Bir çocuk efsane olmaya karar verince…

‘Nowhere Boy’ John Lennon’ın çocukluğunu, ailesinden kopuşunu, müzikle ve Paul McCartney ile tanışmasını ve birçok özel anını anlatıyor.

Bir çocuk efsane olmaya karar verince…

Bazı ‘adam’lar vardır, onlara doyamazsınız. Aynı zaman diliminde yaşamasanız bile elinizden yeni uçup gitmiş gibi içinizi acıtır. Sadece içlenmekle kalır, onunla ilgili yeni/eski bir şeyler öğrenmeye, görmeye, duymaya çalışırısınız. John Lennon gibi...

Sadece müzik tarihinin en büyük isimlerinden biri değil aynı zamanda muhalif tavrı ve politik duruşuyla popüler bir ikon olmanın ötesine geçmiş gerçek bir efsane, John Lennon… Devamlı yeni bir kaydının ortaya çıkmasını isteyeceğiniz, hayatıyla ilgili küçük bir bölümü yeniden keşfetmek isteyeceğiniz birisi.

Lennon’ın hayatı daha önce birçok kez belgesel ve kurmaca olarak beyazperdeye aktarıldı. Ve şimdi yeni bir ‘Lennon filmi’ daha sinema/müzik/Lennon-severlerin karşısına çıkıyor. Sam Taylor Wood imzalı ‘Nowhere Boy’ bizi Lennon’ın çocukluğuna götürüyor.

‘’Imagine John Lennon’s childhood’’ (John Lennon’ın çocukluğunu hayal edin)

Baştan belirtmek gerekir ki, filmin sinemasal özelliklerini boş verin, ‘Nowhere Boy’, sadece John Lennon’ın çocukluğunu konu aldığı için bile izlenmeyi hak ediyor. Lennon’ın öğrencilik yılları, ailesiyle, kızlarla olan ilişkisi, müzikle tanışması, Elvis hayranlığı…

Bir çocuk efsane olmaya karar verince… - 1

Liverpool’da büyüyen Lennon, teyzesi Mimi ve eniştesiyle yaşamaktadır. Arkadaşlarıyla ve kızlarla arası iyi, başıboş gezen bir gençtir. Okulda başarılı olmasa da zeki, meraklı ve kurnazdır. Ama anne ve babasının yokluğunu daima hisseder ve tüm o hareketli çocukluk ve gençlik yılları bir yandan da yalnızlık içinde geçmektedir.

‘’Elvis gelene kadar beni hiçbir şey etkilemedi’’ (J. Lennon)

‘BİR GÜN ELVIS GİBİ OLACAĞIM’
Ve bir gün Rock’n Roll ile tanışır. Elvis ile tanışır, müzikle tanışır. Ve okul dahil her şeyi boş verip kendine bir söz verir: ‘’Bir gün Elvis gibi efsane olacağım’’

‘Nowhere Boy’ bir yandan Lennon’ın çocukluk yıllarında müziği keşfedişini ve tutkusunu öyküsünün merkezine yerleştirirken diğer yandan ebeveyn özleminin onda yarattığı travmayı gösteriyor. Kanı kaynayan, eğlenceli, fırlama biri olsa da, Lennon, annesinin onu bırakmasını asla sindiremez. Annesini tekrar bulduktan sonra da bu yokluk başka bir şeye dönüşerek onu rahatsız etmeye devam eder.

‘Nowhere Boy’, öncelikle bir efsanenin en deli dolu çağından birçok ayrıntıyı göstermesi açısından büyük önem taşıyor. Bu durum, senaryonun Lennon’ın üvey kardeşi Julia Bird’in kitabından uyarlandığını düşündüğümüzde biraz daha önem kazanıyor.

Bir çocuk efsane olmaya karar verince… - 2

Son yılların en iyi müzik filmleri arasında gösterilen ‘Nowhere Boy’un özgün bir sinema dili yok ve konvansiyonel bir sinema anlayışına sahip. Yer yer klişelere de başvurmaktan çekinmiyor. Ama ‘Nowhere Boy’u klasik biyografi filmlerinden ayıran birçok özelliği var. Birincisi gerek atmosferi gerek hikayesiyle çok gerçekçi bir film. Ünlü isimlerin hayatları anlatılırken her zaman tartışma yaratır ama Lennon’ın olumlu ve olumsuz tüm yönleri inandırıcılık sıkıntısı çekilmeden aktarılmış. Bunda senaryoyu yazan Matt Greenhalgh’ın – kendisi Anton Corbijn imzalı muhteşem film ‘Control’ün de senaristi – payı çok büyük. İkincisi dramatik yapı çok iyi kurulmuş ve Lennon ile diğer karakterler arasında gereksiz ayrıntılar neredeyse yok gibi. Filmin bir diğer artısı ise oyunculukları. Aaron Johnson, Lennon rolünde - Lennon olduğunu bilmeseniz de, 50’lerde bir genç olarak – çok çok iyi. Lennon’ın teyzesi Mimi’de Kristin Scott Thomas yerine başka bir oyuncu daha iyi olabilirmiş gibi ama anne rolünde Anne-Marie Duff, biraz abartılı oynasa da isabetli bir seçim olmuş.

Fotoğrafçı ve kavramsal sanatçı Sam Taylor Wood imzalı ‘Nowhere Boy’ Rock’n Roll şarkılarıyla açılıyor ve Lennon’ın ‘Mother’ parçasıyla sona eriyor. Lennon’ın Elvis’i dinlediği an, hayran kaldığı an, ilk müzik aletini çaldığı, büyük bir isim olmaya karar verdiği, Paul McCartney ile tanıştığı, kızlarla yattığı, sarhoş olduğu, ağladığı, güldüğü anlar… Yani çocukluğu ve gençliği…Başta da belirttiğim gibi ‘Nowhere Boy’ sadece bu anları görmek için bile kesinlikle izlenmeli.

29. İstanbul Film Festivali’nde Uluslararası Yarışma bölümünde gösterilen ‘Nowhere Boy’un gösterim tarihleri şöyle:
11 Nisan Pazar saat 11.00 Atlas
12 Nisan Pazartesi saat 16.00 Sinepop
14 Nisan Çarşamba saat 19.00 Nişantaşı Citylife

Sayfa Yükleniyor...