'Bir vazo, bir saksı seçmenin gayreti içindeler'

Muhalefetin cumhurbaşkanı adayını eleştiren Başbakan Erdoğan, ''Türkiye Cumhuriyeti'nin vitrinine adeta cumhurbaşkanı değil bir vazo, bir saksı seçmenin gayreti içindeler'' ifadesini kullandı.

'Bir vazo, bir saksı seçmenin gayreti içindeler'

AK Parti'nin cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu.

Başbakan Erdoğan, "Eğer bu kardeşiniz seçilirse, tarafsız cumhurbaşkanı olmayacak. İki taraf var, bir millet, iki devlet. Milletin tarafında olan bir cumhurbaşkanı" dedi.

Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yönelik, "İzzetli bir mağlubiyet zelil bir galibiyetten iyidir. Kaybedersiniz ama izzetinizle kaybedersiniz. Hem kaybetmek hem de izzetinizi yitirmek olabilecek en kötü şeydir. MHP, CHP ve Pensilvanya'nın peşine takılarak hem seçimi kaybetmeyi hem de bir kez daha bu yönetim idaresinde izzetini kaybetmeyi göze aldılar" değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Erdoğan, 'nin 10 Ağustos sürecine nasıl geldiğini, hangi badireleri, sıkıntıları aşarak bugünlere ulaştığını hatırlatmakta yarar olduğunu söyledi.

Adaylığının açıklandığı 1 Temmuz'daki toplantıda, tarihten bazı olayları hatırlattığını, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türkiye'de her zaman sıkıntılı geçtiğini ifade ettiğini anımsatan Erdoğan, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini, bütün siyasi tarihleri boyunca çok güçlü şekilde savunduklarını vurguladı.

Turgut Özal'ın 1989'da, 8. Cumhurbaşkanı olmak istediğini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Dönemin cumhurbaşkanı, darbeden emekli general, Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesine karşı çıkıyor. Başka kim karşı çıkıyor SHP, yani dönemin CHP'si. Merhum Özal'ın cumhurbaşkanlığına aday olmasına karşı çıkıyor. Sayın Deniz Baykal, 1989'da SHP'nin Genel Sekreteri ve merhum Özal'a diktatör, sivil diktatör gibi kavramlarla hakaret ediyor. 'Özal cumhurbaşkanı olursa, onu oradan indiririz' diye de tehdit ediyor. Hatta SHP ve Sayın Baykal, dönemin cumhurbaşkanı, darbeci generalin yanında Özal karşıtı safta yer alıyor. Özal aday olup, cumhurbaşkanı seçiliyor. Farklı bir vizyon ortaya koyuyor, vefatına kadar görevini en güzel şekilde yerine getiriyor.

2007'de biz cumhurbaşkanı seçeceğimiz zaman merhum Özal'a karşı kurulan o şer cephesi bir kez daha kuruldu. Daha 2006'da, cumhurbaşkanı seçimlerine 1 yıl varken, CHP'liler, Meclis'i ve milli iradeyi tehdit etmeye başladılar. Bir CHP milletvekili çıktı, 'bir imam hatip mezununun Türkiye'nin cumhurbaşkanı olmasının hayal olduğunu, bu hayalin de gelip geçici olduğunu' ifade etti. 2007. Yine 2006'da CHP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı'nı göreve davet etti, AK Parti'li  bir cumhurbaşkanının krize yol açacağını, laikliği tehdit edeceğini söyledi. Hatta yapamayacakları, yapamadıkları sine-i millet tehdidini ortaya koydu."

'KARŞIMIZA HAKSIZ, HUKUKSUZ ŞART ÇIKARDILAR'
Erdoğan, Nisan 2007'de Abdullah Gül'ü adayları olarak belirlediklerini, Meclis'te bütün usül şartlarını yerine getirdiklerini, oylamalara başladıklarını anlattı.

CHP'nin, daha birinci turun ardından 367 toplantı yeter sayısına ulaşılamadığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne gittiğini anımsatan Erdoğan, mahkemenin de bu hukuk cinayetini onayladığını, 367 gibi garabeti kabul ettiğini, Meclis'te cumhurbaşkanı seçmelerinin engellendiğini söyledi.

Erdoğan, "Merhum Özal, Sayın Süleyman Demirel, Sayın Ahmet Nejdet Sezer seçilirken böyle bir şart yoktu. Ama biz cumhurbaşkanı seçeceğimiz zaman karşımıza böyle anlamsız, haksız, hukuksuz bir şart çıkardılar" dedi.

'CHP MİLLETE İTİBAR ETMİYOR'
CHP'nin şu anda tıpkı o tek parti dönemlerinde olduğu gibi millete itibar etmediğini, milletin iyi bir seçim yapabileceğine inanmadığını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:

"1989'da Turgut Özal'ın cumhurbaşkanı olmasına karşı çıktılar. 2007'de bizim cumhurbaşkanımızı seçmemize karşı çıktılar. Anayasa değişikliğine, halkın cumhurbaşkanını seçmesine karşı çıktılar. Şimdi de bir şey tutturdular siyaset üstü, siyasetin dışından bir cumhurbaşkanı seçmek için adeta Cumhurbaşkanı değil, Türkiye Cumhuriyeti'nin vitrinine bir vazo, bir saksı seçmenin gayreti içindeler..

