Büşra’yı tekrar oynamak sakıncalı!

Türbanlı Büşra’nın maceralarını anlatan filmin başrol oyuncusu Mine Kılıç, bir oyuncu olarak rolün üzerine yapışmasından çekindiği için filmin devamı çekilirse rol almanın kendi kariyeri açısından sakıncalı olacağını söylüyor.

Büşra’yı tekrar oynamak sakıncalı!

Bahadır Boysal’ın Leman dergisinde yarattığı, varlıklı bir aileden gelen, türbanlı ama farklı fikirleri olan bir kızın maceralarını anlatan Büşra, kendisinden farklı fikirlere sahip gazeteci-yazar Yaman’a âşık oluyor.

Büşra’yı beyazperdede canlandıran Mine Kılıç da çoğu yönden Büşra’yı anımsatan biri. Onun gibi yaşam enerjisiyle dolu, haksızlıklara tahammülü yok ve kafasına koyduğunu yapıyor. Kimi görüşleriyle Büşra’dan ayrılsa da, o da Büşra gibi çevresindekileri fazla üzmeden, hayatın içinde istediklerini yaşamaya çalışan genç bir kız...

Büşra rolünü nasıl aldınız?
Beyoğlu’nda bir arkadaşımın doğumgününü kutluyorduk. Filmimizin yürütücü yapımcısı beni görünce yanıma geldi ve bana, “Sizi bu sosyal ortamda rahatsız etmek istemiyorum ama bir iş görüşmesi için irtibat numası istiyorum. Mail olur, telefon numarası olur” dedi. Ben ne iş yaptığımı bilmediğini söylediğimde de hiç önemli olmadığını vurguladı. Bulunduğumuz yerin alkollü bir ortam olduğunu ve sabah konuşmanın daha iyi olacağını ifade etti. Bunun üzerine ben mailimi verdim. Ertesi sabah bana projeden ve benim neden iletişim bilgimi almak istediğinden bahseden bir posta attı. Ben onun üzerine oyuncu olduğumu söyledim, o da beni benzerliğimden dolayı seçmiş. İlk deneme çekiminde aşağı yukarı 50 kişi vardı. Bahadır (Boysal) da Alper (Çağlar) de takıntılı adamlar oldukları için bir sürü deneme yaptılar. Ben Alper ve Bahadır ile tanıştıktan sonra üç deneme çekimi yaptım. Aradan bir ay geçtikten sonra oldu dediler.

Filmde zorlandığınız sahneler hangileriydi?
Büşra’nın ailesine başkaldırdığı, derdini söylediği sahne en zorlandığım yerdi. Büşra’nın ailesini koyduğu yer ile ailesinin onu koyduğu yer çakışıyor. Ailesine başka insanların önünde karşı çıkması çok zorlu bir sahneydi. Büşra genelde istediğini kıvrak zekâsını da kullanarak yaptırır. İlk başta tamam der ama olaylar onun istediği gibi gelişir. Bu sahnede ise bir çıkış vardı ve onu nasıl yansıtmam gerektiği üzerine çok düşündüm.

Oyuncu olarak nasıl sahnelerde zorlanırsınız?
Refleks anlarını vermek bana çok zor geliyor. Bence oyunculukta en çok çalışılması gereken nokta bu. Genelde izlediğim oyuncularda da o refleks anlarını göremiyorum. Ama mesela ağlamam gerekse hiç zorlanmam, çok kolay ağlarım.

Büşra’yı tekrar oynamak sakıncalı!  - 1

Filmde iki sahne dışında sizi hep türbanlı görüyoruz. Türban takmak zor muydu?
Çok zordu. İlk olarak yaz sıcağında takmak beni zorladı. İkinci olarak sette bağlama şeklini kimse tam olarak bilmiyordu. Bunu çok araştırdık. Haftalarca tesettürle uğraşan kuaförlere gittik nasıl bağlayacağımızı öğrenmek için ama el yatkınlığı yoksa mutlaka bir falso veriliyor. Bir de sinemada devamlılık diye bir durum var tabii, bir yerde bir ucu çıkıyor, diğerinde başka bir yeri buruşuyor, öyle olunca da canlandırdığım performans boşa gidiyor. Bu sebeplerden türban beni hayli zorladı.

Filmin temelinde bir de aşk hikâyesi var. Siz aşkı nasıl görüyorsunuz?
Ben aşk hayatına inanmıyorum. Benim bir hayatım var ve içinde de aşk bazen oluyor, bazen olmuyor. Beni mutlu hissettiren her şeye âşık olabilirim.

