"Bunun devamı gerekir "

Adana Sanayi Odası’nın düzenlediği etkinlikte konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Amerika Birleşik Devletleri'nin o sarin gazlarını kullanan, klor gazını kullanan o katil Esed'in attığı adım ilk cevabını buldu ama yeterli mi? Değil. Bunun devamı gerekir diye düşünüyorum" dedi.

"Bunun devamı gerekir "

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adana Sanayi Odası’nca (ADASO) düzenlenen "50. Yıl Onur Gecesi"nde, iş adamları ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, programın, ikinci 50 yıllara ayrı bir zemin hazırlamasını temenni ederek, onur ödülü verilen firmaları ve temsilcilerini tebrik etti.

'nin, birçok sabotaj girişimine rağmen kalkınma yolculuğunda kararlılıkla yürüdüğünü belirten Erdoğan, "İşte bugün burada olduğu gibi kamu kurumlarımız ve özel sektörümüzle iş birliği içinde, geçmişteki hizmetleri ve bu hizmetlerin takdiri sebebiyle geleceğe dair projelerin şu anda planlamasını yapıyoruz. İçeriden ve dışarıdan ısrarla oluşturulmaya çalışılan kötümserlik havasına rağmen ekonomimize güven her geçen gün daha da yükseliyor" şeklinde konuştu.

Devlet ve milletin elele verdiğini, kurulan tuzakların tamamını sürekli boşa çıkardığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"'nin tökezleyeceğini düşünenlere unutamayacakları dersleri verdik. Milletimizin tehditlere, ekonomik suikast girişimlerine boyun eğeceğini zannedenler, biraz daha hüsrana uğradılar. Özellikle bu hafta açıklanan büyüme rakamları, bu çevreler için tam bir hayal kırıklığı oldu. Sanayiciler olarak sizler de takip ettiniz. 2016 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 2,9 oranında büyüme kaydetti. Son çeyrekteki rakam, beklentilerin çok üzerinde gerçekleşti ve yüzde 3,5'a ulaştı. Elbette biz bu oranları yeterli bulmuyoruz. Bizim başbakanlığımızdan itibaren, ortalama yüzde 5'i hep tutturalım, hedefimiz hep buydu. Bu yaşanan olaylar, bizim bu oranımızın altında tecelli etti. Bu tabii sadece Türkiye'nin şu anda durumunu yansıtmıyor"

"BU AZİZ MİLLET, ÇOK DAHA FAZLASINA LAYIK"

Ekonomik anlamda, birkaç ülke dışında diğer ülkelerde ciddi sıkıntılar olduğuna değinen Erdoğan, "Tabii bu ülkenin, bu aziz milletin çok daha fazlasına, çok daha yükseğine layık olduğunu biliyoruz ancak 2016 yılında yaşadığımız onca terör saldırısına, komşularımızda devam eden çatışmalara, jeopolitik risklere, hepsinden önemlisi 15 Temmuz darbe girişimine rağmen yakalanan bu büyüme oranı, ekonomimiz açısından büyük bir başarıdır, istikrar sinyalidir" ifadelerini kullandı. 

Ekonomide yaşanan büyüme oranıyla Türkiye'nin, G-20 ülkeleri arasında dördüncü sırada yer aldığını hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aynı şekilde bizim karşılaştığımız zorlukların hiçbirine muhatap olmayan onlarca hatta yüzlerce ülkeyi geride bıraktık. Avrupa Birliğinin sadece yüzde 1,5 büyüyebildiği bir dönemde elde edilen bu başarı, gerçekten her türlü takdiri hak ediyor. Aynı şekilde ihracat rakamlarımızın da çok olumlu tablo çizdiğini görüyoruz. Mart ayı ihracatımız geçen senenin aynı ayına kıyasla yüzde 19 arttı. Son 12 aylık dönemde ise ihracat yine geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 2,4 artışla yaklaşık 145 milyar dolara ulaştı."

