Böke: IŞİD'in ulusal bir tehdit olduğu kabul edilmeli

CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke, Fırat Kalkanı operasyonunun başlamasının ardından açıklama yaptı. Böke açıklamasında, IŞİD'in ulusal bir tehdit olduğu kabul edilmeli ifadelerine yer verdi.

Böke: IŞİD'in ulusal bir tehdit olduğu kabul edilmeli

Böke'nin konuşmasından satır başları şöyle; 9 Ekim 2014 tarihinde Sayın Genel Başkanımız şu cümleleri sarfetmişti; Gelin askerimizin kara harekatını Kobani'nin kurtarılması ve IŞİD'in buradan temizlenmesi için sınırlandıralım. Böylece halkımızın akrabalarını koruyalım Bu hedefin gerçekleşmesiyle askerimizi derhal geri çekeceğimizi de taahhüt edelim demişti."  Ancak o gün bu cümlelere karşılık Cumhurbaşkanı bize "Aklınız size kalsın demişti" IŞİD'le mücadele konusunda ortaya koyduğumuz somut öneriler ve tespitler karşısında her zamanki vurdumduymazlıkla bir yaklaşım o dönemde de sürdürülmüştü. 

O 'size kalsın' denilen aklımız eğer birazcık dinlenmiş olsaydı, ne Suriye felaketine sürüklenirdik ne Suriye bu felakete sürüklenirdi ne IŞİD 'de örgütlenirdi ne de biz katledilen canlarımızın ardından ağlar halde bulmazdık kendimizi. Ne de Suriye felaketi tarihimize ve dünya tarihine bir kara leke olarak kazınırdı. Ne de Türkiye'nin yanan yangına döktüğü benzin sonucunda o alaevler Türkiye'ye sıçrardı. Ancak ne yazık ki IŞİD'le topyekün mücadele etmek yerine AKP bu canavarın büyümesine göz yuman aktörlerin başında geldi. Öyle ki IŞİD'in bir terör örgütü olduğuna dair IŞİD'e ekonomik faaliyetlerine ilişkin BM'nin aldığı karar dışında Türkiye mevzuatında herhangi bir hüküm yok. Öyle ki siyasi irade Irak Şam İslam Devleti adıyla kurulan terör örgütünün ismini dahi teleffuz edemiyor. Öyle ki IŞİD'e 70 ilden katılıma göz yumuluyor. Öyle ki, Türkiye içindeki IŞİD hücrelerinin sistematik bir takibinden ve takip edilenlerle sistematik bir mücadeleden söz etmek malesef mümkün değil. 

İstanbul'un göbeğinde IŞİD piknik düzenliyor, Türkiye çapında IŞİD dergi basıyor ve bu dergi farklı sivil toplum kuruluşlarını ve bu kuruluşların mensubu vatandaşlarımızı açıkça hedef gösteriyor. Gazeteciler, akademisyenler sanatçılar tutuklanırken, IŞİD üyeleri hukuk tarafından serbest bırakılıyor. Canlı bomba eylemcileri bilinmelerine rağmen ülkemizde at koşturuyorlar. Sonra biz kendi evlatlarımızı askerlerimizi Suriye'ye ve Suriye girdabına, IŞİD'le mücadele girdabına sokmak durumunda kalıyoruz. Gelin görün ki biz kendi insanımızı kendi ülkemizin sınırları içerisinde bu örgüte karşı koruyamıyoruz. Hükümet de IŞİD'le topyekün mücadeleye dair bir açık iradeyi halen ortaya koymuş değil.

Buradan bir kez daha hükümete açık bir çağrıda bulunuyoruz; IŞİD, bölge ve Türkiye için en önemli tehdit olmaya devam ediyor. IŞİD bir canavar. Bu canavarla içeride ve dışarıda mücadele konusunda maalesef geç kalındı. Hükümeti sadece Cerablus'ta değil, kendi topraklarımızda da IŞİD'le samimi bir mücadeleye davet ediyoruz. Eğer hükümet IŞİD konusunda samimi ise, bu kez uyarılarımızı ciddiye almalı ve IŞİD'in ulusal bir tehdit olduğunu kabul etmeliler ve IŞİD'e karşı derhal adımlar atmalılar. Unutmayın ki Adıyaman'da ve Suruç'ta CHP'nin hazırladığı raporlar vardı. O raporlarda Gar patlamasına ilişkin bilgiler vardı, o rapor ciddiye alınmadığı için yüzlerce vatandaşımız Gar patlamasında can verdi. Yine Gaziantep'te sonraki raporumuz dinlenmediği için çoluk çocuk 54 can verdik. 

12 Eylül 2010'da referandumda HSYK'nın yeniden yapılandırılmasının nasıl bir şekilde sonuçlanacağını hep beraber söyleyip karşı çıktık. Bugün Suriye siyasetinin, mezhepçi yaklaşımın sonuçlarının Türkiye'ye çıkarmış olduğu maliyet hükümet tarafından da kabul edilmiştir. Allah affetsin diyerek bütün bu tablonun altından kalkılamaz biz affetmiyoruz. 

Sayfa Yükleniyor...