Cemil Çiçek: YPG'yi terör örgütü kabul etmeyenler sorumludur

AK Parti Ankara Milletvekili Çiçek, ''Bir ülke ya da ülkeler, YPG'yi hala terör örgütü olarak kabul etmiyorsa, o zaman akan kanda onların da sorumluluğu vardır'' dedi.

Cemil Çiçek: YPG'yi terör örgütü kabul etmeyenler sorumludur

AK Parti Ankara Milletvekili Cemil Çiçek, NTV canlı yayınında Funda Görey'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Çiçek'e, dün Ankara'da gerçekleştirilen ve 28 kişinin hayatını kaybettiği bombalı saldırı da soruldu.

''AKAN KANDA ONLARIN DA SORUMLULUĞU VAR''

''YPG'yi hala terör örgütü olarak kabul etmiyorsa bir ülke ya da ülkeler o zaman akan kanda onların da sorumluluğu vardır'' diyen Cemil Çiçek, ''Bu olaylardan sonra hala biz YPG'ye desteğe devam edeceğiz ona yardım edeceğiz diyorlarsa o zaman insani, demokratik değerlerin ne anlamı var?' ifadesini kullandı.

Cemil Çiçek'e yöneltilen sorular ve alınan cevaplar şöyle:

Dünkü terör saldırısı ne anlatıyor sizce?

Bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Ailelerimize, milletimize, TSK'ya taziyelerimizi sunuyoruz yaralılara da şifa diliyoruz. Aslında bu acıların dinmesini istiyoruz. Ancak gelişmeler öyle gösteriyor ki bölgemizdeki bu istikrarsızlık devam ettiği sürece be daha da güçlendikçe bu sıkıntıları da zaman zaman istemesek de yaşayacağız. Her olaydan sonra sadece o olaya kilitleniyor işin diğer taraflarını göz ardı ediyoruz. 50 senedir terörle uğraşıyor. Terörün her türlüsü ile uğraşmış ve bunun acısını çekmiş dünyadaki tek ülkedir. 80 öncesi başka terör vardı 80 sonrası etnik terör ideolojik terör, radikal terörde devreye girdi. Böylece Türkiye terörün açık hedefi olan bir ülke haline geldi. Partimiz, görüşümüz, inancımız ülke sorunlarına bakışımız ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti'nin bir terör sorunu var. Bunu kabul etmeliyiz. Dün vardı, bu kalleşlik bu hıyanet devam ettiği sürece önümüzdeki dönemde de bu sorun varlığını koruyacak. Bunun bir devlet sorunu olduğunu kabul etmemiz lazım. Bunu zaman zaman böyle kabul etmediğimiz için tam da terörün tuzağına düşüyoruz birbirimizi suçluyoruz gerçeği göz ardı ediyoruz. İkincisi buy partiler üstü bir sorundur. Siyasi partilerimizin bu konudaki açıklamaları değerlendirmeleri önemlidir. 50 senedir her fikirden parti hükümet oldu ve her gelen hükümet terörle mücadele noktasında bir çabanın içinde oldu. Onun için meseleye bakarken iktidar muhalefet değil partiler üstü noktasından bakmak lazım. Üçüncüsü, benim en çok demeç verdiğim terörün dış boyutunu biz unuttuk. Vatandaşlarımızda da zaman zaman Türkiye güçlü bir devlet bu kadar polisi bu kadar askeri var neden baş edemiyor şunlarla filan. Bunu sorduğumuz zaman demek ki terörün dış destek boyutunuz göz ardı ediyoruz demektir. Türkiye'deki terör örgütlerin bunların başında bölücü terör örgütü dünyada en fazla dış destek gören örgüt. Bazen yanı başımızdaki komşularımızdır bunlar. Dostuz, kardeşiz lafları terör örgütlerini desteklemediği anlamına gelmiyor. Menfaatine geldiğinde bu örgütü ve başka örgütleri kullanmışlardır. Aynı kıbleye yöneldiğimiz ülkeler var. Dindaş olmak, aynı dine mensup olmak bu alçaklığa destek vermeyi engellemiyor maalesef. Aynı ittifak içinde olduğumuz ülkeler destek verenler arasında. Dünya böyle bir dünya. Onun için olayların arkasındaki dış bağlantıları görmediğimizde biz o zaman içe dönüyoruz sen ben meselesi, ben gelirsem bu iş biter, sen yapamadın filan. Ama hiçbir terör örgütü dış destek olmadan bir haftadan fazla yaşayamaz.