Başlatılan istihdam seferberliğinin meyvelerini almaya başladıklarını vurgulayan Erdoğan, istihdam konusunda verilen sözlerin yakın takipçisi olduğunu, olmaya devam edeceğini bildirdi.

"TÜRKİYE ZOR DÖNEMİNİ ARTIK GERİDE BIRAKTI"

Adana Valisi Mahmut Demirtaş ile konuştuğunu, Adana'nın istihdam konusunda istikrarla yola devam ettiğini öğrendiğini aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bu tabii önemli. Aynı şekilde diğer vilayetlerimizde de bunu yakalamamız, böylece hedefi istihdamda aşmamızın gereğine inanıyorum. Bunu başaracağız. Hele hele şimdi mevsimlik istihdam süreci başlıyor ki bunu kat be kat gerçekleştireceğiz. Benzer şekilde küresel piyasalardaki dalgalanmalar sebebiyle enflasyon rakamlarında görülen yükselmenin, bu nazik sürecin atlatılmasıyla tekrar rayına oturacağına inanıyorum. Bu rakamlar bize özellikle şunu da gösteriyor, Türkiye Allah'ın izniyle en zor dönemini artık geride bırakmıştır. Türkiye'nin ve Türk milletinin kaybedeceğini düşünenler, 15 Temmuz gecesi bize kefen biçenler bir kez daha hezimete uğramıştır. Milletimizin inancı, sizin gibi müteşebbislerimizin gayretleri, elbette siyasi iradenin kararlı duruşu sayesinde 15 Temmuz darbe girişiminin ekonomik ayağını da bertaraf etmiştir"

"ELİMİZE VALİZİMİZİ ALIRIZ, KENDİ PAZARLARIMIZI KURARIZ"  

 Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kredi derecelendirme kuruluşlarının açıklamalarında yaşadıkları hayal kırıklığını çok açık bir şekilde görebiliyoruz" derken, bu kuruluşların, tamamıyla hissi, tamamıyla "Türkiye'yi nasıl köşeye sıkıştırırız" mantığıyla açıklamalar yaptıklarına işaret etti. 

Bu kuruluşların açıklamalarının siyasi olduğunu, objektiflik taşımadığını her zaman dile getirdiğini belirten Erdoğan, kredi derecelendirme kuruluşlarının bu açıklamalarında ısrar dahi edemediğini, "ters köşe" olduklarını vurguladı. 

Bu kuruluşların, istemedikleri halde Türkiye'nin ortaya koyduğu başarıyı kabul etmek zorunda kaldıklarını dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

"Sürekli yanılmanın getirdiği utancı, eminim sizler de hissediyorsunuz. 'Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner' vaka bu. Bunların da ülkemizle ilgili olumsuz hesapları artık tamamen boşa çıktı. Kasıtlı bir şekilde aldıkları yanlı ve yanlış kararlarla en büyük zarara, yine bu kredi derecelendirme kuruluşlarının kendileri uğradı. Bu sektörde en büyük sermaye itibardır, güvenilir olmaktır. Ben sanayicime güveniyorum, ben iş adamlarımıza güveniyorum. Yeter ki bu gelişmeler karşısında biz birbirimize inanalım, Allah'ın izniyle Türkiye bu sıçrama sürecini, hele hele 16 Nisan'dan sonraki atacağımız adımla Türkiye, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine girişiyle ki bu süreç 2019'dan itibaren başlayacak ama bunun ön hazırlık süreci inşallah 16 Nisan'dan itibaren başlıyor. Türkiye artık tutulamayacak bir ülke konumuna gelecektir. Bunu görüyorum. 

