Bir yerden başlamak gerekir...

Edward W. Said'in edebiyat eleştirisi alanındaki en önemli çalışması 'Başlangıçlar' Türkçe'de.

Bir yerden başlamak gerekir...

''Nedir başlangıç? Başlamak için ne yapmak gerekir? Bir faaliyet ya da bir an ya da bir mekân olarak başlangıcı özel kılan nedir? Öyle kafamızın estiği zaman başlayabilir miyiz? Başlangıç için nasıl bir tutum ya da ruh hali gerekir? Tarihsel açıdan bakıldığında, başlangıç için en elverişli denebilecek bir an, başlangıcın en önemli faaliyet olduğu bir birey var mıdır? Edebiyat eseri açısından başlangıç ne kadar önemlidir? Başlangıç hakkında bu tür sorular sormaya değer mi? Eğer öyleyse, bunları somut, anlaşılır ve bilgilendirici şekilde ele almak ya da cevaplamak mümkün müdür?'' (Kitaptan)

Türkçe'de daha çok Şarkiyatçılık ve Filistin sorunu hakkındaki eleştirel çalışmalarıyla tanınan Edward W. Said, edebiyat eleştirisi alanındaki en önemli çalışması 'Başlangıçlar'da, Milton, Hopkins, Wordsworth gibi büyük şairler ile, Dickens, Hardy, Conrad, Mann, Proust gibi romancıların eserlerini, özellikle Vico, Auerbach ve Foucault'dan hareketle geliştirdiği kendine özgü kuramsal perspektiften okuyarak, bir eser yazmaya "başlama"nın filolojik, felsefi, psikolojik ve tarihsel boyutlarını analiz ediyor.

Seküler, insan ürünü ve sürekli yeniden geliştirilen bir kavram olarak gördüğü "başlangıç"ı, ilahi, mitik ve ayrıcalıklı bir kavram olan "köken"den ayırt ederek işe başlıyor Said: Batı kültüründe romanın 18. ve 19. yüzyıllarda kazandığı önemin, sanat, deneyim ve bilgi alanlarında "başlangıçlar"a özel, otorite kazandırıcı, kurumsal bir rol yüklemiş olmasında yattığını öne sürüyor.

Bir yerden başlamak gerekir... - 1

Bu fikrin Freud'un bulguları ve modernist yazarların romanlarında oynadığı rolü ele aldıktan sonra da başlama sorununun eleştiri söylemindeki ve Foucault'daki yerini analiz ediyor.

Said, bütün eserlerinde olduğu gibi, bu kitabında da edebiyatı tarihten, felsefeden ve toplumsal söylemden koparmayı reddederek, edebiyat eleştirisinin bu ret sayesinde neler kazanabileceğinin çok parlak bir örneğini sunmuş oluyor.

Sayfa Yükleniyor...