Bu saldırı tam da YPG'ye tepkisini Türkiye'nin en üst perdeden ifade ettiği bir dönemde gerçekleşti. Hem müttefik olarak bizim yanımızda yer almadı suçlamasıyla Amerika'ya hem de YPG'yi bir unsur olarak kullandığı söylenerek Rusya ve Esad yönetimine. Şimdi Türkiye Suriye'ye yönelik yeni bir askeri operasyona girişir mi ya da Türkiye Suriye'de savaşa girer mi?

Terör olayları esasen eylem konulan ülkeye bir mesajdır. Ya o ülkenin politikalarından memnun değillerdir ya o ülkeye belli bir politikayı empoze etmek istiyorlardır, ya o ülke birilerinin ayağına basmıştır. Dolayısıyla Ankara'da bu olayın meydana gelmesi bu işin arkasında olanların Türkiye'ye vermek istedikleri bir mesaj. İkincisi, Türkiye neden durup dururken böyle bir terör sarmalına girdi. Ortadoğu'da harita yeniden şekilleniyor. Gelecek yüzyıl bu şekillenmeyle güç dengeleri kurulacak. İlgisi olan olmayan her devlet orada. İsteniyor ki bu terör olaylarıyla Türkiye içe dönsün oradaki denklemin dışında kalsın ya da o türlü bir denklem içinde ağırlığı giderek azalsın. Onun için şu kadar zamandan beri her gün yüreğimize ateş düşüyor, terör olaylarıyla uğraşıyoruz ve maddi manevi büyük kayıplarımız var. Dolayısıyla belli ki Türkiye'nin bir kısım politikaları bazı ülkeleri rahatsız ediyor. Bizi rahatsız eden uzun süre birlikte olduğumuz, dünyada barışa katkı anlamında bir çok konuda birlikte çalıştığımız ülkelerin bazı terör örgütleriyle Türkiye'yi aynı kefeye koymalarıdır. Benim uşaklığımı yapıyor, benim köpekliğimi yapıyor diye köpeğe köpek diyemeyen dostlarımız, müttefiklerimiz var. YPG'yi hala terör örgütü olarak kabul etmiyorsa bir ülke ya da ülkeler o zaman akan kanda onların da sorumluluğu vardır. Bu olaylardan sonra hala biz YPG'ye desteğe devam edeceğiz ona yardım edeceğiz diyorlarsa o zaman insani, demokratik değerlerin ne anlamı var. Demokrasi insanların huzuru içindir. Siz insanları katlederek ona ne hak sağlayacaksınız. Onun için Türkiye'deki hiçbir terör eylemi bu örgütlerin hepsinin arkasında ya komşularımız var bazen iki üç komşumuz aynı anda, ya aynı ittifak içinde olduğumuz ülkeler var. Dünden beri bize mesaj göndermek yerine işbirliği yapsalardı, yapmaları gereken 10 işten birini yapmış olsalardı insanlar bu acıları yaşamazdı. Taziye mesajları var ama yeterli işbirliği bugüne kadar hiçbir zaman olmadı. PKK'yı terör örgütü olarak kabul ettiler. Ama bu örgütü kabul ettikten sonra mücadele konusunda hiçbir ülke işbirliği yapmadı.

Uluslararası anlamda aradığı işbirliğini bulamadığını söyleyen Türkiye kendi çıkarlarını ve güvenliğini korumak için Suriye'de farklı bir önlem alır mı?

Terörle mücadele de bugüne kadar yalnız kalmış bir ülkedir Türkiye. Bugün terörde Türkiye belli başarıyı elde ettiyse bu vatandaşımızın sağduyusudur. Kurulan tuzaklara Türkiye düşmedi. Acılarımız var ama kucaklaşmaya devam edeceğiz. Türkiye'de kullanılan silahların önemli bir kısmının nereden geldiğini Türkiye biliyor. Sorunca biz falanca ülkeye vermiştik oradan çalınmış, oradan alınmış, göstermelik soruşturmalar filan. Suriye bataklığı ortaya çıktığından bu yana bunun en fazla bedelini ödeyen ülke Türkiye. Türkiye bu işten fazla zararı gören ülke.