Bu malum kuruluşlar artık bizim ve dünyanın birçok ülkesinin gözünde inandırıcılıklarını kaybetmişlerdir. Örneğin komşumuz batmış, bitmiş, hali ortada. 400 milyar avro Avrupa'ya borcu var. Tüm bunlara rağmen bakıyorsunuz, öyle bir kredi derecelendirme kuruluşları buna not veriyor ki bizi geçiyor. Nasıl oluyor bu iş? Böyle bir şey olabilir mi? Sipariş üzere not veriyorlar. Türkiye'nin bunlara ihtiyacı yok. Biz yolumuzda dimdik, hani baştan itibaren diyorduk ya 'Elimize valizimizi alırız, dünyanın dört bir yanını dolaşırız. Böylece oralarda kendi pazarlarımızı kurarız.' Şu anda da yaptığımız zaten bu."

Türkiye'nin ekonomideki başarılarıyla kredi derecelendirme kuruluşlarının hegemonyasına son vereceğine ve çarpık sistemin değişmesine öncülük edeceğine inandığını dile getiren Erdoğan, Türkiye ekonomisini kısa sürede toparlayabilmesinin en önemli sebebinin, son 14 yılda tesis ettikleri güven ve istikrar olduğunu dile getirdi.      

Recep Tayyip Erdoğan, 2002'den bu yana hayata geçirdikleri reformların yapılmamış olması halinde ekonominin bugün darmadağın olacağını, iş adamlarının 1994 ve 2001 krizlerinin ödettiği bedelleri, işin içinde olmaları dolayısıyla iyi bildiklerini vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Bırakın darbe teşebbüslerini savuşturmayı, bir anayasa kitapçığının fırlatılmasıyla bile krize giren bir ekonomimiz var mıydı? Vardı. Ertesi gün Türkiye hallaç pamuğu gibi atıldı. Dünya ekonomisi büyürken biz küçülüyorduk, başka ülkeler üretirken, ürettiğini satarken, yeni pazarlar bulup rekabet kabiliyetlerini geliştirirken bizler yerimizde sayıyorduk. Diğer ülkelerin milli gelirleri artarken, vatandaşları zenginleşirken bizim siyasetçilerimiz IMF kapılarında 3-4 milyon dolar için boyun büküyordu, dikkat edin.

Hani bizim meşhur bir Davosumuz var ya o Davos olayında o zamanki IMF Başkanıyla oturduk konuşuyoruz, dedim 'Siz bize verdiğiniz parayı mı yöneteceksiniz, yoksa Türkiye'yi mi yöneteceksiniz? Eğer bize verdiğiniz parayı yönetecekseniz buna söyleyecek bir lafım yok. Taksitleri alıyor musunuz? 'Alıyoruz ama bizim idari noktada Türkiye'ye müdahale etmeyeceksiniz. Siz taksidinizi takip edin ekonomik olarak, arkadaşlarınız geldiği zaman arkadaşlarımızla baksınlar, konuşsunlar, görüşsünler, tamam ona da eyvallah ama siyaset, kusura bakmayın Türkiye'yi ben yönetiyorum, siz değil' ve 2013 IMF 23,5 milyar dolar borcunu biz sıfırladık. 2013'te IMF'ye olan borcunu sıfırlayan Türkiye'nin hükümeti bizdik." 

IMF'nin Türkiye'den 5 milyar dolar borç istediğini, kendisinin de "Veren el, alan elden hayırlıdır" diyerek buna olur verdiğini anlatan Erdoğan, "Bunlar herhalde vermeyeceğimizi zannediyorlardı, tabi biz 'verin' deyince bu seferde vazgeçtiler, o gün bugündür hala istemediler" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankasının döviz rezervini 27,5 milyar dolardan devralarak 136 milyar dolara kadar çıkardıklarını, halihazırda da yaklaşık 110 milyar dolar olduğunu anımsatarak, "Yeniden bunu toparlayıp inşallah bu rezervi daha da artıracağız, bundan hiç endişem yok" ifadesini kullandı.

