bu bölge esas bizim buradaki muhatabımız Suriye, Irak, İran gibi ülkeler, bu süreçte önemli görüşme yapılması gereken ülkeler.''

''CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Şemdinli'deki bombalı saldırının ardından yaptıkları açıklamaların'' hatırlatılması üzerine de Atalay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün akşam bu konuda yaptığı açıklamalara aynen katıldığını belirterek, ''Bu süreçte bu tür olaylara sebebiyet verenler bu süreci provoke etmek istiyorlar. Ben de aynı kanaatteyim'' dedi.

Atalay, ''YÖK ile görüşmenin çerçevesi ne olacak, YÖK nasıl katkı verecek?'' sorusunu yanıtlarken de YÖK ile görüşmelerin daha çok üniversitelerle irtibat açısından düşünüldüğünü kaydederek, bazı öğretim üyeleriyle tek tek görüştüklerini, ancak kurumsal bazda YÖK ve bazı büyük üniversitelerin de katkı sağlaması yönünde görüşmeler olacağını bildirdi.

''Çalışmalar sırasında topraksız köylülere toprak dağıtılması gündeme geldi mi?'' sorusuna da Bakan Atalay, ''Böyle bir şey şu anda bu konuda gündemimizde yok'' cevabını verdi.

''Türk Silahlı Kuvvetleri'nin dağdaki teröristin silah bırakması sürecinde büyük etkisi olacak. Oluşturduğunuz çalışma grubunda askeri yetkililer var mı?'' sorusuna ise Atalay, çalışmaların kurumlarla daima paylaşıldığını, yola çıkarken de bu paylaşımın yapıldığını söyledi.

İçişleri Bakanı Atalay, ''(Avrupa'daki modelleri örnek alacağız, inceleyeceğiz) dediniz. Çalışmalar ne aşamada?'' sorusu üzerine şunları söyledi:

''(Örnek alacağız) ifadesi ileri olabilir. Tabii uluslararası alanda pek çok bu konularda çalışmalar var, onların da bilinmesi daima bir zenginliktir, kazançtır. İnsanlar hangi yöntemleri kullanmışlar, o manada bir şeydir. Yoksa o zamanda ifade ettim, bu bizim kendi çalışmamız, kendi modelimiz, kendi düşüncelerimizdir. Türkiye'nin kendine özgü şartları içinde bunları değerlendirmek gerekir.''

RESMİ DİLİMİZ TÜRKÇE'DİR
''Kürtçe'nin seçmeli ders olarak gündeme gelebileceğine'' ilişkin değerlendirmeler olduğunun hatırlatılması üzerine Atalay, şöyle konuştu: ''Biz hiçbir şey söylemedik. Resmi dilimiz Türkçe'dir, eğitim dilimiz Türkçe'dir. Bunlar hepimizin verileridir. Biz bu konularda hiçbir açıklama yapmadık. Hepsini kılı kırk yararak çalışıyoruz. Bugüne kadar gündeme gelmiş olanlar, şu anda getirilmiş olanlar, uçtan uca pek çok teklifler, görüşmeler tartışmalar var. Arkadaşlar bu güzel bir süreçtir. Yazılıyor, konuşuluyor, teklifler geliyor. Bunların hepsi de değerlendiriliyor. Ortak akıl bulmak bu zaten. Yoksa önceden bir şeyleri yazıp, 'Şunlara ne diyorsunuz' diye çıkmak ortak akıl aramak olmazdı. Bunu ben sağlıklı yürüyen, şu anda geldiğimiz safhada da çok sağlıklı sonuçlar verdiğine inandığım bir yöntem olarak görüyorum.''

Beşir Atalay, ''Mahmur kampının boşaltılmasıyla ilgili son durum nedir? Kandil'dekilerin indirilmesiyle ilgili çalışmalar nasıl devam ediyor?'' sorusunu yanıtlarken, bunların hepsinin çalışmanın boyutları olduğunu belirtti.

Mahmur Kampı'nın üçlü mekanizma içinde sık sık gündeme gelen konulardan birisi olduğunun altını çizen Atalay, ''Şu anda olaya bütün boyutları ve bütünlüğü içinde bakıyoruz. Şu, bu kamp gibi ayrımlar içinde değiliz. O bütünlük içinde, insani boyutlar açısından belki biraz daha bir önemli ve farklı bir yeri var. Ama o bütünlükten artık ayırmamak gerekiyor diye düşünüyoruz'' diye konuştu.

Bakan Atalay, ''Kamuoyu araştırmalarına göre toplum hangi yönde eğilim gösteriyor?'' sorusuna ise şu yanıtı verdi:

''Çok iyi bir yönde. Biraz anlattıkça tabii sizler de takdir edersiniz, kamuoyumuzu bu hassas konuda doğru bilgilendirmek lazım. Böyle ortamlarda biz büyük bir nüfusuz. 72 milyon nüfusumuz var. Üzücü, böyle hassas bir konuda bile ajite edici, bazen provoke edici tutumlar, ifadeler, istenilmeyen bazı duyguları, algılamaları da getiriyor olabilir. Ama biz toplumun nabzını iyi tutuyoruz. O konuda sağlam araştırmalarımız, verilerimiz var. Sadece bu konudaki nabzını tutma değil. Taleplerini alıyoruz. Toplum genelinde, ülke ve bölgeler bazında çok ayrıntılı çalışmalar yaptırıyoruz. Onu çok önemli görüyoruz doğrusu.''

''Terör örgütü elemanları arasında Suriye, Irak ve İran kökenliler var. Demokratik açılım bölgeyi kapsayacak mı?'' sorusu üzerine de Atalay, hem terör örgütüne katılan unsurlar olarak hem bu sorunun parçaları olarak bu üç ülkenin çok önemli olduğunu vurguladı.

Bakan Atalay, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun da bazı konuları oradaki temaslarında gündeme getirmesinin normal olduğunu ifade ederek, ''İleriye dönük daha detaylı görüşmeler öncesi bunlar ön temaslar olarak faydalı olacak'' dedi.

İçişleri Bakanı Atalay, bir soru üzerine, kendisinin bölgeye gitmesinin şimdilik söz konusu olmadığını söyledi.

''DTP askeri operasyonların durması gerektiğini söylüyor. Genelkurmay Başkanlığı ile bu yönde görüşmeniz oldu mu?'' sorusuna da Atalay, ''Bunlarla ilgili çok konuşuldu. Şu anda benim yeni bir şey söylemem gerekmiyor'' yanıtını verdi.

Bakan Atalay, süreçle ilgili gelişmeler ve yeniliklerin basın mensuplarıyla paylaşılacağını sözlerine ekledi.

Sayfa Yükleniyor...