Aslında Suruç patlamasıyla başladı, Diyarbakır, Ankara, Sultanahmet saldırıları ve en sonunda bu. Türkiye'nin izlediği Suriye politikasına yönelik eleştirilerde var bunlara katılır mısınız?

Orada harita yeniden şekilleniyor dedim. Siz bunu kabul ederseniz o zaman belki bu sorunların bir kısmını yaşamazsınız belki ama başka sorunlar yaşarsınız. Türkiye içinde olmadığı sorunlar oldu ama bedelini ödemeye hala devam ediyor. Mesela Türkiye Irak meselesinde mümkün olduğu kadar bu işin dışında kalmaya çalıştı. Ama dışarıda kaldı diye Irak'taki kaosun bedelini Iraklılardan sonra en fazla ödeyen biziz nimetine konanda başkaları oldu. Onun için Türkiye menfaati için neyi gerektiriyorsa bunu yapmaya mecbur. İki yüzlü kalleş bir dünyada yaşıyoruz. Bu kalleşliği yapanlardan bir kısmı müttefiklerimizdir, bir kısmı komşularımızdır, bir kısmı ayni dine mensup ülkelerdir. Bunları görerek bu ülkenin bağımsızlığı dirliği bizim kendi çabamıza bağlıyor. Farklılıklarımızı ortaya koyalım ama katiyen terörün tuzağına düşüp birliğimizi, dirliğimizi bozacak tutumlardan da kaçınalım.

Dünkü saldırıda seçilen nokta genelkurmaya ve meclise çok yakın bir nokta ve bombalı bir araçla bu noktaya gelinip böyle bir saldırı gerçekleştirildi. Bir istihbarat zafiyeti bir güvenlik açığı var mı?

Her olaydan soran bu işin önünde arkasında ne var nerede eksiğimiz var, nerede yanlış yaptık bu tür değerlendirmeleri kurumlarımız yapar. Öngörülmezliği çok yüksek bir olaydan bahsediyoruz, savaştan bahsediyoruz. Terör konusunu her zaman öngörmek mümkün olmuyor. Önledikleri pek çok olayda var yalnız. Devlet elinden gelen çabayı gösteriyor ama yaşadığımız coğrafyanın şartları dikkate alındığında bu ilerin söylendiği gibi olması her zaman kolay değil. Mesela Londra'da oldu, Paris'te oldu. Fransa'da şu anda olağanüstü hal statüsünde ülke yönetmeye çalışılıyor. Eksiğimiz olabilir mi, olabilir. Ama bu katiyen devletin kurumlarına olan güveni de sarsmaması lazım. Terör olayları parça tesirlidir tek bir hedefi yoktur. Bir, mesaj verir. İki, devlete güveni sarsar. Biz devletimizin kurumlarına güveneceğiz. Eksiklikleri varsa o da her defasında değerlendirilir. Gerekirse bunu eleştiri konusu da yapacağız ama güven noktasında bir zafiyetimiz olmaması gerekir. Birçok ülkede bu sıkıntı ortaya çıkıyor. Hiç bir ülke tek başına terörle mücadele edecek ama bazı noktalarda sıkıntılar çıkmaya da devam edecektir. Bu terör örgütlerinin araksında zaten bazı ülkelerin istihbarat örgütleri var. Bu çok yüksek düzeyde bir planlama kabiliyetlerini gerektirir bu da devletlerde var. Dağdan bayırdan, Suriye'nin kuzeyinden dağa çıkmış adamın yapacağı iş değil. Bunlara eğitim veren, silah mühimmat veren ve her şeyden önemlisi bunların planlamasını yapan bir kurmay zekası vardır bu da ancak devletlerde var. Onun için terör savaşları melez savaşlardır. Bu savaşın arkasında kesinlikle uluslararası güçler ve devletler var.

Bu bahsettiğimiz devletler hedef Türkiye'yi Suriye bataklığına çekmek mi yoksa buranın dışında dur karışma mı?

Her ikisi belki aklımıza gelmeyen başka faktörler. Başkentte eylem konulmasının sebebi tesir katsayısının yüksek olması. Ta Ankara'da bunu yaşmış diye başlayacak cümlelerin kurulmasına sebebiyet verir. Türkiye'nin uyguladığı politikalardan rahatsız olan ülkeler var.

