Bölükbaşıoğlu: 150 e-mail adresim var

Ergenekon davasında Vatan Bölükbaşıoğlu suçlamaları  reddederek, ''Başbakan'a, Ramazan Akyürek'e suikast düzenleyecek kabiliyette bir  insan değilim'' dedi. Bölükbaşıoğlu, internette hack yaparak eğlendiklerini söyledi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davanın Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda bugün yapılan 33. duruşmada 44 tutuklu sanıktan 37'si hazır bulundu. Duruşmada tutuklu sanıklarından Vatan Bölükbaşıoğlu savunma yaptı ve ardından çapraz sorgusu yapıldı.

Ankara'da inşaat işinde çalıştığını, çoğu zaman şantiyelerde  kaldığını ve bazen de ev tuttuğunu söyleyen Bölükbaşıoğlu, bir pastanede yakalandığını belirterek, ''Pasta yiyordum, elimde çatal vardı. Polis bana 'çatalı yavaşça yere bırak' dedi. Ben bir sürü film izledim. Böyle şey görmedim'' diye konuştu.

Bölükbaşıoğlu, gözaltında iken uzun zaman neyle suçlandığını öğrenemediğini savunarak, ''Önce benim sözde suikast yapacağım Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in odasına girdik. Akyürek bana 'Ne  diyorsun Vatan Bölükbaşıoğlu?' dedi. Ben de 'Ne diyeyim sözün bittiği yerdeyiz. Neden buradayım bilmiyorum?' diye cevap verdim'' dedi.

Bölükbaşıoğlu, polise Küçük'ü tanımadığını, hatta bu konuda yalan makinesine  bağlanabileceğini ifade ettiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

''Biz 5 kişi gözaltına alındık. İnternette 'laga luga' olsun diye yaptığımız  konuşmalardan dolayı... Ramazan Akyürek'in, Başbakan'ın çevresinde binlerce koruma var. Ben onlara nasıl yaklaşacağım? Bir de bunu 7.65 milimetre çapında bir  silahla yapacağım söyleniyor. Daha Ankara'ya girişimde alır polis beni. Başbakan'a, Ramazan Akyürek'e suikast düzenleyecek kabiliyette bir insan  değilim.''

Sedat Peker'i 'de duymayan kalmadığını, kendisinin de duyduğunu ancak  tanışmadığını öne süren Bölükbaşıoğlu, emniyette ifade verirken kendisine ''Ergenekon soyadını taşıyan bir komutanın var mı?'' sorusunun yöneltildiğini  kaydederek, sözlerine şöyle devam etti:

''Böyle bir komutanım vardı. Yalan söyleyemezdim. Adı Ömer Ergenekon'du. Özel Kuvvetler'den olup olmadığı soruldu. Özel Kuvvetler'den geldiğini söylerdi. Bunu da anlattım. Ancak Üsteğmen Ömer Ergenekon, bana Ergenekon örgütünü filan anlatmadı. Ergenekon adını bir de efsaneden dolayı bilirim. 'tcergenekon' diye mail adresim vardı. Tüm bu konuşulanlar msn muhabbetleri. Vurun bize birer tokat  gönderin. Hepsi hayal dünyasında. Hayal dünyasında ona da atarım, buna da atarım. Sayemde Başbakan bir ton daha koruma edindi.''

İNTERNET ÜZERİNDEN YAPTIĞI KONUŞMALAR
Vatan Bölükbaşıoğlu, iddianamede delil olarak gösterilen internetteki konuşmalarını okuyarak, ''Suikast filan yok. Gırgır şamatadan dolayı 10 aydır yatıyoruz'' dedi. Cezaevinde iken bir gazetede kendisine ait bilgisayarda çocuk pornosu bulunduğuna dair haberler çıktığını dile getiren Bölükbaşıoğlu, Çanakkaleli olduğunu, böyle şeyleri kaldıramayacağını, hakkındaki ''gerçek dışı'' diye nitelediği iddialar yüzünden intiharı düşündüğünü anlattı.

Bölükbaşığlu, ''Benim mail adresim 'tcergenekon'dur. Hangi salak terörist bu mail adresini alır da koskoca örgütü deşifre eder. Bu adamların beni öldürmesi lazım'' dedi.

İnternet üzerinden yaptığı konuşmaları okumaya devam eden Bölükbaşıoğlu, zaman zaman okuduklarına gülerek, ''Boş boş konuşmuşlar. Denizi, manitayı, işi  gücü bırakmışız devlet kurtarıyoruz'' diye konuştu.