Eğer bu kardeşiniz seçilirse, tarafsız cumhurbaşkanı olmayacak. İki taraf var, bir millet, iki devlet. Milletin tarafında olan bir cumhurbaşkanı"

'MİLLETİN HİZMETKARI OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Hiç kimsenin endişesi olmasın. Seçildiğimiz takdirde ülkenin Başbakanı ile, bakanları ile, tüm siyasi partileri ile, tüm kurumları ile işbirliği, uyum içinde Türkiye'yi geleceğe taşıyacağız. Edirne'nin bir köyünden bir mahallesinden sorumluluğumuz nedir bunu bileceğiz, Hakkari'de nedir bunu bileceğiz. Her tarafa bugün nasıl bu hizmetleri götürdük, götürüyorsak yarın da aynı şekilde bu hizmetleri götüreceğiz. Böyle bir mükellefiyet var mı? Evet var. Bunda asla tereddüt olmaz.

Çünkü biz devletin vitrinine saksı seçmiyoruz, vazo seçmiyoruz. Cumhurbaşkanı elbette devleti idare edecek, başkomutan olacak, devlet kurumlarının uyum içinde işlemesini sağlayacak. Ama gerektiğinde Cumhurbaşkanı Iğdır'ın, Ağrı'nın, Erzurum'un köylerinin su meselesiyle de ilgilenecek, Yavuz Sultan Selim köprüsüyle de ilgilenecek, çözüm süreciyle de, paralel yapıyla mücadeleyle de ilgilenecek.

Biz hayatımızı millete hizmete adadık. Her nerede olursa olsun milletin hizmetkarı olmaya devam edeceğiz. 10 Ağustos'ta yapılacak seçimlerde AK Parti'liler kadar CHP'li, MHP'li, HDP'li, diğer partilerden parlamento dışındaki vatandaşlarımızın da oylarını alacağımıza yürekten inanıyorum."

'BİZİM ADAYLIK SÜRECİMİZ ANAYASA'YA UYGUNDUR'
"Şu anda tuturmuşlar 'Başbakan istifa etsin'. Bunlar Anayasa'yı da okumuyorlar" diyen Erdoğan şöyle devam etti: "Anayasa, aday olduğu zaman değil, Cumhurbaşkanı seçildiği zaman parti ve Meclis'le ilişiğinin kesileceğini söylüyor. Bizim adaylık sürecimiz Anayasa'ya uygundur, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Hiç kimse de komik arayışların içine girmesin."

Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yönelik, "İzzetli bir mağlubiyet zelil bir galibiyetten iyidir. Kaybedersiniz ama izzetinizle kaybedersiniz. Hem kaybetmek hem de izzetinizi yitirmek olabilecek en kötü şeydir. MHP, CHP ve Pensilvanya'nın peşine takılarak hem seçimi kaybetmeyi hem de bir kez daha bu yönetim idaresinde izzetini kaybetmeyi göze aldılar" dedi.

'İHANET ŞEBEKESİNE GÖZ YUMANLAR BİLSİN Kİ...'
Paralel yapıyla mücadelelerini 17 Aralık'tan itibaren her alanda ve her kademede sürdürdüklerini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu mücadele artarak devam edecek. Cumhurbaşkanı seçilmemiz durumunda, bu mücadele bir üst kademede daha kararlı şekilde ilerleyecek. Yargı içinde hala meselenin ciddiyetinin tam olarak anlaşılmadığını, yargı içindeki paralellerin hala hukuksuzluk peşinde koşmaya çalıştıklarını görüyoruz. CHP ve MHP zaten bu ihanet şebekesini koruyor, kolluyor ve işbirliği yapıyor.

Ne yazık ki içimizde de hala bu yapıya karşı gereken tepkiyi koymayanlar var. Kimi belediyelerde, kurumlarda, bakanlıklarda cesaretle bu işin üstüne gidilmediğini görüyoruz. Devekuşu kafasını kuma gömer. Hiç kimseyi göremediği için onu da kimsenin göremediğini zanneder. Milletim kimin ne yaptığını çok iyi görüyor. Milletim kimin sessiz kaldığını, kimin kafasını kuma gömerek ihanete göz yumduğunu, ihanete ortak olduğunu çok iyi görüyor, biliyor. Bu ihanet şebekesine göz yumanlar, sessiz kalanlar, müsamaha gösterenler bilsin ki biz de milletimiz bunu not etti, not ediyoruz. Millet nezdinde hiçbir eylem hesapsız kalmaz. Milletim zamanı gelince bunun hesabını sorar. Biz de geciktirmeden bunun hesabını sorarız.

İhanet şebekesi de taraftarları da ona müsamaha gösterenler de bilsinler ki eğer cumhurbaşkanı seçilirsek, ihanet şebekesiyle mücadelemiz asla kesintiye uğramaz, asla rölantiye alınamaz. Seçilirsem bizzat şahsım, aynı zamanda yerime gelecek Başbakan arkadaşım bu yapıyla sonuna kadar mücadele edecektir. Bunun herkes tarafından bilinmesini isterim.''

Sayfa Yükleniyor...