'Çankaya'da Erdoğan, Başbakanlık'ta Gül'

Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili konuşan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, ''Gönlümden geçen düşüncedir bu. Çankaya'da Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık'ta Abdullah Gül" dedi.

'Çankaya'da Erdoğan, Başbakanlık'ta Gül'

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, AK Parti Safranbolu İlçe Başkanlığı'nca bir düğün salonunda düzenlenen "İstişare ve Danışma Toplantısı"nda konuştu.

Şahin, 2015 seçimlerindeki en önemli hedeflerinden birinin, AK Parti olarak güçlü bir şekilde parlamentoda yer almak olduğunu anlattı.

Bu sonucu elde edebilmeleri için partinin başında bulunacak kişinin şahsiyetinin de önemli olduğuna değinen Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunu kendi aramızda konuşuyoruz. Mutlaka Başbakanımız, Abdullah Gül beyle de görüşüyordur. Kişisel düşüncem; bunu dar çerçeveli toplantılarda da ifade ettim şimdi de etmekte bir sakınca görmüyorum, Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün, ki bu partiyi birlikte kurduk, Tayyip Erdoğan aday olur ve cumhurbaşkanı seçilirse partiye yeniden geri dönmesi, genel başkanlığına gelmesi ve 2015 seçimlerinde AK Parti iktidarının başbakanı olmasıdır. Gönlümden geçen düşüncedir bu. Çankaya'da Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık'ta Abdullah Gül."

Şahin, bu sırada bir katılımcının, "Sen varsın" sözüne, "Ben haddimi bilirim" diye karşılık verdi.

AK Parti'liler olarak hiçbir zaman göreve talip olmadıklarını bildiren Şahin, şöyle konuştu:

"Görev bize verilmiştir, elimizden geldiği kadar gayretle yerine getirmeye çalışmışızdır. Sayın Başbakanımız da aynı düşüncede ve zihniyettedir, Abdullah Gül de. Teşkilatımız, tabanımız tarafından kendisine bu arzumuz izah edildiğinde görevden kaçacağı kanaatinde değilim. O nedenle hiç kimse umutsuzluğa düşmesin, AK Parti 2023 yılına kadar 'nin sorumluluğunu üstlenecek ve 2023
yılına taşıyacaktır Allah'ın izniyle. Kendi düşüncemi paylaştım. Bu düşüncemi tabanımız ve teşkilatlarımız da desteklemektedir. 'Ben cumhurbaşkanı adayıyım' diyen herkes aday olamaz. Bunun bazı gereklilikleri vardır. Yüksek Seçim Kurulu, cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili bir genelge hazırladı. Siyasi partiler miting düzenleyecek, cumhurbaşkanı adayları gelip konuşacak. Yani artık cumhurbaşkanı adayları partili. , partili cumhurbaşkanı dönemine zaten fiilen geçmiş olacak. Anayasada bulunan 'Cumhurbaşkanı seçilenin partisiyle ilişiği kesilir' maddesinin hükmü kalmayacak. Dolayısıyla anayasayı mutlaka değiştirmek zorundayız.

'Aman, Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı adayı olmasın.' Neden? '101'inci maddedeki şartlarımı taşımıyor ' Neden  Neden karşı çıkıyorsunuz  Siz de çıkartın. Tayyip Erdoğan aday olacaksa ondan daha fazla oy alabileceğine inandığınız birini çıkartırsınız, yarışırlar, halk kime oy verirse o cumhurbaşkanı olur. Neden adaylık ihtimali olan kişileri, daha adaylığını açıklamadan yıpratmaya çalışıyorsunuz. Meyvesiz ağaç taşlanmaz. Çünkü Erdoğan güçlü bir aday, karizmatik bir lider, dünyada tanınan Türkiye'de halkın sevdiği, dik duran, ipi göğüsleyeceğine inanan bir lider. Muhalefet partileri bu nedenle kendisinden çekiniyor ve yıpratma yoluna gidiyor. 17 ve 25 Aralık yargı darbe planlarının arkasındaki buydu ama başaramadılar, siyasetin dışına itemediler. Millet, bu oyunun farkına vardı."

'KARA PROPAGANDA PEŞİNDELER'
Şahin, cumhurbaşkanlığı seçiminde, yurt dışında yaşayan vatandaşların da oy kullanabileceğini anımsattı.

Batıdaki çevrelerin, Erdoğan ile ilgili ucuz ve menfi propaganda yaptığına dikkati çeken Şahin, "Kara propaganda peşindeler ancak bu yüzden daha fazla oy alacak Recep Tayyip Erdoğan; cumhurbaşkanı adayı olursa. Bu durum, oradaki vatandaşları biledi. Bu yapılanlar, yurt dışındaki hemşehrilerimizi kamçılıyor, biliyoruz. Avusturya'da sırf tepki olsun diye seçimlerindeki pusulalarda Recep Tayyip Erdoğan'a oy çıktı, yaptıkları kara propaganda yüzünden."

Şahin, 1 Haziran'da 14 yerleşim yerinde yapılan ara seçimde, buralarda yüzde 43 olan oy oranlarını yüzde 47'ye çıkardıklarını ve ittifaklardan rahatsız olmadıklarını söyledi.

