Çevre Bakanlığı: Tasarı AB kapsamında

SİT alanlarını yeniden düzenleyecek tasarıyla ilgili açıklama yapan Çevre Bakanlığı, tasarının AB çevre faslının gerekliliği olarak yapıldığını savundu.

İptal edilen HES'lerin yapılmasına olanak sağlayacak düzenlemenin üzerinde 2002 yılında bu yana çalışıldığını belirten Çevre ve Orman Bakanlığı, tasarıya son halinin 6 Ekim'de verildiğini savundu.


Bakanlığın yaptığı açıklama şöyle:

"Bugün bazı basın yayın organlarında Rize İkizdere Vadisi’nin SİT alanı ilan edilmesi üzerine, Hükümetin sit alanı ilan etme yetkisini Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan alarak, Çevre ve Orman Bakanlığı veren kanun tasarısı hazırladığı ve tasarının Büyük Millet Meclisi’ne sunulduğu iddia edilmiştir.

Söz konusu tasarı 2002 yılından bu yana üzerinde çalışılan bir konu olup, 21 Aralık 2009 tarihinde AB Çevre Faslı’nın açılmasıyla süreç hızlanmıştır. Tasarıya 6 Ekim 2010 tarihinde Başbakanlık Kanunlar Kararnameler Genel Müdürlüğü’nde nihai hali verilmiştir. Rize İkizdere Vadisi’nin 22 Ekim 2010 tarihinde SİT alanı ilan edildiği düşünülürse, son düzenlemenin bu kararla ve HES projeleri ile herhangi bir alakasının olmadığı daha iyi anlaşılacaktır.

Türkiye’nin AB katılım sürecinde Çevre Faslı’nın açılması ile birlikte birliğe üye olarak katılabilmesi için öncelikle tabiatın ve biyolojik çeşitliliğin korunması, Kuş ve Habitat Direktiflerine uyum gibi yerine getirmesi gereken bazı taahhütleri bulunmaktadır.

AB Çevre Faslı kapanış kriterlerinden birini doğa koruma başlığı oluşturmakta olup; ülkemiz Ulusal Programda, Strateji ve Müzakere Pozisyon Belgelerinde Türkiye “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu”nu 2012 yılı sonuna kadar çıkarma taahhüdünde bulunmuştur.

Bu çerçevede ulusal mevzuatımızdaki özellikle habitatlar ve türler ile alakalı envanter oluşturulması; habitat ve türlerin izlenmesi için bir sistem oluşturulması, flora ve fauna ile yaşama ortamlarının fiziki planlarda dikkate alınması, korunan alanlar ağının oluşturulması, yönetim planlarının tanımlanması konularındaki eksikliklerin giderilmesi ve mevzuatımızın AB Mevzuatı ile uyumlaştırılması maksadıyla Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı hazırlanmıştır.

Tabiatın ve biyolojik çeşitliliğin korunması, kullanılması ve bilimsel esaslara göre yönetiminin sağlanması, biyolojik kaynakların kullanımındaki düzensizliklerin disiplin altına alınmasını sağlamak üzere ilke kararlarının alınması ve alınan kararların uygulamadan sorumlu birimlerce yerine getirilmesi ancak ilgili otoriteler arasındaki koordinasyonun kurumsallaşmasıyla mümkündür. Bu maksatla tasarıda; ilgili kurum temsilcileri, bilimsel otorite temsilcileri ve sivil toplum kuruluşlarının görev alacağı Çevre ve Orman Bakanlığı bünyesinde Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Kurulu, bu kurula alt yapıyı oluşturmak ve çalışmaların yöre halkıyla birlikte yürütülmesini sağlamak maksadıyla Mahalli Biyolojik Çeşitlilik Kurulları ve yönlendirici bilimsel destek sağlamak üzere Tabiatı Koruma Bilim Heyeti kurulmaktadır.

Oluşturulacak kurullar ile bilimsel esaslara dayanan ve korunan alanlarda yaşayan vatandaşların da sürece dahil edildiği daha etkin bir koruma sağlanmış olacaktır.

Basının ve kamuoyunun bilgisine sunulur."

GÜNAY: YASA İLE İLGİLİ TEREDDÜTLERİMİZ VAR
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da, ''Tabiat ve kültür varlıklarına'' ilişkin bir başka soruya ise tabiat varlıklarının tümüyle kendi bakanlıkları tarafından yönetildiğini söyledi. Günay şunları kaydetti:

''Tabiat alanlarının, varlıklarının Çevre Bakanlığı tarafından yönetilmesi, madem ki ülkemizde bir çevre bakanlığı var, Avrupa hukukuna ve dünyada ki evrensel gelişmelere uygun bir davranış. Ancak, sunulmuş yasayla ilgili bizim bazı tereddütlerimiz var. Bu konuda bir ortak komisyon çalışmasını Çevre Bakanlığı ile yapıyoruz. Şu anda yasa sadece Başbakanlık'ta. Meclis'e gönderildi. Orada da çeşitli komisyonlardan geçecek. Bu yasama döneminde çıkması mümkün değil. Bence bu yasama döneminde çıkması da doğru değil. Çünkü aceleye getirilerek çıkartılacak bir yasa değil. Ama yasa bizden bazı şeyleri almıyor sadece, bazı alanların yönetimini de bize veriyor. Bir tabiat alanı içerisinde bir tabiat parkı içinde dünya miras alanlarıyla ilişkili bir alan varsa arkeolojik, tarihi alan varsa bunları yönetimi de Çevre Bakanlığından alınarak, Kültür ve Turizm Bakanlığına veriliyor. Mesela Çanakkale ve Gelibolu tabiat parkı içinde anıtların olduğu bölüm var. Bunların yönetimi bize veriyor. Ama yasa üzerinde biraz çalışılması gerekiyor. Fazla endişe edecek bir şey yok. Dikkatle takip ediyoruz. Eksik bir biçimde çıkmaması için gerekli özeni göstereceğiz. Tabi bu yasanın meclise sevk edilme tarihi sit alanlarıyla ilgili, koruma kurulu kararlarıyla ilgili bazı tartışmalar olduğu için sanıyorum çok zamanlama uygun olmadı. Yani bir çakışma gibi gözüktü. O açıdan uygun olmadı.''

Sayfa Yükleniyor...