Bildiğimiz dünyanın sonu

Üç hafta önce bir nükleer araştırma üssünden çalınan başlıklardan biri Almanya’nın Karlsruhe şehrini haritadan sildi. Atmosfere salınan güçlü radyoaktif madde, şehirden geri kalanlarla birlikte yağmura karışarak hızla yayılıyor.

Bildiğimiz dünyanın sonu

Almanya sıradan bir gün yaşıyor… Bir kadın küçük kızını kaybetmiş, en yakın arkadaşından medet umup kapı kapı dolaşıyor. Küçük Ivy’nin sesini tekrar duyabilmek için her türlü çılgınlığa girişecek kadar tedirgin… Bir adam, yıllardır olduğu gibi yaşadığı sitenin sakinlerini gözetlemeyi sürdürüyor.

Ustalıkla gizlediği mikrofonu ile konuşmaları dinleyip fotoğraflarını çektiği bu insanların bir gün gizli dünyasını keşfetmesinden korksa da kendine biçtiği görevi bırakmaya hiç niyetli değil: O sadece insanları izliyor ve bunu koruma iç güdüsüyle yapıyor. Gazeteci kadın, hiçbir zaman yakalayamadığı mükemmel haberin peşinden koşuyor ancak attığı adımlar sadece ona başarısızlık getirmekle kalmayıp çalıştığı gazetenin finansal kaynaklarını da yok edebilir. Yaşlı bir adam, balkonunda sessizce otururken hayattaki tek zevkinin gazetede yayımlanan bulmacalar olduğunu düşünüyor.

Hiroşima ve Nagazaki felaketlerine tanık olup aldığı yaralarla yaşama mahkum olan yaşlı kadın, beş yıldır görmediği kızının özlemiyle geldiği Almanya’da garip bir telaş yaşıyor. Havaalanından bindiği taksi, verdiği adrese hiç varamayacakmış gibi sürekli acele etmesini söylüyor şoföre. Taksi uzaklaşırken bir uçak Berlin’e doğru havalanıyor.

Birden her şey sustu! Başlanan cümlelerin sonu gelmedi, sıcak çorbaya uzanan kaşık havada kaldı. İki kıskanç sevgilinin kavgasını kimse kazanamadı; yaşlı Japon kadının kızına ulaşmak için aceleyle çıktığı yolun sonuysa asla gelmeyecek… Çünkü hayat, aynı sınavı üçüncü kez yaşatıyor ona! Çünkü birkaç hafta önce Rusya Federal Atom Enerjisi kurumundan çalınan üç nükleer başlıktan biri Karlsruhe şehir merkezinde patlayarak cehennemi yeryüzüne getirdi…

Alman yazar Karl Olsberg’in kaleme aldığı Kara Yağmur, dünyanın görebileceği en büyük felaketlerden birini anlatıyor. Ustalıkla kurgulanmış bu sıradışı gerilim romanı, okuru nükleer felaketin yaşandığı o güne götürerek hayatın birden duruşunu anlatıyor; bitişi… Birden fazla heyecanlı öyküyle başlayan romanda tüm karakterler birer birer susuyor ve atılan bombanın yarattığı şok dalgası okurun yüzüne çarpıyor.

Karl Olsberg’in “Hibakuşa”lara, yani Hiroşima ve Nagazaki felaketlerine tanık olup hayatta kalmış insanlara adadığı kitabı, her sayfada temposu artan geri sayım ve patlama ânının tasvirindeki gerçeklik ile hem hayranlık uyandırıyor hem de tüylerinizi diken diken ediyor.

Kara Yağmur, nükleer felaketin dünyaya yaydığı yıkımı anlatırken bu konuyu sadece belgesellerde gördüğümüz kötü anılardan biri olmaktan çıkarıyor. Kitabın sonuna geldiğinizde insanoğlunun tek bir hamleyle yarattığı en büyük kabusu ensenizde hissediyor ve kalan son soruyu soruyorsunuz: Ne zaman?

KARL OLSBERG
Karl Olsberg, 1960’ta doğdu. Münster’de işletme öğrenimi gördü. Bir yandan da çeşitli bilgisayar programlama dilleri öğrendi ve bilgisayar oyunları yazdı. Yapay zekâ uygulamaları üzerine doktora yaptı. Biri multimedya, biri yazılım alanında olmak üzere, iki şirket kurarak iş hayatında başarı kazandı. Halen Hamburg’da yaşayan Olsberg, kurumsal danışman olarak çalışıyor ve kitap yazıyor. Evli ve üç oğlu var. Yazarın Sistem adlı romanı da daha önce Can Yayınları tarafından yayımlandı.

Sayfa Yükleniyor...