Türkiye'de siyasi dengelerin değişebileceğini belirten Şahin, "Türkiye, önümüzdeki günlerde iki partili bir yapıya doğru gidiyor. Çünkü halkın seçtiği bir cumhurbaşkanı ve bunun arkasından gelecek olan başkanlık tartışmaları, Türkiye'yi ister istemez iki partili bir yapıya doğru götürecek. Partilerden biri belli; AK Parti. Diğeri kim olacak acaba  MHP mi olur  CHP mi olur  Kendileri bilir. Kendi aralarında ne kadar oy geçirgenliği sağlarsa sağlasınlar bu, Türkiye'nin önümüzdeki dönem yaşayacağı siyasi bir tablosudur" ifadesini kullandı.

Yarı başkanlık ya da başkanlık sistemi uygulanan ülkelerde iki güçlü parti bulunduğunu vurgulayan Şahin, Türkiye'de de bunun böyle olacağını öngördüğünü aktardı. Bu nedenle CHP ile MHP'nin birbirini desteklenmesinden rahatsız olmadıklarına işaret eden Şahin, "Bu durum, eşyanın tabiatına aykırı değil hatta uygun bir gelişmedir ama hangisi hangisinin içinde erir, onu önümüzdeki günlerde göreceğiz" görüşlerini iletti.

'BAŞARAMADILAR, BUNDAN SONRA DA BAŞARAMAYACAKLAR'
Şahin, cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça birilerinin yine ortalığı germeye çalıştığını ancak buna halkın destek vermediğini anlattı. Ortamı germeye çalışanların karşısında dirayetli bir yönetim bulunduğunu dile getiren Şahin, şöyle devam etti:

"Onların, bu eylemleri ne için yaptığını bilen ve ona göre tedbir alan bir hükümet ve Başbakan var. Başaramadılar, bundan sonra da başaramayacaklar. Türkiye'de demokrasi yerleşmiştir. Bu doğrultuda cumhurbaşkanımızı ilk turda seçeriz, olmazsa ikinci turda. Peki, kim cumhurbaşkanı olacak  Başbakanımız, aday olup olmayacağı konusunda ortaya bir irade koymadı ancak birtakım istişareler yapıldı. Oradan çıkan sonuç; büyük bir ekseriyetle Genel Başkanımız ve Başbakanımızın, cumhurbaşkanlığına aday olması arzu ediliyor. Halkın çok önemli bir kısmı da Başbakanımızın cumhurbaşkanı adayı olmasını, aday olursa destek vereceklerini arzu ediyor. Karar kendisinindir. Kendisi cumhurbaşkanı adayı olmayı arzu ederse biz AK Parti camiası olarak cumhurbaşkanı seçilmesi için elimizden gelen gayreti göstereceğiz ve inanıyorum ki büyük bir oyla farkıyla ilk turda Çankaya Köşkü'ndeki o makama oturtacağız."

BAŞKANLIK VE YARI BAŞKANLIK SİSTEMİ
Mehmet Ali Şahin, kimin cumhurbaşkanı seçileceği kadar önemli başka bir konunun, AK Parti'nin bundan sonra nerede bulunacağı, gücünü koruyarak hatta artırarak yoluna nasıl devam edeceği olduğunu bildirdi. Şahin, şunları kaydetti:

"Genel Başkanımız, Başbakanımız, cumhurbaşkanı seçildiğinde şu anki anayasada yazılı mevcut yetkilerle cumhurbaşkanı olmak durumundadır. Anayasanın 101 ve 102'nci maddeleri, cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili düzenleme içerir. Görevleri yazılmıştır ancak halkın seçmiş olduğu cumhurbaşkanı mutlaka yazılı olanların ötesinde bir de birtakım sorumluluklar üstlenebilmelidir. Bunun yolu, gelişmiş demokrasilerde başkanlık ve yarı başkanlık sistemidir.

Anayasamız diyor ki 'Cumhurbaşkanı seçilenin partisiyle ilişiği kesilir.' Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanı seçildiği an AK Parti ile ilişiği kesilecek. Seçilmesi halinde şimdiki cumhurbaşkanı yetkilerini kullanacak. Şimdiki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de bu yetkilerini kullanarak çok iyi bir yönetim sergiliyor, duruşu ve tavırlarıyla Türkiye'yi rahatlatıyor, cumhurbaşkanlığının hakkını veriyor. Başbakanımızın, aday olup seçilmesi halinde Gül kadar hatta ondan daha fazla cumhurbaşkanı performansı ortaya koyacağına inanıyorum ama bu kafi değil. Mutlaka Türkiye, başkanlık ya da yarı başkanlık sistemine geçmek durumunda. Bu, cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra çokça konuşacağımız bir sorundur. Sorun olduğu kadar hepimizi ilgilendiren anayasal bir problemdir."

YENİ ANAYASA
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından mutlaka yeni bir anayasa yapılması gerektiğine işaret eden Şahin, buna başkanlık ya da yarı başkanlığın monte edilmesinin doğru olacağını söyledi.

TBMM'ye, anayasayı referandumla da olsa değiştirecek bir sayıyla girmeleri halinde anayasayı değiştirerek başkanlık sistemine geçmek durumunda olduklarını ifade eden Şahin, "Cumhurbaşkanlığına aday olur ve seçilirse Recep Tayyip Erdoğan'ın oradaki konumu, Türkiye'ye hizmet bakımından daha büyük önem arz ediyor. Onu, sadece kararlarını imzalayan, yabancı büyükelçileri kabul eden ve birtakım atamaları yapan bir kişi konumundan, Türkiye'nin yönetiminde filen içinde bulunarak sevk ve idare eden bir konuma getirmek durumundayız" değerlendirmesinde bulundu.

Sayfa Yükleniyor...