Hükümetlerin en büyük kaygısının yatırım, proje, üretimin artması ve sanayicinin sorunları değil, memur maaşları olduğunu anlatan Erdoğan, "Devlet memurun maaşını ödeyemiyordu. Müflis tüccar gibi borcu borçla kapatmaya çalışan, ekonomik bağımsızlığını kaybetmiş, IMF komiserleri tarafından yönetilen bir Türkiye manzarasıyla karşı karşıyaydık. Böyle bir şey Türkiye'ye yakışır mı? Bu millete yakışır mı? Hamdolsun bütün bunlara sizlerin de desteğiyle son verdik" diye konuştu.

"YÜK OLAN DEĞİL, HİZMET EDEN BİR EKONOMİMİZ VAR"

Bugün insanına, memuruna, emeklisine, işçisine yük olan değil, hizmet eden bir ekonomi olduğunu aktaran Recep TayyipErdoğan, şöyle devam etti: 

"Krizlerle yatırımcısına sürekli bedel ödeten değil, kazandıran, kar ettiren bir ekonomimiz var. Bizim sadece şu Suriye'de bize maliyet nedir biliyor musunuz? Toplam maliyeti bize şu ana kadar, STK'larla beraber yaptığımız 25 milyar dolardır. 'Peki Avrupa Birliği size bir şey vermedi mi?' söyleyeyim, Avrupa Birliği'nin bize verdiği 725 milyon dolardır. Bunlar dürüst değil, işte Avrupa Birliği Bakanı burada. Söz verdiler '3 milyar avro ödeyeceğiz' diye 2016'nın Temmuzunda, ne yazık ki ödemediler, rakam 725 milyon dolarda kaldı. Hatta daha sonra ikinci bir taksit 3 milyar avro daha söz konusu oldu. Hiçbirisi dürüst değiller. Bunların dünyası başka.

Peki Mülteciler Komitesi'nden, Amerika'dan bir şey var mı? Oradan da bir 525 geldi, o kadar. Gelse de gelmese de biz Türkiye olarak dedik ki; 'Bu insanlara bu desteği vermeye devam edeceğiz'. Şu anda veriyor muyuz? Veriyoruz, bu insanların bize olan yaklaşımı, muhabbeti gerçekten çok büyük ama o işte bizim bereketimizi artırıyor. Vergide bereketi artırıyor, kazançta bereketi artırıyor ve bu bereket arttıkça da biz yatırımlarımıza devam ediyoruz."

"Battı, bitti, Türkiye'nin ekonomisi çöktü" şeklindeki eleştirileri hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşte buyurun 18 Mart Çanakkale Köprüsü'nün temelini attık. Kaça bunun ihalesi? Buranın maliyeti inşallah yaklaşık 10 milyar 500 milyon TL. Kimler yapacak bunu? Yüzde 50 Türk firması, yüzde 50 Kore, beraber yapıyorlar" dedi.

Erdoğan, köpürüyü kısa zamanda bitirmeyi temenni ettiklerini belirterek, "Hani batmıştık, hani bitmiştik eser ortada ve çok kısa zamanda inşallah bunu bitirecekler ama biz durmuyoruz, yola devam. Bugün artık küresel krizler bile bizler tarafından rahatça atlatılabilen bir ekonomik güçle oluşuyor" diye konuştu. 

Şimdi bu tablonun kalıcı hale getirilmesi gerektiğinin altını çizen Recep Tayyip Erdoğan, "Çünkü 7 Haziran seçimlerinden sonra ortaya çıkan manzara bize şu gerçeği açık ve net olarak göstermiştir, 2002'den bu yana sağlanan istikrar sistemden değil, ülkeyi yöneten kadronun kendi içindeki uyumundan kaynaklanıyordu, çünkü biz aynı ekolün insanlarıydık. 7 Haziran'da küçük bir sarsıntı geçirince ülkemizin son yıllarda elde ettiği kazanımların nasıl bir anda tehlikeye girdiğini hep birlikte gördük. Hemen ertesinde Diyarbakır'da 53 vatandaşımız öldürüldü. Ölen Kürt, öldüren de Kürt. Bunu yaşadık, çünkü bunların derdi başkaydı" değerlendirmesinde bulundu.

