Bir kız sevdim, çok ‘gerçek’ti

Lars'ın yeni arkadaşını görenler gerçek bir şok yaşarlar. Çünkü, Lars'ın arkadaşı güzel bir oyuncak bebektir. ‘Gerçek Sevgili’ absürt hikayesinin altında gerçek bir adamı anlatırken, ‘normal’ tanımını da alaşağı ediyor.

Bir kız sevdim, çok ‘gerçek’ti

Not: Bu yazı filmle ilgili bazı gelişmelerden bahsetmektedir.

Geçtiğimiz günlerde seksist dille sunulan bir haberde, İngiltere’de yaşayan 55 yaşındaki Everard Cunion’ın 9 yılda 9 ‘şişme kadın’ değiştirdiği ve mutluluğu sonuncusunda bulduğu ve onunla evlendiği yazıyordu. İşi Fatmagül’ün şişme kadın’ını yapmaya kadar götüren zihniyetler için ‘şişme kadın’lar yatakta son derece gerçek olabiliyor bildiğimiz üzere. Cunion ise çıtayı yükseltiyor ve gerçekleri çok konuştuğu için böyle bir karar aldığını söylüyor. Neresinden tutarsanız tutun ele gelmeyen bu haberin bize hatırlattığı tek şey ise Lars tabii ki.

Lars olabilecek en asosyal yaşantıya sahiptir. Babasının da ölümüyle iyice içine kapanır. Arkadaşı, sevgilisi, ailesiyle iletişimi yoktur. Ama çevresinin onun normalleşmesi için verdiği çabadan da bir o kadar rahatsızdır. O yüzden bir gün internetten bir arkadaş edinir. Ancak, ‘küçük’ bir sorun vardır; Lars’ın arkadaşı oyuncak bebektir. Yani ‘şişme bebek’ olarak bilinen ‘gerçek bebek’lerdendir. Adı da Bianca… Erkek kardeşi Gus ve eşi Karin’in Bianca ile tanışma anı onlar için büyük şoktur ama biz izleyenler için klişe deyimle her şey yeni başlar.

‘Gerçek Sevgili’ (Lars and the Real Girl) basit ama özgün bir anlatıma sahip. Lars ve Bianca’nın ilişkisi şok yaratsa bile kasabalılar on(lar)a normal davranırlar. Lars’ı incitmemek için Bianca’yı da kabul eder/ sever kasaba halkı. Hikayede bir tane bile kötü yoktur. Dramatik yapısını alışıldık iyi-kötü çatışması üzerinden kurmaz film. Hikayenin her şeyi Lars’tır. Lars’ın kendisi, zihni, ilişkisi ve Bianca. Yönetmen Craig Gillespie, elinde imkan olmasına rağmen çok katmanlı bir yapı oluşturmaz, sade bir anlatımla izleyiciler için Lars’ı anlaşılır kılar sadece.

Lars, yaşadığı gerçekliği kabul edemediği için değil kendi gerçekliğini kabul ettiremediği için yeni bir gerçeklik yaratır. O, karşılaştığı ilk kıza vermesi gereken gülü karşılaştığı anda havaya fırlatacak kadar ‘normal’dir çünkü! Anlamadığı; onun normalinin neden geçerli olmadığıdır. Ve yeni gerçekliğini de yalnız yaratmaz, yaratamaz. Bütün kasabanın yardımıyla o gerçeklik yaratılır.

Lars’ın durumu kasabada duyulunca erkekler o tanıdık mizahı sergiler: ‘kız kardeşi de var mı?’, ‘keşke benim de konuşmayan bir karım olsaydı’ gibi… Bu bakış açısını, internette seksi kıyafetlerle satılan Bianca’ya giydirilen kazaklar, romantik akşamlar, yardım geceleri alaşağı eder. O kadar ki, Bianca kiliseye bile gider! Bunun gibi sahnelerde film, hem muhafazakar kodları hem de maço bakışı akıllı bir şekilde tersyüz ederek ironi dozunu artırır. Örneğin, hangi amaçla satıldığı belli olan Bianca’nın geçirdiği dönüşüm; seks için satın alınan Bianca, koyu bir dindardır yeni hayatında!

