Böcek davasında karar açıklandı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, başbakanlığı döneminde dinlenmesiyle ilgili dava sonuçlandı. Sanıklardan Sedat Zavar ve İlker Usta, 7 yıl 6'şar ay hapis cezasına çarptırıldı.

Böcek davasında karar açıklandı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışma ofisine dinleme cihazı konulmasına ilişkin görülen "böcek" davasında, 13 sanıktan Sedat Zavar ve İlker Usta'nın 7 yıl altışar ay hapis cezasına çarptırılmasına, 8'inin beraatine, 3'ünün de dosyasının ayrılmasına karar verildi.

Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar Zavar ve Usta, başka suçtan tutuklu eski TÜBİTAK BİLGEM Başkanı Hasan Palaz, bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları, "müşteki" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatları Muammer Cemaloğlu ve Burhanettin Sevencan ile "müşteki" Başbakanlık avukatı Sami Arslan Aşkın katıldı.

Mütalaaya karşı savunma yapan sanık avukatlarından Hasan Hüseyin Taşpınar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çalışma ofisinde bulunan "böceklerin" inceletilmesini istedi.

Taşpınar, cihazların bulunuş şekline dikkati çekerek, "Bu kadar basit bulunuyorsa bulunmak için konmuştur?. Yurtdışından bilirkişiler gelsin, incelesin, alınan cihazlarla aynı mı? Cihazlar, Danimarka'dan alınmış mıdır, alınmamış mıdır? Bu, burada aydınlatılmamıştır. Müvekkillerimiz bu suçun faili olamaz, onları suçlayacak ne parmak izi ne de görüntü var. Birileri bu cihazları oraya koymuş. Sedat Zavar'ın elinde daha kıymetli şeyler var. İstese onları daha güzel pazarlar. Niye böyle bir cihazla uğraşsın?" diye konuştu.

Davanın siyasi olduğunu öne süren Taşpınar, ülkenin cumhurbaşkanı ve başbakanını kim dinlediyse bulunmasını ve cezalandırılmasını istedi.

"GERÇEK FAİLLERİN ORTAYA ÇIKARILMASI İÇİN ARAŞTIRMA YAPILMAMIŞTIR"

Sanık avukatlarından Mehmet Sürer de müvekkillerinin olayın failleri olabileceğinin öne sürüldüğünü ancak ortaya ciddi delil konulamadığını iddia etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çalışma ofisindeki dinleme cihazlarıyla ilgili araştırma yaptıklarını aktaran Sürer, şu iddialarda bulundu:

"Danimarka'dan temin edilen bu cihazlar, ilgili firma tarafından kimlere verilmiştir? Bu konu araştırılmamıştır. Yaptığımız araştırmada firmanın birçok firmaya da bu cihazları sattığını öğrendik. Ali Polat, firmanın ortaklarından biridir, İran uyrukludur. Bu firmanın ortaklarından birisi de Rıza Sarraf'tır. Bunun dikkatlice incelenmesi ve araştırılması gerekir. Gerçek faillerin ortaya çıkarılması için araştırma yapılmamıştır. MİT'in ilk ve tek aramasında iki ayrı yerde cihaz tespit edilmiştir. Arama yapanların başındaki Basri Aktepe, emniyet kökenlidir. Bir suç, delil tespit edildiğinde ne yapılacağını bilen biridir ama 'Ben bilmiyorum, Mustafa Varank bilir' diye beyan etmiştir. Delil araştırılması yapılmamıştır. Müvekkillerim hiçbir arama-tarama faaliyetine refakatçisiz girmemişlerdir."

Diğer sanıkların avukatları da mütalaaya katılmadıklarını, müvekkillerinin suçsuz olduğunu ileri sürerek, beraatlerini istedi.

Son sözleri sorulan sanıklardan Zavar, soruşturmayla aile birliğinin zarar gördüğünü ve işinden ihraç edildiğini söyledi.