Büşra kendisinin tam zıddı birine âşık oluyor. Siz kendinizle hiç uyuşmayan birine âşık olabilir misiniz?
Olurum sanırım. Politik ve siyasi anlamda ters düşüncelerde olan birine âşık olabilirim. Aşk öyle saçma bir şey ki, mantıklı bir çevçeveye oturtursan büyüsü kaçıyor. Her şeye âşık olabilirim hiç belli olmaz. Tabii ki bu çok ekstrem bir durum olur.

Büşra hata yapmadan hatanın ne olduğunu biliyor. Bir yandan da hataları yaşayarak öğrenmek istiyor. Siz de hataları yaşayarak mı öğreniyorsunuz?
Herhalde, başka nasıl öğrenilir ki! Tabii kör gözüm parmağıma der gibi bir durum söz konusu değilse. Hayatın akışı içinde yaşamın sana hata yaptırıyor olması hem zevkli hem renkli hem de gerekli.

Türban takan kızların Büşra’yı kendilerine bir simge olarak göreceklerini düşünüyor musunuz?
Filmin basın gösteriminden sonra bazı türbanlı arkadaşlar bana Büşra’dan rahatsızlık duyduklarını söyledi. Bu rahatsızlık gecenin bir yarısı bir erkeğin peşine düşülmez, bir erkekle öpüşecek kadar yakınlaşılmaz gibi değildi bence. Evet, bu kız gerçekten birey gibiydi. Bazı kişiler kendi hayatlarındaki eksiklikleri görüp Büşra’yı öteleyebilir. Türbanlıların savunucusu olmayabilir Büşra.

Ters tepmesinden korkar mısınız?
Korkmam. En fazla ters tepmiş olur.

Büşra’yı tekrar oynamak sakıncalı!  - 2

Büşra bir kıyafet balosuna türbanıyla gidiyor ve başına hoş olmayan olaylar geliyor. Oynarken neler hissettiniz?
Böyle sahneler insanın empati becerisini arttırıyor. Oyunculuk o an başka birini canlandırıyor gibi gösterse de o duygu durumuna yaklaşmanı sağlıyor. Öyle olunca da, mesela bu sahneden sonra benden farklı olanlara karşı toleransım arttı. Ama o sahneyi çekerken kendimi çok da iyi hissetmedim. Dışlanmak benim hayatımda en korktuğum ve çekindiğim duygu durumudur.

Filmden önce böyle bir durumla karşılaşsaydınız, bir gencin türbanlı bir kıza bizimle nasıl eğlenirsin gibilerinden çıkıştığını görseniz ne yapardınız?
Devrimci bir aileden gelen, devrimci ailenin çocuğu gibi bir etiket var üstümde. Ezilen tarafa karşı duygum ne olursa olsun onu savunma yolunu seçerdim.

Aileniz devrimci mi?
Devrimci değil aslında. Sosyalist düşüncenin hâkim olduğu ve bunun için zamanında bazı bedeller ödemek zorunda kalmış bir aile. Benim dedem, anneannem bu işlerden tamamen elini ayağını çekmiş, alakası olmayan insanlardı. Ailesinden ayrılıp üniversiteye giden annem ve kardeşleri zamanın söz söyleyenlerinden olmak istemiş. Bunlar üzerine çok abartılacak, kahramanlık hikâyeleri yazılacak kadar olmasa da direnişler göstermişler. Koyu devrimci değiliz ama bizim ailede sol düşünce hâkimdir.

Filmin devamı çekilirse oynar mısınız?
Şu an oynayacağımı düşünmüyorum. Bu da filmden rahatsız olduğum düşüncesini akla getirmesin sakın ama ben yeni bir oyuncu olarak Büşra’nın üzerime yapışmasını kariyerimin geleceği açısından doğru bulmuyorum. Yani tek bir karakterle anılmak, özdeşleştirilmek istemiyorum. Şu an Büşra’nın tam tersi bir kompozisyona bakıyorum ki bu etiket üzerime yapışmasın. Oyunculuğun en büyük risklerinden biri bu.

Dizilerde oynamayı düşünüyor musunuz?
Param bitince maalesef oynamak zorundayım. Hayatımın temel gereksinimlerini karşılayacak kadar maddi gelirim olsaydı dizilerde oynamayı tercih etmezdim. Sanırım beni çok zorlamayacak bir proje seçebilirim.

