Çiçek: O konuşma 13 Eylül'de olmalıydı

Başbakan Yardımcısı Çiçek, Yargıtay Başkanı Gerçeker'in eleştirilerini, "Bu konuşma ya yapılmamalıydı, ya da tören 13 Eylül'de olmalıydı" sözleriyle yorumladı.

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, gündemdeki gelişmelerle ilgili NTV'nin sorularını yanıtladı.


Çiçek, Yargıtay Başkanı Gerçeker'in adli yılın açılışında sert mesajlar verdiği konuşmayla ilgili şunları söyledi: "Genel değerlendirmelere kimsenin söyleyeceği bir sözü olamaz. Ama bu doğrunun arkasına koyduğu bir kısım konular var ki, bunlar doğru değil. Ben konuşmada hayalkırıklığına uğradım. Hiçbir şey yapılmamış gibi. Tatminkar bir ifadeyle 'bir kısım yapıldı, daha şunlar da var' diyerek bir değerlendirme yapabilirdi.

Dünkü konuşmanın önemli bir kısmı anayasa değişkliğiyle ilgili. Tarafsız olması gereken bir yargı makamında ana muhalefet partisine paralel söylem olması Yargıtay'ı, sayın Başkanı tartışmaya açar. Bu konuşma ya yapılmamalıydı, ya da tören 13 Eylül'de olmalıydı. Sayın başkan Anayasa Mahkemesi'nin kararını yok sayıyor. Yargı eğer siyaset söylemine paralel söylemler gerçekleştiriyorsa tarafsız olmadığı konusundaki kanaat de buralardan gelişiyor.

Yargıtay Başkanı'nın bazı itirazlarını Barolar Birliği bile kabul etmiyor. Yargıtay'ın dünkü konuşmasında yargının tümü aynı fikirde, ey vatandaş biz böyle düşünüyoruz gibi. Yargıtay'ın birçok üyesi değişiklikle ilgili sayın başkan gibi düşünmüyor.

Yargının siyasallaşması tek yönden olmaz yargı içeriden de siyasallaşır. Suçlamalara cevap verildiğinde 'yargı hedef alınıyor' deniliyor. Yapılan anketlerde yargı bugün güven sıralamasında nerede gözüküyor?"

HERKESİN CEBİNDE TORPİL REÇETESİ VAR
Başbakan Yardımcısı Çiçek'e HSYK Başkanvekili Özbek'in hakim ve savcı atamaları konusunda kabineden çok sayıda ismin torpil talep ettiği açıklaması soruldu. Çiçek, "Her taraftan bu tür torpil reçeteleri gelir. 'AK Parti'den iki üç tane geliyor, diğer yerden gelmiyor' demek doğru değildir. Bunların hepsi tek yanlı değerlendirmelerdir. Kurula giden herkesin cebinde bu tür torpil reçeteleri doludur ama hepsi yanlıştır. Bizim toplumumuzda maalesef böyle bir kötü alışkanlık var" dedi.

Çiçek sözlerini şöyle sürdürdü: "Paketle ilgili itirazların tümü Anayasa Mahkemesi'ne götürüldü. Mahkeme de kararını verdi. HSYK ile ilgili düzenleme Batı ülkelerinde de var. Yeni düzenlemeyle müsteşar HSYK'da diğer üyelerle eşit duruma gelecek. Niye saptırmalar yapılıyor? Çünkü oligarşik yapı ortadan kalkmış oluyor. Yürürlükte olanı savunmak asla mümkün değil."

YEDİĞİ ZILGITI BERTARAF ETMEYE ÇALIŞIYOR
Kılıçdaroğlu'nun genel afla ilgili hükümete yönelik eleştirisini yanıtlayan Çiçek, "Kılıçdaroğlu'nu dinledikten sonra şuna üzüldüm. Kılıçdaroğlu toplumdan yediği zılgıtı bertaraf etmeye çalışıyor. Bir ana muhalefet partisi liderinin sadece tribünlere oynayarak konuşmasına üzüldüm. Bu konu 2006'da gündeme geldiğinde tartışma yapıldı. 2006'da Öcalan'a af getirilmesi için teklif verilmesi söz konusu olmadı. Öcalan'ın aftan yararlanması mümkün değil" dedi.

HESABI NİYE BEN VEREYİM?
Sınav skandalına ilişkin görüş belirten Çiçek şunları kaydetti: "Bu skandal bizim haklılığımızı ve yepyeni bir anayasa değişikliğini neden yapmamız gerektiğinin en büyük göstergesi. Bu anayasa sorumluluğu bize, yetkiyi başkasına veriyor. ÖSYM Başkanı'nı ben atamıyorum, soruları ben belirlemiyorum. Ama hesabını ben veriyorum. Son kullanım tarihi geçti. Ne olup bittiğini ben bilmediğim takdirde neyin hesabını vereceğim? Bu konularla ilgili gensoru verildi. Hükümetle alakalı bir konu değil. Bu anayasanın getirdiği bir sıkıntıdır. Seçilmişlere belli yetkiler vermediğiniz sürece her şeyin hesabını ondan soramazsınız. Seçilmişleri belalılar, tencereyi kirleterler olarak görülüyor. Bu konuyla ilgili gazetede yazılanlar dışında hiçbir bilgim yok. Bir an evvel çözülmesi lazım."

Sayfa Yükleniyor...