Söz konusu ekibin içinde yer aldığını ama arama sırasında kimsenin yalnız kalamayacağını savunan Zavar, en az 3-4 kişinin bulunması gerektiğini söyledi.

Zavar, diğer sanıkların kendisi hakkında hiçbir suçlamada bulunmadığını ifade ederek, şunları dile getirdi:

"Bir hesap hareketinde adım geçti ama 3 yıl aradan sonra bu hesabın benimle alakası olmadığı ortaya çıktı. Ali Özdağ ile telefon trafiğimiz doğrudur, şube müdürü, şube müdürünü arar. Bu, gayet doğaldır. Emniyet istihbarat görevlisi olduğumuz için dosyaya eklendik ve suçlu ilan edildik. Hiçbir örgütle ilgim, bağlantım yoktur. Vatanıma bağlı biriyim ve vatan sevgimi kaybetmedim. Üzerimizde bir senaryo oynanıyor ve bu durumda en çok mağdur olan biziz."

Sanıklardan Mehmet Yüksel de görevini yaptığını, haksız zarar gördüğünü savunarak, "Eşimin işine son veridi. Teşkilatın bir yıl önce en yıldızı parlak ismiydim. 100'ün üzerinde takdir ve belgem var. Şu anda emekliyim. Uzun süre Ankara'da yaşadım. Şimdi kaldırımda selam veren yok, veren meslektaşlarım uzaktan selam veriyor. Zaten zararı göndüm" ifadesini kullandı.

Kısa bir aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklardan Usta ve Zavar'ı "devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etmek"ten altışar yıl, "haberleşmenin gizliliğini ihlal"den de 1 yıl altışar ay olmak üzere 7 yıl altışar ay hapis cezasına çarptırdı.

Mahkeme heyeti, sanıklardan eski Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanı Mehmet Yüksel ile suç tarihinde Erdoğan'ın yakın koruma müdürlüğünü yapan Zeki Bulut ve eski TÜBİTAK BİLGEM Başkanı Palaz, Hurşit Gölbaşı, Ahmet Türer, Harun Yavuz, Seyit Saydam ve İbrahim Sarı'nın beraatine karar verdi.

Ayrıca, sanıklardan Ali Özdoğan ve Enes Çiğci ile hakkında yakalama kararı bulunan Serhat Demir'in dosyasının ayrılması karara bağlandı.

İDDİANAME

Sanıklar hakkında hazırlanan iddianamede, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı sırasında resmi konutunun 24 Kasım-29 Aralık 2011'de, Keçiören'de bulunan ikametgahındaki çalışma ofisinin ise 25 Kasım-29 Aralık 2011'de dinlendiği ifade ediliyordu.

Dinleme cihazlarının, 2011'de Başbakanlığın onayı ile MİT ekibinin Erdoğan'ın Keçiören'deki ikametgahı, AK Parti Genel Merkezi, Başbakanlık Merkez Bina ve Başbakanlık Resmi Konut'taki çalışma ofislerinde, gizli dinleme ve gözetleme sistemlerine karşı teknik arama çalışmaları sırasında, çoklu prizler içine yerleştirilmiş halde bulunduğu kaydedilen iddianamede, sanıklardan Ali Özdoğan, Sedat Zavar, Serhat Demir, Ahmet Türer, Enes Çiğci ve İlker Usta'nın, "Başbakan'ı siyasi casusluk amacıyla dinlemek, kamu görevlisinin özel hayatının gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaları kaydetmek" suçlarından 21 yıldan 36 yıl 6'şar aya kadar mahkumiyeti isteniyordu.

Sanıklar Harun Yavuz, İbrahim Sarı, Hurşit Gölbaşı, Seyit Saydam, Mehmet Yüksel, Zeki Bulut ve Hasan Palaz'ın ise aynı suçların işlenmesine yardım ettikleri öne sürülüyordu.

Sayfa Yükleniyor...