Büşra’yı tekrar oynamak sakıncalı!  - 3

Sevdiğiniz sinemacıları ve filmleri sorsam...
Fatih Akın ilk aklıma gelen kişi. Başak Köklükaya’nın oyunculuğunu hatrısayılır, farklı bir yere koyarım. Yurtdışında da Julie Delpy, Judi Dench, Cate Blanchett. Yönetmenlerden Reha Erdem’i çok severim. Fatih Akın ve Reha Erdem’in projelerinde yer almak isterdim. Bir de bu ara animasyon filmler hoşuma gitmeye başladı. Zeki Demirkubuz’un o ağır ağır giden ama gerçekci anlatımını beğenirim. Emir Kustarika sinamesını da çok severim.

Filmde bir motosiklet sahnesi var. Motosiklete binmeyi sever misiniz?
Motosikletle ilgili kötü anılarım var. Bir arkadaşımın ilk motosiklete binişinde bana hoş olmayan şakalar yapmasıyla ilgili kötü anılarım var. Çok korkmuştum o zamanlar. O yüzden hız motorlarından uzak duruyorum. Fakat havalar düzelince vespa tarzı bir motosiklet alabilirim. Yine de kesinlikle hız yapılan, çok süratle gidilen motosikletlere karşıyım.

Peki o motosiklet sahnesini çekerken neler yaşadınız?
Çok zevkliydi. Filmimizin başrolündeki Yaman karakterini canlandıran Tayanç (Ayaydın) arkadaşımız çok yardımcı oldu bana. Motosiklet de kendisinin olduğu için hayli eğlenceli geçti o sahneler.. Oyunculuğu motosikletin üzerinde yapmak ise ayrıca zor, zira insan beden dilini çok rahat kullanamıyor.

Hobileriniz arasında dalgıçlık da var galiba...
Dalmak bir aşk benim için. Ben iki yıldızlı bir dalgıcım. Suyun altında farklı oluyorum. Çoğu zaman oksijenim bittiği halde yukarı çıkmak istemiyorum. Alice Harikalar Diyarında gibi bir his benim için. Alışılagelmiş her şeyin dışında bir şeyler var orada. İnsan doğasına aykırı bir şey yapmak da hoşuma gidiyor.

Frida Kalho’ya karşı özel bir ilginiz var değil mi?
Ona karşı ne hissettiğimi ben de bilmiyorum. İnsanı aşağı çeken bir duygudan bir şeyler üretebilen insanları çok farklı buluyorum. Frida’nın da yaptığı bu. Senelerce bir tahta üzerinde yatıp hâlâ konuşuluyor olması önemli bence. Çok güçlü bir kadın, düşündüklerini görselleştirdiği zamanki cesareti etkileyici. O görsellere baktığımda nasıl olduğunu bilmeden içine giriyorum resimlerinin. Üstelik ben resimle çok ilgilenen biri değilim. Hayatında estetik kaygısı yok, bu da bence gerçekten güçlü bir kişiliğin göstergesi.

Büşra’yı tekrar oynamak sakıncalı!  - 4

Dövmeleriniz var. Nasıl yaptırdınız onları? Özel anlamları var mı sizin için?
Üç dövmem var. Dövmelerimi 14 yaşımda yaptırdım. Biraz sitemkâr bir dışavurumdu onları yaptırmam. Ailemin dövmeye karşı tepkisine tepki göstermek için yaptırdım üçünü de. Şimdi de hem oyunculuğu seçtiğim için hem de kendime yakın bir anlam çıkaramadığım için onları sildirme yoluna gideceğim. Bu arada dövmelerini sildirmenin kişinin karakterinin zayıf olduğuna işaret edeceği yönünde bir görüş var, bundan zayıf karakterli olduğum çıkarılacaksa çıkarılsın. Ancak ben dövmeleri yaptırırken kendi irademle onları ömürboyu vücudumda taşıyacağımı düşünerek yaptırmadım. Dediğim gibi onları yaptırdığımda 14 yaşındaydım. İlerde işime engel olmayacak bir noktaya dövme yaptırabilirim.

Ailenize karşı isyankâr mısınız?
Eskiden çok didişirdik. Şimdi eskiye oranla birbirimizi daha iyi anlıyoruz. Ama bu sadece benim olgunlaşmamla ilgili bir süreç değil, onlar bir adım attı, ben de bir adım atınca ortada buluştuk.

Oyunculuk dışında neler yapmayı seviyorsunuz?
Fotoğraf çekiyorum. Denemeler yazıyorum. Kendi çıkarımlarını kâğıda dökerken kendinle sohbet etme hali. İleride okuyunca bana bir şey katacak yazılar...

Kimleri okumayı seversiniz?
Edebiyatla aram çok çok iyi değildir. Bu ara Sema Kaygusuz’un bir hikâyesini okudum ve dilini çok sevdim. Sevdiğim yazarlardan biri olabilir. Bir de Alain de Botton’u okumayı çok severim.

Sayfa Yükleniyor...