Cevap ve düzeltme metni

"Mantolama ile yalıtım tarihe karışacak!" başlıklı yazı hakkında düzeltme metnidir.

Kilden mamul ürünleri üreten sanayicileri temsil eden Derneğimiz,1997 yılında Tuğla ve Kiremit Üreticileri Derneği adı altında İstanbul'da kurulmuştur.

Sektör sorunlarına çözüm bulmak, sanayicilerin hakkını korumak, kalite bilincini oluşturmak suretiyle kaliteyi artırmak, ulusal ve/veya uluslararası standartları yakalamak, tuğla ve kiremidin uygulayıcı, satıcı, tüketici ve halk tarafından doğru bir şekilde tanınması için faaliyetlerde bulunmak, sektör tarihine sahip çıkacak kültürel çalışmalar yapmak gibi hedeflerle yola çıkan TUKDER, bu çalışmalarına 2000 yılı Şubat'ına kadar İstanbul'da devam etmiştir.
Bu tarihten sonra Ankara'da faaliyetlerini yoğunlaştıran Derneğimiz, hedefleri doğrultusunda önemli mesafeler kaydetmiştir.

2003 yılında adını Tuğla ve Kiremit Sanayicileri Derneği olarak değiştiren TUKDER, kayıtlı 108 üyesiyle ülkemizin oldukça geniş bir tabanını temsil eden önemli sivil toplum örgütlerinden biridir.

21 Kasım 2011 tarihinde, http://www.ntvmsnbc.com/id/25297965/ adresinde yayımlanan, "Mantolama ile yalıtım tarihe karışacak!" başlıklı yazıda, sektörümüz ve özellikle tuğlalar hakkında haksız ifadelere yer verilmiştir.

Tuğlalar 850 ila 1100 oC arasındaki sıcaklıklarda pişirilerek elde edilmektedir. Tuğlalar, muadili olan birçok duvar malzemesinden daha az bünyesine nem alırlar. Bu yüzden tuğlalara, su ve nem etki etmez, zamanla erimez ve aşınmazlar. Ayrıca tuğla duvarlar, bir yapıda açık hava koşullarına direkt maruz bırakılmaz. Dış yüzeyleri koruyucu bir tabaka ile su ve nemden etkilenmeyecek şekilde yalıtılır. Yine tuğlalar betonarme bir binada çoğunlukla dolgu amaçlı ve mekanları ayırmak amacı ile kullanılır. Yani betonarme binalarda taşıyıcı tuğlalar değil, kolon ve kiriş gibi betonarme elemanlardır.

Doğru pişmiş bir tuğlanın, zamanla erimesi kesinlikle söz konusu olmadığı gibi, binlerce yıldır mermerlerin yanında duran tuğlalar, mermerler kadar aşınmaya maruz kalmadığı gibi Romalıların hamam altlarındaki buhar kanallarındaki tuğla sütunlar, nerede ise bugün yapılmışçasına, tüm iklim şartlarına, ekstra buhar sıcaklığına, en önemlisi ise zamana karşı dimdik ayakta durmaktadırlar.

Oysa, stropor ve betondan yapılmış bir inşaat malzemesinin hem ayrı ayrı (stropor-beton) hem de beraber olarak, zaman içinde ne gibi olumsuz sonuçlar doğuracağı, her iki malzemenin kısa tarihi göz önünde tutulursa çok kesin değildir.

Bu yüzden söz konusu yazıda,  "…tuğlalar yağmur suyu ve nemin etkisiyle zamanla erir, aşınır ve bir noktadan sonra o binayı taşıyamaz hale gelir." gibi bir ifade yer vermek, yanlış ve yanıltıcıdır.

Aynı yazının diğer bir paragrafında ise "Bugüne kadar duvar için kullanılan malzemelerin yapısında ya toprak tan alınan kil yada kimyasal katkıların olduğunu biliyoruz. Doğal hammaddeler kullanılarak oluşturulan ürün yeşil bina konseptinin vazgeçilmezidir." denilmektedir. Aslında bugüne kadar duvar için kullanılan malzemelerin yapısının bir kısmında değil, tamamında doğadan alınan "kil" hammaddesi bulunmaktadır. Kısacası tuğlalar, geçmişten bugüne tamamı doğal olarak üretilen ilk ve tek yapı malzemesi demek yerinde bir ifade olmuş olur. Tuğlalar tamamen doğal ürünler olduğu için, doğa dostu yeşil binalarda birinci sırada kullanılması gereken duvar malzemeleridir. Ayrıca tuğla üretiminde kullanılan hammaddenin tamamı yerli malı olması ve tamamen ' de üretilmesinden dolayı bu malzemeler birçok üründen daha yerli, doğal ve sağlıklıdır.

TUKDER l Tuğla ve Kiremit Sanayicileri Derneği


Sayfa Yükleniyor...