Gaziantep'te DAEŞ'in kına merasiminde gerçekleştirdiği saldırıyla da 56 vatandaşın öldürüldüğünü hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Dedik ki; 'Artık durmayacağız', hemen ziyarete gitmiştik, döndük, oturduk, konuştuk ve Cerablus'a girdik, Cerablus'un arkasından El Rai, arkasından Dabık, arkasından El Bab, işin, Fırat Kalkanı Harekatı'nın birinci etabını böylece tamamladık. Şimdi bu süreç inşallah bu gece olan, malum, Amerika Birleşik Devletleri'nin o sarin gazlarını kullanan, klor gazını kullanan o katil Esed'in attığı adım ilk cevabını buldu ama yeterli mi? Değil. Bunun devamı gerekir diye düşünüyorum, çünkü 1 milyona yakın insanı öldüren bu adam bunun bedelini ödemeli, yoksa yazık olur. Biz 'meşru bir zeminde Suriye siyasi iktidarını bulmalıdır' diyoruz. Yapılması gereken bunun sağlanması. Şu anda biz görüşmelerimizi yapmaya devam ediyoruz, ilgili arkadaşlarımın hepsi çalışmalarını sürdürüyor, aynı şekilde bizler de liderlerle görüşmelerimizi inşallah yapacağız ve üzerimize ne düşüyorsa onu da çekinmeden ifa edeceğiz."

Daha seçim sonuçları kesin olarak açıklanmadan 7 Haziran gecesinde birilerinin nasıl hemen harekete geçtiğini unutmadıklarını belirten Erdoğan, sistem içindeki vesayet odaklarının birden nasıl canlandığını, para kaynakları kesilen faizcilerin nasıl hemen vaziyet aldıklarını unutmadıklarını söyledi.

Erdoğan, her şeyin ortada olduğunu vurgulayarak, üretmeden, riske girmeden kazanmaya alışmış belli iş adamı örgütlerinin eski alışkanlıklarının hemen depreştiğini ifade etti.

Bu kişilerin hemen işi gücü bıraktıklarını ve siyasete ayar vermeye kalktıklarını kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Geçmişte yapıyorlardı ya bunu. PKK'sından DEAŞ'ına, tüm terör örgütleri kaos ve kargaşa ortamını fırsata çevirmenin gayreti içine girdiler. Hemen birbirleriyle toplantılara başladılar. O dediğim malum çevrelerle birlikte. Manşetleriyle ülkeyi dizayn etmeye meraklı belli medya kuruluşları adeta fabrika ayarlarına tekrar döndüler. Durun be, durun, daha bir şey yok. Şayet uyguladıkları siyaset mühendisliği başarılı olsa, terör örgütünün siyasi uzantılarını iktidara taşıyacaklardı. Çıkıyor, bir tane terörist, 'Sırtımızı Kandil'e dayadık, PKK'ya, PYD'ye dayadık.' diyor. Devleti tehdit ediyor." 

"ŞAHISLARA VE PARTİLERE BAĞLI OLMAKTAN ÇIKARMALIYIZ"

"Kobani olaylarını bahane ederek, 52 insanımızın kanına girenleri bakan yapacaklardı, düşünebiliyor musunuz? Bütün belgeler elimizde" diyen Erdoğan, günlerce bunun için uğraştıklarını ama muvaffak olamadıklarını belirtti.

Erdoğan, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Çünkü onlar gerçek hesabın nerede olduğunu bilmiyorlardı. Mevcut istikrarı artık şahıslara ve partilere bağlı olmaktan çıkarmalıyız. Tayyip Erdoğan bugün var, yarın yok. Benim elimde 16 Nisan'a kadar yaşama garantisi var mı? Yok. Hepimiz için de bu geçerli. Yarın sabaha çıkacağımıza bir garanti var mı? Yok. 

