Birand’dan liderlere çağrı

Usta gazeteci Mehmet Ali Birand Baykal ve Erdoğan arasındaki benzetme tartışmalarının bitmesini istedi.

Mehmet Ali Birand bu günkü köşe yazısında, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasındaki Hitler – İnönü benzetmelerinin toplumdaki gerilimi daha da tırmandırdığını belirtti.

Birand, “Bırakın bu talihsiz benzetmeleri...” başlıklı yazısında şunları söyledi;

“Çok gereksiz ve tehlikeli bir tırmanma ile karşı karşıyayız. Muhalefet ile iktidar arasındaki Hitler tartışması hiç yakışmadı. Ne bu tartışmayı başlatan Deniz Baykal’a, ne de aynı şekilde yanıt veren Recep Tayyip Erdoğan’a yakıştı. Eğer bu adımlarla yola devam edilirse, seçimlere kadar bu ülkenin birçok değeri paramparça olur. Kendi kendimize büyük zarar veririz. Hem iktidar sert tutumundan vazgeçmeli, hem de muhalefet, artık yıkıcı yaklaşımı bırakmalı.

Kamuoyundaki gerilim artık gereğinden çok arttı.

İnsanlar, özellikle muhalefet-iktidar arasındaki çatışmalardan, giderek daha fazla rahatsızlık duyuyorlar.

Anlıyorum, politikacı karşıdan gelen her suçlamayı yanıtlamak ister.

Ancak bunun da bir sınırı vardır

Karşılıklı Hitler benzetmeleri, bardağı taşıran damlalar oldu.

Önce Baykal başlatmıştı.

Yaptığı yanlıştı.

Şimdi de Başbakan aynı hatayı yaptı.

Bu tırmanmada işin içine İnönü’nün sokulması yakışmadı. Keşke Başbakan farklı bir yaklaşımla veya başka bir örnekle ortaya çıksaydı.

İnönü’yü sevmeyebilirsiniz. Birçok hatalı politikaya da imza atmış olabilir. Ancak unutmamak gerekir ki, bu insan ’nin kurtuluş savaşının kahramanlarından biridir. Mutlaka, kimi koşullardan doğan, kimi kendi dünya görüşünden kaynaklanan hataları da olmuştur. Herşeye rağmen, yine de tarihimize Kahraman olarak geçmiştir.

Toplumlar ‘Kurucu Baba’ diye gördükleri insanları, Kahramanlarını hataları olsa dahi görmezden gelirler. Olumsuzlukları tarihe gömerler, olumlu yönleriyle hatırlamak isterler.

Bu, Amerika için de böyledir, İngiltere için de...

İşte bu açıdan bakıldığında İnönü örneği talihsiz bir benzetme olmuştur.

Eğer bu tırmanma karşılıklı sürdürülürse, hem toplumun değerlerini, bir daha tamir edilemeyecek şekilde zedeleyeceğiz, hem de gerilimi dayanılmaz noktalara çıkaracağız.

Eğer Başbakan ve Baykal, bu karşılıklı Büyük Taaruz’u referandum ve Genel Seçimleri etkilemek için kullanmak istiyorlarsa, çok hata ediyorlar demektir. Önümüzde daha uzun aylar var. Bu tempo ile devam edilirse, daha nereye kadar gideceğiz?

Liderlerimiz, bu şekilde taraftarlarını sıkı sıkıya kendilerine bağlamaya çalışıyorlarsa, durum daha da endişe verici demektir. Adeta, cephelere ayrılmış bir Türkiye yaratmaya çalışılıyormuş gibi bir hava var.

OYSA, kamuoyunun beklentisi, böylesine gerilim içinde yaşamak değil, iş ve aş bulmaktır. Biraz da işin bu yanına baksak daha iyi olmaz mı?

Aslında bu durum da gayet normal. Türkiye gibi, ekonomik-sosyal ve demokrasi sorunları olan bir ülke kamuoyunun sürekli şikayet etmesi doğaldır. Şikayetler de genelde iktidarlara yönelir. Bazen haketmeseler dahi, uzun süre iktidarda kalanlar eleştiri oklarının hedefi olurlar.

Türkiyede’de ikinci dönemini bitirmek üzere olan Ak Parti iktidarı, haklı haksız nedenlerle eleştiriliyor. Göreceksiniz, hele bir de 3’üncü dönemi de kazanırsa, o zaman bu eleştiriler daha da artacaktır.”

Sayfa Yükleniyor...