Bir süper güç boğulacak..

Satürn ve Plüton yaklaşık 33 yılda bir yan yana gelir. Pek çok olgunun başladığı, 33 yıl sürecek, önemsenmesi gereken yeni bir döngü yaratırlar. Yeni sayfalar açılır ve 33 yıl sonra bu sayfalar kapanır. Bu zor bir döngüdür ve son derece yorucudur. Egolarımızı sınar..

Bir süper güç boğulacak..

Satürn gezegeni saatinizdeki yelkovana benzer. Yavaş, yorucu, daraltan, baskıyı artıran etkiler ile insanların değişime karşı yarattığı direnci ve bu dirence verdiğimiz tepkileri gösterir. Plüton ise Yunan mitolojisindeki Hades’in karşılığıdır. Karanlığın, ışığın olmadığı yeraltının, ölümün ve yeniden doğuşun gezegenidir. Satürn ve Plüton yaklaşık 33 yılda bir yan yana gelir. Pek çok olgunun başladığı, 33 yıl sürecek, önemsenmesi gereken yeni bir döngü yaratırlar.

Yeni sayfalar açılır ve 33 yıl sonra bu sayfalar kapanır.

Bu zor bir döngüdür ve son derece yorucudur. Egolarımızı sınar, bireysel horoskoplarda hastalık ve kayıplarla ilişkilenen olaylar yaratır. Dünya üzerindeki kitle savaşlarına sebebiyet verir. Bu döngü her 8 yılda bir kendini tekrarlayan kavuşum ve kare açılarla birlikte görünür hale gelir. Yaşam büyük bir kitap ise her 8 yılda yeni bir sayfa başlar. Ancak Satürn ve Plüton bir araya gelince iyi şeyler anlatan bir kitap yazmazlar. Beğenilmek gibi bir beklentileri yoktur. Onlar karanlıktır. Bir şeyler her 8 yılda bir başlar, gelişir, büyük güçler birbirlerine meydan okur, zirvelere ulaşılır. Yaşananlar yeni bir düşünce ve bilinç yaratır.

Satürn ve Plüton şu anda 1982’de başlamış olan büyük döngünün kapanış dönemini işaret ediyor. 1982’den beri dünya üzerindeki iki büyük güce, Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’ne işaret eden bu döngü, ilk önce Sovyetler Birliği’ni etkileyerek Afganistan - Sovyetler Birliği savaşını başlatmıştır. Sovyetler Birliği’nin, sahip olduğu tüm teknolojisine karşı Afganistan’da yaşamış olduğu hezimet, o zamana kadar 2. Dünya Savaşı’ndan beri geri çekilmemiş büyük Alman ordularına boyun eğdiren Kızıl Ordu’yu bir avuç Afgan tarafından rezil etmiştir ve bunun sonucunda Rusya’nın çöküşü gelmiştir. Afganistan sanki bir tuzaktır.

2010 yılında Obama’nın verdiği büyük kararlar ile Satürn - Plüton karesinin eş zamanlı olduğunu görüyoruz. Bu kararlarda Afganistan’da çok ciddi silah ve asker yığınından bahsediliyor. Sonuç nedir peki?

Bir süper gücün daha bu çamurda, Satürn - Plüton karesinin sembolize ettiği şekilde boğulacağı görülüyor.

1982 yılında başlayan bu döngü, 1993-1994 yıllarında, bence 3. Balkan Savaşı diyebileceğimiz, binlerce Müslüman kardeşimizin öldüğü Bosna-Hersek savaşını, Srebrenitza katliamını ve Balkanlar’ın karışmasını da göstermektedir. Astroloji’nin gerçekliği konusunda şüpheleri olanlar bilmelidir ki, 1993 yılında Satürn - Plüton karesi gökyüzündeydi. Bu yetmezmiş gibi Satürn ve Plüton’un gökyüzünde birbirlerine tam meydan okuduğu 11 Eylül 2001’de dünyanın en büyük terör saldırılarından birinin yapıldığı unutulmamalıdır. Bu döngü; Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak’a ve Afganistan’a saldırmasına, şu anki en büyük süper güç olsa da Afgan batağına saplanmasına sebep olmuştur.

Şimdi son perdeye geldik. Bilirsiniz her oyunda son perde en önemlisidir. Güç, para, petrol ve uranyum savaşlarının tüm dünyada kendisini göstereceği bir yıldayız. Bu döngüler kapitalist sistemin sorgulanacağına işaret ederken, Arap piyasalarının da oldukça zor bir dönem yaşayacağını gösteriyor.

Artık Arap toplumları, petrolün nimetlerini tüm dünyada kullanarak güç elde etme fikrinden uzaklaşmak zorunda kalacaklar.

Bunun yanında Venezuela ve Kolombiya gibi ülkelerin sınır çatışmalarının haberlerini alacağız.

Pakistan-Hindistan gerginliği, Japonya’da şiddetli tsunami ve depremler, Avrupa ve batı ülkelerinde suikastlar, eski doğu bloğu ülkeleri veya Çin’de nükleer bir kazadan doğabilecek, tüm dünyayı korkutacak etkiler bunları takip edecek.

Bitmiyor.

Bilhassa Çin veya Hindistan’da - bu Latin Amerika’da da tekrarlayabilir – meydana gelecek büyük bir sel felaketi, Rusya ve Ukrayna’dan başlayarak Nisan ayının ortalarından itibaren kendini baskın bir etki ile gösterecek domuz gribinin daha öldürücü bir şeklinin ve farklı mutasyonlarının ortaya çıkması da ana konular arasında.

Bu zorlayıcı Astrolojik etkilerin, 2010 Ekim’inden itibaren ülkemizi de tehdit eden bir boyuta gelmesinin, takip eden Ocak ve Şubat ayında ülkemizde gripten ölümlerin artması ile sonuçlanacağı görülmektedir.

“Hiç iyi bir şey yok mu?” diye soracak olursanız, minör etkilerin ne yazık ki ana temaları değiştirmeyeceğini söylemek zorundayım.

Uzman Astrolog Oğuzhan Ceyhan
http://www.astrologyanalyst.com

Sayfa Yükleniyor...