Tutuklu sanık Bölükbaşıoğlu, bazı kişilerin kendisine ''abi'' şeklinde hitap  etmesinin yanlış anlaşılmaması gerektiğini, Ogün Samast ve Erhan Tuncel gibi bir  durumunun söz konusu olmadığını, yazıştığı kişilerin kendisinden küçük olduğunu  kaydetti.  Bölükbaşıoğlu, ''Eğer hüküm alırsam Çanakkale'den çıkan ilk terörist  ben olacağım. Çanakkale'de böyle konuşuluyormuş'' dedi.

Bölükbaşıoğlu, internet sitesi kurma konusunda çok iyi olduğunu, bu nedenle sitelerin açıklarını da iyi bildiğini anlatarak, Türkiye'deki milliyetçi  gençlerin hacklediği bazı yabancı siteleri, kendisinin de hacklediğini, bu sitelere Türk İntikam Tugayı'na ait bazı fotoğraflar ile Mehter Marşı veya İstiklal Marşı'nı koyduğunu anlattı.

Ancak Türk İntikam Tugayı ile herhangi bir ilgisi bulunmadığını sadece fotoğrafları kullandığını iddia eden Bölükbaşıoğlu, sanıklardan kimseyi tanımadığını öne sürerek, savunmasında şunları kaydetti:

''Savcı Zekeriya Öz'e ikinci defa ifade vermeye gitmiştim. 5 aydır tutukluyum beni bırakın' diyecektim. Ben filmlerdeki gibi babacan bir savcı bekliyordum. Bize bir iki kızacak azarlayacak, salıp gönderecek. Odasına girdim. Elinde tespih, bağdaş kurmuş bana dedi ki 'Veli'ler ne yapıyor?', ben de 'Hiç. Ne yapsınlar görmedim ki?' diye cevap verdim. Bunun üzerine 'Sohbet filan etmiyor musunuz?' diye sorunca, ben de internetteki gibi anlatmaya başladım. 'Ediyoruz'  dedim. 'Ne söylüyorlar?' diye sordu. Ben de kendisine 'Bilmem, nasıl dinleyeyim?' dedim. Savcı da bana, 'Havalandırmada filan konuş'' dedi. 'İyi dinlerim ama Ergenekon filan tehlikeli olmasın?' diye cevap verdim. O da bana 'Devletin ajanı ol oğlum' dedi. Sonra çıktık geldik. Bu ifademle ilgili de bir sürü şey yazıldı. Zaten Zekeriya Öz de filmlerdeki gibi babacan bir savcı değilmiş. Geldiğimde  arkadaşlara da konuşmalarımızı anlattım zaten.''

Emniyetteki ifadesi sırasında AK Parti üyesi olduğunu belirttiğini, polislerin de kendisine ''İyi espri'' dediklerini ileri süren Bölükbaşıoğlu, ''Zaten AK Parti'den de çıkacağım'' dedi.

NE BULUYORSAK ATIYORUZ İÇİNE
Daha sonra çapraz sorgusuna geçilen Bölükbaşoğlu'na Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, ifadesinde bilgisayar kullanmayı çok iyi bildiğinden bahsettiğini hatırlatarak, hazırladığı bir internet sitesi olup olmadığını sordu. Bölükbaşoğlu da arkadaşları ile kurduğu bir site olduğunu söyledi. Pekgüzel'in bu sitede nelerin yer aldığını sorması üzerine Bölükbaşoğlu, "İnternetten ne buluyorsak atıyoruz içine" diye konşutu.

Kaç tane elektronik posta adresi olduğu da sorulan Bölükbaşoğlu, çok sayıda e-mail adresi olduğunu, 150 tane açmış olabileceğini anlattı. Vatan Bölükbaşıoğlu, Pekgüzel'in, "Neden bu kadar fazla e-mail adresi aldınız?" sorusuna, "Adı hoşuna gitmediğinde başka adresler aldım" cevabını verdi.

Pekgüzel'in, ifadesinde bahsettiği bir internet sitesine ilişkin, "Bu siteye üye olanlar ne tür faaliyetlerde bulunuyor. Açık siteleri kullanılamaz hale getiriyorsunuz doğru mu?" sorusuna karşılık sanık Bölükbaşoğlu, "Gırgır, şamata yapıyoruz ve bazı yabancı siteleri hackliyoruz. Banka, kredi kartı ve saire ile ilgimiz yok. Benim babam bankada güvenlikçiydi. Mesela Papua Yeni Gine'de bir bakkal sitesini hackliyoruz. Basıyoruz, İstiklal Marşı çıkıyor, gülüyoruz" dedi.