Bir kız sevdim, çok ‘gerçek’ti - 1

Seyirciye saçma gelebilecek şeyler kasaba halkı tarafından normalleşmiştir artık. Bianca kasabanın bir parçası olmuştur. ‘İyilik dolu kasaba halkı’ eski Hollywood sinemasını hatırlatabilir ama asıl olarak Lars’ın zihnini okumak için varlardır. Bianca kasabanın hayatına girdiğinden beri Lars da asosyalliğinden kurtulur. Yapmadığı şeyleri yapar. Artık yemekleri yalnız başına yemez. Herkes arkasından konuşur, vah vah’lar edilir onun için ama öte yandan ‘anormal’, ‘deli’ kabul edildiği dönemde sosyalleşmeye, iletişim kurmaya başlar. Bianca onun için hem bir araçtır hem de Bianca O’dur bir anlamda.

‘Gerçek Sevgili’nin işin üstesinden geldiği en önemli nokta Bianca’yı gerçek bir karakter olarak yaratması. Sadece çarşıya, partiye, kiliseye gittiği, yemek masasında oturduğu, gezdiği, hava aldığı için değil, üzerine konuşabilecek kadar ‘gerçeğe’ bürünebildiği için de.

BIANCA’NIN DA HAYATI VAR!
Bir süre sonra Bianca kasabanın ilgisini toplayınca Lars onu daha az görmeye başlar ve onunla kavga bile eder. Karin’in Lars’a cevabı ise filmin çözüldüğü andır bir anlamda: Bianca’nın da bir hayatı var! Evet, onun da hayatı var. Ve o hayat Lars’tır aslında. Lars’ın da bir hayatı olmaya başlar artık. Hiç kimseyle iki çift laf etmeyen Lars değişmiştir. Ve Lars’ın son bir şeyden daha kurtulması gerekir. Doktorun dediği gibi, Lars’ın Bianca’ya ihtiyacı vardı… Çok derin bir okumaya gerek de yok aslında, Lars’ın doktorla olan konuşmaları filmin derdini yeterince anlatıyor.

Bir kız sevdim, çok ‘gerçek’ti - 2

Lars’ın hissettiklerini diğerlerinin hissettiklerinden okuruz bazen de. Margo, erkek arkadaşından ayrıldığını söylerken neden onunla çıktığını ‘çok yalnızdım’ diyerek anlatır. Tüm gerçekliğin ve Lars’ın gerçekliği altında da bu yatıyor bir bakıma; Lars çok yalnızdı ve insanların içine karışmayı beceremediğinden böyle bir arkadaş yarattı/buldu. Çoğu kişiye absürt gelebilecek hikaye ‘yalnızlık’ üzerinden okunduğunda bu yüzden daha anlamlı gelebilir. Lars bir sahnede, ‘insanların kendisine dokunmasına izin vermediğini’ anlatır doktora. ‘’Burada değilim, çünkü kat kat giyiniyorum’’ der. Sadece bu diyalog bütün absürtlüğü normalleştirir gözümüzde.

Çünkü ‘Gerçek Sevgili’ gerçek üstü ya da absürt hikayesini gayet ‘normal’ bir şekilde anlatmayı beceriyor ve bunu becerirken ‘normal’ tanımının muğlaklığını gösteriyor, komedi-dram ayrımını da hiç hesaplamıyor. Normal-absürt gibi tanımlamaları da önemsemiyor ‘Gerçek Sevgili’. Nancy Oliver’in - Oscar'a da aday gösterilen - muhteşem diyaloglarla dolu senaryosu filmin en büyük gücü. Sadece Bianca’nın varoluşu ve ölümü sayfalar dolusu analizi hak ediyor. Gillespie, senaryoyu olabilecek en dolaysız, süssüz bir şekilde ele alıyor ve ‘feel good movie’ kalıplarını kullanarak ama onlara yaslanmayarak sıra dışı bir filme imza atıyor. Ryan Gosling de herkesi şoke eden Bianca’yı tanıştırma anı başta olmak üzere her sahnede performansının senaryo kadar hayati önemde olduğunu gösteriyor. ‘Gerçek Sevgili’ büyük oynamayan iyi filmlerden…

Lars and the Real Girl, 2007
Yönetmen: Craig Gillespie
Senaryo: Nancy Oliver
Oyuncular: Ryan Gosling, Emily Mortimer, Paul Schneider, Kelli Garner

Bir kız sevdim, çok ‘gerçek’ti - 3
Bir kız sevdim, çok ‘gerçek’ti - 4
Bir kız sevdim, çok ‘gerçek’ti - 5
Bir kız sevdim, çok ‘gerçek’ti - 6
Bir kız sevdim, çok ‘gerçek’ti - 7
Bir kız sevdim, çok ‘gerçek’ti - 8
Bir kız sevdim, çok ‘gerçek’ti - 9
Bir kız sevdim, çok ‘gerçek’ti - 10
Bir kız sevdim, çok ‘gerçek’ti - 11

Sayfa Yükleniyor...