'Bu sene birkaç Grammy alabiliriz!'

Türkiye'nin ilk 'punk grubu Rashit yeni albümü Dinozor'u ntvmsnbc'ye anlattı...

'Bu sene birkaç Grammy alabiliriz!'

Asi ve aykırı yaşamın notalara dökülmüş hali ‘punk rock’ 70’lerin ortalarında ve 80’lerin başlarında dünyayı kasıp kavuruyordu. Londra sokaklarında ‘Anarchy in UK’ melodileri yankılanıyordu. Özgür ve serseri ruh gençliği etkisi altını almış, derinliklerdeki özgürlüğün sesi ortaya çıkıyordu...

Aynı dönemde ’de müzik tank seslerinin gölgesinde kaldı. O dönemden yıllar sonra, 1993'te kurulan bir grup ’yi ‘punk’la tanıştırdı. Gitarist Tolga Özbey’in yaktığı punk ateşi bugün vokalde Oğuz Taktak, elektrik gitarda Levet Özer, bas gitarda Bülent Kabaş ve davulda Orkun Tunçla yanmaya devam ediyor.

Beklentileri değil göz ardı edlenleri ele alan Rashit’le Türk rock müziği ve yeni mini albümü ‘Dinozor’ hakkında konuştuk:

-Öncelikle albüm yeni çıktı hayırlı olsun... Albümün hikayesini kısaca anlatabilir misiniz?
Tolga Özbey:
"Dinozor"u 4 senelik bir aranın ardından, eğlenceli bir dönüş olmasını amaçlayarak kaydettik. Önümüzdeki sonbahar yayımlanacak olan dördüncü stüdyo albümüz için hem kendimizi hatırlatmak hem de sınamak istedik. 14 Şubat'ta "Dinozor" şarkısını yayımlamak yıllardır gerçekleştiremediğimiz bir fikirdi.

Orkun Tunç: Ossi Müzik’ten Hakan Eren ile uzun zamandır görüşme halindeydik. 14 Şubat’ta “Dinozor” u çıkarma fikrini kendisine anlattığımızda cok heyecanlandı ve projeye start verdik. Aslında birçok şarkımız hazırdı son 1 yıldır. Fakat biz yeni kadroyla geri dönüşümüzü kutlamak adına bir ara albüm yapmak istedik.

-'Yakın ölüm deneyimi' sözleriyle oldukça dikkat çekici... Nedir hikayesi öğrenebilir miyiz? Modern insanın her gün yaşadığı buhranı yakın ölüm deneyimi olarak mı adlandırıyor musunuz?
Tolga Özbey: 'Yakın ölüm deneyimi' şarkısının sözlerini yazarken hayatımın zorlu bir dönemindeydim. Hayat bazen her insana geri dönülmesi imkansız şeyler yaşatıyor ve o andan itibaren hiçbir şey aynı kalamaz. Bunu öyle ya da böyle hepimiz türlü kereler yaşıyoruz. Ölüpte dirilmek dedikleri şey gerçekte budur. Her ölümden farklı bir insan olarak doğuyoruz. Bu yol ayrımları bizi dönüştürüyor.

Orkun Tunç: Tolga bu sözlerle sanıyorum ki birçok şeyi anlatmayı hedefledi. Herkes kendinden bir şeyler bulabilir diye düşünüyorum. Ben kişisel olarak grubun yaşadıklarını ve bireysel olarak dünyalarımızda yaşadıklarımızı hissediyorum. Ölümün köşesinden dönmüşüz gibi, hayatımızdaki birçok değişim anlatıyor aslında… Tabi bir başka bakış açısıyla modern insanın günden güne yozlaşarak yokoluşunu, yerine ruhu kaybolmuş bir ölüye dönüşmesini de simgeliyor..