Biz istiyoruz ki kalıcı olan nedir? Sistem. Öyle bir yönetim sistemi kuralım ki bu yönetim sistemiyle Türkiye istikrara kavuşsun ve Türkiye güveni yakalasın. Türkiye'nin kazanımlarının anayasal garanti altına alınması gerekiyor, bunu başaralım. Bunun için de yönetim sistemimizi değiştirmeli ve güçlendirmeliyiz. Bunun da en büyük faydasını yarın sizler göreceksiniz."

Erdoğan, ikide bir devamlı değişen şeyler olmayacağına dikkati çekerek, yasalarda bile istikrar bulunacağını, bunun da parlamentodaki milletvekillerinden oluşan kabineden değil, dışarıdan oluşan kabineyle yapılacağını anlattı.

Şimdi milletvekilliğinden gelen bakanlıklarda, bakanın ağırlıklı olarak kendi ilinin sorunlarını çözmekle uğraştığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Başka yerlere de bir şeyler yapmıyor mu? Tabiiki yapıyor ama öncelikli olarak o fakat böyle bir milletvekili sıfatı olmadığı zaman o makama gelen kişi, Türkiye'nin genelini, 780 bin kilometrekareyi hedefleyen bir planla çalışmalarını sürdürecek. İşte bütün bu sorunun geçmişte çözülmesi yerine on yıllar boyunca ertelenmesi, ülkemize ve milletimize çok ciddi maliyetler çıkarmıştır. Eğer 1991'den itibaren tek partili hükümetler iktidar olsaydı, milli gelirimiz bugünkünün yaklaşık iki kat daha fazlası olacaktı."

"SİZ İŞ ADAMLARIMIZDAN ÇOK GÜÇLÜ BİR DESTEK BEKLİYORUM"

Erdoğan, Fransa ve Güney Kore gibi ülkeler yönetim sisteminden kaynaklanan krizleri daha önce tespit edip gerekli adımları atarken, Türkiye'nin çok zaman kaybettiğini vurguladı.

Hiç kimsenin gelecek nesillere böyle ağır bir yük bırakmaya hakkının olmadığını dile getiren Erdoğan, "Bunun için cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ülkemiz için bir lüks değil, çok geç kalmış bir ihtiyaçtır. Türkiye, 2023 hedeflerini, 2053 ve 2071 vizyonunu her on yılda bir arıza veren, belirsizlik üreten, çift başlı, parçalı mevcut yönetim sistemiyle gerçekleştiremez" dedi.

Erdoğan, salonda bulunanlara "Bunun için 16 Nisan konusunda siz iş adamlarımızdan çok güçlü bir destek bekliyorum. Ben sizlerin tarihi bir oy oranıyla güçlü, büyük, müreffeh, istikrarlı ve bunun yanında büyüme iradesi olan Türkiye için 'Evet' diyeceğine inanıyorum" şeklinde seslendi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarına da işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi:

"Buradan cevaplandıracak değilim. Yani 'İzmir'den denize dökecekmiş, öbürü bilmem ne yapacakmış.' Bunları cevaplandıracak değilim çünkü sizler, aklıselim sahibi bizim sanayicilerimiz, yatırımcılarımızsınız. Bunların  ne kadar komik şeyler olduğunu görüyorsunuz... Yasal düzenlemeyi anayasa nereye bırakıyor? Yasal düzenlemeyle parlamentoya. Parlamentoda çalışmak sıradan bir iş mi?

Burada icabında bedelli askerlik noktasından da bir çıkış yolu olur veyahutta burada olan bu gençlere, askerlik tamamıyla yaptırılamayabilir. Bunun yaptırılmadığı zamanlar oldu. Başka örnekleri var, bu, bu ülke için bir çıkış değil. Onun için de bunu bahane ederek, 'Biz bundan dolayı böyle diyoruz.' gibi yaklaşımlar gençlerimize de parlamentoya da saygısızlıktır çünkü parlamento sıradan bir yer değil." 

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Gündem
  • Recep Tayyip Erdoğan

Sayfa Yükleniyor...