Terör konusunda partiler üstü bir sorundur ve ortak tavır alınması gerekir dediniz. Fail YPG olarak karşımıza çıktı. Türkiye içinde HDP'de YPG'nin bir terör örgütü olduğunu kabul etmiyor. Bu manzaradan sonra bu partiler üstü bir yaklaşım yakalanabilecek mi?

Böylesine azıcık vicdanı olan bir insanın lanetlemesi gereken bir olayda bile bildirinin altına imza atmayanlar var. Biz sadece dışarıyı suçlayarak çözüm bulamayız elbette bunun içerde uzantıları var, destekçileri var, teşkilatları var, sivil toplum örgütleri var, bir kısın meslek örgütleri var hala YPG'ye PKK'ya terör örgütü diyemeyen ve bu işi lanetlemeyen. Dünyanın filan yerindeki bir olay için bildiri yayınlayan kuruluşlar var. Ama böylesine bir meselede bildiriye imza koyamayacak içimizde de bir kısım var. Akan kanın sorumlusu sadece bu eylemi yapan birkaç kişi değil buna içerden veya dışarıdan destek verenlerde bu işin azmettiricisidir. Ama üç partinin ortak tavır koyması neredeyse milletin yüzde 95'ine yakın bir kesiminin temsilcileridir imza koyanlar. Bu üç parti en azından daha yakın işbirliği yapmamız lazım, daha yakın bu konularda görüş alışverişinde bulunmamız lazım, birbirimize tavsiye veya eleştirilerimiz varsa bunu sadece basın aracılığıyla değil daha özel yol ve yöntemler bulunmalı. Dolayısıyla terör mücadele her gün yeni baştan tedbirlerin gözden geçirilmesi gereken bir mücadeledir. Burada 3 partinin bir dayanışma içinde olması milletimiz açısından önemlidir.

Bu terör saldırılarından etkilenen toplum ve toplum psikolojisi var. Sokağa çıkmaktan, kalabalık yerlere alışveriş merkezlerine gitmekten çekinen mesela Ankara'da üst üste iki saldırı yaşayan çok Ankaralı biliyorum.

Tabiki psikolojik olarak olumsuz etkileri olduğu muhakkak. Terör parça tesirli dedim bu etkilerinden biri. Bunun ekonomiye yansımaları var. Yatırım yapacak olan var, karar verecek olan var. Dolayısıyla terör ülkenin her alandaki faaliyetine olumsuz etki yapan yegane insan faaliyetidir. İnsan zihniyetinin bulabildiği en alçak en kalleş yöntemdir. Bu alçaklığın her alanda olumsuz yansımaları olur. Onun için siyasi partilerimizin, meslek örgütlerimizin halkın bu endişelerini ortadan kaldıracak davranışları, açıklamaları, eylemleri bir arada bulunmaları gerçekten önemlidir. Terör dünyanın ve bölgenin, bizim gerçeğimiz. Bu gerçekle yaşamak mecburiyetindeyiz. Bu bizim arzu ettiğimiz bir husus değil tam tersi olsun diye çaba sarf ettiğimiz ama buna rağmen gerçekleştiğinde tesirlerini aza indirecek bir çabanın bir gayretin içinde olmamız gereken bir olaydan bahsediyoruz. Terörün üstesinden biz kendi imkan ve kabiliyetlerimizle geleceğiz. Hiç başkasından bir şey beklemeye gerek yok. Aynı dindeniz, falanca ittifaktanız filan onlar bize gölge etmesinler. Bu alçakça cinayetler işleyen örgütün arkasından desteği kessinler bir hafta içinde bu mesele biter. Ama silah vermeye devam ediyorlar. Daha önce gizli veriyorlardı, bir insanın söylerken bile yüzü kızaracağı yalanlarla işi geçiştiriyorlardı ama şimdi açıkça bu bizim müttefikimiz diyorlar. Biz neyiz peki? Afganistan'da beraberiz, Kore'de beraberiz, dünyanın şu anda muhtelif yerlerinde beraberiz ama buraya gelince terör örgütüyle Türkiye'yi aynı kefeye koyanlar desteği çeksinler bu acılar son bulur. Ama onların işine geliyor bu durum.

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Adalet ve Kalkınma Partisi
  • Siyaset

Sayfa Yükleniyor...