-Albümdeki en favori şarkınız hangisi? Özellikle ‘Yükseliyor Ateşim’ bir gecenin hikayesini anlatıyor gibi…
Tolga Özbey: İşte bu yüzden şarkı sözü "anlamayacaklar bu sözleri de" diye başlıyor. Aslında gerçekte şarkının ne için yazılmış olduğunu kimse bilemeyecek. Zaten bu sözleri yazarken bun bilinçli olarak yaptım. Ama herkesin kendince anlamlar yakalaması da bir şarkının başına gelebilecek en güzel şey sanırım.

Orkun Tunç: Yakın Ölüm Deneyimi. Bana 90’ları da anımsatıyor nedense şarkı.Ve her dinleyişimde sanki çalanlar biz değilmişiz gibi dinliyorum. Böylesi daha çok hoşuma gidiyor…

Bülent Kabaş: "İyi Şeyler" şarkısını dinledikçe dinleyesim geliyor

-Türkiye’de punk müzik yapan fazla sanatçı olmadığını biliyoruz. Daha doğrusu piyasa’da tutulamadığını… Bunun nedeni sizce nedir?
Tolga Özbey: Batı kaynaklı müzik türlerini kendi ana dilinizde dahi icra ediyor olsanız sadece belli bir kesime hitap edebilirsiniz. Sanırım birçok gruptan ve müzisyenden farklı olarak satış kaygısı olmadan sadece yapmak istedeğimiz müziği yaptığımız için rock dinleyicisi olsun ya da olmasın sözlerimizi seven destekçilerimiz var. Normal şartlarda piyasa koşullarına uygun hareket etmeyen çok az grup bizim gibi mainstream(anaakım) piyasada varolabilir. Tutup tutmamak da sanırım pek umrumuzda değil zaten.

Orkun Tunç: Türkiye’de punk bir kültür olamaz çünkü biz daha müziğin nasıl bir kültür olduğunu bilmiyoruz. Kitlelere bakıyorum, ya ilgi çekmek için, ya da farklı olduğunu kanıtlama çabasıyla müzik dinliyorlar. Veya en popüler tabiriyle moda olması dolayısıyla.. Bizler punk plakları dinlemeye, pre-internet dönemlerinde fotokopi dergilerden takip ettiğimiz albüm kritikleriyle müziği mercek altına aldık. Ve bu bir yaşam stiline dönüştü. Müzisyenliğe başlamamızda benzer duygular içinde. Ben şahsen dinlediğim birçok albümden sonra artık benim de kendimi ifade etmem gerektiğini düşünerek enstrümanımı çalmaya başladım. Öte yandan punk müzik Türkiye’de sevilen bir müzik türü. Nirvana, Green Day gibi gruplar commercial(ticari) olmasını sağladılar.

'Bu sene birkaç Grammy alabiliriz!' - 1

-Türkiye'deki rock müzik hakkında ne düşünüyorsunuz? Çok sayıda grup ve sanatçı üretimde bulunmasına rağmen hala bir Türk rock müziğinin oluşmadığı söylenebilir mi?Orkun Tunç: Türkiye’de arabesk rock diye bir şeyden sözedebiliriz ama klasik manada bir rock kitlesi ve anlayışı yok. Şöyle örnek verebilirim; Türkiye’de hiçbir grubun veya sanatçının t-shirt’ini giyen bir kitle var mı? Birkaç özel isim dışında yok. Demektir ki rock müzik takip edilen ciddiye alınan bir sound veya olgu değil ülkemizde. Fanlar var ama sonuna kadar gider mi şüpheli.

AJİTASYONLA MÜZİK İLERLEMEZ
-Bildiğiniz gibi Türkiye'ye özgü tarzlar var: Anadolu rock, arabesk rock gibi… Diğer yanda da Eurovision'da Türkiye’yi temsil edecek Manga gibi popüler gruplar var. Türkiye'deki grupların yaptığı müziği yorumlayabilir misiniz?
Orkun Tunç:
Manga kendi açtığı yoldan ilerleyen, yetenekli gençlerden oluşan bir topluluk. Bir sound peşindeler en azından. Ama herkes onlar gibi kendi yolunu çizemiyor ne yazık ki. Birbirinin kopyası çok grup var. Bazen radyoda kimin çaldığının anlayamıyorsunuz bile.. Kanımca Türkiye’de müziği geriye götüren tek sound arabesk sounddur. Doğu ezgilerine sahip olunabilir. Bazen bu çok enteresan da olabilir; Echo and the Bunnymen, The Cure gibi grupları örnek verebilirim ama sonuçta gruplar kendi olmalıdır. Ve ajitasyon anlayışlarla müziğin ilerlemesi sözkonusu olamaz..