SİLAHLI EĞİTİM ALDIM
Pekgüzel'in, silahlı eğitim alıp almadığını sorması üzerine Bölükbaşoğlu, bir bankaya güvenlik görevlisi olarak girmeyi düşündüğü için buna ilişkin eğitim aldığını anlattı.

Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in, silah temini konusunda bazı gazeteci, yazar, emniyet görevlisi ve Başbakan'a yönelik konuşmaları olduğunu hatırlatması üzerine Bölükbaşoğlu, "Başbakan'ın, Ramazan Akyürek'in nerede olduğunu bile bilmiyorum. Ciddiyetsiz bir görüşme" dedi.

Bölükbaşoğlu, savcı Pekgüzel'in, yaptığı görüşmelerde birilerinden silah istediğini belirterek, "Bu silahlarla ne yapacaktınız?" sorusuna karşılık, bu görüşmelerin arkadaşları ile gırgır amaçlı olduğunu söyledi.

HACKLEDİĞİM SİTELERE TİT YAZILI GÖRÜNTÜLER KOYDUM
Savcının, "TİT Örgütü nedir, tanıdığınız kimler var?" diye sorması üzerine Bölükbaşoğlu, sadece hackledeği bazı sitelere TİT yazılı photoshop görüntü koyduğunu öne sürdü. Pekgüzel'in bazı görüşmelerini hatırlattığı Bölükbaşoğlu, bunların ciddi olmadığını dile getirmek amacıyla "Ben demişim zaten. Bush'u da vurayım, olsun bitsin bu iş demişim" dedi.

1 MİLYON DOLAR VE 10 KONTÖR BORÇ
Bölükbaşoğlu, savcının "MOSSAD'dan 1 milyon dolar gelecek demişsiniz" sözleri üzerine, "Arkasından da 10 kontör borç istedim" diye konuştu.

Diğer savcı Nihat Taşkın'ın, "Poliste size işkence mi yapıldı?" sorusuna karşılık Vatan Bölükbaşoğlu, "Soruya cevap vermek istemiyorum. Hedef mi edeceksiniz? Ben açıkça anlattım. Hedef haline getirmeyin" dedi. Taşkın, bunun üzerine Bölükbaşoğlu'na buradaki ifadelerinde bir kısım değişiklikler yaptığını hatırlattı. Bölükbaşoğlu, "Ben ifademi verdim, ne şekilde verdiğimi anlattım. İşkence tabiri farklı yerlere gider. Psikolojik işkence tabii ki var" iddiasında bulundu.

Savcı Taşkın'ın, "İfadeniz alınılırken avukatınız yanınızda mıydı?" sorusuna cevaben Bölükbaşoğlu, iki kez ifadesinin alındığını, bunlardan birinin kağıt üzerinde olduğunu kaydederek,  "Adli Tıp'ta söyledim. Göğsümde yumruk izi var, dedim" diye konuştu.

Bölükbaşoğlu, Taşkın, "Gittiğinizde Cumhuriyet savcısını bağdaş kurmuş halde gördüğünüzü söylediniz. Halı mı atmıştı yere yoksa, masa üzerinde mi?" sorusuna da "Ben de kurabilirim, sandalye üzerinde göstermemi ister misiniz?" dedi.

AVUKATI: GEYİK MUHABBETİ
Sanık Vatan Bölükbaşoğlu'nun avukatı Mahmut Yaşar da, müvekkiline yöneltilen suçların dayanaklarının bazı msn görüşmeleri olduğunu belirterek, "Bu görüşmeler gençler arasındaki geyik muhabbeti şeklindeki görüşmelerdir" görüşünü savundu.

Müvekkilinin sanal ortamda görüştüğü kişilerle şahsen tanışmadığını iddia eden Yaşar, iddianamenin varsayımlar üzerine hazırlandığını öne sürdü. Yaşar, müvekkilinin MSN'deki bazı görüşmelerinin ciddiyetten uzak olduğunu da ileri sürdü.

Mahmut Yaşar, terör örgütü PKK üyeleri dururken, sanal ortamdaki ciddiyetsiz konuşmalarla suçlu yaratılmaya çalışıldığını savunarak, "İlla suçlu aranıyorsa sokaklar suçlu doludur" görüşünü dile getirdi.

Müvekkiline ilişkin yapılan aramalarda herhangi bir silah da bulunmadığını ve tüm delillerin sanal MSN yazışmaları olduğunu iddia eden Yaşar, müvekkilinin tahliyesini ve beraatını istedi.

Sayfa Yükleniyor...