Tolga Özbey: Onu bunu bilmem ama "Dinozor" şarkısı ile Eurovision'da Türkiye'yi temsil etmemiz istenseydi bundan gurur duyardık.

Bülent Kabaş: Bence birkaç Grammy bile alabiliriz bu sene "Dinozor" sayesinde.

-Post-modern bir şair olan Küçük İskender'le bir şarkıda düet yaptınız. Türkiye’de sanatın post-modern seviyede topluma sunulması hakkında ne düşünüyorsunuz? Gerçi post-modernizm bile bitti ama…
Tolga Özbey:
Bir insana zaman içinde onun yaptığı işleri anlamlandırmaya çalışanlarca punk, beat, post-modern, zart, zurt binlerce sıfat uygun görülebilir. Herkes ötekini bir kategoriye koymak istiyor, bu sanırım iç rahatlatıcı bir çözüm. Sanırım bizi daha çok İskender ile olan dostluğumuz bağlıyor. Post-modernizm biter, punk biter ama dostluk baki kalır.

SİSTEME KARŞI OLSAK DA İÇİNDE VAROLMAK ZORUNDAYIZ
-Grup olarak popüler kültüre karşıt bir tavrınız var. Peki popüler bir isim olan Teoman'la çalışma fikri nereden çıktı?
Tolga Özbey:
Sisteme de karşıyız ama onun içinde varolmak zorundayız. Paranın kontrol ettiği tırnak içinde özgür basına da karşıyız ama eninde sonunda onunla röportaj yapmak zorundayız. Ayrıca biz de popüler müzik piyasası içerisinde varlığımızı sürdürüyoruz. Gerçekçi olmak gerekli, ama gözardı edemeyeceğimiz gerçek Teoman'ın, Rashit ya da küçük İskender gibi kimseye hesap vermeden yapmak istediğini yapıyor olması ve bunu yaptığı için popüler olmasıdır. Sanırım özetle arkadaşlarımızla stüdyoya girmek ve müzik yapmak, paylaşmak ve paslaşmak hoşumuza gidiyor. Teoman rock'n roll'dan anlayan iyi bir şair. Onunla vakit geçirdiğimiz zaman iyi anlaşıyoruz. Teoman ve İskender ile en büyük ortak özelliğimiz; açık fikirli olmamız ve elbette yaptığımız müzik ya da yazdığımız sözlerde kendimizi hiçkimseye hesap vermek zorunda hissetmememiz.

Orkun Tunç: Kendi adıma popüler kültürle bir problemim yok. Yozlaşmışlığa dayanamıyoruz sadece. Popüler kültürü ticari amaçlarla mahveden ülkemizin plakçılar çarşısı Unkapani’nin yokolmasını ve yerine 5 yıldız büyük bir supermarket yapılmasını diliyorum. Teoman bizim çok sevdiğimiz bir sanatçı, medyadaki görünüşü nasıl algılanıyor bilemiyorum ama biz sonuçta birlikte müzik yapıp bir paylaşım yaşıyoruz onunla… Konserlerde çok eğleniyoruz ve eğlendiriyoruz birlikte.. Ve müzikal bakış açısıyla, bizi Türkiye sınırlarındaki anlayan en iyi sanatçılardan biri olduğunu düşünüyorum. Ve Teoman’ın, kimsenin bilmediği punk bir yanı var..

-Yeni konserler var mı ilerleyen günlerde?
Bülent Kabaş: Bahar ve yaz ayları konser ve festivallerle geçeceğe benziyor.

'Dinozor' Ossi Müzik etiketiyle müzik marketlerde.

Sayfa Yükleniyor...